by Semih Tuna / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’yi YouTube’da takip etmek için tıklayın!
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Türkiye, EuroBasket 2025 serüveninde yoluna 4’te 4 ile yenilgisiz bir şekilde devam ediyor.
Çarşamba akşamı 21.15’te Sırbistan ile grup birinciliği maçı için karşı karşıya gelecek olan Ay Yıldızlıların koçu Ergin Ataman, Eurohoops’a geniş bir röportaj verdi.
Kadroyu, oynanan oyunu, Alperen’i, Cedi’yi, NBA & Avrupa farkını değerlendiren Ataman’ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Soru: Hocam öncelikle tebrikler, eminim ki buraya gelirken dörtte dört başlangıcını hayal ediyordunuz ama bu kadar kuvvetli bir takım görmeyi hayal ediyor muydunuz?
Ergin Ataman: Tabii ki. Takımın gücünü ve kapasitesini hazırlık döneminde oynadığımız maçlarda gördüğüm için madalya iddiasıyla buraya geldik. Bu başlangıç benim için sürpriz değil. Oynadığımız dört maç içerisinde en kritiği ev sahibi Letonya ile oynadığımız maçtı.
Letonya ev sahibi olması ve Porzingis gibi bir stara sahip olması nedeniyle turnuvanın favorileri arasındaydı. O maçı çok iyi oynayarak farklı bir şekilde turnuvaya başlayınca özgüveni de bulmuş olduk. Diğer maçlarda rakiplerimiz kapasite olarak bizden düşük takımlardı ama hepsi sert ekiplerdi. Bu tarz turnuvalarda sert oynanan ve sürpriz sonuçların olabildiği maçlar çıkabiliyor zaman zaman. Ama takımımızın aynı sertlikle cevap vermesi ve hücum potansiyelini çok akıllı şekilde kullanması diğer bütün maçları farklı şekilde kazanmamıza yol açtı.
Ama tabi ki bundan sonra oynayacağımız rakiplerin sertlik derecesi kadar kapasiteleri de yükselecek. Bu yüzden artık daha üst düzeyde bir basketbol oynayacağımızı düşünüyorum. Rakiplerimiz daha iyi olduğu için daha farklı geçen maçlar olacak.
Soru: Turnuvanın ilk üç maçında 90+ sayı attık, bunu daha önce bir EuroBasket’te yapamamıştık. En fazla iki kez yapabildiğimiz turnuva var, bu tarihi biliyor musunuz ya da bu istatistiği biliyor musunuz?
EA: Ben bu istatistik işlerine takılmıyorum, benim için önemli olan o günkü maçta takımımın oynadığı basketbol. Yapmış olduğu savunma. Bence bu kadar yüksek skor atmamızın en büyük sebebi savunma kaynaklı çok sayı buluyoruz. Çok iyi savunma yaptığımız için hücuma çok hızlı çıkabiliyoruz. Set hücumlarına geldiğimiz zaman da Alperen gibi bir güç ve pasör bir oyunun sahada olması çok önemli. Hem sayı atabiliyor, hem de sayı attırabiliyor. O açıdan da oyun kurgusunu çok rahat kurabildik.
Soru: Geçmiş milli takım kadrolarından bahsettiniz. Bunu tamamen yorumsuz aktaracağım, dün Sırbistan maçından sonra koç Svetislav Pesic’in bir yorumu oldu. Türk milli takımı tarihinin en iyi, en komple kadrosu dedi. Belki Hidayet ve birkaç NBA oyuncusunu dışarda bırakabiliriz dedi. Siz bu yoruma katılıyor musunuz?
EA: Pesic çok önemli, tecrübeli bir antrenör. Dünya şampiyonluğu yaşamış bir isim. Yarın onlarla önemli bir maç oynayacağımız için sağ olsun böyle bir demeç vermiş. Tabii ki çok güçlü bir kadromuz var ama unutmayalım ki Türk milli takımının geçmişinde sadece Hidayet de değil Mehmet Okur, İbrahim Kutluay, Harun Erdanay, Kerem Tunçeri ve Mirsad Türkcan gibi Türk basketbolunun yıldızlarının yer aldığı milli takım kadroları vardı. Bu kadro da ona benzer bir kadro ama starlar açısından en güçlüsü mü bunu netice belirleyecek.
Bazı kadrolar vardı ama sonuca ulaşamaz. Kadrodaki yıldızların 8-9 tane değildir, 2-3 tanedir ama diğer oyuncular öyle bir katkı verir ki o yıldızlardan daha büyük başarı elde edersin. Pesic de tabii ki bizim kadromuzun gücünün farkında bunu da net şekilde göstermiş. Ama ben şu anda bu kadro, milli takımlarımızın tarihindeki en iyi kadro diyemem. Eğer istediğimiz sonuca ulaşırsak o zaman en iyi sonuca ulaşmış kadro diyebiliriz.
Soru: Biraz oyunculara giriş yapmak istiyorum, doğal olarak da takımın yıldızıyla başlayacağım. Alperen gibi başka oyuncular için zor gözüken şeyleri standart haline getirmiş bir oyuncuya sahip olmak bir koç için ne kadar büyük bir şans?
EA: Alperen’in şu anda çok önemli özellikleri ve avantajları var. Kapasite olarak çok üst seviyeye gelmiş durumda, son iki sezondur NBA’de harika oynuyor. Bir önceki sezon All-Star’ı kılpayI kaçırdı bu sezon da All-Star oldu ve Houston Rockets’ın en önemli oyuncusu haline geldi. Bu onun kapasitesini gösteriyor.
Bunun dışında henüz 23-24 yaşında ve aç, basketbol oynamayı seviyor ve severek oynuyor. Bu işe sadece profesyonelce bakmıyor. Üçüncüsü Avrupa’da daha çok yakın geçmişte Türkiye’de oynamış bir oyuncu. Milli takımda her zaman oynamış bir oyuncu. Takımdaki oyuncuların büyük kısmıyla da çok uzun süredir arkadaş. Takımımızın büyük bir kısmı 3-4 yıl önce Bandırma’da oynamıştı. Bandırma’da geliştiler, daha sonra bir sezonu Beşiktaş’ta geçirdi. Daha sonra da dağıldılar, Alperen NBA’e gitti. Galatasaray’a, Fenerbahçe’ye Anadolu Efes’e giden oyuncular oldu ama sonuçta birlikte bir süre geçirdi.
Bunun neticesinde de benim gördüğüm Alperen basketbol oynamaktan keyif alıyor. NBA’de de, milli takımda da, antrenmanlarda da aynı keyfi alıyor. Eminin sokakta çocuklarla da oynasa aynı keyfi alır. Bu çok önemli bir özellik. Takımımızın içinde bu tarz oyuncular çok fazla. Herkes severek oynuyor, genç bir takımız. Baktığın zaman takımımızda en tecrübeli oyuncu Sertaç Şanlı var. Onun dışında turnuvanın en genç takımlarından biriyiz. Bu jenerasyon bu turnuvadan iyi bir sonuçla ayrılırsa bu özgüvenle önümüzdeki 5-6 yılda Avrupa basketboluna damga vurur. Öyle bir kadromuz var. Sertaç 35 yaşında, birkaç sene sonra emekli olduğunu düşündüğümüz zaman bu oyuncuların hepsi daha 4-5 yıl en üst düzeyde milli takımda oynar. Aşağıdan gelen oyuncularla da, U18 takımımızdan NCAA giden oyuncular var. Türk basketbol milli takım jenerasyonu Avrupa’daki en önemli jenerasyonlardan biri haline gelebilir.
Bu turnuvada elde edilecek sonuç inşallah çok iyi olacak. Sporda her türlü sonuç var ama bu jenerasyon korunduğu takdirde önümüzdeki Dünya Şampiyonası, Olimpiyatlar ve Avrupa Şampiyonaları’nda hep bu istek ve arzuyla turnuvaların en iyilerinden biri olacak.
Soru: Çarşamba günkü maça gelmek istiyorum. Sırbistan buraya favori olarak geldi, yıldızlarla dolu bir kadro. FIBA turnuvalarında olağanüstü oynayan bir Bogdan Bogdanovic vardı ama sakatlandı. Bizde Alperen, onlarda Jokic’in bir standardı olacaktır mutlaka. Ama şu ana kadar bizim yan parçalarımız, onlara kıyasla daha iyi gözüktü. Sizce maçı bu isimler mi belirleyecek?
EA: Çok önemli bir noktayı tekrar söylemek istiyorum. Sırbistan bizimle aynı kapasitede bir takım hatta bazı oyuncularını bizden daha tecrübeli olduğunu söyleyebiliriz. Jokic, NBA’de MVP olmuş bir oyuncu. Jovic bu sene çok iyi oynuyor, NBA’de de çok iyi oynadı bu sene. EuroLeague’de kendi takımlarında çok ciddi dakikalar alan tecrübeli oyuncuları var Guduric gibi, Petrusev gibi. Sırbistan çok iyi ve kapasiteli bir kadro. Bizim de kadromuz çok iyi.
Şunu da belirtmek istiyorum, Sırbistan maçı bizim grup birinciliği maçımız ama şampiyonluk maçımız değil. Tabii ki bu maça kazanıp grup birincisi olmak için çıkacağız. Ama bizim hedef maçımız cumartesi günü son 16’da oynayacağımız eleme maçı. Bunu hiçbir şekilde unutmamak gerekiyor. Biz Sırbistan maçını kazanıp grup birincisi olsak eleme maçını kaybedip elenebiliriz. Ya da Sırbistan maçını kaybedip eleme maçını kazandığımız zaman madalya şansımız aynı şekilde devam edecek. Bu yüzden ben Sırbistan maçını ölüm kalım maçı olarak görmüyorum. Bunu ben basın toplantısında da söyledim, evet biz Sırbistan’ı yeneceğiz. Ama bu yarın mı olacak finalde mi olacak dersen ben finalde yenmeyi tercih ederim.
Bu akşam bir antrenman yapacağız, yarın bir antrenmanımız olacak. Maça çıkıp bugüne kadar turnuvada oynadığımız basketbolun aynısını, Jokic’e ikili üçlü sıkıştırmalar yapmadan ekstra bir önlememiz olmadan oynamaya çalışacağız. Bunun sonucunda galibiyet gelirse ne mutlu bize, grup birincisi olur çapraz grubun dördüncüsüyle eşleşiriz. Kaybedersek de ikinci olur üçüncüyle eşleşiriz. Her iki senaryoda da bizim yolumuz sonuna kadar açık. Onun için benim şahsi olarak odaklandığım nokta Sırbistan maçı değil, madalyaya odaklandım. Grupta ilk ikiyi garantilediğimiz için önümüzde iyi bir yolumuz var. Buna yönelik hazırlıklarımıza devam edeceğiz.
Soru: Avustralya basınına demeciniz vardı NBA ve Avrupa arasındaki tek fark yıldızlar diye. Bunun hakkında çok yazıldı. Bunu biraz açabilir misiniz burada bizim anladığımız oradaki en iyi 50 oyuncuyu çıkardığınız zaman iki ligdeki kalite farkının o kadar büyük olmadığı yönünde.
EA: 50 oyuncu biraz fazla, ben 24 oyuncu olarak söyledim. Ya da her takımdan birer oyuncu olarak söyleyebilirsiniz. Bunu şu yüzden söyledim, özellikle NBA’deki normal sezona baktığınızda maçların çok düşük tempoda geçtiğini görebiliyoruz. Savunmaların çok yumuşak olduğunu, oyun düzenlerinde tamamen bireysel oyunlara yöneldiğini görüyoruz. Takımlar da çok fazla maç yaptıkları için çok da kazanma odaklı olmadığını görüyoruz.
NBA’de bir yıldız oyuncu o gün çok kötü gününde de olsa onun dakikası bellidir. 48 dakikanın 40’ını o oynar çünkü taraftarlar takımın galibiyetini değil o oyuncunun şovunu izlemek için geliyor. Avrupa’da taraftarlar maç kazanmaya odaklı. Bu yüzden sahada kim iyiyse o oynar. EuroLeague’de sezonun ilk maçında Final Four’un son maçına kadar her maç aynı tempoda geçer. Müthiş bir savunma, taktiksel hazırlık, ağır bir seyirci atmosferi.
Durum böyle olunca da şöyle bir baktığımda NBA takımlarından o star oyuncuları çıkardığınızda, EuroLeague’deki ilk 10 takımın o sertliği ve organize basketbolunun NBA takımlarını bozacağını düşünüyorum. Ben bunu yıllardır söylüyorum. Diyorlar ki NBA takımlarındaki yıldızları neden çıkartalım? E tamam o yıldızlar çok önemli ama benim bir takım dayanaklarım da var. Sonra Dünya Şampiyonası’nda NBA’in birinci seviye yıldızları oynamadı ve ABD madalya alamadı. Olimpiyatlara tam kadro geldiler evet şampiyon oldular ama çok zorlandılar.
Tabii ki Sırbistan takımında Jokic, Bogdanovic vardı. Fransa’da Wembanyama vardı. Ama kıstas olarak baktığım zaman son Dünya Şampiyonası benim için çok önemli bir gösterge. En üst seviye yıldızlardan yoksun NBA takımı tarihin belki en iyi koçuyla, Mike Krzyzewski ile madalya alamadı. O zaman da ben EuroLeague basketbolunun daha sert ve mücadeleci tavrından dolayı NBA normal sezona göre çok daha güçlü görüyorum. Açıkçası seyir zevki olarak da ben NBA’deki her geçen gün şova yönelen basketbolu, özellikle Avrupa’da EuroLeague’in yükselmesiyle birlikte değer kaybettiğini görüyorum.
Zaten bunun için şu anda NBA gelip Avrupa’da NBA Europe kurmak istiyor. NBA’in umrunda olur muydu Avrupa’daki basketbol? Ama onlar da görüyor ki Avrupa’daki basketbol kamuoyunda NBA ilgisi azalırken EuroLeague ilgisi yukarı doğru gidiyor. Onlar da bu yüzden buraya el atmaya çalışıyor. Bunun sonucu ne olur bilmiyorum ama umuyorum ki EuroLeague’deki mücadele seviyesi oraya yansır. Çünkü Avrupalılar şovdan hoşlanmaz. Sonuçta Avrupa’da bir futbol kültürü var ve futbol kültüründe de şov yoktur. Kazanmak ve şampiyonluk vardır. Bu basketbola da yansımış durumda. NBA’de bunu çok göremiyorsunuz. Bu mücadeleyi ancak konferans finallerinde ve finalde görüyorsunuz. Bu yüzde ben bu konuda iddialıyım, ben bu konuda iddialıyım. EuroLeague takımları NBA takımlarına göre daha organize, daha mücadeleci oynadığı için bireysel yıldızları çıkardığınız zaman EuroLeague takımlarının daha iddialı olduğunu düşünüyorum.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!