By Panos Katsiaroumpas/ info@eurohoops.net
Bu hafta bazı harika maçlara sahne oldu ve Mercek Altında onların üçünü analiz ediyor.
Boyalı Alan Oyunu
Panathinaikos‘un bu maçı kazanmasının en büyük nedeni buydu. İlk yarıda boyalı alandan sadece altı şut kullanan Yeşiller, daha sonrasında Bourousis’e topu düzenli olarak geçirmeye başladı. Yunan pivot iyi bir akşamında olunca 16 sayı üretirken 6 kez de faule maruz kaldı. Takımı adına maçın MVP’siydi.
Pick’n’Pop
Chris Singleton bu sezon üç sayı çizgisinin gerisinden %40 ile şut kullanırken bu artık Panathinaikos için bir ihtiyaçtan yok tercih olmuş durumda. Bamberg‘e karşı da 6’da 4 ile oynayan Singleton, galibiyette öne çıkan isimlerdendi.
Savunma
Panathinaikos maç boyunca Causeur ve Melli‘yi savunmada hedef aldı. Causeur’un çembere drive’larını sol forvette engelleyerek onun skor gücünü ve yaratıcılığını limitlerken Melli‘nin de ne çembere yakın ne de çizgi gerisinde ritme girmesine asla izin vermediler. Netice olarak bu iki oyuncu 13’te 3 şut isabetiyle yalnızca 7 sayı üretebildiler.
Hala istikrar arayışında
Panathinaikos bu maçı kazansa da özellikle hücum tarafında hala istikrar arıyor. Bireysel yeteneklere olan bağlılığı fazla olan PAO’nun yalnızca 12 asistte kalmış olması soru işaretleri yaratıyor.
CSKA – Kızılyıldız
Muhteşem De Colo
Fransız nişancı böyle oynarken CSKA nasıl kaybedebilir? İlk yarıdaki inanılmaz oyunu ona tam 18 sayı hediye ederken maçı da 25 sayıyla bitirdi. Yalnızca üç şut kaçırdı. Topu hareket halindeyken aldığında neredeyse tüm doğru kararları veren ve bunu çok hızlı şekilde yapan De Colo hem içeriden hem dışarıdan Kızılyıldız’ı vurdu.
Geri Dönüşü Olmayan Riskler
Kızılyıldız’ın asıl derdi, CSKA ile oynayan tüm takımlar gibi pick and roll oyunlarını durdurmaktı. Bunun için perimetre savunmasında bazı riskler aldılar ancak Vorontsevich, Kurbanov ve Antonov 9’da 7 ile üçlük atarak bu riski cezalandırdılar.
22’de 13!
CSKA üçlük çizgisi gerisinden böyle saldırdı. İki sayılık atışlarda %70’in biraz altında, serbest atışlarda %95 ve toplamda tam 27 asist… CSKA böyle oynarken kaybedemez. Kızılyıldız onları tam 20 top kaybına zorlasa da topu çembere atabildiklerinde akıl almaz bir verimlilik yakaladılar.
İyi bir takım!
Sırplar belki 22 sayılık farkla kaybettiler ancak hücumda hatasız oynayan bir takıma kaybettiler. İyi savunma yapsalar da bazı zor şutlar baskete döndü. Oyun prensiplerine sadık kalıp 25. dakikaya kadar maçın içinde kalmayı başardılar ancak Jovic’in olmaması dengeyi CSKA lehine değiştiren faktörlerden biriydi.
Darüşşafaka Doğuş – Fenerbahçe
Harika bir maçtı!
Belki maç sonucu pek öyle göstermiyor ama Türk derbisi harikaydı. Harika savunmalar, inanılmaz bir savaş ve büyük bedenlerin çarpıştığı bir arena havası! Darüşşafaka bazı oyuncularının gösterdiği iyi performanslara bağlı olarak kritik yerlerde avantajı eline aldı ve maçı kazandı.
Switch bu kez çalışmadı!
Fenerbahçe‘nin sürekli adam değişmeli savunması geçen hafta CSKA’yı tuzağa düşürdü ve Obradovic bu hafta da aynı planla devam etti. İlk çeyrekte aslında bu taktik yine oldukça iyi çalıştı ve Daçka sadece 10 sayıda kaldı. Ancak ondan sonrasında Blatt’ın ekibi tüm ters eşleşmeleri doğru okuyarak 62 sayı üretti.
Clyburn ve Zizic!
Maçın sonucuna karar veren iki oyuncu. Amerikalı son çeyrekte üç üç sayılık basket ve toplamda 12 sayı kaydederken switch’ler sonrasında savunmayı birebirleriyle cezalandırdı. Hırvat olan ise bir kez daha çok etkileyiciydi ve çember altında Fenerbahçe’ye en çok zarar veren isimdi. 14 sayı ve 10 ribaunt!
Yaratıcılıktaki problemler
Fenerbahçe’nin switch’i ana planına aldığı oyunda planlarını çalıştırabilmesi için Kalinic ve Nunnally‘nin sahada aynı anda kalması gerekiyordu. Bu beşte Fenerbahçe yaratıcılık eksikliği yaşarken daha kısa beşler terk edildi, Sloukas da pek oynamadı. Sonuç olarak, deplasman ekibinin hücumu fonksiyonellikten uzak ve yavaş kaldı. Sonuç: Sadece 11 asist. Brad Wanamaker tek başına 11 asist yapmıştı bile.