Kupa Oyunları – Şafak Yaklaşıyor

2016-04-11T18:39:41+00:00 2016-04-12T15:20:20+00:00.

Bugra Uzar

11/Nis/16 18:39

Eurohoops.net

Her diyardaki telaş devam ediyordu çünkü hepsi tahtı Real Madrid’ten almak istiyordu. Yedi düşman ordu, “Beyazlara” meydan okumak üzere Doğu’dan geliyordu ve hiçbiri Lord Obradovic’ten daha korkutucu değildi…

By Stathis Trapezanlidis/ info@eurohoops.net

Kupa Oyunlarının Önceki Bölümünde – Her diyardaki telaş devam ediyordu çünkü hepsi tahtı Real Madrid‘ten almak istiyordu. Yedi düşman ordu, “Beyazlara” meydan okumak üzere Doğu’dan geliyordu ve hiçbiri Lord Obradovic‘ten daha korkutucu değildi…

İstanbul – Hava atışından saatler önce

Fısıldamalar ağlamalara dönüştü. İspanyol donanması Boğaz’a doğru yola çıktı. Ama Zeljko Obradovic sakindi. Sekiz kupanın lordu bunun olacağını öngörmüştü ve hazırdı. Aklı en zor zamanlarda bile oldukça netti. Rengi ise kanı gibi mordu. Planı hazırdı ve her detayı öngördü.

Hiçbir şey şansa bırakılmaz, geçmişteki savaşlarda şans onların yanında olsa bile. Bu yetersiz bir bahane olurdu ve bocalamalarının sadece bir tesadüf tarafından çözülmesini bekleyemezdi. On yıldan fazla bir süre bir imparatorluk yönetti ve hiç kimse ona toplum içerisinde meydan okumaya cesaret edemedi.

Ancak iyi uyuyamadı. Atına atladı ve surları kontrol etmeye başladı. Her savaşta sağ kolu olarak Jan Vesely‘i kullanmıştı. Bu kez ona yaverlik eden kişi gür sakallı İtalyan, Luigi’ydi.

«Gigi, artık senin sahne alma zamanın geldi. Jan sakatlandı ve onun yokluğu hissedilecek”. Dük Datome cevap vermedi. Sadece kafasını salladı ve Obradovic’e baktı. Zaman içerisinde bu ikili arasında karşılıklı bir saygı oluşmuştu. Bunun onların zamanı olduğunu biliyorlardı…

Şehrin duvarları içerisinde…

Game of Cup

“Dinle Bobby! Atina’dan Moskova’ya, İstanbul’dan Madrid’e büyük bir imparatorluk bu.” dedi dağınık bakışlı Jan. Ellerinde bir harita vardı. Karşıyaka’yla yerel hakimiyet için yapılan sivil savaşta yaralandıktan sonra günlerdir kendisi olmak için çalışıyor. Çek şovalye, lord Obradovic’in ordusuna birçok savaşta liderlik etmiş ve onu onurlandırıp bir kazanan olmasını sağlamıştı. Kendisi de sarı lacivertli bayrağın taşıyıcısı olma hakkını kazanmıştı.

Altın lülelerini okşayan rüzgar, çocukluğundan beri onun imzası oldu. İlk ışık, Berlin haritası üzerinde parıldadı. Bu bir kehanet mi? Kim bilir? Bildiği tek şey ise yaklaşan savaşta izleyici olacağı.

Bobby Dixon onun kardeşi. Onun ellerinden gelen asistlerle Jan birçok kez patladı. Birlikte hiç savaş kaybetmediler ve onların zaferleri üzerine şarkılar yapıldı. Jan’ın bir bakışı, Bobby’nin onun nerede vuracağını anlaması için yeterliydi.

“Dinlen dostum ve endişeleri kafandan uzakta tut. Zamanı geldiğinde, tekrar benim yanımda olacağını biliyorum”. Bobby bir kez daha ona baktı. Jan’la savaşlar ve Berlin’i fethetmek konusunda konuşarak saatler geçirmişti. Ama önce İstanbul’u savunmak zorundalar…