Ergin Ataman: “Eşim ve Oğlum da Bana Bazen ‘Gergin Ataman’ Diyor”

2020-01-16T15:27:07+00:00 2020-01-16T15:29:23+00:00.

Mehmet Bahadır Akgün

16/Oca/20 15:27

Eurohoops.net

Ergin Ataman, Sabah Pazar’a samimi açıklamalarda bulundu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Anadolu Efes baş antrenörü Ergin Ataman, geçtiğimiz günlerde Sabah Pazar‘dan Sonat Bahar’a açıklamalarda bulundu.

Deneyimli çalıştırıcı, birbirinden farklı konularda samimi açıklamalar yaptı. Ataman’ın demeçlerinden öne çıkanlar şu şekilde…

“Saha kenarındaki adamın agresif, sert, kızgın olması şart mıdır?

– Bunların bir kısmı adrenalinin yarattığı agresiflik. Bir kısmını da tiyatro olarak nitelendirebiliriz. Belki o anda oyuncularınız motive olamıyor, bazen taraftar da rölantiye girer. Ama siz hissederseniz, bu iş rölantide giderse kayba doğru gidiyor. Ortamı alevlendirmek, maçın momentumunu, psikolojisini değiştirmek için yapıyoruz. Bazen de adrenalinin getirdiği bir içgüdü oluyor. Ben de durum bunun tam ortası. Yaptıklarımın bir kısmı tiyatrodur, bir kısmı ise adrenalin patlaması.

“Gergin Ataman” diyorlar size. Kızıyor musunuz?

– Eskiden kızıyordum. Bunu bir hakaret gibi algılıyordum ama yaş ilerledikçe, olgunlaştıkça gülüyorum. Güzel bir espri. Hakikaten gerginim yani (gülüyor). Sahadaki Ergin, bazen gergin. Bazen eşim ve oğlum da böyle hitap edebiliyor. Evde bir gerginlik olduğu zaman, “Gergin” diyorlar. Küfür olmadığı sürece sıkıntı yok. Bana “Mola alsana Ergin Ataman” diye bağırıyorlar. Klasik oldu. Bir yere gittiğimde insanlar slogan üretiyorlar. Bazen de o molayı alıyorum, insanlar seviniyorlar. Onlar da zannediyor ki, onlar istedi diye aldım.

Türkiye ne ifade ediyor sizin için?

– Türkiye benim için çok önemli. Ciddi bir milliyetçilik hissim var. Uzun dönemimi yurt dışında geçirdiğim için orada gördüğüm bazı şeylerin burada olması için çaba sarf ederim. Siyaset, ekonomi, turizm, demokrasi açısından Türkiye’nin hep üstte olmasını isterim. Türkiye yurt dışındaki bilinçli insanlar tarafından gıptayla bakılan bir ülke. Türkiye’ye karşı yurt dışında iki anlayış hakim; bazıları Türkiye’yi geri kalmış bir Ortadoğu ülkesi olarak görüyor ama bilinçli kesim ne kadar güzel bir ülke olduğumuzu, son 20 yılda Türk ekonomisinin, sporunun, sanatının yaptığı ilerlemeyi takdir ediyor. 20 yıl öncesiyle bugünkü Türkiye arasında çok ciddi anlamda pozitif yönde bir fark var. Biz ülke içinde hep negatiflikleri önplana çıkarmayı seviyoruz. Hele ki sosyal medya… Ben sosyal medyadan bu yüzden çıktım. Halbuki ülkemizde çok ciddi anlamda bir atılım var. Eksikler yok mu, elbette… Bunlar da tamamlanacak.

– Egosu yüksek biri misiniz?

– Evet öyle olmak zorundayım. Çünkü yönettiğim insanların hepsinin egosu yüksek. Hepsi bir star. Benim işim onların egolarının ortalamasını bulup, takım için en iyisini çıkartabilmek. Yoksa o egoların altında ezilirsin. Oyuncularımla abi-kardeş, arkadaş gibiyim. Onlarla şakalaşırım, mesajlaşırım, özel hayat dahil her şeyi konuşurum ama sahaya çıktığım zaman o grubun liderinin ben olduğumu hissetmeleri lazım. Özel hayatımda öyle biri değilim, mütevazı bir insanım.

– Bir Türk basketbol koçu olarak başarılarınız tartışılmaz. Bu anlamda yeterince desteklendiğinizi düşünüyor musunuz?

– Türk insanının dünyada tanınır olması ve başarılı olması nasıl hepimizi mutlu ediyor, bu onun gibi. Bir Türk koç olarak, dünya basketbolundaki başarılarımın aslında çok ciddi bir kesim tarafından takdir edildiğini görüyorum ama bazı kesimler öyle görmüyor. Bunda benim de hatalarım olabilir. Bazı sivri çıkışlarım nedeniyle fanatizmin önplanda olduğu Türk sporundaki başarılarımın zaman zaman fanatizmin kurbanı olduğunu görüyorum. Bunun da farkındayım ama ben buyum. Bugüne kadar sporla ilgili kişisel hayallerimin yüzde 90’ını gerçekleştirdim. İki hayalim kaldı. Biri EuroLeague şampiyonluğu, diğeri de Galatasaray Kulübü’ne başkan olmak. Bunu söylediğimde bazılarına ters geliyor ama niye hayalimi saklayayım? Son 10 yıl içinde benim çalıştırdığım, Beşiktaş, Galatasaray ve Anadolu Efes dört defa Türkiye şampiyonu oldu. Diğer beş sezon Fenerbahçe oldu. Fenerbahçe ile hep şampiyonluk rekabeti olan bir antrenör durumundayım. Fenerbahçeli taraftarlar da o rekabet ortamındaki adrenalin nedeniyle yükseliyor ve bu başarıdan rahatsızlık duyuyor. Normal aslında bakıldığı zaman… Ama benim hiçbir kulübe karşı bir önyargım yok. Sahada keskin bir yapım var. Saha dışında öyle değilim.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!