Ahmet Düverioğlu: “Ekpe’ye, Bogdan’a Nasıl Bağırıyorlarsa Bana da Öyle Bağırmalarını İstiyordum

2020-05-22T17:57:09+00:00 2020-05-22T17:57:09+00:00.

Utkan Sahin

22/May/20 17:57

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun pivotu Ahmet Düverioğlu açıklamalarda bulundu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’da 4. sezonunu geçiren Ahmet Düverioğlu, Ümit Avcı’ya kariyeri hakkında uzun bir röportaj verdi. 

Düverioğlu, Fenerbahçe‘deki kariyerinden, Zeljko Obradovic‘le olan ilişkisine, neden 12 Dev Adam forması giyemediğinden ligin ertelenmesine kadar birçok farklı konuda açıklamada bulundu.

İşte Ahmet Düverioğlu’nun açıklamaları:

– Karantina sürecinde başka yeteneklerinin de olduğunu gösterdin. Yemek konusunda bayağı ilerledin.

Yemeğe olan yatkınlık bende her zaman olan bir şeydi. Son birkaç senedir yemekle ilgilenmeyi seviyorum. Vaktim de var. Sabah omleti bile yaparken keyif alarak yapıyorum. Bazen annemi arayarak bazen de internetten bakarak yeni şeyler deniyorum. Demek ki; yemek konusunda fena değilmişiz.

– Bugün; Fenerbahçe’nin Euroleague’deki zaferinin 3. yıl dönümü… Türk basketbolu açısından çok büyük bir başarı. Fenerbahçe’deki ilk yılındı. Neler söyleyeceksin?

Gerçekten çok farklı bir duygu. Fenerbahçe’deki ilk senemdi. Ondan önceki yılı Efes‘te geçirmiştim. O sene de yarı finalde kaybetmişlerdi. Hatta son saniye basketiyle kaybetmişlerdi diyelim. O karşılaşmada inanın ben de üzülmüştüm. Ertesi yıl gelip şampiyonluk yaşamak; bambaşka bir duygu kattı.

Bizim Fenerbahçe olarak en büyük hedeflerimizden birisi; Euroleague şampiyonluğu. O gün kupayı kazandıktan sonra babamı arayıp ağlamıştım. Bir senede her şeyin bu kadar nasıl çabuk geçtiğini anlayamamıştım. Rüyada gibiydim.”

– Hala Ahmet Düverioğlu neden Ürdün Milli Takımı’nda oynuyor da Türk Milli Takımı’nda oynamıyor diye soruluyor? Bunu bir açıklığa kavuşturalım istersen?

Aslında İstanbul doğumluyum. Babamın işleri dolayısıyla ben 2-3 yaşlarındayken Ürdün’e taşındık. Orası spor açısından bayağı kısıtlı bir yerdi. Basketbola; 15-16 yaşlarında başladım. Küçükken 12 Dev Adam’ı hep izlerdim.Fenerbahçe ve Efes‘i de hep takip ederdim.

Ürdün Milli Takımı’nı çok takip etmezdik. Küçükken Fenerbahçe’de oynamayı hayal bile edemezdim. Ürdün Milli Takımı’nda oynamaya başladıktan sonra basketbola farklı bir bakış açısıyla yaklaştım. Başarır daha iyi bir seviyeye ulaşabilirim diye… Ürdün’den Türkiye’ye geldim.”

– Basketbolcuların kariyerleri hep bir şansla başlar sende de var mı böyle bir olay?

Basketbola başlamak için ilk gittiğim kulüp beni almadı. İkizimle ile birlikte gitmiştik ve bizi takıma almadılar. Başka bir yerde şansımızı denedik orası bizi kabul etti ama ağabeyim derslere yöneldi, ikizim de çok ilgilenmedi. Ben tek kalmıştım. Ağabeyim ve ikizim doktor. Ablam da eczacı…

Herkes sağlık sektörüne yöneldi bizde. Ben başka bir yolda şansımı denedim. Basketbol başladığımda uzundum ama kiloluydum… Yeteneklerim zayıftı. Hırs yoktu. Yol da acayip zorluyordu.

Basketbolu bırakmayı bile düşündüm. O ara bir telefon geldi. U16 milli takımının koçu beni arayıp ‘seni istiyorum’ dedi. Tamam gelirim deyip teklifi kabul ettim. Hatta idman 12.00’de demişlerdi. Ben 9.30’da orada hazır bekliyordum.

Milli takıma çağrıldığım için çok mutluydum. 2 ay sonra kadrodan çıkarıldım. Akabinde tekrar çağrıldım. ‘Sana ihtiyacımız var, hemen gel’ dediler. Böyle başladım. Ürdün’de basketbola insanlar ek iş olarak bakıyor. Ürdün’de bu spora ilgi yok. Oyuncular da koçlar da buna böyle bakıyor.”

– Ürdün’den; Sırbistan’a, Sırbistan üzerinden de; Türkiye’ye geldin… Önce Efes ardından da Fenerbahçe. Lacivert-beyazlılarda fazla süre alamadın. İki kulüp arasındaki fark sence nedir? Kalabalık tribünler önünde oynamak motive olmanı kolaylaştırıyor mu?

En büyük etkenlerden birisi taraftar. Fenerbahçeliler’e baktığınızda; bırakın Türkiye’yi dünyanın en ateşli taraftarlarından… Bu, bize ekstra bir motivasyon katıyor. İki takımda da dünyaca ünlü koçlarla çalıştım. Efes‘teyken Ivkovic vardı. Fenerbahçe’de ise basketboluma en çok katkı sağlayan Obradovic ile çalıştım. Bana oldukça kattkı sağladı ve yardımcı oldu.

– Tribünlerin sevdiği isimlerden birisin. Taraftarlar adını haykırdığında ne hissediyorsun?

İlk geldiğimde adım çok telaffuz edilmiyordu. Ekpe’ye, Bogdan’a ya da Jan’a nasıl bağırıyorlarsa bana da aynı şekilde bağırmalarını istiyordum. Her oyuncu da bunu ister. O duyguyu hissetmek ister. Birkaç maçtan sonra seyirci daha çok destel verdi. Gerek sosyal medyada gerekse dışarıda hep olumlu şeyler duymaya başladım. Her maç iyi oynamadım belki ama her zaman arkamda durdular”

– Takımda en iyi anlaştığın isim Kaptan Melih Mahmutoğlu galiba…

Herkesle iyi anlaşıyorum aslında. Kaptan üst katımda oturuyor. Birbirimize çok ısındık. İyi anlaşıyoruz. Az önce ondaydım. O da çok gelir, ben de giderim. Hiç olmadı; görüntülü konuşuruz.

– Geçen bir korkutmuşsun Melih’i… Senin ilk test pozitif çıkmış. Negatif olana kadar eyvah ne yapacağım dedi.

Hiç sorma ya. Karantinaya girdik. İdmanlar iptal oldu. Testler daha çıkmamış. Evdeyiz. Melih de her gün bende. Kahve içiyoruz, oturuyoruz, sohbet ediyoruz. Ağabey, testler çıktı; Melih’ten ses seda yok (Gülerek). Hiç uğramadı. Ardından ikincisinde negatif çıktı. Yavaş yavaş gelip gitmeye alıştı. Yine her gün görüşüyoruz.

– Kek yapıp götürüyormuşsun…

Vallahi o, benden daha yetenekli. Bu ara daha çok o yapıp getiriyor. Eli yatkın. Güzel yemek yapıyor. Bu konuda iyi.

– Bir dönem challengelar yapıyordun. Ardından vazgeçtin…

Ağabey zor ya o. Hiç kolay değil. Şu ara bir de idman saatleri değişti. Biraz daha basketbola odaklandık. Haftada 3 kez idman yapıyoruz. Bir şeyler yapacağım. Kulüp de benden bir şeyler bekliyor. Murat Tankut da izliyorsa buradan onun haberini verelim buradan.

– Kilo almamışsın… Oldukça fit durumdasın.

Kilo almadım Ümit Ağabey. Tam tersine verdim. Hayatımdaki en iyi fiziğe ulaşmış durumdayım.

– Ligin ertelenmesi kararını nasıl buldun?

Bence çok doğru bir karardı. Sporu sağlık için yapıyoruz. Mevzu sağlık olunca; oynamamak en doğrusuydu. Oyuncuların çoğu da zaten bu fikirdeydi. Euroleague’den de aynı kararı bekliyoruz açıkçası.

Melih’in de bir lafı vardır; ‘Biz makine değiliz’ diye. Bu hastalık belki beni etkilemeyebilir ancak etrafımdakiler bundan zarar görebilir. Bu sorumluluğu da ben hiçbir zaman alamam. Sürekli mücadele ve temasın içinde olacaksın. Bu gerçekten büyük bir risk.

Örneğin; Almanya’da lig başladı. Çok sayıda sakatlık oldu. İdman yapmadan sahalara dönmek; oyuncuları zorladı. Basketbol Süper Ligi’nin iptali doğru bir karardı. İnşallah Euroleague’den de aynı kararı bekliyoruz.

– Türk Milli Takımı’nda oynamayı istiyordun ancak Ürdün Milli Takımı’nda oynuyorsun. Bu değişmeyecek galiba…

Bunun değişmesi biraz zor. FIBA’nın kuralları var. İki federasyonun değiştiremeyeceği kararlar. Eğer FIBA kuralları değiştirirse; bir gün inşallah ay-yıldızlı formayı giymek isterim. Türk Milli Takımı’nda oynamayı çok istiyorum. Küçükken 12 Dev Adam hayranıydım ve bu formayı da taşımayı çok isterdim. İnşallah bir gün o formayı giyip gururla taşırım.

– NBA hedefin devam ediyor mu?

Benim hedeflerim biraz geç başladı. Türkiye’ye geldikten sonra başladı. 2. ya da 3. Lig’de olsa bir şekilde oynamak istiyordum. Öyle bir kafayla Türkiye’ye geldim. Buraya geldikten sonra her şey çabuk gelişti.

Türkiye’nin en büyük iki kulübüyle basketbola adım attım. Benim de hayalim her oyuncu gibi NBA gitmek. İnşallah önümüzdeki yıllarda oraya gider ve ülkemi temsil ederim.

– Kilo da verdin. İnşallah biraz daha çabuklaşırsın… Bu sezonki düşen süreni neye bağlıyorsun?

Sosyal medyasında sakatlığına her şey etkiliyor… Ama bence kişinin kendisine bakması lazım. Özgüveni yakalayamadığınız zaman işler sarpa sarıyor… Aslında bunu son zamanlarda çözmüştük. İyiye de gidiyordum. Ancak dönüşüm muhteşem olacak.

– En unutamadığın maçın?

Fenerbahçe’deyken tabii ki Panathinaikos maçı. Momentumu galiba orada yakaladım ben. Bir de doğum günümdeki; Galatasaray derbisi. Hatta Melih, ‘Şimdi gerçek bir Fenerbahçeli oldun’ demişti.

– En çok zorlandığın oyuncu?

Ekpe Udoh. Ekpe idmanlarda acayip zorlardı ancak öğretirdi de. Her idmandan sonra ya da maçın içinde konuşurdu. Bir yandan zorlar diğer yandan da öğretirdi.

– İdolün kim?

İdolüm yok ancak beğendiğim oyuncular vardı. Hakeem Olajuwon, Tracy McGrady, Kobe Bryant’ı çok beğenirdim. Michael Jordan’ın belgeselini izledikten sonra onu farklı bir yere koymaya başladım.

Sadece oyuncu olarak değil, her şeyiyle farklı bir yerde. O yüzden Michael Jordan… Bence meydan okumak kolay bir şey değil ve o bunu çok seviyordu. Meydan okumakla kalmayıp karşısındaki takımları altüst ediyordu.

– Peki yeni bir Euroleague şampiyonluğuna ne kadar yakın ya da uzaksınız?

Bu sezon eksik başladık. Sakatlıklar ve mili takımlarda olan oyunculardan yoksun bir giriş yaptık. İstediğimiz gibi bir başlangıç olmadı. Sakatlar sezon ortasında sönmeye başladı. İniş çıkışlar oldu. Zor bir fikstürümüz vardı. O da etkiledi.

Kaybetmek takımı demoralize ediyor. Eksikler de olunca bizi daha da bir zorladı. Biten bir şey yok. Aslında şampiyon olduğumuz sene de 5. bitirip kupayı kazanmıştık. Play-offlarda başka bir Fenerbahçe izlettik. Geçtiğimiz sene ise normal harika bir normal sezon geçirip en kötü Final Four’u oynadık.

– Yazın Çin’de düzenlenen Dünya Kupası’nda mutfak sorununu nasıl hallettin?

Çin konusunda ben tecrübeliyim. Milli takımla daha önce de gitmiştim. Uzun süreler kaldım. En iyisi bu senekiydi. Kampa gittiğimizden uluslararası takımlar olmadığı için özel yemekler yapılmıyordu. Bu senekiler bize özel yemekler yapılmış haliydi.

Türk Milli Takımı’ndaki gibi özel şefimiz yoktu. Türk Milli Takımı’yla aynı oteldeydik. Arada sırada Melih ile Furkan bana sağ olsunlar yemek getiriyorlardı. Uluslararası takımlar oldukları için bize göre yemekler yapmaya çalıştılar. Becerdiler mi? Çok da değil. Ancak denemişler diyebilirim.

– Oyunda neleri yapmazsan Obradovic sana fırça atmaz?

Fırça atma değil de hocanın tarz o diyelim. Hoca değişmeyecek ve onu öyle kabul edeceksiniz. Bunu da hep söyler. ‘Ben böyleyim. Oynamak isteyen oynar… Oynamak istemeyene kapı orada’ diye. Sonuçta bunu biliyoruz.

Hocanın en çok önemsediği şeylerden bir tanesi; defans. Savunmada ne kadar agresif olursam süre kazanacağım. Çünkü her şey burada başlıyor. Ribaund ve koşulara oldukça önem veriyor.En önemlisi defans, ve saha görüşün. Bunlar bir uzunda varsa fark yaratacaktır Hoca benden şut bekliyor ama süremi etkileyecek şeyin başında; savunma var.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!