Marko Guduric: “Herkes Fenerbahçe’nin Yuvam Olduğunu Biliyor”

2021-09-29T09:36:05+00:00 2021-09-29T09:36:05+00:00.

Mehmet Bahadır Akgün

29/Eyl/21 09:36

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’da Marko Guduric, Eurohoops’a özel açıklamalarda bulundu.

By Buğra Uzar / info@eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun Sırbistanlı oyuncusu Marko Guduric, takımının yeni sezon öncesinde düzenlediği basın günü etkinliğinde Eurohoops’un sorularını yanıtladı.

Huzurlarınızda yıldız oyuncu ile gerçekleştirdiğimiz röportaj…

– Geçen yıl sen takıma katıldıktan sonra muhteşem bir galibiyet serisi yakalandı ve takım ivme kazandı. Fakat maalesef sakatlıklar ve COVID-19 vakaları yaşandı. Geçen seneyi nasıl değerlendiriyorsun? Sence geçen sezon takım sağlıklı kalabilse Final Four oynayabilir miydi?

– (Gülerek) Melih ve Vesely 40’ar sayı atsa bence Final Four yapardık. Yok, dediğin gibi sezona istediğimiz gibi başlayamamıştık ama sonra ben geldikten sonra bazı maçlar kazandık. Daha iyi oynuyorduk. Her şey doğru yolda gidiyordu. Gerçekten iyimser ve olumlu bakıyordum fakat sonra COVID-19 vakaları ve Jan’ın sakatlığı ile talihsizlikler yaşadık. Ya son haftada oldu bu ya da hemen ondan önceki haftada Barcelona maçında. O, ilk iki maçı kaçırdı. COVID-19 vakaları da oldu… Bence sağlıklı kalsak Final Four yapabilirdik ama durum böyle. Artık yeni bir sezon başlıyor, önümüzde yeni bir sınav var. Bu kadar.

– Yaz döneminde beklenmedik gelişmeler yaşandı. Koç Igor Kokoskov, Ağustos’ta NBA’e gitme kararı aldı. Sasha Djordjevic takımın başına geldi. Sen, Kokoskov’un ayrılığını bekliyor muydun? Djordjevic gibi bir Sırp efsane ile çalışmak nasıl bir his?

– Bir şey bekliyor muydum? Bilmem ki, bir şey demek zor. Bence harika bir takımımız var, iyi bir kadromuz var. Igor, yönetimle birlikte bu takımı bir araya getirme anlamında iyi bir iş çıkardı ama maalesef ayrıldı. Artık koç Sasha takımın başında. Ben de onunla milli takımda birlikte çalışmıştım. Bence harika bir koç. Onunla yeniden çalışmayı ve her gün daha iyiye gitmeyi iple çekiyorum. Bence bu sezon iyi işler yapabiliriz. Sabırlı olmalı, her gün çalışmalı ve daha iyiye gitmeliyiz. Sonrasını göreceğiz.

– Takım olarak çekirdeği korumayı başardınız. Sen burada kaldın, Dyshawn Pierre, Jan Vesely, Nando De Colo kaldı. Ayrıca EuroLeague deneyimi de olan iyi oyuncular takıma katıldı. Bu yılki takımı nasıl değerlendiriyorsun?

– Bence sen asıl meseleyi söyledin: Önemli oyuncuları takımda tuttuk, Dyshawn ile imzaladık ve deneyimli oyuncuları kadroya kattık. Bu ligde bu önemli. Bu deneyime sahip oyuncuların olması önemli. Geçen sezon bence bir noktada bunun eksikliğini yaşadık. Dediğim gibi bu takımla sahada olmayı iple çekiyorum. Bence çok yetenekli bir takımız. Çok büyük bir potansiyelimiz var. Sabırlı olmalıyız. Sonra ne kadar ilerleyebileceğimizi göreceğiz.

– Takıma fiziksel mücadeleyi seven birçok oyuncu katıldı. Pierria Henry, Avrupa’nın en sert guardlarından biri. Achille Polonara, Devin Booker, Marial Shayok… Antrenmanlar nasıl gidiyor? Yara bere oluyor mu?

– Harika gidiyor. Rekabetçi bir ortam oluyor her antrenmanda. Koç da bunu istiyor. Sert bir savunma talep ediyor. Hücum ribaundlarına girmemizi istiyor. Önemli ve şampiyonluk kazandırabilecek şeyler bunlar. O da nasıl kazanacağını biliyor. Harika bir oyuncuydu. Onun döneminde milli takımda da birçok başarı yaşadık. Dediğin gibi Pierria en sert oyunculardan biri. EuroLeague’in top çalma ve asist lideriydi. Achille, hücum ribaundlarında harika; savunmada sert. Booker da öyle. Marial da. Çok büyük bir potansiyelimiz var. Çalışmaya devam etmeliyiz, sonrasında iyi şeyler olacak.

– Taraftarları sormak istiyorum. Biz dolu tribünleri çok özledik, elbette siz de özlemişsinizdir. Artık tribünlere dönmeye  başlıyor taraftarlar. Hazırlık turnuvasında salonda harika bir atmosfer de vardı…

– Nihayet! Evet… Taraftarı çok özledik. Özellikle de Fenerbahçe, Kızılyıldız, Panathinaikos, Olympiakos gibi takımlar, muhtemelen taraftarlarını en çok özleyen takımlar. Gerçekten büyük bir iç saha avantajımız var. Umarım giderek daha da fazla taraftarımız gelebilir.

– Marial Shayok ile konuştuğumda kendisi bana rakip tribünlerin önünde oynayan “kötü adam” olmayı çok sevdiğini söyledi. Onların önünde sayı atmayı, onları kızdırmayı çok seviyor. Peki sen iç sahayı mı yoksa dış sahayı mı tercih ediyorsun?

– Bence bunun kararını ben değil başkaları vermeli ama açıkçası benim için pek fark etmiyor. İç sahada oynamak, bana özel hisler veriyor elbette ama deplasman da öyle. Sadece şunu söyleyebilirim: Fenerbahçe formasıyla oynadığım en sevdiğim maçlardan biri, 2019 playofflarında Zalgiris ile Kaunas’ta oynadığımız maç. İlk maçı burada kaybettik, ikinci maçı kazandık ve oradaki üçüncü maçta salonda 15.000 taraftar vardı. Hepsi yeşil tişörtler giyiyor, milli marşlarını söylüyorlardı. Çılgın bir atmosferdi. O baskıyı hissedebiliyorduk, bizim üzerimizde gergin bir hava kurmuşlardı. Biz ilk sıradan playoff yapmıştık, onlar sekizinci sıradan girmişlerdi. O maçı, en iyi maçlarımdan biri olarak hatırlıyorum. O maçtaki konsantrasyonumu hiç unutmayacağım.

– Fenerbahçe, harika bir organizasyona sahip. Igor Kokoskov’un ayrılığı sonrası ortaya çıkan durumla birçok organizasyon başa çıkamazdı. Avrupa’nın en iyi koçlarından birini buraya getirmeyi başardılar. Bu da bu organizasyonun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Sen, deneyimli bir Fenerbahçe oyuncusu olarak bununla ilgili neler söylersin?

– Bence Zeljko (Obradovic), Maurizio (Gherardini) ile birlikte harika bir organizasyonun kurulması konusunda çok yardımcı oldu. Gerçekten harika bir hanedan -veya organizasyon, artık ne demek isterseniz- kurmayı başardılar. Son 10 yılda Fenerbahçe her zaman harika bir takımdı. Her branşta büyük bir takım, Türkiye’nin hep en iyi takımlarından biri. 20 milyon insan, Fenerbahçe’yi destekliyor. Fakat Zeljko, burada oynamış diğer oyuncularla birlikte bunu bir adım öteye taşımayı başardılar. Biz de şu an burada olduğumuz için şanslıyız. Bunu sürdürmek ve Fenerbahçe camiasını büyütmeye devam etmek için biz de elimizden geleni yapmalıyız. Bu kadar. Bunu da elinizden gelen her şeyi yapıp kupalar kazanarak yapabiliyorsunuz.

– EuroLeague’de geçen sezon rekabet dolu geçti. Son haftaya kadar kimin playoff oynayacağını, kimin ev sahibi avantajı olacağını hâlâ bilmiyorduk. Muhteşem bir sezondu taraftarlar için. Bu yıl daha da fazlasını bekliyoruz. EuroLeague ile ilgili ne söylemek istersin?

– İlginç olacak. Hiç bilemiyorsunuz. EuroLeague bu yüzden ilginç ve izlemek bu yüzden keyifli. Bence giderek daha fazla insan EuroLeague’i izliyor. Çok sayıda iyi takım var. İyi olmayan takımlar da var ama onların da büyük iç saha avantajları, harika taraftarları var. Her şey mümkün. Harika takımların üzerinde baskı da oluyor. Keyifli olacak. Sezonu iple çekiyorum. Nasıl gözükeceğimizi merakla bekliyorum.

– Yaz döneminde Sırbistan Milli Takımı, Olimpiyatlar’a gidemedi ama bu takım her zaman Avrupa’nın en iyi milli takımlarından biri. Başarısız geçen bu yaz dönemi ve milli takımın geleceği ile ilgili ne düşünüyorsun?

– (Gülerek) Sanırım bu konuda Polonara ile uzun bir konuşma yapmam ve ona bazı sorular sormam gerekiyor… O maçı bir sormam lazım. Fakat evet, bizim için talihsiz bir yaz oldu. Öncelikle NBA’deki birçok oyuncumuz yoktu. Ben de oynayamadım. Micic de sakattı son maçta. Fakat yine de bence iyi bir takımımız, iyi bir şansımız vardı ama basketbol bu. Basketbolu bu yüzden çok seviyoruz. İzlemek çok ilgi çekici. Bence insanlar, bu seviyede bir takımı yenmenin ne kadar zor olduğunu fark etmiyorlar. Özellikle de Sırbistan’da birçok insan hayal kırıklığı yaşadı. Bu anlaşılabilir. Ben de hayal kırıklığı yaşadım. Fakat İtalya Milli Takımı’nı da düşünmek lazım. Çok iyi bir takımdı ve iyi oyuncuları vardı. NBA’den, EuroLeague’den deneyimli oyunculara sahiplerdi. Daha iyi bir durumdalardı. Daha iyi günlerindelerdi. Bizden çok daha fazla şut soktular. Bu kadar.

– Sırbistan Milli Takımı’nın talihsiz yanı şu oldu: Çok sayıda yetenekli oyuncunuz var ve bu oyuncuların hepsi, kendi takımlarının en iyi oyuncuları. NBA’in MVP’si…

– Aynen öyle. NBA MVP’si, EuroLeague MVP’si, Adriyatik Ligi MVP’si ve EuroCup MVP’si… Fakat Jokic’in oynayamaması üzücü oldu. Çok zor ve sert bir sezon geçirmişti. Vasa da sakattı son maçta. Talihsizlik işte.

– Sen, Fenerbahçe ile uzun vadeli bir kontrat imzalamıştın. Dolayısıyla bir süre daha burada olacağını söyleyebiliriz. Geleceğinle ilgili ne söylemek istersin?

– Herkes artık buranın yuvam olduğunu biliyor. Burası, profesyonel kariyerimin en büyük kısmını geçirdiğim yer. Önümüzdeki iki yılda kesinlikle kalacağım ama daha fazla kalma şansım olursa benim için bu bir onur ve nimet olur. Bence bana yakın herkes bunu biliyor. Bence taraftarlar da sevgimin farkında.

– Evet, sen imzaladığında gerçekten mutlulardı. Dolayısıyla senin için Fenerbahçe’nin seni tekrar istediğinde buraya gelmenin kolay bir karar olduğunu söyleyebilir miyiz?

– Kesinlikle. Hiç zor değildi.

– Sezon öncesinde Fenerbahçe taraftarına bir mesajın var mı?

– Bilmem ki, onları görmek çok güzel. Umarım en azından 10.000 taraftarın önünde oynayabiliriz. Lütfen sabırlı olun. Sırbistan’daki taraftarlarla ilgili de aynısını söyledim. Herkesin, her maçta elimizden geleni yaptığımızı bilmesi gerekiyor. Bazen işler istediğiniz gibi gitmiyor. Hayat böyle. Her zaman kazanamazsınız. Fakat kesinlikle elimizden geleni yapacak, savaşacağız. Bu kadar. Lütfen bizi destekleyin, bize güvenin, bizim yanımızda olun. İşler yolunda gitmese de bir yolunu bulacağız.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!