Nigel Hayes-Davis: “Oyun Guns’n Roses Gibi; Ben Daha Çok Beethoven’ım”

2024-02-16T10:10:37+00:00 2024-02-16T10:12:04+00:00.

Toprak Kağnıcı

16/Şub/24 10:10

Eurohoops.net

Nigel Hayes-Davis açıklamalarda bulundu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

Fenerbahçe Beko’nun yıldız oyuncusu Nigel Hayes-Davis, beıN Sports’a röportaj vererej Pınar İlik Üçer’in sorularını yanıtladı.

29 yaşındaki oyuncu Fenerbahçe‘deki ilk senesi, bu seneki form durumu, takımın içinde düzenlenen masa tenisi turnuvası ve daha birçok konuda açıklamalarda bulundu.

Nigel Hayes-Davis bu sezon yaşadığı sakatlığın ardından parkelere Monaco mücadelesiyle geri döndü. Yeniden parkede olmanın nasıl hissettirdiğiyle alakalı soruya cevap olarak şu ifadeleri kullandı:

“Çok kızgın… Çünkü kendimi savunulamaz hissettiğim harika bir pozisyondaydım. Harika bir ritim içindeydim. Harika bir akış…Bu yaz yaptığım tüm çalışmalar ve hazırlıklar gerçekten kendini gösteriyordu. Takım çok iyi oynuyordu ve bilirsiniz, bu şekilde düşmek talihsizlik. Öncelikli olarak olabildiğince sağlıklı olmaya çalışıyorum, bilirsiniz, her şeyi kontrol edemem. Ama şimdi geri döndüm, sadece daha çok ritmimi geri kazanmaya çalışıyorum. Eskiden olduğum yere dönmeye çalışıyorum. Bu ilk birkaç maçta sanki her şey hızlı çekim ilerliyordu. Daha önce oynarken her şey ağır çekim gibi geliyordu. Yani sanki sadece etrafta koşturup duruyordum. Herkes oyundan önce klasik müzik dinlediğimi bilir. O yüzden oynarken güzel bir şarkı gibi geliyordu. Şimdi, bu son birkaç oyun, rock and roll gibi hissettiriyor, bilirsiniz. Guns’n Roses konseri gibi bir şey ki bu harika bir müzik ama benim oyun tarzım değil. Etrafta koşturuyormuşum, yetişmeye çalışıyormuşum gibi hissetmek istemiyorum. Bilirsiniz, yavaş ve sakinliği severim. Ama sadece zamanla yeniden ritim yakalayabilirim. Umarım er ya da geç geri döner.”

S: Vegan mısın, yoksa vejetaryen mi? Özellikle deplasman maçlarında uygun yiyecek bulmanın biraz zor olduğunu varsayıyorum. Bunu nasıl sürdürebiliyorsun?

Nigel Hayes-Davis: “Ben veganım. Dürüst olmak gerekirse deplasmanda uygun yiyecek bulmak daha kolay. Otelde yiyoruz ya da gittiğimiz şehirlerin çoğu ilerici, veganlık için kullandıkları terim bu. Yani genelde çok fazla seçenek var ama ben oldukça basit biriyim. Ben sadece kendi salatamı kendim yapmak istiyorum. Bana kale, kinoa, nohut, biber, avokado, üstüne biraz limonlu salata sosu gibi şeyler verin. Daha süslü bir şey isterseniz içine falafel atın. Güzel, doyurucu bir yemek. Renkli ye, öyle derler. Ben renkli yiyorum. Bol su içiyorum… Başarının reçetesi…

İnsanların ne yediği umurumda değil. başkalarına vegan olmalarını söyleyen bir öncü olmamı istiyorlar. Ne yediğin umurumda değil. Sen değil, kimsenin… Ne yediğin umurumda değil. Ben böyle yapmayı seçiyorum. Bana uyuyor. Benimle ne kadar iyi oynadığımla ilgili röportaj yapıyorsunuz, belli ki benim için işe yarıyor. Ama ne yediğiniz umurumda değil. Yola çıkıyoruz ve arkadaşlarım tavuklu sandviç yiyor ve ben de “dostum bu tavuklu sandviç harika kokuyor” diyorum. Lezzetli görünüyor. Ama ben yemem. Sorun değil.”

S: Mesela Bursa’ya gittiğinizde, örneğin Melih önünde İskender yerken ya da başka biri, Nick hamburger yerken nasıl hissediyorsun?

Nigel Hayes-Davis: “Deplasman maçları için uçmadan önce İstanbul Havalimanı’nda bir tavuk restoranına ve yaklaşık altı kişi her seferinde oraya gideriz. Gidip orada oturuyorum ve hepsinin tavuklu sandviç yemesini izliyorum ve sohbet ediyoruz. Ve bu gayet iyi. Yani umurumda değil. Sen ne istersen onu ye. Tavuk yemediğim için benimle dalga geçiyorlar, tam tersi değil.”

Hayes-Davis maçlardan önce bireysel idman yaparken klasik müzikle idman yapmasıyla alakalı ise şunları söyledi:

“Sakinleştirici ve rahatlatıcı. Ve oyunu daha fazla hissetmeme yardımcı oluyor. Sakatlandığımdan beri bunu yapamadım, bu yüzden şimdi size söylediğim gibi oyun Guns’n Roses gibi ve ben daha çok Bach ve Beethoven’ım. Yani, ama şimdi sadece gelişiyor. Kobe’yle ilgili hikâyeler duyarsınız, erken gelir ve antrenman yapardı. Yani, böyle bir şey: “Oh, adamım.” Açıkçası, “en iyisi yapıyorsa ben neden yapmayayım?” Ben de yapıyorum. Gelip oyunu hissediyorum. Kendimi iyi hissediyorsam, iyi hissetmeye devam etmem için bana bir şans veriyor. Ve eğer sahada bir şeyler doğru gitmiyorsa, daha iyi hissetmek ve maçtan önce düzeltmek
için bir şansım oluyor. Ve evet müzik sakinleştirici ve rahatlatıcı. Dediğim gibi, tüm ayak hareketlerimi ve hareketlerimi yaptığım zaman, yakınından bile izlerseniz,
her şey yarı hızdan bile daha yavaş. Ve dediğim gibi, böyle hissettiriyor. Sakatlanmadan önce öyle hissediyordum. Şimdi o noktaya geri dönmeye çalışıyorum. O yüzden birkaç seans daha… Daha iyi bir noktaya geleceğim. Karşıdan karşıya geçen biri yerine trafik görevlisi gibi olacağım. İnsanların karşıdan karşıya geçmesine izinveren biri olacağım. Geri dönmeye çalıştığım şey bu.”

Nigel Hayes-Davis izin günlerinde yaptığı seyahatlerle ilgili ise şunları söyledi:

“Seyahat etmenin benim için huzur anlamına geldiğini herkes bilir. Bu yıl pek fazla seyahate çıkamadım. Muhtemelen sakatlanmamın nedeni de bu. Çünkü koç değişikliği yaparken, tabii bu onun hatası değil, ama çok fazla kaos vardı. Hiç izin günümüz yoktu. Ve ben seyahat edemedim. Vücudum “Ne yapıyoruz biz?” dedi. “Bum! Şimdi izin almak zorundasın.”Ah” dedim.

Bavulum ve spor çantamla seyahat ediyoruz. Her şeyden önce kolay bir iş değil. Şunu bilmenizi isterim ki, mesela bir maçtan sonra gideceğim yeri bulmak için bir saatimi harcıyorum. Çünkü hava durumuna göre değişiyor. Ne kadar uzakta? Ertesi gün antrenman saat kaçta? Uçuş var mı? Hiç kolay değil, biliyor musun?

Ve sabahın dördünde İstanbul havaalanın agitmek için evimden çıkıyorum. Uyumuyorum. Sabah 9 gibi iniyorum. İner inmez bütün gün Bütün gün. .Roma harikaydı. Oraya gittim. Geçen yıl İskenderiye’ye gittim, orası da güzeldi. Bu yıl Malta’ya gittim. Bir yıldır oraya gitmek istiyordum. Çok güzel bir yer. Hava harika. Orası harikaydı. Başka nerelere gittim? Doğu Avrupa’ya gittim. Bulgaristan’a gittim. Orası da güzeldi. Çok sevdiğim bir yer değil ama bildiğiniz gibi, bir yerleri görmek her zaman iyidir. Köln…. Almanya’yı çok gezmedim. Daha çok Almanya yapabilirim. Napoli iyiydi. Napoli’ye gittim ve beğendim. Tiflis ve Gürcistan’a gittiğim için çok mutluyum. Oraya gitmek istiyordum, o yüzden… Evet biliyorum, harikaydı. Beyrut gerçekten çok güzeldi. Mümkünse Beyrut’a gitmelisiniz. Bu kadar parti şehri olduğunu bilmiyordum. Ben parti yapmadım ama dedikleri gibi bir numaralı parti yeri…”

Nigel Hayes-Davis annesi Talaya Davis’in sosyal medya kullanımı ve annesiyle olan ilişkisiyle alakalı ise şu ifadeleri kullandı:

“Aslında ona sorarsanız, onu sosyal medyadan uzaklaştırdım. Çünkü tanıdığım en harika kadın. Muhteşem. Herkesi çocuğuymuş gibi destekliyor. Bu harika bir şey. Ayrıca komik, çünkü herkes kendi çocukları olan yetişkin insanlar ve o tezahürat yapıyor. Sanki lisedelermiş gibi onları alkışlıyor. Ama son derece destekleyici. Çok tutkulu. Ve bazen şöyle şeyler oluyor “Hey, anne. Haklı olsan bile bunu söyleyemezsin çünkü sen benim Yani söylediğin her şeyden sonra biraz daha büyüyor. Bilirsin, sanki rastgele bir hayranın söylese kimsenin umurunda olmazmış gibi. Hayır anne, sen rastgele bir hayran değilsin.” O da şöyle söylüyor “Kimse kim olduğumu bilmiyor”. Anne, bu doğru değil. İnsanlar senin kim olduğunu biliyor. Biliyorlar. Bunun hakkında konuşuyorlar. Anne, senin hakkında röportaj yapıyoruz. O yüzden dur. Seni hâlâ seviyorum. Ama evet, bir şeyler hakkında yorum yapmaması için onu uzaklaştırmak zorundayım. Ama çok iyi niyetli ve ben onu çok seviyorum ama… Evet, tabii ki benim ve içinde bulunduğum takımın en büyük hayranı. O olmasaydı burada olamazdım.”

Son olarak kulüpte düzenlenen masa tenisi turnuvası hakkında konuşan Hayes-Davis turnuva hakkında şunları söyledi:

Nigel Hayes-Davis: “Kimin masayı getirdiğini bilmiyorum. Sanırım Marko (Guduric) olabilir. Hatırlamıyorum. Ama masa geldi ve kimse ona gerçekten dikkat etmedi ve sonra sağlık ekibi oynamaya başladı… Ve biz gülüyorduk; “Siz berbatsınız. Gerçekten kötü görünüyorsunuz.” Sonra çalışmaya devam ettiler ve “Daha iyi oldunuz” dedik. Sonra bazı oyuncular oynamaya başladı. Ve sonra… Bu basketbol ve hepimiz yarışmacıyız. Yani skor tutmaya başlayana kadar eğlenceliydi. Eğer eğlenmek istiyorsanız, insanlar arasında asla skor tutmayın. Çünkü skor tuttuğunuzda rekabet başlar. Ve bizim için, “Tamam. Kim iyi? Seninle oynayayım. Seninle oynayayım.” Sonra da “Ne eğlenceli olur?” dedik. Bir turnuva düzenleyebiliriz. Başlarız. Oyuncular olacaktı ve sonra personel katıldı ve şimdi idari ofisten katılan başka insanlar da Koç bile oynuyor. Hiç raket kaldırdığını görmemiştim. İyi mi, değil mi, bilmiyorum ama o da katılmak istedi. Yani, daha büyük, daha büyük bir şey olacak. Ping pong turnuvasında son dörde yaklaşırken büyük bir sürprizimiz de var.”

Bunun için bizi izlemeye devam edin. Bizi izlemeye devam edin, tamam mı? Buna katılmak ister misin? Ayrıca, sosyal medyamdan bahsettiniz, orada olacak,
Videografikerim Ömer (Teşki) burada. Her şeyi kaydedecek ve filme alacak. Sonra da Instagram kanalımda bonus içerikler olacak. Yani, abone olun. Böylece görebilirsiniz. Çünkü düzenli içerik olacak. Ve gerçekten süper havalı, eğlenceli şeyler olacak. O gece herkes görecek. O şeyleri görmek istersiniz.”

S: Peki en iyi oyuncu kim?

Nigel Hayes-Davis: “Marko muhtemelen en iyi dörtte ama en iyi muhtemelen Rado (Radovan Trifunovic). Rado harika gözüküyor. Korkutucu… Hayır. Bir gün raketi eline aldı ve “deneyeyim” dedi. “Yugoslavya’da karda oynardık…” Ve “Hey Rado, neden bu kadar iyisin?” dedik. O inanılmaz. Arturs (Zagars) iyi. Bu arada fizyoterapist Rıza (Özdemir) de harika. Neden bu kadar iyi olduğunu bilmiyorum. Herkes gerçekten iyi. İnsanlar olması gerekenden daha iyi açıkçası. Ben yaptım. Herkes nasıl bu kadar iyi bilmiyorum ama biz artık çok ciddiye alıyoruz. Neredeyse çok ciddiye alıyoruz.

Turnuvada son dörde Rado, Marco, Yılmaz (Mete) ve Arturs’un kalacağını düşünüyorum. Son dörde kalacağını düşündüğüm isimler bunlar. Belki Nick de oraya girebilir. Nick çok iyi değil… Hızlı ya da gösterişli değil. Ama işini yapıyor. Ve rakibini tahrik edici konuşmalar yapıyor. Çok fazla. Şimdi gülüyorsun ama Nick’in
çok konuştuğunu göreceksin. Bu şekilde kazanıyor. İşleri berbat etmen için seninle konuşuyor. ”

Röportajın tamamını izlemek için:

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!