by Aris Barkas / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
EuroLeague Yönetim Kurulu, 7 Nisan günü organizasyon tarihindeki en önemli toplantılardan birini gerçekleştirecek. Çünkü bugüne kadarki en büyük meselelerden bazıları masada olacak.
Elbette bu meselelerden biri de Avrupa basketbolunun geleceği. Zira bu, FIBA ve NBA’in Avrupa ligi kurma kararını resmen açıkladıktan sonra kurulun gerçekleştireceği ilk toplantı.
Ancak toplantıda ne olursa olsun ve taraflar kendi çıkarlarını korumak için ne kadar çalışırsa çalışsın, Avrupa basketbolunda ortaya çıkacak yeni bir bölünme her iki taraf için de yıkıcı olabilir.
Ve ne kadar sağlam bir iş planınız olursa olsun, konu spor olduğunda nihayetinde her şeyi belirleyecek olan unsur taraftar ilgisidir.
Bu, profesyonel sporların başarısında temel olan en önemli değişkendir. Başarı, ya salondaki ya da ekrandaki izleyiciye bağlıdır. NBA’in dünya çapında en büyük basketbol markası olduğu inkâr edilemez. Aynı şekilde EuroLeague’in de çeyrek asırdır Avrupa’nın açık ara en büyük ligi olduğu bir gerçek.
Ancak Avrupa’daki taraftarları küçümsemeyin. NBA Başkanı Adam Silver’ın futbol taraftarları hakkında konuşurken belirttiği gibi, Avrupa’daki taraftarlar ne olursa olsun kulüplerini takip eder. Avrupa sporlarında esas olan kulüp bağlılığıdır; branş değil.
ABD’de olduğu gibi sadece bir lige ya da bireysel bir atlete sadık büyük kitleler Avrupa’da nadiren bulunur. Profesyonel sporlardaki en büyük zihniyet farkı da budur. Genel olarak spora ilgi duyan Avrupa’daki küçük bir kesim bile NBA destekli lige karşı çıkıyor. Bu da oldukça mantıklı çünkü kendilerini basketbolun “saf” takipçileri olarak görüyorlar ve birçoğu NBA’deki oyun tarzını doğrudan sevmiyor.
FIBA’nın yeni lig hakkında yaptığı Instagram paylaşımının altındaki en sert tepkilere bakmanız yeterli; durumu anlarsınız.
Güçlü pazarlarda yeni kulüpler kurmak mantıklı bir plan. Ayrıca EuroLeague’de yer almayan ama büyük taraftar kitlesine ve potansiyele sahip birkaç basketbol kulübünü yeni lige dahil etmek de yardımcı olabilir.
Ancak sonuçta EuroLeague büyük kulüplerin çoğunu, hatta tamamını elinde tutmaya devam ederse ve NBA Avrupa sadece bir marka olarak kalır, mevcut Avrupa basketbol elitinde sağlam bir temele sahip olmazsa, hiçbir şey mucize yaratamaz.
Elbette NBA’in etkileyici finansal başarısını inkâr edemeyiz. Ancak G League, BAL, NBA Akademileri ve hatta WNBA gibi projeler, en iyi ihtimalle başa baş noktasına ulaşabilmiştir.
Tabii ki pek çok üst düzey Avrupa basketbol kulübü bile mali anlamda bu dengeyi kuramıyor, bu nedenle NBA’in pazarlama ve finansal uzmanlığını küçümsemek saçma olur.
Yine de NFL Europe girişiminin başarısız olduğu da ortada. BallinEurope yazarı Emmet Ryan’ın açıkladığı gibi: “Avrupa’daki NFL taraftarları, NFL’i önemsiyordu, onun ikamesi olan bir ligi değil.”
Emmet, benim iyi bir arkadaşım ve muhtemelen bu durumu yorumlamak için en uygun kişi. Çünkü İrlandalı ve Dublin’de yaşıyor – yani Avrupa’nın basketbol açısından en durgun yerlerinden birinde. Bu nedenle, Birleşik Krallık gibi basketbolun geri planda olduğu yerlerde basketbola ilgi oluşturmanın ne kadar zor olduğunu gerçekten anlayabiliyor.
Bu da büyük bir soruyu gündeme getiriyor. Evet, Avrupa futbolunda büyük bir aidiyet duygusu var ve örneğin Manchester City gibi kulüpler, küresel markalar haline gelip geniş bir taraftar kitlesine sahip oldular.
Peki ama bu taraftar kitlesi, basketbolun ana akım olmadığı ve hâlihazırda geniş bir hayran tabanı olmayan ülkelerde ve pazarlarda bir basketbol takımını da destekler mi? Bu soruya kim cevap verebilir?
Sanırım, 2000 yılında EuroLeague ile Suproleague arasında yaşandığı gibi iki rakip lig ortaya çıkarsa, bunu çok yakında öğreneceğiz.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!