by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Mathias Lessort ve Giannis Sfairopoulos’un ardından “Euro Insiders” podcast’inin son konuğu Partizan Başkanı Ostoja Mijailovic oldu.
Geniş kapsamlı söyleşide Mijailovic, kulübün son sekiz yılda geçirdiği büyük dönüşümü değerlendirdi; mali yeniden yapılanmadan liderlikteki zorluklara, önemli kararlardan bu süreçte edindiği insani derslere kadar birçok konuya değindi.
Hikayesinin merkezinde, Partizan’ın 2017’de bulunduğu nokta ile bugün geldiği yer arasındaki çarpıcı fark yer alıyor:
“Ben geldiğimde kulübün 15 milyon Euro borcu ve yalnızca 1,3 milyon Euro’luk bir bütçesi vardı, bu bütçe de doğrudan devlet iştiraklerinden geliyordu. Sezon boyunca bilet gelirimiz sadece 33.000 Euro’ydu. Bugün ise 10 milyon Euro’ya ulaştık.
Bu yüzden bugün sıfır borcumuz ve 24 milyon Euro’luk bir bütçemiz var. Üç sezondur EuroLeague’deyiz, her yıl en çok izlenen takım olduk ve bu açıdan kulübe katılmamın doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. 2017’de bütçemizin %100’ü devlet tarafından finanse edilirken, bugün bu oran %20 ile %25 arasında.”
Taraftarlar için odak noktası elbette kupa kazanmak. Ancak Mijailovic’e göre asıl hedef uzun vadeli istikrar:
“Taraftarlar için en önemli şey takımın kupa kazanması. Ancak başkan olarak benim için en önemlisi, bu kulübün EuroLeague’in bir parçası olarak kalması, en iyi atmosferde oynaması, kendi kaynaklarıyla ayakta durması ve borçsuz olmasıdır.”
Kulübün yükselişi büyük ölçüde Zeljko Obradovic’in gelişiyle örtüşüyor. Mijailovic, Obradovic’in yalnızca bir koç olarak değil, Partizan’ın imajını bir bütün olarak yukarı taşıyan bir figür olduğunu vurguluyor:
“Biz nispeten küçük bir ülkeyiz, ama iki büyük kulübe sahibiz. Sırbistan’da insanlar siyah-beyaz veya kırmızı-beyaz olarak ikiye ayrılmış durumda. Bu kadar büyük taraftar kitlesine sahip bir kulübün başkanı olmak kolay değil.
EuroLeague’e kendimi kanıtlamakta büyük zorluk yaşadım. Zeljko Obradovic’in yardımıyla bunu daha kolay başardım, çünkü yalnızken ya da başka bir koçla bunu yapmak çok daha zor olurdu.
Onun imzasıyla basketbol çevrelerinde daha önce sahip olmadığım bir itibarı kazandım. Yeni sponsorlar, bilet alan taraftarlar ve bu süreçte elde ettiğimiz daha güçlü mali imkanlar için itici güç oldu.”
Geride bıraktığı görev süresinde iki kararın özellikle zorlayıcı olduğunu belirtiyor:
“En zorlu kararlardan biri, Partizan için Avrupa’nın en iyi atmosferine sahip tarihi bir salon olan Pionir’den Belgrad Arena’ya taşınmaktı. İnsanlar Belgrad Arena’yı tanımıyordu, orada oynanan maç sayısı azdı.
Bir diğer zor karar ise Andrea Trinchieri’nin kulüpten ayrılmasıydı. Pandemi patlak verdiğinde, ABA Ligi ve EuroCup’ta normal sezonu bitirmemize sadece bir hafta kalmıştı. Her iki organizasyonda da birinci sıradaydık ve o yıl kazanacağımız kupa bizi doğrudan EuroLeague’e taşıyacaktı.
O sezonun sonuçları geçersiz sayılarak tüm organizasyonlar askıya alındı. Bu olaydan sonra, kulüp yönetimi EuroLeague’i cezalandırmak amacıyla FIBA Şampiyonlar Ligi’nde oynamamızı istedi.”
Elbette sohbet, kulüp tarihinin en tartışmalı olaylarından biri olan Nikola Mirotic transferinin iptaline de geldi.
“Mirotic ile yaşanan durum büyük ölçüde 2023-24 sezonunu başarısız bir şekilde tamamlamamıza neden oldu. Transfer döneminde onunla sürekli olarak pazarlık halindeydik ve etrafında bir takım kurmak istiyorduk. Partizan’da oynamak istediğini söylemesi ve üzerinde anlaştığımız mali koşullar bize çok zaman kaybettirdi. Olimpia Milano’ya imza atacağını söylediğinde, anlaşmaya sadık kalmayacağını ve bizi zor bir döneme sokacağını anladık.
Kaliteli bir takım kurmak için yeterli zamanımızın kalmadığını fark ettik çünkü çoğu oyuncu çoktan sözleşme imzalamıştı ve transfer piyasası bizim için oldukça daralmıştı.
Canım yandı çünkü bir anlaşmamız vardı, ama insani açıdan baktığımızda bir sözleşme imzalamamıştı ve bize karşı hukuki bir yükümlülüğü yoktu. Birinin sözüne güvenmenin yeterli olacağını düşünmemiz, bize yalnızca imzanın geçerli olduğunu öğretti.”
Yıldız oyuncular konusuna gelince Mijailovic, Nikola Jokic’in adını anmayı da unutmadı. Ama bunun bir hayal olarak kalması gerektiğinin de altını çizdi.
“Partizan’da görmek istediğim bazı oyuncular var, ancak onların başka kulüplerle sözleşmeleri var ve aramızdaki dostane ilişkiler nedeniyle isim vermem doğru olmaz.
Jokic her kulübün sahip olmak isteyeceği bir oyuncu. Harika bir insan ve oyuncu; dünyanın en çok kazanan oyuncularından biri olması boşuna değil, tarihe özel bir oyuncu olarak geçecek. Ama biz ciddi insanlarız ve bu, bir masal seviyesinde bir şey.”
Son olarak NBA’in Avrupa’daki artan etkisiyle ilgili soruya da dengeli ve düşünceli bir yanıt verdi:
“NBA’e karşı değilim ama bence Avrupa basketbolunun seyirciyle kurduğu ilişki, dünyada benzersiz bir konumda. Çünkü burada farklı bir taraftarlık anlayışı var.
Bence onların iyi yaptığı şeyleri öğrenme fırsatını değerlendirmeliyiz ki basketbol ABD’de olduğu gibi kârlı bir spor haline gelsin. Onların tavsiyelerini kabul etmeliyiz, ama biz Avrupalılar olarak kendi basketbolumuzu kendimiz yönetmeliyiz. Çünkü nasıl yöneteceğimizi biliyoruz.”
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!