by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’yi YouTube’da takip etmek için tıklayın!
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Bu yaz Fenerbahçe Beko’dan ayrılıp NBA ekibi Phoenix Suns‘ın yolunu tutan Nigel Hayes-Davis, ayrılık kararı ve daha fazlası hakkında Socrates Dergi’ye konuştu.
NBA’e gitme kararının zor bir karar olmadığını söyleyen Hayes-Davis, Saras Jasikevicius ile arasındaki ilişkiye de değindi.
NBA’e gitme kararı hakkında
Açıkçası o denli zor bir karar olmadı. Bunun Fenerbahçe taraftarının kulağına iyi gelmediğini biliyorum fakat NBA’e gitmek hep istediğim bir şeydi. Sadece bu hedefimi açıkça belirtmedim. Medya ve taraftarlar zaman zaman dillendiriyordu belki ancak ben hep kazanmaya odaklıydım.
Taraftarlar, yaşanan her şeyi hatırladığımı ve bundan kendime motivasyon yarattığımı biliyor. Transferimin açıklandığı gün gelen tepkilerle ayrılığımın açıklandığı gün gelen tepkiler arasında 180 derece fark var. Dolayısıyla Fenerbahçe’de iyi şeyler yaptığım çıkarımını yapıyorum. Ama ayrılığın en iyi hallerinden biriydi; bir yılda neredeyse tüm kupaları kazandık, çok da üzgün olmamaları gerek.
Saras’ın kendisini özleyeceği yönündeki açıklaması ve Saras’la olan ilişkisi
Elbette beni özleyecek! Koçluk yaptığı en iyi oyuncu benim, ilk EuroLeague şampiyonluğunu kazandırdım. Tabii ki beni sevecek, tabii ki beni özleyecek.
Her ne kadar insanlar tam olarak anlamasa da benim sorduğum sorular ve verdiğim yanıtlara bakacak olursanız, onun ne kadar harika bir koç olduğunu, yaklaşımını ve kazanma arzusunu ne kadar sevdiğimi anlarsınız. Uzun yıllar boyunca onunla çalıştıktan sonra öyle bir noktaya geldik ki artık nerede ne söyleyeceğini biliyorum. Eğer biri sette hata yaptıysa, onu düzeltmek adına ne söyleyeceğini biliyorum. Mola esnasında birine bir oyun çizecekse, ben öncesinde yardımcı olmaya çalışıyorum. Yani her koçun hayal ettiği oyuncu-koç ilişkisini kurduğumuz bir noktaya geldik. En iyi takımlar, liderlik yapabilen oyuncuların olduğu, koçun sizi motive etmek adına sürekli bağırıp çağırmasına gerek duymadığı takımlardır. Takımda koçun bir nevi uzantısı olabilecek bir oyuncu varsa, şampiyonluğa ulaşma ve özel şeyler başarma şansınız çok daha yüksek olur. Geçen sezon bizim başardığımız da buydu.
Bir arkadaşı Fenerbahçe’ye muhtemel transferi için fikrini sorsa, ona Fenerbahçe kültürünü nasıl anlatırdı?
Her taraftar grubu için geçerli olanı söylerdim öncelikle: Onların saygısını kazanması gerektiğini. Ben de takıma ilk geldiğimde doğrudan bir sevgi yoktu. Bulunduğun yere ait olma yaklaşımını onlara gösterip, kulübe duydukları sevgiyi ve kendi kültürlerine duydukları bağlılığı anlamaya çalışacağını hissettirip sonra da parkedeki mücadelenle ve tabii ki galibiyetlerle öne çıkınca taraftarlardan görebileceğin en güçlü sevgiyle karşılaşıyorsun. Bu bir süreç ve buna saygı duymak gerekiyor zira bu sevgiyi hak ederek kazanıyorsun. Onu kazandığındaysa… Bu, yaşayabileceğin en harika duygulardan biri oluyor.
EuroLeague tecrübesi NBA’e giderken ona neler kattı?
Fenerbahçe’deki ilk yılımda Itoudis’ten yeniden özgüvenle oynamayı öğrendim. Aslında bana kazandırdığı en büyük şey buydu. Barcelona’daki kötü sezonumun ardından organizasyon beni çok istemiyordu. Taraftarlar da beni istemediklerini net şekilde belli ettiler. Ama Itoudis bana inandı ve beni oraya getirdi. Hatta bir gün antrenmanda sürekli topu dağıtıyor, pas veriyordum. Bir noktada bana dönüp dedi ki: “Nigel, savunma yapacak başka birini bulurum. Şu s… topunu potaya at artık!” O andan sonra topu potaya daha çok attım ve iyi de oynadım.
Hem Itoudis hem de Saras’la geçirdiğim Fenerbahçe’deki ikinci yılımda en çok öğrendiğim şey, perspektifimin büyümesi ve değişmesiydi. Bu değişimi görmek bir nevi gelişmemi sağladı. Hayatta değişimle nasıl başa çıkılır, bunu öğrendim ve bu bana hayat dersi oldu.
Bu son sezonda ise her şey birleşti. Saras’la yeniden birlikte olmak, onun oyun tarzını anlamak, benim tarzımla nasıl uyum sağladığını görmek… Artık oyunu yönlendirmeyi öğrendim. Antrenörüm Charlie’nin hep söylediği gibi, oyunu manipüle edebiliyorum. Ve şimdi NBA’e dönerken bu birikimi kullanabilirim.
Avrupa’daki basketbol çok farklı. NBA’den farklı oynanıyor ama çok şey öğretiyor. Avrupa’da oynayıp NBA’e giden oyuncuların bu farkları nasıl anlattığını sen de görmüşsündür. Kimi şeyler daha kolay, kimi şeyler daha zor olabilir ama genel olarak Avrupa’daki tecrübem, benim basketbolcu olarak gelişimime kesinlikle katkı sağladı.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!