By Nikos Varlas/ varlas@eurohoops.net
Her sezonun en önemli bireysel ödülüdür En Değerli Oyuncu unvanı! Her sezon en önemli kaliteye ve en büyük istikrara sahip, en iyi istatistikleri yaparak EuroLeague maratonunda takımının başarısına en kritik etkiyi yapan isim bu unvana layık olur.
Peki bu sezon kim olacak? Eurohoops kriterini belirledi, seçimlerini yaptı, her bir adayı değerlendirdi:
Kriterimiz oldukça basit. Devamlı olarak lider rolünü oynayan, yüksek üretkenlik, kararlılık ve etki gösteren böylece takımlarının performansını belirleyen isimler adaylar arasına giriyor. İkinci başlık ise oynadıkları takımın formu ve galibiyet karnesi tabii ki.
Yani MVP adayı olacak bir oyuncu için bireysel seviyede harika bir sezon geçirmek yeterli değil. Performansı, etkisi ve liderliğiyle takımını galibiyete ve puan durumunda üst sıralara taşıması, kulübünü turnuvada üst turlara taşıyacağını kanıtlaması da gerekiyor.
Bu kritere göre Eurohoops’un MVP yarışı için en önemli beş adayını belirledik. Daha doğrusu beş aday ve bir de gizli favori belirledik! İşte bizce Turkish Airlines EuroLeague’in bize göre ilk 19 haftadaki değerlendirmemize göre beş en önemli favorisi!
GİZLİ FAVORİ: Sergio Rodriguez!
Beş aday dışında CSKA Moskova’nın İspanyol guard’ı Sergio Rodriguez’den özel olarak bahsetmemiz gerek. İspanya’dan uzaktaki ilk Avrupa sezonunda Rodriguez muhteşem performanslar gösteriyor ve takımı için adeta bir gösterge gibi. Onun iyi oynadığı bir akşamda Ordu Takımı kazanıyor.
Ancak Nando De Colo zaten adaylarımızdan biri ve her takımdan bir isim alma kuralımız yüzünden kendisini gizli favori olarak belirlememiz gerekti.
Rodriguez 14.7 sayı, 5 asist, 2.1 ribaunt, 1 top çalmayla oynuyor, 14.6 performans puanı yaparken %51.3’le ikilik, %49.2’yle üçlük ve %84.8’le serbest atış sokuyor. Şu ana kadar EuroLeague’in en çok üçlük isabetine sahip oyuncusu, en asistçi altıncı, en skorer beşinci.
Bu sayılar ligdeki en yaratıcı ve skorer isimlerden biri olduğunu gösteriyor, aynı zamanda onu izlemek keyif veriyor. Hem etkili hem gösterişli bir oyun oynuyor. CSKA‘nın zirveye dönüşü neredeyse kesin gözüküyor. Ve bahar ayı geldiğinde İspanyol’un liderleri ve karizması çok büyük önem taşıyacak.
Alexey Shved: Khimki Moskova (11-8)
Şüphesiz etkileyici istatistiklerle çok üretken bir sezon geçiriyor. Rus skorer 22.1 sayı, 4.5 asist, 2.5 ribaunt, 1.4 top çalma ve 19.8 performans puanı ortalamasına sahip. %47.5’la ikilik, %33.9’la üçlük atıyor, çizgide %82.2’yle isabet buluyor.
EuroLeague’in en skorer, en çok sahada kalan ismi, aynı zamanda sahada en çok skor bulmayı deneyen isim, 136 isabetle saha içinden en çok olumlu sonuç alan yıldız.
Bu sayılardan Khimki’nin tüm hücumunun onun elinden geçtiği belli. Khimki hücumunun sayı denemelerinin %28.5’inin ondan gelmesi her şeyi daha da iyi özetliyor! Ve sayıları ve performansları Khimki’yi kadrolarına layık bir verimlilikle galibiyetlere götürüyor. Khimki kazanmaya devam ettikçe ve playoff umutları canlı kaldıkça MVP adayı olmaya devam edecek.
Jan Vesely: Fenerbahçe Doğuş (13-6)
Fenerbahçe Doğuş, Ekpe Udoh’un Final Four’da MVP ödülünü hak ederek almasıyla geçen sezon Avrupa şampiyonu oldu. Zeljko Obradovic‘in elinde Eski Kıta’nın iki harika pivotu vardı ve ikisini çoğunlukla beraber kullanırken Vesely‘yi 4’e çekiyordu.
Udoh geçen yaz NBA’e gidince Vesely’nin sorumlulukları, dolayısıyla Fenerbahçe üzerindeki etkisi arttı.
Pivot pozisyonunda takımın merkezine geçen Vesely’den Obradovic hem hücumda hem savunmada çok şey bekliyor. O da bu beklentilere karşılık veriyor, parkede çok çalışıyor, her alanda katkı veriyor, istatistikleri de buna göre artmış durumda.
Maç başına 13.6 sayı atan oyuncu 4.9 ribaunt, 1.7 asist, 1.1 blok ve 17.3 performans puanı yapıyor. İki sayılık atışlarda %59.6’yla isabet bulan Çek pivot serbest atış çizgisinde de %69.6’ya çıkmış durumda.
İki sayılık isabetlerde lig lideri, performans puanı konusunda ise beşinci.
Takımın merkezindeki Çek uzun iki potada da Fenerbahçe Doğuş’un en önemli ismi ve savunmada da en hayati isim. Üst üste ikinci şampiyonluğu arayan sarı-lacivertlilerin zafer yürüyüşü Vesely’nin performansına bağlı gözüküyor. Sonuna kadar gideceklerse onun aynı nitelik ve nicelikle her seviyede durmaması gerekiyor.
Nando De Colo: CSKA Moskova (15-4)
Fransız guard’ın zaten bir MVP ödülü bulunuyor. 2015-16 sezonunda CSKA, EuroLeague’i kazandığında hem Final Four MVP’sini hem de sayı krallığını unvanını alan De Colo böylece iki MVP ödülünün yanına Alphonso Ford ödülü kondurmuştu.
Bu sezon henüz tek maç bile kaçırmayan De Colo 16.6 sayı, 4.1 asist, 2.6 ribaunt, 1.4 top çalma ve 20.3 performans puanına sahip. %56 ikilik, %52 üçlük ve %95 serbest atış yüzdesiyle akıl almaz istatistiklere sahip.
Ligin en skorer üçüncü, en çok isabet bulan ve performans puanı yapan ikinci ismi. Hücumda yaratıcılık ve verimlilik dendi mi akla De Colo geliyor. Eşsiz kalitesi, her yoldan skor bulan istikrarla gelen üst düzey performansları…
İstatistikleri bu performanslarla beraber etkilemeye devam ediyor, yüzdeleri düşmüyor, CSKA’nın oyunundaki etkisi her zaman kritik, Koç Dimitris Itoudis’in takımı ligde lider. Tüm bu faktörler onu bir sezonda daha MVP’ye en önemli adaylardan biri yapıyor. Ama bu yıl rekabet çok, çok çetin!
Nick Calathes: Panathinaikos Superfoods (13-7)
Nick Calathes kariyerinin en iyi sezonlarından birini geçiriyor, bazen sahada bir bilgisayar kadar isabetli ve net gözüküyor.
Zalgiris‘e karşı maçı kazandıran basketi atarak bunu bir kere daha gösterdi! Bir süredir öyle bir formda ki… Kariyerinde ilk kez böylesine güçlü bir liderlik, böylesi büyük bir etki gösteriyor… Panathinaikos‘un parkedeki kesin lideri, bir general gibi!
Sayıları da takım üzerindeki müthiş etkisini ispatlıyor. Daha önce kariyerinde hiçbir sezonu çift haneli skor üreterek bitirmemiş bir isim maç başına 13.9 sayı atıyor, 8.4 asist yapıp 3.9 ribaunt alıyor, 1.7 top çalıyor, 18.6 performans puanı yapıyor.
%55.7’yle iki sayılık isabet buluyor. Asist kralı olması hiç şaşırtıcı değil, top çalma krallığında ikinci, asist/top kaybı oranında lig lideri…
Ama bütün bu sayılar onun Panathinaikos’un oyununa yaptığı etkiyi tam olarak göstermiyor. Panathinaikos’ta her şey Calathes’le başlıyor. Bütün önemli kararları o veriyor, şutörleri sıcak tutuyor, uzunlara kolay sayı fırsatları yaratıyor, savunmada sertliği artırıyor, her şeyi büyük bir kararlılıkla yapıyor.
Peki en önemlisi? Oyun stili bütün takımı besliyor ve bir üst seviyeye çıkarıyor. Zayıf tarafı olan düşük şut yüzdeleri dahi o Panathinaikos’taki herkesi ve her şeyi daha iyi hale getirmesiyle önemsizleşiyor.