5 Madde, Tek Çıkış: Fenerbahçe, Zalgiris’in Kilidini Nasıl Kırar?

18/May/18 11:44 Mayıs 18, 2018

Utkan Sahin

18/May/18 11:44

Eurohoops.net

Fenerbahçe Doğuş, Final Four’da bugün Zalgiris’in karşısına çıkıyor. Eurohoops Fırın ise her zamanki gibi bu dev maçın analizini sizler için yapıyor.

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Avrupa’da sezon içerisinde en iyi basketbolun oynandığı bölüm playoff’lardır. Takımlar birbirine çalışır, birbirlerine farklı şeyler hazırlar ve seri içerisinde taktiksel savaş sürekli devam eder. Bu yönüyle playoff’lar her zaman başyapıt bir film gibidir.

Final Four maçları ise başkadır. 40 dakikalık hikayesi güçlü ve sonu her zaman biraz sürprizli kısa film gibidir. Başyapıt bir film kadar teknik olarak gelişmiş değildir. Çoğu zaman işin hikaye yönü daha çok ağır basar. Herkesin kimin kazanacağına dair tahminleri vardır ama her zaman sürpriz izleriz. Çünkü bütün sezonun emeklerinin sonuçları, 40 dakikalık bir maçın şartlarıyla belli olur. Bu yüzden Geçtiğimiz günlerde FenerbahçeZalgiris maçının olası hikayelerini sizlerle ile paylaşmıştık.

Bugün ise daha farklı bir yere gideceğiz. Sezon boyunca farklı yazılarla sizlere dilimin döndüğünce Fenerbahçe‘nin basketbol gelişimini anlatmaya çalıştım fakat bugün sadece 40 dakikalık bir maç üzerinden düşüneceğiz ve Fenerbahçe’nin Zalgiris‘i yenmek için için yapması kritik olan beş şeye değineceğiz.

Hazırsanız, başlayalım!

300 Kelimede İki Takımın Sezonu  

Fenerbahçe, Ekpe ve Bogdan’ı kaybettikten sonra geçen sezondan gelen belirli basketbol alışkanlıkları devam etse de saha içerisinde daha iyi hücum eden ama aynı zamanda savunmada daha büyük problemleri olan bir takım oldu.

Bu konuda istatistiklere bakmak sizleri yanıltabilir. Baktığımız zaman maç başına 76.1 sayı yiyen sarı-lacivertliler, EuroLeague’in en az sayı yiyen takımı ama bunun ana sebebi tempoyu sürekli düşürmesinden kaynaklanıyor. Evet, Fenerbahçe savunmanın genel prensiplerinin birçoğunu da iyi bir şekilde uyguluyor ama çoğunlukla pozisyon sayısını düşürebildiği için bu kadar az sayı yiyor ve az sayı yemesi geçen sene gibi mükemmel bir savunma takımı olduğu anlamına gelmiyor.

Fenerbahçe’nin ana savunma problemi, tepeden sürekli delinebiliyor olması. Takımın guardları sezon başında beklenen agresif savunma yapmıyor, bunun yanında her ikili oyun sonrası adam değiştikleri için kısaların karşısında kalan uzunlar kalıyor ama Vesely ve Thompson’ın bu konuda farklı sorunları olduğu için Sarı Kanarya bazen cevap vermekte zorlanabiliyor.

Diğer taraftan Fenerbahçe, geçen sezona göre çok daha iyi bir hücum takımı. Şampiyonluk gelse de geçen sezon Vesely-Udoh ikilisinin yarattığı spacing sorunu vardı.  Bunun yanında takımın ana yaratıcısı Bogdanovic’ti. Bu sezon ise Bogdanovic kadar ellerinde süper star olan bir yıldızları belki yok ama hücumda çeşitlilikleri çok daha fazla. Bu da Fenerbahçe’yi saha içerisinde daha az tahmin edilebilir olarak kılıyor. Fakat sorunsuz da değiller, Kostas ve Wanamaker‘ın istikrarsızlığı zaman zaman sorun yaratıyor.

Zalgiris ise Fenerbahçe’nin aksine tempoyu sürekli yukarı çeken bir takım. Fakat burada oyun hızından daha çok set temposu onlar için önemli. Çok az birebir oynuyorlar ve mümkün olduğunca topu dolaştırmaya çalışıyorlar. Hücumda ana başlangıçları, tepede Pangos ile oynadıkları ikili oyun. İki guard aynı anda sahadaysa bu sefer ikili oyunları genellikle forvete kaydırıyorlar ve set içerisinde oynadıkları ikili oyun sayısını artırmaya çalışıyorlar.

Bütün bunları yapma sebepleri ise oyunu mümkün olduğunca pota altına yakın bir şekilde oynamak. Sürekli çembere yakınlaşmak istiyorlar ve bunun için sürekli doğru şutu bekliyorlar. Tam da bu nedenle doğru şut yüzdeleri %53.8’e kadar çıktı. Ana problemleri ise pota altından uzaklaştıklarında başlıyor. EuroLeague’in en az üçlük atan takımı onlar ve takımda şutunu yaratan çok az oyuncu olduğu için set tempoları büyük bir darbe yiyor.

İşin savunma kısmında ise ana amaçları, pota altını kapatmak. Rakiplerini ikilik atışlarda %50.6’da tutuyorlar ve bu alanda lig 2.’si onlar. Fakat içeriye çok fazla kapandıkları için ön alanda atletizm ve agresiflik sorunu yaşayabiliyorlar. Bu da onları aşağıya çekiyor.

100 Kelimede Sezon İçerisinde Oynanan İki Maç

İki takımın da birbirlerini diğerinin evinde yenebilmesi aslında oyun içi özelliklerinin birbiri karşısında ne kadar etkili olabildiğini gösteriyor.

Açık konuşmak gerekirse, normal sezonda oynanan iki maçın ilk 1.5 bölümünü Zalgiris daha iyi oynadı. Fenerbahçe, bu bölümün büyük bir bölümünde iyi hücum etti ama bütün tempo Zalgiris‘in istediği gibi oynandı. Özellikle tepeden sürekli delinmeye Fenerbahçe karşılık veremeyince oyun giderek Zalgiris’e kaydı.

Fakat Kaunas’ta oynanan maçın ikinci yarısı bize farklı bir şey gösterdi, savunmada Kalinic ile tepedeki alanı daraltan Obradovic, Melli‘yi de daha yardıma getirebileceği bir pozisyona yerleştirdi. Böyle olunca da Zalgiris giderek pota altından uzaklaşmak zorunda kaldı ve set tempoları düştü. Oyunun yönü de Fenerbahçe’ye kaydı. Üstelik o maç ve öncesinde oynanan Real Madrid maçı da Fenerbahçe’nin sezon içerisinde doğru hücum etmeyi bulduğu maçlardı. Hal böyle olunca da Fenerbahçe, çözümü bularak maçı kazandı.

Fenerbahçe’nin Yapması Gerekenler!

1- Tempo 

Basketbolda maçın kimin kazanacağını tempo belirler ama burada önemli olan takımların oyun hızı değildir, önemli olan hangi takımın tempoyu belirlediğidir.

Son üç yılda Fenerbahçe‘nin en güçlü yanlarından biri de hep bu oldu. Tabii ki bazı maçlarda bunu yapamadılar. Bu sezon özellinde Olympiakos maçları ve içeride oynanan CSKA maçları akıllara gelen ilk örnek. Fakat sezonun genelinde Fenerbahçe bunu başardı.

Bunu yaparken de tempoyu dikte etmeye çalışarak yapmadılar. Zamanı geldiğinde farklı tempolarda da oynadılar. EuroLeague’in en hızlı oynayan takımlarından Baskonia‘yla bu şekilde yarıştıkları maçları da oldu. Bu da Fenerbahçe’nin bir başka silahı. Farklı özelliklere sahip oyuncuları olduğu için sizinle her oyun temposunda da yarışabiliyorlar. Fakat rakipleriyle o tempoyla oynarken bunu kendileri belirliyorlar.

Fenerbahçe, rakiplerine sürekli “Tempoyu ben belirlerim” anlayışını dikte etmeye çalışıyor. Zalgiris karşısında da bunu bu özelliğini kullanması gerekiyor. Fakat bunu başarmak için de önemli iki şey var; İlk olarak ribaundlarda kimin üstünlük kurduğu, ikincisi de guardların performansı…

Bu önemli iki şey de bizi aşağıdaki soru başlıklarına götürüyor!

 2- Guardlar Savaşı

Bogdanovic sonrası Fenerbahçe, hücumdaki yaratıcılık yükünü dağıtmaya çalıştı ama Wanamaker‘ın o liderlik rolüne yükselememesi Fenerbahçe‘nın elinde süper star diyebileceğimiz bir yaratıcı olmamasına neden oldu.

Bununla birlikte Kalinic‘in yokluğu ve Melli ile Guduric‘in sezon içerisinde bu noktaya gelmeleri, sezon başında bütün yükün Wanamaker ve Sloukas‘a binmesine neden oldu. Bu ikilinin performansları da direkt olarak takımı etkiledi.

Bu sezon 10 maç kaybeden Fenerbahçe, 10 yenilginin 8’ini Sloukas ve Wanamaker’ın 10 asistin altında kaldığı maçlarda aldı. Obradovic, bunu çözmek için Melli‘yi köşeden sol tepeye çekerken Guduric‘e de daha fazla sorumluluk vermeye başladı. Kalinic‘in dönüşüyle birlikte Fenerbahçe, yüklerin daha dağıldı bir takım oldu. Fakat yine de Fenerbahçe, tempoyu belirlemek istiyorsa bunun ilk yolu iki guardının performansından geçiyor.

Bu yüzden de Sloukas ve Wanamaker’ın kötü bir maç çıkartma şansları yok. Fenerbahçe guardlarının Zalgiris‘in guardlarıyla girdiği savaşı kazanması gerekiyor.

3- Pota Altı Savaşı

İki takım da tempoyu belirleme konusunda çok başarılı çünkü rakiplere çok az ribaund veriyorlar.

Fenerbahçe, rakiplerine maç başına 30.3 ribaund verirken bu konuda ligin en iyi takımı, Zalgiris ise 30.8 ribaund veriyor ve bu konuda ligin en iyi 2. takımı. Tempoyu belirlemenin ana yolu her zaman ribaundlarda kimin üstün olduğudur. Bu da bizi pota altındaki savaşa götürüyor.

Zalgiris, oyunu uzunlarının üzerine yıkmak isteyen bir takım. Sürekli ve sürekli potaya yaklaşmaya çalışıyorlar ve bunu yaparken sırtı dönük oyunları Kavaliauskas dışında pek kullanmıyorlar.

Fenerbahçe uzunlarının, hem ribaund savaşında hem de Zalgiris uzunlarının hücum performansı karşısında durabilmesi gerekiyor. Saha içerisinde farklı farklı kombinasyonlar göreceğizdir. Mesela Kavaliauskas’ın sahada olduğu anlarda daha kalıplı olduğu için Ahmet’i sahada görebiliriz. Fakat en önemli nokta asla geri adım atmamak ve Vesely‘in Davies karşısında gireceği savaşı kazanması.

Burada önemli bir nokta daha var. Jason Thompson, bu sezon beklentilerin altında kaldı ama bu maç, onun maçı olabilir. Bir kere takımda ribaund özelliği en iyi olan oyuncu o. Bunun yanında Kaunas’taki maçta hücumda Zalgiris uzunları onu savunmakta zorlanmıştı. Bu maçta da onun vereceği ekstra bir katkı, ivmenin Fenerbahçe’ye doğru kaymasına neden olabilir.

4- Kalinic, Guduric ve Nunnally Faktörleri

Fenerbahçe‘nin Zalgiris karşısında en büyük artısı, takım içerisindeki çeşitliliği…

Yukarıda bahsettiğim, guard ve pota altı savaşlarında farklı farklı yardımlar getirebilecek birçok oyuncusu var ve bu Fenerbahçe için gerçekten çok önemli.

Ana problemden başlarsak, tepeden delinmeyi engellemek için Obradovic büyük ihtimal Kaunas’taki planına geri dönecektir. Kalinic, mükemmel bir savunmacı değil ama vücudunu her zaman kullanmayı başaran bir savunmacı. Onun savunmada herkes karşısında kalabilmesi de Fenerbahçe’nin ön alandaki savunmasını güçlendiriyor çünkü Kalinic‘in varlığı birçok açığı kapatıyor. Kısalar geçilse bile yardıma sürekli gelebiliyor ve pozisyonuna göre büyük vücudu sayesinde alanı kapatabiliyor. Bu da Fenerbahçe’ye büyük bir güç katıyor.

Fakat, Fenerbahçe’nin Kalinic’i kullanması demek hücumda en az bir şutörü sahada bulundurması demek. Bu noktada da Nunnally öne çıkıyor. Nunnally, harika bir şutör olmasının yanında özellikle savunmada rakip kısalar karşısında agresif kalabiliyor. Ayrıca Kaunas’taki maçta da gördük, Toupane karşısında atletizmiyle mücadele edebiliyor. Bu yüzden özellikle maçın başında Nunnally-Kalinic ikilisini sahada fazlasıyla görebiliriz.

Fakat, bu da başka bir sorunu ortaya çıkartıyor; hem Sloukas hem de Wanamaker, çift guardla oynadıkları zaman daha verimli oyuncular. Fenerbahçe’nin Kalinic-Nunnally kanat ikilisiyle oyunda kalması doğal olarak onların tek guarda düşmesine neden olacak. Burada da Guduric‘e büyük iş düşecek. Saras’ın da dediği gibi bu takımın 3. kısa yaratıcısı Guduric ve Fenerbahçe’nin tek guardla oynadığı bölümde onun göstereceği performans çok önemli olacak.

Gördüğünüz gibi, Fenerbahçe’nin çok fazla maç içi hamlesi var. Daha hiç Datome‘den bahsetmedim bile. Bütün bu hamleler, Obradovic‘in teknik dehasıyla birleştiğinde Fenerbahçe’yi sürekli değişken bir takım haline getiriyor ve bunu kullandığı sürece Fenerbahçe başarılı olur.