Mario Hezonja: “EuroLeague Tarihinin En Büyük İki Kulübü Real Madrid ve Panathinaikos”

2022-10-06T12:51:35+00:00 2022-10-06T12:51:35+00:00.

Berkay Terzi

06/Eki/22 12:51

Eurohoops.net

Real Madrid’in başarılı oyuncusu Mario Hezonja, Eurohoops’a açıklamalarda bulundu.

By Alex Madrid / amadrid@eurohoops.net

Yeni EuroLeague sezonunun perdesi açılıyor ve Real Madrid ile Panathinaikos, Atina’da Avrupa basketbolunun en üst seviyesine hoş geldin demekle sorumlu olacaklar.

Fakat sezonun başlamasının ötesinde 6 Ekim tarihi, Mario Hezonja’nın takviminde kesinlikle işaretlediği bir tarihti. Real Madrid‘in bu yaz yaptığı belki de en iyi transfer, OAKA’ya dönüyor. Hırvat oyuncunun Yunanistan’da geçirdiği dönem çok kısa sürmüştü. Adeta daha büyük sınavlara girmeden önce geçmesi gereken bir test gibiydi.

Eflatun-beyazlı formayla EuroLeague’te ilk maçına çıkmadan önce Hezonja, Eurohoops’un sorularını kibarca ve mükemmel bir İspanyolcayla cevapladı.

Eurohoops: İtiraf etmeliyim ki, birkaç yıl önce birisi bana İspanya’da tekrar oynayacağını söyleseydi, beyaz bir forma giyeceğini düşünmezdim…

Mario Hezonja: Yaşandı [gülüyor]…

EH: Ama Barcelona’da yetiştiniz, sizin Avrupa haklarınıza sahiplerdi. Mantığım bana şunu söylüyor…

M.H.: Olan oldu.

EH: Giderek daha fazla oyuncu hem Real Madrid hem de Barça’da oynuyor ama taraftarlar buna alışamıyor. Profesyonel bir bakış açısıyla bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

M.H.: Barcelona’da iyi vakit geçirdim. Çok gençtim, NBA’e gitmek için oradan ayrıldım. Çok şanslı değildim ve birkaç yıl sonra durup kariyerimi sıfırlamaya karar verdim. Çocukluğumdan beri favori takımım olan Panathinaikos‘tan teklif aldığım için çok şanslıydım. Onları hep izledim. Bundan sonra daha fazla ritim yakalamam ve daha ciddi olmam gerekiyordu. EuroLeague’de büyük bir rol almam gerekiyordu ve bunu Rusya’da yapabilirdim. Geçen sezonki şanssızlıklardan sonra bir kez daha çok şanslıydım. Real Madrid’den teklif almak benim için büyük bir onurdu ve gerçekten çok mutluydum. Ve şimdi buradayım.

EH: Sanırım daha fazla teklif aldın, Real Madrid’te karar kılmana ne sebep oldu?

M.H.: Kupalar! [Gülüyor] Antrenör ekibi birbirini çok uzun zamandır tanıyor ve gerçekten çok iyiler, basketbol hakkında çok şey biliyorlar. Oyuncuların %90’ından fazlasını tanıyordum. Takımın nasıl oynadığını, sahadaki sistemi biliyordum. Saha dışında hepsinin bir arada olması inanılmaz bir şey. Bence bu beni daha iyi bir oyuncu yapacak. Çok daha fazla şey öğrenmeme yardımcı olacak ve aynı zamanda takıma da yardım edeceğim. Kazanmak konusunda hepimiz hemfikiriz. Maç kazanmak, birlikte kupalar kazanmak istiyoruz ve bu beni gerçekten çok mutlu ediyor. Görüyorum ki buradaki tüm personel, tüm oyuncular… hepsinin fikri benimle aynı.

EH: Aslında sana Real Madrid’e gitmene sebep olan şeyin ne olduğunu sordum. Neden sutopu değil de basketbol? [Not: Babası harika bir sutopu kalecisiydi]

M.H.: Su topu oynadım, futbol oynadım…

EH: Bence bu konuda çok iyisin.

M.H.: Evet, evet! [gülüyor] Futbol evet. Asla ne kadar iyi olduğumu söylemem, bunu yapmaktan hoşlanmam ama gerçekten futbol oynayabilirim. Ama bütün bu sporları yaptım çünkü arkadaşlarım onları oynadı ve yalnız kalmak istemedim, onlarla oynamak istedim. Su topu oynadık, hentbol oynadık, futbol oynadık… Ama basketbol küçüklüğümden beri aşkımdı. Spor yapacak kimse yokken tek başıma basketbol oynardım. Babam takım arkadaşlarıyla oynarken, ben başka bir potada tek başıma oynadım. Okula başladım ve hikayemin geri kalanını zaten bildiğini düşünüyorum.

 

 

 

 


ACB Photo

EH: Bana başlangıçlarından ve kariyerinden bahsettin. Son bir buçuk yılda üç takımda oynadın ama Madrid’de iki sezon sözleşme imzaladın. Kariyerinde biraz istikrar mı arıyorsun?

M.H.: Evet, bu doğru. Bir basketbolcu olduğunuzda bu tür bu şeyler hakkında çok fazla düşünmezsiniz. Aslında sadece basketbolu düşünüyorum. Ama gerçek şu ki, dikkate alınması gereken çok şey var. Evler, aile ve bunun gibi şeyler hayatı zorlaştırır. Ama sadece gelişmeyi, takımımı daha iyi hale getirmeyi ve kazanmayı düşündüğüm için son zamanlarda çok fazla transfer olduğumu fark etmedim. Burada, Madrid’de, biraz daha istikrar arıyorum.

EH: Ve üstelik hava Kazan’dakinden daha iyi…

M.H.: Ben güneş yerine karı tercih ederim ama sorun değil [gülüyor].

EH: Panathinaikos veya UNICS’teki rolünüzden farklı bir rolde oynayacaksınız. Yeni kulübünüze ve farklı bir role adaptasyonunuz nasıl gidiyor?

M.H.: Burada birçok oyuncu var, kadroda neredeyse 15 kişiyiz. Burada sevdiğim şey, kadrodaki herkesin harika maçlar çıkartabilmesi. Fakat daha da çok sevdiğim şey, takımın herkesten önde gelmesi nedeniyle hepimizin takım için fedakarlık yapması. Eh, burada kupalar herkesin önünde. Bu yüzden takım için fedakarlık yapıyoruz, takım kupalar kazanıyor ve hepimiz mutluyuz.

EH: EuroLeague’deki ilk maçına Atina’da Panathinaikos’a karşı çıkıyorsun. Sanırım sizin için özel bir maç…

M.H.: Evet, benim için her maç özel. Ayrıca artık Madrid forması giyiyorum. Panathinaikos’la bir geçmişim olabilir ama işe koyulmalıyız. Bu yıl çok fazla maç kazanmaya çalışacağız. Benim için her maç ilk maçımmış gibi olacak. Buradaki ilk yılım ve herkese saygım var ama gerçekten istediğimiz tek şey kazanmak.

EH: Real Madrid için çok az maç oynadın ama her iki kulübü de karşılaştırabilir misin?

M.H.: Avrupa’da en üst düzeydeler. Bence tarihteki en büyük iki kulüp. Kulübün içindeyken bir şeyler hissedersiniz. Bu bir gurur. Çok mutlu oluyorsunuz ama aynı zamanda çok ciddi olmalısınız çünkü her şey gerçekten önemli. Her maç önemli, her lig önemli ve her kupa önemli. Buna alışkın değilseniz, baskı hissedebilirsiniz ve her oyuncu baskıya karşı iyi tepki veremez. Gerçekten Avrupa’nın en büyük iki kulübü olduklarını düşünüyorum. Tıpkı buradaki gibi orada da çok iyi vakit geçirdim.

EH: Panathinaikos’un eski ihtişamına geri dönmesi için neye ihtiyacı olduğunu düşünüyorsun?

M.H.: Kararlılık. İyi oyuncular takımda tutun, antrenör ekibi bir arada kalsın ve sonrasında yavaş yavaş kendi seviyelerine, olmaları gereken yere geri döneceklerdir. Ayrıca, desteğe ihtiyaçları var. Taraftardan destek alıyorlar ve hem de bolca. Ama ben yönetimden bahsediyorum. Bence çok yakında iyi olacaklar.

 

 

 

EH: Nisan ayında NBA’e geri dönme ihtimalini aklından çıkardığını söylediğin bir açıklama hatırlıyorum. Sizin duruşunuz bu mu? (Hezonja, NBA’de hak ettiği saygıyı görmediğini belirtmişti)

M.H.: Hayır, hayır. Bu bir yalan. Bu bir yalan. Böyle şeyler her zaman ortaya çıkıyor ama medyayla konuşmadım. Rusya’da zar zor röportaj yaptık, bunun nasıl çıktığını bilmiyorum. Bu doğru değil. Bu konudaki gerçek düşüncem, burada mutlu olduğumdur. Avrupa’da yapacak çok işim var ve gelecekte NBA’e dair bir şeyler olursa göreceğiz. Ama gerçekten, elimden geldiğince uzun süre burada olmak istiyorum, çok kazanmak istiyorum ve mutluyum.

EH: Avrupa basketbolunu mu yoksa NBA’deki basketbolu mu tercih edersin?

M.H.: Džanan [Musa] ile bunun ne kadar ironik olduğunu konuşuyordum. Orada oynamanın diğerlerinden daha kolay olduğunu söyleyemem, çünkü çok fazla süre alacak ve büyük rol oynayacak kadar şanslı değildim. Avrupa daha zor diyecek olsam bile ilk yılımda ve Rusya’da NBA’den daha iyi istatistikler tutturdum. İronik olan bu. O yüzden bunu söyleyemem [gülüyor]. Eğer NBA’de büyük bir oyuncu olursanız, her şeyi yapabilirsiniz. Saha daha büyük, çok daha fazla birebir oynuyorsunuz ve bireysel kalitenizi gösterebiliyorsunuz. Burada çok akıllı olmalısınız. Çok fazla yardım savunması var… Ve kimse kaybetmek istemiyor. Avrupa’da eğer bir takım maçı kaybederse baskıyı hisseder. Çok daha zor çünkü kaybederseniz üstünüzde kulüp baskısı var.

EH: Zach Lavine’in smaç yarışmalarını kopyalayabileceğini söylediler. Ondan daha iyi smaç yapabilir misin?

M.H.: Bu adam slam dunk yarışmasını iki kez kazandı. Ben kaç tane kazandım? Sıfır. Böyle şeyleri kim söylüyor? [Gülüyor].

EH: Peki EuroLeague’de bir smaç yarışmasına ve All-Star’a ihtiyacımız var mı?

M.H.: İyi bir soru. Bu ligin çok ciddi olduğunu düşünüyorum. All-Star yapmak için zaman yok. Ancak taraftarlar ve medya için çok, çok eğlenceli olurdu. Ama yeterli zamanın olduğunu sanmıyorum [gülüyor]. Playoff zamanı yaklaştığında kafanın yüzde 180’i basketbola odaklanmış durumda, bu inanılmaz. Şubat ayında ya da başka bir yerde olmalı, değil mi? Ama Kral Kupası’na sahip bir ülke olan İspanya’da oynuyorsanız, All-Star’ı ne zaman yapacaksınız? Noel’de oynanabilir mi? Yine yeterli zaman yok. EuroLeague çok talepkar, çok ciddi. Üstelik eğer ACB’de oynuyorsanız yine aynı durum geçerli.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!