NBA MVP Yarışı: Ödülü İki Kişiye Birden Verebiliyor Muyuz?

2017-03-30T17:02:52+00:00 2017-03-30T18:04:01+00:00.

Utkan Sahin

30/Mar/17 17:02

Eurohoops.net

NBA’de normal sezonun son ayına girilirken, tarihin en çekişmeli MVP yarışlarından biri gerçekleşiyor. Peki hangi oyuncular diğerlerinden daha önde? İşte NBA MVP incelemesi!

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Geçen sezon Ocak ayında herkes Stephen Curry’in MVP ödülünü kazanacağını biliyordu. Bu sezon ise çok farklı. Son hafta belki son maçta ortaya konulan performanslar, MVP’i ödülünün kime gideceği konusunda belirleyici olacak. Böylesini daha önce hiç görmemiş olabiliriz!

Kesinlikle tarihi bir sezon geçiriyoruz. NBA tarihinde en çok triple-double yapılan sezondayız, aynı zamanda oyuncuların bir maçta en çok +50 sayı ürettiği sezon. Bireysel performanslar o kadar çılgınlaştı ki insanlar için artık sıradanlaşmaya başladı. 2000’lerin başında bir oyuncunun triple-double yapması önemli bir haber iken, şimdilerde triple-double adeta double-double seviyesine düştü.

Performansların çılgınlaşması, MVP’i yarışını da inanılmaz bir hale getirdi. 1962’de Oscar Robertson’ın yaptığı sezon istatistiklerini triple-double ile bitirme başarısını bu sezon sonunda bir oyuncu daha yapacak ama o oyuncunun MVP’i ödülünü kazanacağı hala büyük bir şüphe. Ya da kariyerinin en olgun yaşında oyun kurucu pozisyonuna geçen bir oyuncu, ligin altını üstünü getirecek ve geçen sezon dağılan takımını 3. sıraya kadar çıkartacak ama yinede MVP’i ödülünü kazanamayacak. Vay canına! Bu sezon 3. ve 4. sırada yer alan oyuncular, bu performanslarını başka bir sezon gösterse büyük ihtimalle MVP’i ödülünü kazanırlardı ama bu sezon kazanamayacaklar. İşte öyle çılgın bir sezondan bahsediyoruz.

Gelin bu çılgınlığın içine dalalım ve MVP yarışında ismi geçen 8 oyuncunun performansını inceleyelim!

8- DeMar DeRozan (Toronto Raptors)

İstatistikler: 68 maç, ortalama 35 dakika I 27.2 sayı, 3.9 ribaund, 5.3 asist, 24.1 PER
Takım Derecesi: 45-30 (Doğu’da dördüncü sıra)

Geçen sezon playoff performansı yerden yere vurulan DeMar DeRozan, bu sezona ise bomba gibi başladı. DeRozan, ilk 12 maçın 10’nda 30 sayı üstünde üreterek maçları tamamlarken ve Michael Jordan’a ait rekoru tarihe gömdü. Oyun yapısında çok fazla özellik değiştirmemesine rağmen çaylak sezonundan sonra kariyerinin en yüksek saha içi yüzdesini tutturan 27 yaşındaki yıldız, sayı ortalamasını 4 sayı arttırdı ve sayı krallığında ilk beşte yer aldı.

DeRozan, sezon ortasında biraz dağılsa da Lowry’in sakatlığı sonrası tekrardan dümene geçerken, özellikle Mart ayında takımının birçok maçı kazanmasında başrolü oynadı ve takımının ilk dört sırada kalmasını sağladı.

Raptors‘ın sıralamasını ve diğer oyuncuların inanılmaz performansını düşününce DeRozan’ın MVP’i yarışında çok fazla şansı yok ancak bu onun harika bir sezon geçirdiği gerçeğini asla değiştirmiyor!


7- John Wall (Washington Wizards)

İstatistikler: 73 maç, ortalama 36 dakika I 23.4 sayı, 4.2 ribaund, 10.8 asist, 23.6 PER
Takım Derecesi: 46-29 (Doğu’da üçüncü sırada)

Wizards, yıllardır Wall-Beal guard ikilisiyle, Doğu’nun en potansiyellerinden biri.. Ancak potansiyelini ortaya koyamıyorsan, bütün yeteneklerin tartışılır!

Geçen sezon Washington, 41 galibiyetle kalarak, playoff  dışında kaldı ve haliyle bütün takım yerden yere vuruldu. İyi bir sezon geçirmesine rağmen Wall, liderlik vasıfları başta olmak üzere birçok konuda eleştirildi. Bütün bu eleştiriler, yaz döneminde takımın iki yıldızının birbirine girmesini sağladı. Bütün bu olumsuzluklarla sezona giren Wizards, geçen sezonun aynısı şekilde sezona başladı. Kasım ayının sonunda 9-13 derecesiyle playoff yarışında olmayacak gibi gözüken Wizards, daha sonra ise inanılmaz bir ayağa kalkış yaşadı.

Yaz döneminde bu takımın lideri benim ve seneye hak ettiğimiz yere geri döneceğiz diyen Wall, sözünde durdu. Bütün takımı ayağa kaldırdı. Kısıtlı benchlerine rağmen Wizards, Wall’un önderliğinde inanılmaz bir mücadele gösterdi ve sezonun son bölümüne üçüncü sırada girmeyi başardı.

Kariyerinin en yüksek saha içi yüzdesiyle oynayan Wall, 7 yıllık kariyerinde ilk kez 20 sayı ortalamasının üstüne çıktı. Kariyer asist rekorlarını birer birer kıran yıldız guard, ligin asist krallığında ikinci sırada yer almayı da başardı!

Wall, kendisiyle ilgili eleştirilere büyük bir cevap verdi. Bu belki onun MVP olmasını sağlamayacak ama yıllardır bekledikleri Doğu Finali bu sezon gelebilir!


6- Kevin Durant (Golden State Warriors)

İstatistikler: 59 maç, ortalama 33 dakika I 25.3 sayı, 8.2 ribaund, 4.8 asist, 27.7 PER
Takım Derecesi: 61-14 (Batı’da birinci sırada)

Yazın aldığı karar sonrası bir nefret ikonu haline gelen Kevin Durant, nefrete performansıyla karşılık verdi!

Yazın Warriors‘a geçtiği zaman hücuma göstereceği uyum merak edilen Durant, bu uyumu beklenenden çabuk atlattı. Hücum içindeki rolünü zorlamadan, isyan etmeden çözmeyi başaran Durant, şut sayısı düşmesine rağmen %53.7 gibi bir süper star için oldukça yüksek bir yüzdeyle oynamayı başardı. Savunmada gösterdiği performansla da takdir toplayan Durant, 1.6 blok ortalamasıyla Warriors’ın çember savunma problemine yardımcı oldu.

İlk 60 maç sonunda MVP’i yarışında ilk üçte olan süper yıldız, sakatlığı sonrası doğal olarak listede geriye düştü. Zaten şu an da bu ödülden daha çok onun için önemli olan sezon sonu kazanacağı şampiyonluk yüzüğü!


5- Isaiah Thomas (Boston Celtics)

İstatistikler: 69 maç, ortalama 34 dakika I 29.2 sayı, 2.6 ribaund, 5.9 asist, 26.6 PER
Takım Derecesi: 48-27 (Doğu’da ikinci sırada)

Tyrone Wallace, Dwayne Collins, Robert Dozier ve Isaiah Thomas! Bu dört oyuncunun birbirleriyle ortak noktası ne olabilir? Siz, google bakmadan ben hemen söyleyeyim. Son on yılda draftta 60. sırada seçilen seçilen oyunculardan bazıları. İlk üçünün ismini büyük ihtimalle duymadığınız, sonuncusu ise şu aralar NBA’in altını üstüne getirmeyi başarıyor.

60. sırada draft edilen bir oyuncu olarak Isaiah Thomas, NBA tarihinin hatırlaması en zevkli hikayelerinden birini yazıyor. 60. sıradan seçilen oyuncuların genellikle Avrupa’ya gelmesine alışığız, All-Star olmasına değil.

Isaiah Thomas, Brad Stevens ile yakaladığı uyum sayesinde bambaşka bir seviyeye çıktı. Bu günlerde bazıları artık onu Allen Iverson ile karşılaştırıyor. Bu karşılaştırmayı kazanabileceğini söyleyemezsiniz ama bunu hak ettiğini rahatlıkla söyleyebilirsiniz.

Bir mağarada yaşamıyorsanız, Thomas’ın bu sezon dördüncü çeyreklerde neler yaptığını duymuşsunuzdur. Bu sezon gösterdiği performansla, ligin son 15 sezonunda kritik anlarda en çok sayı üreten oyuncusu olmayı başardı.  Bunu o kadar etkileyici yapıyor ki, onun verimliliğini sorgulayan birçok karşıtı bile maç sırasında kendisini Thomas’ı desteklerken buluyor.

Thomas’ın topu gereğinden çok domine ettiğini, hücumları verimsizleştirdiğini düşünebilirsiniz ama o kesinlikle MVP’ı yarışında isminin geçmesini hak ediyor.


4- LeBron James (Cleveland Cavaliers)

İstatistikler: 67 maç, ortalama 37 dakika I 26.0 sayı, 8.8 ribaund, 8.5 asist, 26.7 PER
Takım Derecesi: 47-26 (Doğu’da birinci sırada)

Hey bu haksızlık! Bu adam hani artık yavaşlayacaktı?

32 yaşındaki LeBron James, geçtiğimiz yaz kariyerinde ona yöneltilen birçok eleştiriyi, yerle bir etti ve herkes onun bu sezon playoff’lara kadar birinci viteste gitmesini bekliyordu. Ama o bir kez daha herkesi şaşırttı.

Saha dışında girdiği tartışmalar sebebiyle James’in performansı biraz göz ardı ediliyor. NBA tarihinde birçoklarına göre çok yönlülük konusunda birinci sırada gelen James, o birçoklarının fikirlerini haklı çıkartacak bir sezon geçiriyor.

Bu sezon 10 kez triple-double yaparak kariyer rekoru kıran James, hücumda belki de MVP’i ödülünü kazandığı birçok sezondan daha iyi bir performans sergiliyor. James, %54.2 gibi harika bir saha içi isabet yüzdesiyle oynayarak hala durdurulamaz olduğunu bir kez daha gözümüze sokuyor.

Sezon sonu, bir sürpriz olmazsa onu tarihin en çok merak edilen final serilerinden biri bekliyor. Durant’in Warriors’a geçişi sonrası bu sefer basketbol severlerin tarafı da o olacak. Ve belli ki James, işini sağlam tutmayı seviyor!


3- Kawhi Leonard (San Antonio Spurs)

İstatistikler: 67 maç, ortalama 33 dakika I 25.9 sayı, 5.9 ribaund, 3.5 asist, 27.6 PER
Takım Derecesi: 57-17 (Batı’da ikinci sırada)

Tim Duncan, San Antonio Spurs tarihinin en büyük oyuncusu. Bu yaz emekli olması Spurs taraftarının içini acıtsa da onlar geleceğe hala ümitle bakıyorlar. Çünkü hala NBA’in en iyi koçuna ve oyunu iki tarafını da domine eden bir süper yıldıza sahipler!

Leonard’ın lige ilk adım attığı günden beri gösterdiği gelişimi izlemek, oldukça hayret verici. Draft sonrası takasla Spurs’e geldiği zaman birçok kişi onun şut yeteneğini sıkıntılı olan ancak iyi savunma yapabilen bir swingman olmasını beklerken, o gidip süper star oldu. Hayatına basketbola adayan Leonard, yıllar içerisinde giderek hücumundaki çeşitliliği artırdı.

Sezon başında acaba takımın lideri olabilecek, yeteneklere sahip mi diye düşünen birçok kişi şimdi bu düşünceler aklından geçtiği için pişman olmuş durumda. Leonard, kadrosunda birçok sorun olan Spurs takımını, bir sürpriz olmazsa 60 galibiyetin üstüne çıkartacak. Problem demişken, öyle Cavs‘ta LeBron’ın şikayet ettiği gibi yedek guard problemi değil. Takımın en önemli ikinci oyuncusu Aldridge’in bir türlü beklenen verimi veremediği, oyun kurucu pozisyonunda büyük problemlerin bulundu ve pota altı rotasyonun sıkıntılı olduğu bir kadroyu Leonard, Batı’da bir ara zirveye çıkardı.

Aslında 2014’te NBA Final Serisi MVP’si olduğunda bu seviyeye çıkacağını tahmin etmek gerekiyordu. O içinde basketbol aşkı yanan bir canavar ve giderek daha da büyüyor. Bu sezon, önündeki iki adamın inanılmaz performansları yüzünden MVP’i ödülünü büyük ihtimalle alamayacak ama önümüzdeki sezonlarda bu canavar kesinlikle, ödülü evine götürecek.


2- Russell Westbrook (Oklahoma City Thunder)

İstatistikler: 74 maç, ortalama 34 dakika I 31.8 sayı, 10.6 ribaund, 10.4 asist, 30.6 PER
Takım Derecesi: 43-31 (Batı’da altıncı sırada)

Ödülü iki kişiye paylaştırsak olmaz mı?

Russell Westbrook, bu sezon NBA tarihinin en unutulmaz bireysel performanslarından birini sergiliyor! 74 maçta tam 38 kez triple-double yaptı ve inanılmaz bir sürpriz olmazsa Oscar Robertson’dan sonra ilk kez sezonu triple-double ortalamasıyla bitiren oyuncu olacak. Bütün bunları yaparken, 31.8 sayı ortalamasıyla, ligin zirvesinde yer alacak. Şimdi bu adamın ödülü hak etmediğini kim söyleyebilir ki?

Kevin Durant’in ayrılmasından sonra Westbrook’un oyunu çok fazla domine etmesi bekleniyordu ama bu kadarı da çok fazla değil mi? Sonuçta bu oyunu insan oynuyor!

Evet, Westbrook’un takımı için en verimli oyunu oynadığı konusu tartışılabilinir. Westbrook’un dominantlığının diğer oyuncuların verimini düşürdüğü söylenebilinir. Ancak bu eleştiriler ilk kez bugün yapılmıyor. Durant varken de yapıldı. Zaten, onun dominantlığı ve çılgınlığı Westbrook’u bu seviyeye çıkartıyor.

Portland ve Denver’in All-Star arasından sonra bir üst seviyeye çıktığını düşünürsek, Batı bu sezon 7 takımlı bir lige dönüştü. Westbrook’un Thunder‘ı ise altıncı sırada. Olması beklenenden ne daha iyi, ne de daha kötü. NBA tarihinde takımı ilk dört dışında yer alan bir oyuncu, MVP ödülünü kazanamadı. Bunun tartışılması Kobe Bryant’ın 81 attığı sezonda da yapıldı. Ancak olmadı. Thunder, geriye kalan 5-6 maçta ilk dörtte çıkamazsa Westbrook da ödülü alamayacak ama ödülü alamaması onun hak etmediğini anlamına kesinlikle gelmiyor!


1- James Harden (Houston Rockets)

İstatistikler: 74 maç, ortalama 37 dakika I 29.3 sayı, 8.0 ribaund, 11.4 asist, 27.8 PER
Takım Derecesi: 51-23 (Batı’da üçüncü sırada)

2014-2015 sezonunda Curry ile girdiği MVP’i yarışını kaybeden James Harden, bu sefer ödüle çok yakın.

Batı Finali sonrası, geçtiğimiz sezon herkes Rockets‘in aynı performansını devam ettirmesi beklese de bütün beklentiler boşa çıktı. Harden’ın takımı, felaket bir sezon geçirdi ve zar zor 8. olarak playoff’a kalma başarısı gösterdi. Tabii bu başarısızlık sonrası Harden, yerden yere vuruldu. Kadro içerisindeki olumsuz havada sorumlu olması, takıma liderlik yapamaması ve savunmayı hiç umursamaması acımasızca yazıldı.

Yaz döneminde de ise Rockets, oyuncu takviyesi olarak çok önemli hamleler yapmasa da Mike D’Antoni’yı takımın başına getirerek, bütün doğruları yarattı. D’Antoni’nin sahaya yansıtacağı basketbol anlayışıyla, hem Harden hem de Rockets’ın yukarıya doğru bir ivme göstermesi bekleniyordu ama bu kadarı asla beklenmiyordu.

27 yaşında, kariyerinin en olgun döneminde pozisyon değişikliği yaşayan Harden, oyun kurucu mevkisine geçti. Evet, her zaman çok iyi saha görüşü vardı ama buna sahip olması, bir anda bütün alışkanlıklarını geride bırakarak, oyun kurucu olarak verimli oynayabileceği anlamına gelmiyordu.

İşte Harden, bunun olabileceğini gösterdi. D’Antoni sisteminin kalbi oldu. Kendisine yöneltilen bütün eleştirileri, birbir sildi. Bu sezona dair Harden’ın savunmasıyla dalga geçilen bir video hatırlıyor musunuz? Hatırlamıyorsunuz. Harden, zaten hiçbir zaman gözüktüğü kadar kötü savunmacı değildi. Kariyerinin ilk yıllarını hatırlarsanız, bunun böyle olduğunu görürsünüz. Harden, D’Antoni ile birlikte nasıl kazanacağını buldu ve buna inandı. Bu inançla birlikte giderek daha lider bir oyuncu oldu.

Ligde birçok süper star guard olmasına rağmen, Harden maç başına 11.4 asist ortalamasıyla ligin zirvesinde yer alıyor. Bu sezon tam 20 kez triple-double yaptı ve bu sayı kariyerinin geri kalanının toplamından daha fazla. Daha da önemlisi kimsenin sezon başında ilk üçte yazmadığı Rockets’ı ilk üçe taşıdı.

Harden bu ödülü hak ediyor. Büyük ihtimalle de alacak. Yine de basketbolun adaleti açısında ödülün iki kişiye birden gitmesi en doğrusu olacak gibi gözüküyor.