Özhan Çıvgın’dan Eurohoops’a: Jordon Crawford, Yeni Transferler, Yabancı Kuralı ve Dahası…

2023-09-24T12:26:38+00:00 2023-09-24T12:26:38+00:00.

Berkay Terzi

24/Eyl/23 12:26

Eurohoops.net

Onvo Büyükçekmece’nin koçu Özhan Çıvgın, Eurohoops’a özel bir röportaj verdi.

by Semih Tuna / info@eurohoops.net

Türkiye Sigorta Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Onvo Büyükçekmece’nin koçu Özhan Çıvgın, Eurohoops’a özel bir röportaj verdi.

44 yaşındaki koç; Jordon Crawford ile aralarındaki ilişkiyi, yeni sezon öncesindeki yabancı hamleleri, Basketbol Süper Ligi’ndeki yabancı sınırlamasına ve daha fazlasına değindi.

Jordon Crawford ile olan ilişkinizden bahsetmek istiyorum. Geçen sezon onunla konuştuğumuzda sizin için “Koç, ‘O aslında kötü bir insan değil’ düşüncesini diğer insanlara aşıladı.

Son şutlarda bile bana güvendi. Maç kazandıracak şutları kaçırdığım da oldu. Bir sonraki maç ise tekrar aynı duruma düştüğümüzde ‘Aynı oyunu oynayacağız, sana güveniyorum” demişti. Kendi tarafından bakınca siz bu ilişkiyi nasıl özetlersiniz?

Jordon ile başlangıcımız birbirimizi anlama ve tartma ile geçti. İlk transfer ettiğimizde onunla ilgili çok iyi söylemler yoktu. Takım arkadaşları için zor bir karakter olduğunu söylemişlerdi. İmza atmadan önce duyduğum şeylerin hepsini Jordon’a anlattım. Geldiği dönemde onu tartmaya çalıştığım noktalar oldu. Özel bir oyuncu o, kendisi de bunun farkında. Ben ona, sadece basketbol değil, davranış olarak da neler istediğimi anlattım. Beni iyi anladığını düşünüyorum, doğru reaksiyon verdi. Jordon Crawford lider bir oyuncu. Fakat bu liderliği nasıl göstereceğinin farkında değildi. Dönem dönem çok pasif kalıyordu, dönem dönem liderliğin ötesine geçip patronluk yapmaya çalıştığı anlar da oldu. 

Bu tabii başlarda yaşadığımız sıkıntılardı. İkinci sene sıkıntı yaşamadık. Özellikle geçen sezon hem mental hem de basketbol olarak Jordon’un kendisini çok geliştirdiğini düşünüyorum. Burada bizimle olan diyaloğu da çok önemli. Bize çok güvendi, teslim oldu. Böyle olunca iki taraf için de işler kolaylaştı. 

Avrupa basketbolunda fiziğin her sezon daha da ön planda olduğu bir basketbol oynanıyor. Jordon Crawford saygıyı çok hak eden bir oyuncu ama size’ından dolayı onu değerlendirmek kolay değil. Bizim gibi takımlarda aradığımız şey belli olduğu için öyle bir oyuncu eklerken çekinmiyorsunuz. Tabii EuroLeague seviyesinde demiyorum ama geçen sezonki performansından sonra da bizim seviyemizin üzerinde de oynayabileceğini gösterdi. Artık genç bir oyuncu olmadığından dolayı nerede reaksiyon verebileceğini, mental olarak çok geliştiği için artık daha rahat biliyor. 

Bizim Jordon Crawford’a teslim olduğumuz noktasında insanlar konuşuyor ama bu karşılıklı bir şey. Önce tam tersi oldu. Jordon’a nasıl liderlik yapması gerektiğini; liderlik ve patronluk arasındaki farkı nasıl ayırt edebileceğini anlattık. Sonuçta bu takımın bir patronu var, o da benim. Bence Jordon bu ayrımın altından çok iyi kalktı. 

Jordon burada kalmayı çok istiyordu. Biz de kalmasını istiyorduk ama maddi olarak belli sınırlarımız vardı. Bence şöyle bir şey de vardı; burada oyuncu profili olarak görmesi gereken saygıyı göremediğinden dolayı ‘en azından maddi olarak daha iyi bir hamle yapabilirim’ diye düşündü. 

Jordon’ın performansını maksimize eden bir oyuncu geldi ve 6. hafta itibariyle belki de bütün sezonunuzun kaderini değiştirdi: Briante Weber. Onun gelişiyle birlikte 4 kısalı, Rivers ve Harris’in birer pozisyon kaydı bir yapıya döndünüz ve ligin en iyi takımlarından birisine dönüştünüz. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz? Onun takıma katılış hikayesi nasıl oldu?

Crawford ile oynuyorsanız, etrafını ona göre kurgulamanız lazım. Sezon ilerledikçe Jordon’un biraz yalnız kaldığının farkındaydık, bir hamle yapmak için fırsat bekliyorduk.

Weber’ın hikayesi de ilginç. İlk ismi geldiğinde ‘biraz daha araştıralım, Fransa tecrübesinden sonra sakatlıktan ötürü 6-7 ay oynamamış, zaten bir hamle yapacakken bu hamle çok riskli olmasın’ derken bir süre geçti. O dönemde Briante de İsrail’e gitti. Ben bu sayfayı kapatmıştım aslında. 

Sonra birisi bana ‘O İsrail’e 2 haftalığına, sakatlanan bir oyuncunun yerine gitti’ dediler. Jordon’a ‘Briante’yi tanıyor musun?’ diye sordum. ‘İstiyorsan konuşabilirim’ dedi. Briante hakkında da aynı Jordon gibi çok iyi şeyler de, çok sıkıntılı şeyler de duydum. 

Ona da zaten hepsini anlattım. O da söylenenler gibi bir insan olmadığını anlattı ve bunu da ispatlamaya hazır olduğunu belirtti. Sonra Jordon’la konuşurken Briante’yi çok iyi tanıdığını ve bana yardımcı olabileceğini ifade etti. 

Briante geldi, bize müthiş bir enerji kattı. Söylenenlerin aksine müthiş bir karakter olduğunu gösterdi. Üzerimizde biraz ölü toprağı vardı, takımı yukarı çekti. Geçen sezonki takım harika çalışıyordu ama eksik bir element vardı. O eksik de Briante Weber’mış. ‘Cuk’ diye oturdu. 

Büyükçekmece, tüm Avrupa’da geçen sezonun hipster takımlarından biri olarak betimlediğim bir oyun tarzına sahipti. İlk 6 haftanın ardından çoğu takıma dar ettiniz maçları. Anadolu Efes’i 2 kez devirdiniz, Galatasaray, Karşıyaka, Bursa vs. Fenerbahçe’yi 2 maçta da çok zorladınız. Belli dönemlerde sizin beklentinizin üzerine çıkan bir takım oldu mu, bunu hayal etmiş miydiniz?

Etmedik dersem yalan olur. Bizim daha da büyük hedeflerimiz de vardı ama beceremedik maalesef. Playoff’ta en azından bir tur oynamayı hak ettiğimizi düşünüyorum. 

Yaz dönemini çok iyi geçirmiştik, hazırlık maçlarında oynadığımız basketbol bizi tatmin ediyordu. Sezon başında yakın geçip de kaybettiğimiz 2-3 maç var. Talihsiz bir başlangıcımız oldu. Takımdaki herkes ‘bir galibiyete ihtiyacımız var, onu alırsak playoff potansiyelimiz var’ diyordu, coşkumuz yüksekti. Briante’nin dahil olması, Bursa’da deplasmanda ilk galibiyetimizi aldıktan sonra işlerin büyüyeceğinin farkındaydık. 

Son Beşiktaş maçına gelmeden önce 1-2 tane maç var. İçerde, son topta kaybettiğimiz Bursa maçı. 

Ben deplasmandaki Manisa maçını unutamıyorum. Tanıdığımız Büyükçekmece yoktu sahada.

Çok kötü oynadık. Takımca kötü reaksiyon verdik. Mental olarak kırıldığımız bir maçtı. Başından itibaren çok kötü gelişti her şey. Bence Bursa maçı çok kritikti. Onu kazanabilseydik eğer playoff yapabilirdik. Son hafta zaten Beşiktaş’a karşı darmadağın olduk.

Jordon Crawford’tan zaten bahsetmiştik. Geçen sezondan kalmasını istediğiniz başka oyuncular var mıydı?

Kadronun çoğunu tutmak istedik. Öyle bir kadroya 1-2 takviye yaparak ilerlemek müthiş olurdu. Sonuçta sinerjiyi yakaladığınız bir grup. Fakat kolay değil, biz her sene aynı şeyi yaşıyoruz. 

Zaten Türk oyuncular iyi sezonlarının ardından yüksek kontratlarla başka yere gitmek istiyorlar. Onlarla oturup konuşma şansımız pek olmuyor. Sadece şöyle oluyor; ‘ağabey teşekkür ederim’ diye arıyorlar (gülerek). 

Ben yabancılarımızı tutmak istiyordum ama tutamayacağımızı da biliyordum Martynas Sajus, bugün İspanya’da Basketbol Şampiyonlar Ligi takımına gitti. Briante Weber İtalya’ya gitti. Demetre Rivers yine İtalya’ya giden başka bir isim. İyi bir kontrata imza attı, geçen sezon bizde tabiri caizse bedavaya oynamıştı. 

Durum böyle olunca biz mutlu oluyoruz. İyi yerlere gidip iyi paralar kazanıyorlar. Biz de yeni bir takım kurduk. Kurduğumuz takımdan da aynı sinerjiyi yaratabiliriz diye düşünüyoruz. 

Sizin kadrolarınıza bakıldığında kariyerleri düşüşe geçmiş veya bitmek üzere olan, veya oynamamaktan ötürü ‘paslanmış’ diye tabir edebileceğimiz oyuncuların tekrar bir üst seviyeye çıktığı örnekleri çok görüyoruz. Bu sene de buna aday oyuncular var herhalde elinizde. 

Bizimle ilgili insanların bazı hak verdiğim eleştirileri oluyor. Bazen de anlatmaya çalıştığım ama ısrarla anlamak istemedikleri eleştirileri oluyor 

Nedir bunlar?

Dönem dönem ‘İstanbul’da bir takıma daha ne gerek var’, ‘Büyükçekmece’nin basketbola ne faydası var?’ deniyor. Evet, bizim muhteşem bir altyapı organizasyonumuz yok. Bu da bizim kabahatimizdir. Şimdiye kadar orada bir adım atmış olmamız lazımdı. 

İnsanlar bilmediği bazı şeyler var. Bizim teknik ekibimiz, kulübün içinden çıkmış ve TBL’den itibaren bizimle çalışan insanlar. Basketbola birey yetiştirmek için bu da bir adım. Emre Ekim ve Cihan Mumcuoğulları ile birlikte 2 tane farklı kulüplere Genel Menajer verdik. Şu andaki Genel Menajerimiz İlhan Kılıç, lige çıktığımızdan beri bizimle beraber. Takım idarecimiz Ferhat, alt yapımızda oyuncuydu. Geçen seneki kondisyonerimiz, eski oyuncumuzdu. Şu anda Galatasaray’a gitti. Asistan koçlarımız yıllardır bizimle. 

Basketbol sadece alt yapıdan yetişen oyuncularla oynanmıyor. Ülke basketbolunda çarkın dışında kalmış bir çok oyuncuyu oraya tekrar dahil ettik. Geçen sezonki oyuncularımıza bakın. Metehan Akyel 2 senedir o çarkın içinde değildi. Maxim Mutaf, Tayfun Erülkü… Sayabileceğim çok oyuncu var. 

Bunu da çok para verip buraya getirerek yapmıyoruz. Zaten bizim böyle bir şansımız da yok. Biz, bu tip oyuncuları bulmaya ve oynatmaya mecburuz. 5 yabancı alalım ve gerisini düşünmeyelim diye bakmıyoruz. Türklerimizi oynatmaya çalışıyoruz ki kulübümüzün yaptığı en büyük işlerden birisi de bu. Bunun faydalarını da görüyoruz. Bu sezon gelen Türklerimiz, Büyükçekmece’ye çok istekli geldiler. Ayrılan oyuncularımız da güzel geri dönüşlerde bulununca işler her sene daha kolay olabiliyor. 

Bazen Türk oyuncuların oynama istatistikleriyle alakalı bazı şeyler düşüyor önümde. Katılmadığım noktalar var. Maddi imkanlardan dolayı benim rotasyona sokabileceğim oyuncu sayısı belli. 5 tane yabancı 5 tane çok iyi Türk ile 10 kişilik bir rotasyon yapma şansım yok. Türk oyuncuların sürelerini, eldeki imkanlara göre kıyaslama yapmak gerek. 

Türkiye Ligi’nde milyonlar kazanan X bir oyuncunun oynayacağı 15 dakika mı önemli? Yoksa TBL’den getirdiğiniz bir oyuncunun oynayacağı 10 dakika mı daha önemli? 

Ben Yesukan Onar’ı Mersin’den aldığımda 0 dakika oynuyordu. Onun BSL’de alacağı 10-15 dakika mı önemli? Az önce söylediğim diğer senaryoyu zaten herkes yapar. 

Biraz yabancı hamlelerine de değinmek istiyorum. Evet, bu sene Crawford yok ama Reed, Ray gibi profiller var. Alex Perez gibi deneyimli bir guard var. Topla üretebilen 3 net oyuncu var ki bu geçtiğimiz seneye göre daha fazla. Siz de belki kariyerinizde ilk kez bu kadar fazla sayıda yaratıcı ile oynayacaksınız. Bu takımı kurarken ne düşündünüz?

İlk olarak bütçe çok önemli. Biz adım adım gidiyoruz. 1 numarada üç opsiyonum var, 5 numarada üç opsiyonum var ve bu seçeneklerin arasından bir tanesini alıp kafamdaki basketbolu oynayacağım gibi bir kurgu durumu bizde yok. Önce piyasanın durgunlaşmasını bekliyoruz. Belki kendi tercihinden, belki de farklı sebeplerden dolayı sözleşme imzalamamış olan oyuncuları radarımıza alıyoruz. Maddi olarak en uygun olanlarına bakıp onların da bizi tercih etmelerini bekliyoruz. 

Sezon bittiğinde geçen yılki oyuncularımızla devam edebilir miyiz diye baktık. Oradan bir şey çıkmadı. Jordon gittikten sonra bir planımız vardı. Türk pazarı da bize yardımcı oldu. Erdi ve Leon’u aldıktan sonra 3 tane topu yere vurabilen oyuncuya gidebiliriz dedik, bu senaryo bize mantıklı geldi. Homojen ve pozisyonları kaydırabilme anlamında dengeli bir kadro olduğunu düşünüyorum. 

İlk transfer Evan Bruinsma oldu. Onunla iletişiminiz biraz daha farklı herhalde?

Evet. Biz onu 2022 yazında tutmayı istemiştik fakat Manisa’nın teklifi daha iyidi. Evan geçen sezonu sakatlıklardan dolayı biraz sıkıntılı geçirdi. Avrupa’da 4 numara, zor bir pozisyon. Bizim aradığımız tarzda 4 numara bulmak kolay değil. Öyle olunca Evan hamlesini yapmayı çok uygun gördük. 

2017’den bir röportajınızı gördüm. O zaman da aynı şeyi söylüyor, strech 4 numaraların sizin için vazgeçilmez olduğunu belirtiyordunuz. Erik Murphy, Angelo Caloiaro, Kulvietis, Demetre Rivers… Tekrar Evan’a gitmenizin basketbol arka planında da bu yatıyor sanıyorum. 

Evet ama kafanızdakilerin hepsini de yapamıyorsunuz. Ben, 5 numarada ‘inside game’i olan oyuncularla oynamayı seviyorum. Bu sene öyle bir hamle yapamadık ama kafamızdakine ve bütçemize yakın Devonte Upson hamlesini yaptık. Az önce anlatmaya çalıştığım şey de buydu. ‘Martynas (Sajus) olmadı, hadi o tarz başka bir pivota gidelim’ yaklaşımı olmuyor. Fiyatlar uçuyor. Geçen sezon Martynas’ı da çok düşük fiyata getirmiştik. Ondan önceki yıl kadromuzdaki Gerun da öyleydi. 

Bu sene bu imkanlarla böyle bir oyuncu bulamayınca profil değiştirdik. Devonte’nin Martynas gibi alçak post oyunu yok ama onun da kendi özellikleri var. Kısa devrilmeleri fena değil, en azından orta mesafe katkısı alabiliriz diye düşündük. Düzgün ve çalışkan bir karakter. 

 

Son olarak biraz ligdeki gelişmelerle alakalı konuşmak istiyorum. Yabancı sınırlaması, Haziran ayının ortalarına doğru belli oldu. Bir gün 6 yabancı, bir gün 5 yabancı olacak deniyordu ve karar belki son gün alındı. Bu sürdürülebilir bir sistem değil tabii. Bunun bir doğrusu var mı?

6-5-4-3… Farketmez. Bunun doğrusu, yabancı sayısının kaç olacağını zamanında kulüplere tebliğ etmek. 16 takım olacak, 18 takım olacak, yabancı sayısı kaç olacak derken bu yaz gözlemlediğim bir durum var. Bilmiyorum her camiada böyle midir ama bizim camiamızdaki kulislerde çok fazla dedikodu dönüyor. 

Biraz da insanların gönlünden geçen, her kulübün istediği gibi olsun yönlendirmesi olduğu için çok fazla dedikodu dönüyor. Her güne yeni bir haberle uyanıyorsunuz. Biri 18 takım olacak diyor, biri 16 takım diyor. Biri 3+2 olacak diyor, biri 6. yabancı gelirse kullanan kulüpler ekstradan 2 milyon lira ödeyecek deniyor. 

Bu sürecin uzamayınca dedikodu üretmeye, insanların gönlünden geçeni diğer insanlarla paylaşıp onları bu minvalde motive etmeye ve yönlendirmeye zamanları oldu. Bu kararlar daha erken açıklansaydı, bunların hiçbiri de ortada olmayacaktı. 3-4-5-6 olmuş, onlar önemli değil. Önemli olan zamanında belli olması ki ona göre pozisyon alalım. 

Bu sene haliyle kulüpler bunun sıkıntılarını yaşadı. Çünkü yabancı sayısına göre bütçenizi hazırlayacak, takım kimyanızı oluşturacaksınız. Doğrusu, bu bizi sürüncemede bıraktı. 

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!