Banvit-Galatasaray Odeabank Pozisyon Değerlendirmeleri

2017-02-18T12:23:27+00:00 2017-02-18T13:05:10+00:00.

Utkan Sahin

18/Şub/17 12:23

Eurohoops.net

Banvit – Galatasaray Odeabank maçına önemli eşleşmeler üzerinden detaylı bir bakış attık.

by Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Geçtiğimiz yıl Türkiye Kupası’nın çeyrek final ayağında karşı karşıya gelen Banvit ile Galatasaray Odeabank, bu sefer yarı finalde birbirine rakip oldu. İki takımın tarihinde Galatasaray‘ın büyük bir üstünlüğü bulunsa da son yıllarda Banvit, Galatasaray’a çok ters geliyor.

Bu sezon ligde oynanan iki maçta da Galatasaray’ı mağlup etmeyi başaran Banvit, son beş maçından dördünü kazanmayı başardı.

Pozisyon pozisyon incelemeye başlamadan önce iki takımın bu sezon oynadıkları iki maça biraz yönelmek istiyorum. İki takım, bu sezon ilk kez sezonun 3. haftasında Abdi İpekçi Arena’da karşı karşıya gelirken, Banvit, Can Maxim ve Jordan Theodore’in liderliğinde sahadan 74-83 galip ayrıldı. Geçtiğimiz Pazar günü oynanan diğer lig maçında ise ilk üç çeyrek başa baş giden maçta Banvit, yakaladığı harika seri sayesinde 79-64 galip ayrıldı.

Peki Banvit’in bu iki maçı kazanmasının sebebi neydi?

Galatasaray’ın Euroleague takviminin ligdeki performansını etkilediğini kabul etmekle beraber iki maçta da Galatasaray’ın ana sorunun hücum olduğu gözle görülür bir gerçek. İki maçın ortalamasına baktığımız zaman Galatasaray, diğer 16 maçtaki performanslarına göre sadece hücum ribaundlarında daha iyi bir performans gösterdi. Sarı kırmızılı ekip, hücum ribaundlarında etkili olup, rakibine göre daha fazla hücum etme şansı bulsa da pek yüzdeli gerçekleştirelemedi.

%41 ile ligin en yüksek yüzdeli üçlük atan ikinci takımı olan Galatasaray, Banvit karşısında iki maç sonunda %31 gibi çok düşük bir rakamda kaldı. İki sayılıklarda da normal yüzdesinin altında kalan Galatasaray, faul atışlarında da rakibine göre geride kaldı.

Banvit’e bakarsak, Bandırma ekibinin aslında genel istatistiklerinin altında bir performans gösterdiğini görüyoruz. Ligin en iyi hücum takımlarından biri olan Banvit, bu iki önemli galibiyette de normal sayı ortalamasının altında yer aldı. İstatistiklere baktığımız zaman en dikkat çekici noktanın Banvit’in ikilik atışlardaki yüzdesi olduğunu görüyoruz. %57.1 ile ligin en yüksek iki sayılık atış yüzdesi olan üçüncü takımı Banvit, Galatasaray maçlarında bu yüzdeyi %70.3’e çekmiş. Tabii %70.3 karşı tarafın savunması için facia bir rakam olsa da bizlere Banvit’in hücumlarında var olan bir planı daha iyi kullandığını gösteriyor.

Sonuç olarak iki maçta da Galatasaray’ın Banvit’in hücumdaki planlarını durduramadığı gibi kendi hücumunda da genelin çok altında kaldığını görüyoruz. Gelelim pozisyon değerlendirmelerine:

           Sinan Güler                                                   Jordan Theodore 

      Bruno Fitipaldo                    vs                        Merthan Mutlu 

33 yaşındaki bir oyuncunun, kolay kolay böyle bir gelişimi gösterdiğini göremezsiniz. Galatasaray’ın şu ana kadar hayal kırıklığı yaratan sezonu bir yana Sinan, yaptıklarıyla büyük bir takdirini hak ediyor. Galatasaray’da Ergin Ataman dönemiyle birlikte birçok yeteneğini parlatsa da oyun kurucu olarak kariyerinin bu döneminde bu performansı göstermesi gerçekten şaşılacak bir performans.

Sezon başında takıma transfer edilen Russ Smith ve Justin Dentmon’ın hikayesinin kısa sürmesi kaptan Sinan Güler’i oyun kurucu pozisyonuna taşıdı. Geçtiğimiz sezon Errick McCollum varken de Sinan, Blake ile beraber hücumun organize olmasında rol oynasa da bu sezon bunu direk oyun kurucu pozisyonu yapmak çok farklı bir şey. Sinan buna rağmen 5.5 asist ortalaması tutturarak, hem Euroleague’de daha önce hiçbir oyuncunun ulaşamadığı bir ortalamaya ulaştı hem de Galatasaray hücumlarını belli bir noktaya kadar organize tuttu. Belli bir noktaya kadar diyorum çünkü bu seviyede ilk kez 33 yaşında, oyun kurucu oynayan bir oyuncunun bunu tam anlamıyla başarması tabii ki mümkün değil.

Sezon başından beri büyük bir yük taşımak zorunda kalan Sinan’ın yorgunlukla beraber hücumdaki tercihleri doğrudan çok yanlışa dönebiliyor. Bunun yanında hücumda sarf ettiği efor onu savunmada daha etkisiz hale getiriyor. Yine de bu sezon Galatasaray, hala bir şekilde ray üstünde ilerleyebiliyorsa bunda Sinan Güler’in payı çok büyük.

Sezon ortasında İtalya’dan Galatasaray’a gelen Bruno Fitipaldo ise zaman zaman parlasa da son dönemde düşüşe geçti. Uruguaylı guardın, Sinan’a göre en büyük artısı ikili oyunları daha iyi oynayabiliyor olması. Oyun kurucu alışkanlığı daha fazla olan Fitipaldo, doğru açıyla ikili oyunu oynayarak sarı kırmızılı ekibin hücumunun doğru yerleşmesini sağlıyor. Bunun yanında iyi bir şutör olması Fitipaldo’nun artılarından biri. Ancak fiziksel dezavantajları onun bu seviyedeki işini zorlaştırıyor. Diğer oyun kuruculara göre sahada daha küçük kalan Fitipaldo, atletizm ve fizik açısında savunmada büyük bir sorun yaşatıyor. Bunun yanında ilk defa bu seviye oynayan Uruguaylı guard, fazla tedirgin. Özellikle iyi başlayamadığı zaman maça girmekte çok zorlanıyor.

Jordan Theodore, Banvit’in bu sezonki yükselişinde en büyük rolü oynayan oyuncu… Türkiye’de daha önce de izlediğimiz Theodore, her zaman yetenekleriyle dikkat çekse de gözden uzakta olduğu yıllarda yeteneklerini çok daha olgunlaştırdığını gösterdi. Avrupa için inanılmaz fark yaratan bir ilk adımı olan Theodore, penetre yeteneğiyle rakip savunmaları dağıtabiliyor. Üç sayı çizgisinin arkasından çok yüksek bir yüzdeyle oynamasa da kendisine benzer guardlardan farklı olarak Theodore, bunu oyun içerisinde takımına bir dezavantaj haline getirmiyor çünkü şutu riske edildiği zaman denemekten asla çekinmiyor.

Kişisel hücumunun yanında oldukça iyi bir pasör olan Theodore, özellikle karar verme hızı olarak birçok elit guardla yarışabilecek seviyede. İkili oyun oynadıktan sonra genellikle içeriye dalan Theodore, etraftaki şutörleri doğru pozisyonda bulabiliyor. Bütün hücumdaki becerilerinin yanında fiziksel avantajı sayesinde birçok guarda göre güçlü kalan Theodore, savunmada aktif olarak dinlenmediği zaman ön alanda caydırıcı olabiliyor. Tabii bütün bu iyi özelliklerinin yanında Amerikalı guardın, bazı dezavantajları da bulunuyor. Topu çok fazla domine eden Theodore, Banvit hücumlarının zaman zaman kitlenmesine sebep olabiliyor. Banvit, takım planlamasında Theodore’in bu dezavantajına çözüm bulacak bir şekilde oyuncular seçse de Theodore, zaman zaman bu konuda sınırı aşabiliyor. Amerikalı oyuncu bunun yanında karşısındaki savunmacı ondan çok daha kalıplı olduğunda hücumda sıkıntı yaşayabiliyor. Theodore’a karşı şuta yetişme menzilini artırabilen uzun oyuncu, böylece onun ilk adımı karşısında avantajlı konuma geçiyor.

Jordan Theodore’u iki genç oyuncu yedeklemeye çalışıyor. Geçtiğimiz sezon Torku Konyaspor’da oynayan Merthan Mutlu ile Gelişim Koleji’nde gösterdiği performans sonrası Banvit’e transfer olan ancak sezona Banvit Kırmızı’da başladıktan sonra Theodore’un sakatlığı sonrası takıma katılan Hasan Emir Gökalp.

Oyuncuların birbirlerine karşı performansları:

Jordan Theodore: 26.5 sayı, 3.0 ribaund, 7.0 asist, 2.0 top çalma (%65.3 ikilik, %25 üçlük, %92.8 faul atışı)
Merthan Mutlu: 0 sayı, 0 ribaund, 0.5 asist, 2.0 top kaybı (%00.0 ikilik, %00.0 üçlük)

Sinan Güler: 11.0 sayı, 6.0 ribaund, 5.0 asist, 2.0 top kaybı (%33.3 ikilik, %28.5 üçlük)
Bruno Fitipaldo: 3.0 sayı, 0.0 ribaund, 0.0 asist (%00.0 ikilik, %25.0 üçlük)

Maç özeline gelmeden önce Galatasaray’da bu maçta büyük ihtimalle Fitipaldo’nun dışarıda kalacağını belirtmek lazım. Darüşşafaka maçında yabancı sınırı yüzünden dışarıda kalan Uruguaylı guard, bu maçta da büyük ihtimal dışarıda kalacak.

Galatasaray’ın Banvit hücumlarının verimliliğini düşürmesinin ana yolu Theodore’dan geçiyor. Theodore’un kaç sayı attığı önemli değil burada. Amerikalı oyuncu, maç içerisinde ritmini bulamasa bile belli bir sayıya her zaman ulaşıyor. Beşiktaş maçında gördüğümüz gibi. Ama aynı Beşiktaş maçı, Banvit’in hücumunun nasıl dağılacağını da gösterdi. İlk 3 periyot çok kötü hücum eden Banvit’te atılan 40 şutun 16’sını Theodore kullanmıştı. Theodore’un oyun içerisinde topu elinde tutma süresinin sınırı aşması Banvit hücumunu otomatikman baltalıyor. Bunun yanında maç içerisinde büyük ihtimal Ergin Ataman, Theodore’u savunma görevini Göksenin Köksal‘a verecektir. Göksenin, ön alanda baskı konusunda başarılı bir oyuncu olsa da daha kalıplı bir oyuncunun Theodore’a verilmesinin daha mantıklı olacağını düşünüyorum.

Banvit tarafında ise final gelecekse Theodore, bu sezon gösterdiği performansı devam ettirmek zorunda.

  Göksenin Köksal                                           Jeremy Chappell
Jon Diebler                                                   Furkan Korkmaz
 vs  

Blake Schilb                                                          Edo Muric
Emir Preldzic                                                     Tolga Geçim

Sezon başındaki plan beklediği gibi işlemeyince Ergin Ataman, Kasım ayının ortasıyla birlikte geçen sezon kendisini başarıya taşıyan sisteme geri döndü. Geçen sezonki plana geri dönmesiyle birlikte Galatasaray, daha doğru oynayan bir takım haline geldi. Bunda Blake Schilb’in geçen sezonun da üstüne çıkan bir performans göstermesi büyük rol oynadı. Geçen sezon da Sinan ile birlikte hücumun organize olmasında önemli rol oynayan tecrübeli oyuncu, bu sene bu performansı bir adım yukarıya çıkardı. Yaz döneminde takımda kaldığı belli olunca eleştirilen Schilb, bu eleştirileri boşa çıkardı. Özellikle Galatasaray’ın kazandığı maçlarda sonucun sarı-kırmızılı tarafın lehine dönmesinde büyük rol oynayan Amerikalı oyuncu, bu maçlarda 12 sayı-4.4 ribaund-4.4 asist ortalaması tutturdu.

Savunmaya getirdiği enerjiyle sahada yer alan Göksenin Köksal, genellikle rakibinin en skorer oyuncusunu tutmak için süre alıyor. Sinan’ın bu sezon savunmada düşmesiyle birlikte maçlara daha fazla ilk beş başlayan tecrübeli oyuncu,  topa yaptığı baskıyla rakip kısaları yıpratıyor. Büyük defoları olan Galatasaray savunmasının daha sert olmasını sağlayan Göksenin, hücumda da bu sene ceza şutlarını %37.5 ile atıyor.

Sezon başında kadro kurulduktan sonra takıma katılan Emir Preldzic, daha çok ligde kullanılmak için kadroya dahil edilse de sezon içerisinde Micov’un dört numaraya çekilmesiyle birlikte rotasyonun ana oyuncularından biri oldu. Son yıllarda ortaya koyduğu form durumunun çok üstünde bir şekilde başlayan Emir, sarı kırmızılı ekibin hücumdaki planlarının işlemesinde önemli rol oynadı. Sakatlığı sebebiyle son 1.5 ayı kaçıran Emir, yavaş yavaş takıma geri dönüyor.

Galatasaray’ın kısa rotasyonundaki önemli skor silahlarından biri olan Jon Diebler, takıma adapte olmakta zorlandı. Sezon başında geniş rotasyon içerisinde kendine rol bulmakta zorlanan Diebler, rotasyonun biraz daralmasıyla birlikte kendini buldu. Özellikle Kasım ayında yüksek dış şut yüzdesiyle Galatasaray’ın Euroleague’de önemli galibiyetler almasını sağlayan Diebler, bu performansını genele yayamasa da son dönemde tekrardan yükselişe geçti. Diğer Galatasaray kısaların aksine oyun aklıyla savunmada da etkili olan Diebler, özellikle kendisi gibi şutör oyuncuları kovalarken, pick’ten doğru şekilde çıkmayı biliyor.

Saso Filipovski’nin bu sezon Banvit’te yakaladığı başarı aslında yaz döneminde kurulan kadrodan belliydi. Filipovski, Jordan Theodore gibi dominant bir guardın yanına Jeremy Chappell gibi bir oyuncuyu ekleyerek doğru olanı yaptı. Chappell, Avtodor’da skorer yapısıyla dikkat çekse de topsuz oyunda da var olabilen bir oyuncu olduğunu Bandırma ekibinde gösterdi. Amerikalı oyuncu, topu domine etmeden bulabildiği sayıların yanında Theodore’un üstünde savunma yoğunlaştığı zaman ikili oyunlar için doğru bir pas açısı olabiliyor. Bütün bunların yanında savunmada Theodore ile birlikte uyumlu bir oyuncu olan Chappell, 1.94 top çalma ortalamasıyla lig lideri durumunda yer alıyor.

Can Maxim Mutaf’ın Anadolu Efes‘e geçmesinden sonra takas sonrası kiralık olarak Banvit’e gelen genç yetenek Furkan Korkmaz, üstündeki pası silmeyi başardı. Anadolu Efes‘te kendine takım içerisinde rol bulamayan Furkan Korkmaz, Banvit’te ise bu rolü bulunca verim vermeye başladı. Daha fazla süre almasıyla birlikte oyun içerisinde devamlılığı artan Furkan, Banvit için kenardan gelen önemli bir skor silahı oldu. Yine de genç oyuncu, Banvit deneyiminde gösterdi ki büyük yeteneklerine rağmen oyun tecrübesi ve bilgisi olarak olarak üst seviye için eksik durumda. Sonuçta herkes Luka Doncic olamaz, değil mi?

Partizan’da gösterdiği performansla Avrupa’nın önemli oyuncularından biri olması beklenen Edo Muric, sakatlıklar sebebiyle beklenen seviyeye çıkamadı. Banvit’e geldiğinde bu atılımını yapmasını beklediğim Muric, bütün Banvit kadrosu içerisinde bana hayal kırıklığı yaratan tek oyuncu oldu. Filipovski’nin hücum planlarına adapte olmakta zorlanan Sloven oyuncu, kendine hücum içerisinde doğru bir rol bulamadı. Kariyerinin hiç bir döneminde elit bir şutör olmayı vaat etmese de maç moturuyla oyun içerisinde ekstra işler yapması beklenen Muric, burada bunun üstüne çıkamadı. Savunmada önemli bir rol oynasa da şu an için Banvit’in bir üst seviyeye çıkması için Muric’in bir üst seviyeye çıkması gerekiyor.

Sezonun başını sakatlığı sebebiyle kaçıran Tolga Geçim ise yavaş yavaş ritme giriyor. Oyuna girdiği zaman hücumda takım arkadaşları içinde üretebilen Tolga Geçim, Banvit için hücumda başka bir opsiyon katıyor. Onun kattığı bu opsiyon sayesinde Banvit, Theodore’u daha fazla dinlendirebiliyor. Yazın milli takımda da çok iyi bir performans sergileyen Tolga, bu seviye için hazır olduğu net bir şekilde gözüküyor.

Oyuncuların birbirlerine karşı performansları:

Jeremy Chappell: 4.5 sayı, 4.0 ribaund, 1.5 asist, 1.5 top çalma (%57.1 ikilik, %00.0 üçlük, %100.0 faul atışı)
Edo Muric: 1.5 sayı, 2.0 ribaund, 1.0 top kaybı (%00.0 ikilik, %25.0 üçlük)
Furkan Korkmaz: 8.0 sayı, 4.0 ribaund, 2.0 asist (%50 ikilik, %66.6 üçlük) *
Tolga Geçim: 12.0 sayı, 8.0 ribaund, 6.0 asist (%80.0 ikilik, %20 üçlük, %50 faul atışı) *

Blake Schilb: 3.5 sayı, 2.0 ribaund, 5.0 asist, 2.5 top kaybı (%50 ikilik, %20 üçlük)
Göksenin Köksal: 8.5 sayı, 2.0 ribaund, 1.5 asist, 1.5 top çalma (%66.6 ikilik, %50 üçlük)
Jon Diebler: 0 sayı, 0 ribaund, 0 asist (%00.0 ikilk, %00.0 üçlük) *
Emir Preldzic: 2.0 sayı, 2.0 ribaund, 2.5 asist (%33.3 ikilik, %00.0 üçlük, %100 faul atışı)

Oyuncuların daha önceki maçlarına baktığımız da Furkan ve Tolga’yı bir kenara bırakırsak diğer altı oyuncunun kötü maçlar çıkardığını görüyoruz. Bu aslında yazının başında Galatasaray’ın hücumlarının işlememesinin nedeni. Oyun yapısı gereği Galatasaray, hücumlarını genellikle forvetler üzerinden kuruyor ve bu planda Blake Schilb gününde olmadığı zaman işlemiyor. Galatasaray hücumlarının normal seviyeye çıkması için Blake Schilb’in daha verimli oynaması şart. Sakatlıktan yeni dönen Emir, henüz pek hazır değil ancak kenardan geldiği bölümde sezon başındaki haline dönerse bu Galatasaray için büyük bir kazanım olacak. Göksenin Köksal ve Jon Diebler’ın maç içerisindeki en büyük görevi Theodore’u savunmakta olacak.

Banvit tarafında ise bu dört oyuncunun Banvit, hücumunu yukarı taşıması gerekiyor. Bu maç, bu sezon oynanan diğer iki maçtan daha farklı olacak. Galatasaray, Theodore üzerine daha fazla odaklanacak. Bu odaklanma sırasında bu dört oyuncunun verimliliği Beşiktaş maçı gibi olursa bu sefer bir çeyrek oynamak Banvit’e yetmez. İşin hücum tarafı bir yana Edo Muric’in Blake Schilb’e yapacağı savunma maçın bir diğer önemli dönüm noktası olacak.

Vladimir Micov                       Gediminas Orelik
Austin Daye                              Metehan Akyel

vs    

Tibor Pleiss                              Gasper Vidmar
Alex Tyus                                  Damian Kulig

Austin Daye’nin verimsizliği, üç numara pozisyonundaki doluluk ve Micov’un yaşının ilerlemesiyle birlikte bu role daha çok uymasıyla birlikte Koç Ergin Ataman, bu sezon Micov’u bu pozisyonda daha çok kullanıyor. Özellikle yanında Tibor Pleiss gibi pota altını durduran bir oyuncu olduğunu düşündüğümüzde bu plan çok da yanlış gelmiyor. Yine de Micov için şu ana kadar pek iyi bir sezon geçmiyor.  Geçtiğimiz sezon Galatasaray’ın başarısında en büyük paya sahip oyunculardan biri olan Micov, bu sene ise hücumda o kadar verimli değil. Bu verimsizlik daha çok Micov’un fiziksel olarak fit olmamasından kaynaklanıyor. Micov, dört numarada sağladığı ters eşleşmeyi benim beklentilerimin altında kullanıyor.

Sezon başında Galatasaray’ın en önemli transferlerinden biri olarak gösterilen Austin Daye ise kendisi hakkındaki bütün soru işaretlerini doğru çıkardı. Savunmada kariyeri boyunca defoları olan bir oyuncunun bir anda bunları silmesi pek mantıklı bir bakış açısı değil ancak Daye’nin defoları o kadar büyüdü ki Galatasaray’ı soktuğu zarar kabul edilemez hale geldi. Bunun yanında hücumdaki harika yetenekleri de sezon içerisinde kullanılmaz hale geldi. Topu domine eden bir çok isim varken, Daye saha içerisinde beklediği o özgürlüğü bulamadı. Bulduğu anlarda da doğru kullanmadı.

Tibor Pleiss, yazın Galatasaray’ın yaptığı son transfer olsa da kesinlikle en çok verim aldığı transfer oldu. Sezon başında takıma adapte olmakta zorlansa da adapte olmayı başarınca saha içerisinde Galatasaray’ın en doğru oyunu oynamasını sağladı. Özellikle Galatasaray kısaları, onu hareketli bir şekilde topla buluşturunca verimliliği çok arttı. Kariyeri boyunca çok iyi bir savunmacı olmasa da pota altında kapladığı alan Galatasaray için önemli bir avantaj haline geldi.

Alex Tyus’un en büyük dezavantajı ise Stephane Lasme gibi özel bir oyuncudan sonra takıma gelmesi oldu. Tyus, zamanlama ve atletizm yeteneğiyle Avrupa için önemli bir çember savunmacısı olsa da savunma bilgisi olarak hiç bir zaman Lasme seviyesinde olmadı. Bu yüzden de Lasme’den sonra Tyus’un performansı Galatasaray taraftarında memnuniyetsizlik yarattı. Yine de sezon içerisinde özel performanslar sergileyen Tyus’un en büyük sıkıntılarından birisi de Pleiss’in performansının otomatikman sürelerini kısması oldu. Zaten oyun içerisinde odaklanma problemi olan Tyus için sürelerinin azalması saha içerisinde daha fazla hata yapmasına sebep oldu.

Rytas’ta yıllardır iyi bir performans gösteren Gediminas Orelik’in fiziksel dezavantajları sebebiyle bir üst seviyede oynamayacağı düşünülüyordu ama Litvanyalı oyuncu, bunun doğru olmadığını gösterdi. Bu sezon hücumda Theodore’dan sonra Banvit’in en büyük silahı olan Orelik, üç sayı çizgisinin arkasından %43.4 gibi oldukça yüksek bir yüzdeyle oynuyor. Özellikle son 1 aydır bu yüzdesini çok daha artıran Orelik, Theodore için gerekli olan alanı hücumda açıyor. Oyun bilgisi çok yüksek olan Litvanyalı oyuncu, Vidmar ikili oyun sonrası dışarıda kaldığı zaman gerekli ribaund katkısını Banvit’e veriyor.

Yıllardır Türkiye’de birçok takımda izlediğimiz Gasper Vidmar ise her zamanki performansını veriyor. Pota altına kattığı sertlik sayesinde Banvit’in savunmasını sertleştiren Vidmar, ayrıca aldığı hücum ribaundları ve pota altındaki bitiriciliğiyle Banvit hücumuna katkı veriyor. Bunun yanında Vidmar’ın kariyeri boyunca var olan dezavantajları ise tabii ki hala devam ediyor.

Orelik ve Vidmar’ın arkasına tek bir yabancı oyuncu şansı olan Banvit, bu yüzden her iki pozisyonunu da oynayabilen Damian Kulig ile anlaştı. Bir sene önce Euroleague’de parlayan Polonyalı oyuncu, geçen sezon Trabzonspor’da beklentilerin altında kalsa da bu sezon Banvit’te tekrardan kendini buldu. Göründüğünden çok daha atlet bir oyuncu olan Kulig, Banvit savunmasının en önemli çember savunmacısı. Hücumda da hem dışarıdan hem de içeriden oynayabilen Kulig, Banvit’e hücumda önemli bir opsiyon katıyor. Metehan Akyel ile Doğukan Sönmez ise bu oyuncuları zaman zaman oyun içerisinde dinlendiriyor.

Oyuncuların birbirlerine karşı performansları:

Gediminas Orelik: 18.5 sayı, 6.0 ribaund (%66.6 ikilik, %66 üçlük, %100 faul atışı)
Gasper Vidmar: 7.0 sayı, 5.5 ribaund, 2.0 asist, 3.0 top kaybı (%54.5 ikilik, %28.5 faul atışı)
Damian Kulig: 10.0 sayı, 2.5 ribuaund, 1.0 blok (%87.5 ikilik, %100 üçlük, %75.0 faul atışı)

Vladimir Micov: 17.0 sayı, 1.0 ribaund, 3.0 asist, 1.5 top çalma (%50 ikilik, %55.5 üçlük, %100 faul atışı)
Austin Daye: 7.0 sayı, 3.0 ribaund, 1.0 blok (%71.4 ikilik, %50.0 faul atışı) *
Alex Tyus: 7.5 sayı, 4.0 ribaund, 1.5 top kaybı (%54.5 ikilik, %100 faul atışı)
Tibor Pleiss: 9.5 sayı, 9.0 ribaund, 1.0 top kaybı (%64.2 ikilik, %00.0 üçlük, %50 faul atışı)

Oyuncuların birbirine karşı performanslarına baktığımız zaman, en büyük çekişmenin 4-5 pozisyonlarında olduğunu görüyoruz. İki takımın oyuncuları da maçlarda verimli bir şekilde oynuyor ancak bu Galatasaray için iyi bir haber değil.

Sarı-kırmızılı ekip, hücumda Banvit uzunlarının bu kadar etkili olmasına izin verdiği için Theodore istediği gibi oyunu domine edebiliyor. Orelik’in dış atışları  ve pota altında Vidmar ile Kulig’in bitiriciliği Banvit hücumunun rayında gitmesini sağlıyor. Orelik’in savunması Ataman’ın elinde çok fazla opsiyon olmasa da onu savunacak oyuncuların bu maçta daha dikkatli olması gerekiyor.

Diğer tarafta da Vidmar-Pleiss eşleşmesi maçın kilit noktalarından biri olacak. Darüşşafaka maçında oynadığı oyunla üç çeyrek Galatasaray’ı taşıyan Pleiss, bu maçta Vidmar’a karşı üstünlük sağlarsa hem savunmada hem de hücumda takım arkadaşlarının işini çok kolaylaştıracak. Kendi için de sahada Kulig ile eşleşmek onun için daha kolay olacak.