EuroLeague 22. Haftada Kaçırmamanız Gereken 3+1 Önemli Maç

28/Oca/20 10:25 Ocak 28, 2020

Utkan Sahin

28/Oca/20 10:25

Eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de yeni hafta yaklaşıyor. Peki EuroLeague’de yeni haftada kaçırmamız gereken en önemli 3+1 maç hangileri?

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Basketbolseverler için Perşembe ve Cuma gecelerinin vazgeçilmezi Turkish Airlines EuroLeague!

En yakın arkadaşınızın doğum günü de olsa, yarın mutlaka yetiştirmeniz gereken bir işiniz bile olsa bu gecelerde gözünüzü EuroLeague’den ayırmak hiç kolay değil. Mesele geçen hafta… Hangi gerilim filmi bir basketbolseveri, Baskonia-Khimki maçındaki kadar gerebilir ki? Yahut hangi doğum günü, Shane Larkin gibi süper yıldızı izlemek kadar keyifli olabilir?

Bu sebeple biz basketbolseverler için o geceler Ekim’in başlangıcından sezonun bitimine kadar rezerve edilmiş durumda…

Fakat birtakım sorunlar var.

Gönlümüz elbette her maçı izlemek ister ama yeni sistemle birlikte EuroLeague’de her maça yetişmek kolay değil. Bazı geceler aynı anda beş veya daha fazla maç oynanıyor ve bu karmaşada insan, önemli detayları kaçırabiliyor.

Bu sebeple Eurohoops Fırın sizler için yeni bir yazı dizisi başlatmaya karar verdi. Bu yazıda ve gelecek haftalardaki yazılarımızda EuroLeague’de her hafta gözlerinizi ayırmamanız gereken 3 önemli maçı seçeceğiz. Bu hafta ise fikstür gereği size artı bir maç daha sunacağız.

Bu maçları da sezonun geneline etkisi ve takımların vermesi gereken sınavlara göre seçmeye çalışacağız.

Hazırsanız, işte EuroLeague’in 22. haftasında sizler için seçtiğimiz 3+1 maç…

1- Olympiakos – Baskonia

Nikola Milutinov - Olympiacos Piraeus - EB19

Maçın saati: 22:00 / 30 Ocak Perşembe
İki takımın dereceleri: 8-13 / 8-13
İki takımın sıralamaları: 12. sıra / 13. sıra,

Turkish Airlines EuroLeague’in iki köklü ama sezonu kötü geçiren takımı, Perşembe akşamı Pire’de büyük bir mücadele verecek.

Bildiğiniz gibi, iki takım da sezon ortasında eski günler için eski koçlarına dönmeye karar verdi ve bunun etkisi sahada gözüküyor.

Kendi tarihine yakışmayacak kadar kötü – en azından 2004 sonrasında –  yabancı seçimleriyle sezona giren Olympiakos’ta sezon başından beri bazı yabancılar gidiyor ve yerlerine ise aynı vasatlıkta yabancılar geliyor. Gerçekten bazıları EuroCup seviyesinde bile oyuncular değil.

Georgios Bartzokas’ın geri dönüşü ise en azından onların meşhur ama yaşlı yerli çekirdeğinin form olarak biraz yukarı çıkmasını sağladı.

Son 3 maçta Spanoulis, 17.0 sayı ve Printezis 15.0 sayı ortalama tutturdu. Özellikle kaybettikleri Zenit maçında 87 sayının hepsi o meşhur çekirdekten geldi ama diğer oyunculardan katkı alamadıkları için kazanamadılar.

Olympiakos için büyük problemde aslında burada başlıyor.

Evet, bu takımın kadro kalitesi ve guard rotasyonu açısından problemleri var fakat aynı şekilde kimin hangi maçta nasıl bir performans vereceği de belli değil. Tam olarak bundan dolayı bu sezon tam yarıştan kopuyor dediğimiz noktalarda beklenmedik galibiyetler alırken tam ritim yakalayacaklar dediğimiz noktada ise kaybetmemeleri gereken maçları kaybettiler.

Baskonia‘nın ise problemleri çok da aşikar. Onların ellerinde belki de tüm EuroLeague takımların görmek isteyeceği bir yıldız var ama oyun kurucu rotasyonu o kadar problemli ki bunun hiçbir anlamı olmuyor. Üstelik şanssızlar da…

Verimsizlikleri bir yana takımın 3 oyun kurucusu Jayson Granger, Luca Vildoza ve Pierria Henry sezon içerisinde sakatlık yaşadı. Nik Stauskas da bazı maçlar dışında etkili olamayınca oyunun iç dış dengesi tamamen dağıldı.

Baskonia son bir zar atarak Semaj Christon’u ekledi. Semaj, iyi bir saha içi generali ve yetenekli bir guard ama zaten dış şut problemli olan bir takıma ne kadar yardımcı olabilir o bir muamma.

Ivanovic takımının bu problemini minimuma indirmek adına son maçlarda sürekli takımı uzattı. Sürekli her eşleşmede Polonara, Shields, Shengelia gibi oyuncularla daha fizikli kalarak sırtı dönük bir şekilde takımını oynatmaya çalışıyor. Bu belirli ölçülerde ona yardımcı oldu, son maçı kazanmayı başardılar ama onların da devamlılıkları soru işareti olarak gözüküyor.

Playoff mücadelesini geriden gelerek vermeye çalışan iki takım için çok kritik bir maç bu.

İki takım da playoff hattının 2 maç gerisinde ama önlerindeki takımları da düşünürsek artık bir seri yakalamak zorundalar çünkü zaman geçiyor ve ligin boyu da kısalıyor. Dahası bu maçta direk yarışta olan bir rakiplerine karşı oynayacaklar. Dolayısıyla maçın değeri neredeyse iki katına çıkacak. Kaybeden için psikolojik olarak ayağa kalkmak gerçekten çok zor olacak.

Maçın Kritik İstatistiği: %35.0 Üçlük Yüzdesi

%35.0 günümüz basketbolunda maç kazanmak için kritik bir üçlük yüzdesi olmayabilir.

Fakat Baskonia o kadar kötü bir şut takımı ki, onlar için hala belirleyici yüzde bu. Kaybettiği maçlarda %29.0 ile üçlük atan Bask ekibi, bu konuda ligin en kötü takımı. Kazandığı 8 maçta ise Baskonia bu yüzdeyi %35.0’in üstüne çıkartmayı başardı. Yine çok yüksek değil ama en azından maç kazanacak kadar şut sokabiliyorlar. Bu kritik çünkü onların fizikli beşlerine karşı Olympiakos cevap verecek nitelikte oyuncuları var.

Diğer yandan Olympiakos için ise maçın kritik noktası yerli çekirdeği dışında ne kadar katkı alacakları olacak. Nikola Milutinov’u da bu çekirdeğin içinde sayarsak Zenit maçında 87 sayının hepsi yerli çekirdeğinden geldi ve bu onlara yetmedi.

Dolayısıyla bir şekilde – özellikle de Brandon Paul’u – diğer oyuncuları da işin içine çekmeleri gerekiyor.