NBA: En İyi Olmak İçin En İyileri Yenmek Zorundasın

01/Nis/20 13:38 Aralık 24, 2020

admin69

01/Nis/20 13:38

Eurohoops.net

NBA seviyesinde bir basketbolcu haline gelebilmek için sadece yetenek yeterli olmuyor. Basketbol dünyasının en büyük arenasında mücadele edebilmek için rekabetçi olmaları da şart…

by Michael Lee, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 31 Mart 2020 tarihinde TheAthletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevirilmiştir. 

Derrick Rose, küçüklüğünden itibaren sahalarda adeta fırtına gibi esmesini sağlayan bir hıza ve çembere doğru yırtıcı bir şekilde gitmesini sağlayan bir patlayıcılığa sahipti. Rose’un hızı ve atletizmi onu diğer herkesten ayırıyordu. Ancak yedinci sınıfta Rose, istediği basketbolcu haline gelebilmek için bir seviye daha yukarıya çıkması gerektiğini öğrendi. O.J. Mayo’nun seviyesine çıkması gerekiyordu.

Rose, Mayo ile altyapı turnuvasında karşılaşmıştı ve sonuç onun için çok iyi değildi. Mayo yeteneği ve gücüyle birlikte Rose’u utandırarak Chicago’daki evine geri göndermişti. O dönemde Mayo, Kentucky’deki lise oyuncularını adeta domine ediyordu.

O günleri hatırlayan Rose, “Juice’a karşı oynama şansım olmuştu. O benim için kendimi ölçme fırsatıydı. Sahadaki diğer herkesten başka bir seviyede oynuyordu. Mayo, oyununun kuvvetli yanlarını çok iyi biliyordu ancak o yaştaki oyuncular daha basketbolu yeni yeni çözüyor oluyordu. Top kontrolü çok iyiydi, step back şut atabiliyordu. Daha o yaşta profesyonel oyuncuların sahip olduğu hareketleri vardı. Daha o seviyede olmadığımı bana göstermişti. Oyunumu geliştirmek zorundaydım” diyor.

Karşılaştırma her zaman keyif kaçırıcı bir şey olmak zorunda değil demişti Theodore Roosevelt. Bazen, farkındalık kazanmanızı sağlayabilir. Bu farkındalık, gerçek rekabetçilerin aklının ucundan bile geçmeyen seviyelere çıkmasını sağlayabilir. Bazı NBA oyuncularının zirveye çıkabilmesi için gelmek istedikleri seviyeye gelmek için ne yapmaları gerektiğini anlamaları gerekiyor.

Geçtiğimiz Eylül ayında Rose’un Sam Smith tarafından yazılan “I’ll Show You” ismindeki otobiyografisi yayınlandı. Kitapta Rose’un Englewood’un sokaklarından başlayıp Hall of Fame seviyesine çıkacakmış gibi gözüken ancak yaşadığı sakatlıklarla neredeyse basketbolu bırakma seviyesine gelen kariyeri anlatılıyor. Rose, oyununda gösterdiği gelişim o kadar hızlı ve keskindi ki NBA tarihinin en genç MVP’si haline geldi. Rose tam olarak bu yüzden kitabın ismi için aklında başka bir fikir olduğunu söylüyor.

“Kitabın adını ‘OJ’i Kovalamak’ koyabilirdim. Çok ciddiyiyim. Kitabın adı gerçekten bu olabilirdi” diyor.

Ortaokul ve lise seviyesindeyken Mayo; Rose, Kevin Love, Eric Gordon, Michael Beasley gibi isimlerin bulunduğu sınıfın açık ara en iyi oyuncusu olarak gözüküyordu. Mayo, daha genç yaşta dergi kapaklarına konuk oldu ve takımının oynadığı maçların çok daha büyük salonlarda oynanmasını sağladı. Bir dönem “LeBron James’ten sonraki en iyi genç yetenek” olarak damgalanan Mayo’yu Rose sadece uzaktan izleyebiliyordu. Onun hem oyunundaki detaylara çalışıyordu hem de Mayo’ya hayranlık duyuyordu. Rose, tekrar Mayo ile oynayacağı günün hayalini kuruyordu. Rose, kendi şehrinin tarihindeki en iyi oyunculardan birisi olarak anılmaya başlamıştı. Ancak Rose, sadece Mayo’yu yenerek tatmin olacağını düşünüyordu.

O dönemde utangaç bir çocuk olduğunu söyleyen Rose, “Turnuvalarda oynarken Mayo’yu gördüğümüzde koçlarımla beraber adeta onu takip etmeye başladık. Onunla karşılaştığımızda koçum, Mayo’nun koçuna sürekli laf atıp onun peşinden geldiğimizi söylüyordu” diyor. Rose o dönemdeki koçu Luther Topps’un sürekli onu gaza getirdiğini söylüyor. O dönem hakkında Rose, “Hangi oyuncunun en iyi olduğu söyleniyorsa, onun katıldığı turnuvalara katılıp mücadele etmek istiyorduk.” ifadelerini kullanıyor.

Rose, lisedeki ilk senesini bitirdikten sonraki yaz döneminde Teaneck’te düzenlenen turnuvada Mayo ile tekrar karşılaşacaktı. Ancak sakatlığısebebiyle karşılaşmada oynayamayan Rose, Slam Dergisi’nin All-American takımı için gerçekleştirdiği fotoğraf çekiminde Mayo ile bir araya geliyordu. Fotoğraf çekilirken Rose, Mayo’nun hemen yanında duruyordu ancak oyununu ne kadar geliştirdiğini ona gösteremeyeceği için hayal kırıklığı yaşıyordu. Rose, Mayo hakkında “O dönem Mayo, LeBron’dan sonra hakkında en fazla heyecan duyulan genç yetenekti. Profesyonel bir oyuncudan farkı yoktu. Mayo’nun öyle bir havası vardı ki ne kadar iyi bir oyuncu olduğunun farkındaydı ve bunu oyunundaki her hareketinde gösteriyordu” diyor.

İki hafta Eric Gordon’ın da yer aldığı Rose’un altyapı takımı, Mayo ve Bill Walker’ın yer aldığı takımla Las Vegas’ta düzenlenen turnuvada tekrar karşı karşıya geliyordu. Rose, bu sefer herhangi bir sakatlığın Mayo’nun karşısına çıkmasına engel olmasına izin vermeyecekti. Rose, mücadelede triple-double’a imza attı ancak maçın son topunda Mayo’ya yaptığı faul ile karşılaşmayı kaybetmelerine engel olamıyordu.

Rose o pozisyon hakkında “aslında faul değildi” diyor. “İlk karşılaşmayı hak ederek kazanmıştı ancak ikinci maçta onu zorladığımı biliyorum. Adeta ikimiz bir şov sergilemiştik. O maç, beni daha sıkı çalışmam için motive etti. O maçtan sonra ona karşı nasıl oynadığımı görünce daha sıkı çalışmaya başlamıştım”

Rose, 2007 senesinde McDonald’s All-America maçına kadar Mayo’yu yenmeyi başaramamıştı. Ancak 2007 yılında Rose, Mayo’yu bir hedef olarak görmeyi bırakmıştı. Rose, amacına ulaşmıştı. Kolejdeki ikinci yılında Memphis’i şampiyonluk maçına taşımayı başarırken Mayo’nun takımını da yenmeyi başarmıştı. Rose, 2008 yılında NBA Draft’ının ilk sırasında seçilmeyi başarmıştı. Üçüncü sezonunda Rose, “neden MVP ödülünü kazanmayayaım ki?” diyordu. Ve bunu da başardı.