Tanıklar Anlatıyor: Vince Carter’ın Frederic Weis’ın Üzerinden Geçerek Vurduğu Smacın Hikayesi

08/Eki/20 15:11 Ekim 9, 2020

admin69

08/Eki/20 15:11

Eurohoops.net

Bundan 20 yıl önce Vince Carter, basketbol tarihinin en ikonik smacına imza attı…

by Michael Wallace ve Rob Peterson/ Çeviri: Arma Kaynar/ info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 25 Eylül 2015 tarihinde ESPN‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

2000 Syndey Olimpiyatlarından eve döndükten sonraki aylar boyunca Vince Carter, tüm zamanların en iyi smacını tekrar vurmayı deniyordu. Öyle bir smaçtı ki rakip takım oyuncuları bile kutlamaktan kendilerini alamamıştı. Bu smaç; YouTube, Twitter ve Facebook daha ortalarda yokken yaşanmıştı ve bu yüzden insanlar rahatlıkla izleyemiyordu. 

Öyle bir smaçtı ki, smacı vuran oyuncuyu bile değiştirmeyi başarmıştı. 

Bir gün Carter, Toronto’daki çaylak Mo Peterson ve diğer takım arkadaşlarını antrenmandan sonra etrafına topladı ve hepsini pota altına koyarak 2.18’lik Frederic Weis’ın üzerinden vurduğu smacı tekrarlamaya çalıştı. Her denemesinde, orjinal smaçtan farklı sonuçlar elde ediyordu. 

“Antrenmanlardan sonra kendi aramızda eğlenirdik, ben de takım arkadaşlarımın üzerinden geçerek smaç basmaya çalışırdım. Ya onlara takılırdım ya da yere düşerdim.” diyor Carter. 

“Asla aynı smacı tekrar vurmayı başaramadım.” 

Aslına bakarsanız aradan geçen süre boyunca Vince, bir daha aynı smacı basamadı. Sadece Vince değil, başka kimse bunu başaramadı. 

8 kez all-Star seçilen ve tarihin en uzun kariyerine sahip Vince Carter’ın o gün yaptığını tekrarlaması artık neredeyse imkansız. Bu smaç sadece Carter’ın değil, Weis’ın da hayatını fazlasıyla etkiledi. 1999 draftında New York Knicks tarafından 1. turda seçilen Weis, bu smacın ardından hiç NBA’de oynamadı. Sakatlıklarla boğuştuğu kariyerinin ardından 2011 yılında Weis emekliye ayrıldı. 

Carter ile aynı yaşta olan Weis, smaç pozisyonuyla alakalı bir pişmanlığı olmadığını söylese de yıllar boyunca o pozisyonun tekrarını izlemekten kaçındığını itiraf ediyor. Fransa’da “Ölüm Smacı” olarak anılan pozisyon, adeta değerli bir antika gibi insanların hafızasında yer edinmiş vaziyette. 

“Carter, tarihe geçmeyi hak etmişti.” diyor Weis. “Benim için üzücü olan şey, Carter tarihe geçerken ben de pozisyonda yer alıp insanların gerçekten uçabildiğine birinci elden şahit oldum.” 

Weis, 25 Eylül 200 tarihinde gençlik yıllarından beri Carter ile basketbol oynayan herkesin bildiği bir şeyi öğrendi. 

Koçlar, takım arkadaşları, yorumcular, rakip oyuncular ve şahitlerin gözünden tarihin gördüğü en iyi maç içi smacın hikayesini anlattılar…

  1. Bölüm: Zorlukla Başa Çıkmak

Şu anda bunu düşünmek bile garip geliyor fakat Carter, neredeyse 2000 yılında Olimpiyatlarda mücadele eden kadroda yer alamıyordu. 

Eğer milli takım seçim komitesi, ilk başta verdikleri kararı değiştirmeseydi Carter olimpiyatlara katılamayacaktı. Carter’ın smacı vurduktan sonra yaşadığı duygu patlamasına dikkat edin. Weis’a karşı bireysel bir kini olmadığı kesin. Ancak Carter’ın smaçtan sonraki sevincinde aylardır içinde biriken mutluluk, acı, öfke ve enerjiyi görebiliyorsunuz. 

“O ara çok duygusal bir dönemden geçiyordu.” diyor Raptors’ın koçu Butc Carter. “Bu yüzden biraz deli gibi oynaması gerekiyordu.” 

2000 yılının Ocak ayında Carter, Ray Allen’ın onun yerine milli takımdaki son kadro boşluğunu almasından sonra adeta delirmişti. Allen’ın kadroda yer alacağının açıklanmasından birkaç gece sonra Carter, Ray Allen’lı Milwaukee Bucks’ı mağlup ettikleri maçta 47 sayı ile oynamıştı. Allen, Charles Oakley’nin müdahaleleri sebebiyle maçı morarmış bir göz ve kanayan bir burunla terk etmek zorunda kalmıştı. 

Maçın ardından yaptığı açıklamalarda Allen, “Yaşananların hepsi Olimpiyat kadrosu yüzünden.” demişti. 

Ranking Vince Carter's best dunks from his legendary 2000 NBA Slam Dunk Contest performance | Sporting News

Yaklaşık 1 ay sonra Carter, yaşadığı hayal kırıklığını tarihin en unutulmaz Smaç Yarışması performanslarından birisini sergilemek için kendisine motivasyon aracı olarak kullanmıştı. Carter, bir sonraki gece All-Star maçında Doğu Konferansı adına ilk beş başlıyordu. 

Aynı yılın Mart ayında Carter, sakatlığı bulunan Tom Gugliotta yerine Amerika milli takımına alındı. Allen, Gary Payton, Jason Kidd, Tim Hardaway, Steve Smith, Kevin Garnett, Vin Baker, Antonio McDyess, Alonzo Mourning, Shareef Abdur-Rahim ve Allan Houston gibi isimler Carter’ın takım arkadaşları olacaklardı. 

Carter, Toronto ile ilk playoff macerası New York Knicks tarafından ilk turda süpürülerek bittiğinde kendisine motivasyon aracı olacak başka şeyler bulmuştu. 2000 sezonu ironik şekilde Weis’ın Knicks formasıyla geçireceği ilk yıl olacaktı ancak o Avrupa’da kalmayı tercih etmişti. 

Offseason’ın ilk aylarında da işler Carter için yolunda gitmiyordu. Carter’ın menajeri ve aile dostu Tank Black, para aklama suçuyla karşı karşıyaydı ve Carter da soruşturmanın parçası haline gelmişti. Bu esnada Raptors, koç Butch Carter’ın görevine son verdi ve Tracy McGrady’nin takımdan ayrılarak Orlando’ya gitme kararı alması da iki süperstarın arasının açılmasına sebep oldu. 

Tüm bunlara ek olarak Carter’ın genç kardeşi Chris, Florida’da birkaç kez uyuşturucu sebebiyle göz altına alındı. Eylül ayındaki Olimpiyat Oyunları, sene boyunca büyük bir yük taşıyan Carter için bir kaçış haline gelmişti. 

Antonio Davis, eski Raptors forveti ve NBA yorumcusu: Olimpiyat Oyunları, Carter’ın kafasını dağıtmak için tam olarak ihtiyacı olan şeydi. Özel hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler mi vardı bilmiyorum ama Carter inanılamaz bir hırsla oynuyordu. Keşke her zaman böyle oynasaydı, bence bu Carter’ın iyi bir oyuncu olmasıyla mükemmel olması arasındaki en büyük farktı. 

Tubby Smith, 2000 Amerika milli takımının asistan koçu: Tim Hardaway ve takımdaki diğer oyuncular Vince’ı korumaya çalışıyordu. Turnuvanın ilk maçlarında rakipler bize karşı çok fiziksel oynuyordu. Carter da çok agresif oynuyordu. Carter sıçradığında havada ona vurarak yere düşürmeye çalışıyorlardı. 

Ray Allen, 2000 Amerika milli takım guardı: Turnuvanın kötü adamları bizdik. Carter ile Avustralya guardı Andrew Gaze, Melbourne’de oynanan bir hazırlık maçı esnasında kavga etmişlerdi. Gaze şut atarken Carter ile birlikte yere düşmüşlerdi. Carter sinirli bir şekilde ayağa kalktığında onun üstüne bastı. Bütün salon bizi yuhlamaya başlamıştı. Bir anda turnuvanın kötü adamları haline geldik. 

Tim Hardaway, 2000 Ameika milli takımı guardı: Bize böyle davranmalarına daha fazla izin vermeyecektik. Gary Payton, ben, Vin Baker, Alonzo Mourning hem fiziksel hem de kendi oyunumuzu nasıl oynayacağımızı biliyorduk. Carter’a vurmaya kalkan birisi olduğu zaman ona cezasına ödetmeye karar vermiştik. Takım arkadaşımızı korumamız gerekiyordu. 

Alonzo Mourning, 2000 Amerika milli takım pivotu: Diğer takımların bizden korkmadığını hissettiğimiz ilk seneydi. Her takım en iyi oyununu bize karşı oynuyordu. 1992 ve 1996’daki Dream Team’ler rakipleri çok etkilemişti. Ancak bizim takımımız, o güne kadarki en tecrübesiz Dream Team’di ve rakiplerimiz de hazırdı. 

Tubby Smith: 2000 yılı geldiğinde Dream Team etkisi azalmaya başlamıştı. O sırada takım olarak da bir geçiş sürecinden geçiyorduk. 

Steve Smith, 2000 Amerika milli takım guardı: Alonzo Mourning’in başına gelenler vardı… Çocuğunun doğumunda eşinin yanında olmak için Amerika’ya gitmişti. Takımın yanına geri döndüğünde Zo’nun böbrek sorunları başlamıştı. O sürecin sonunda Zo’ya böbrek nakli yapılması gerekti. Doğal olarak o dönemde Zo pek kendinde değildi, buna rağmen iyi oynadı. Bunun dışında çok bir sorun yaşamadık. Gary ve Jason Kidd takıma liderlik ediyordu ve kadroda Kevin Garnett ile Vince Carter vardı. 

Tim Hardaway: Biz bir aileydik ve birbirimize yardımcı olmaya çalışıyorduk. 

Alonzo Mourning: Amerika’ya dönmem gerektiği için Fransa maçını kaçırmıştım. Carter’ın büyülü anını kaçırmıştım. Aslında tam olarak kaçırmadım, çünkü nereye gitsem insanlar bunu konuşuyordu. Bir sonraki gün antrenmana geldiğim anda takımdaki herkes bana pozisyonu anlatıyordu. Televizyon diye bir şeyin icadından haberleri yokmuş gibiydi ve bütün takım çok heyecanlıydı. 

Tubby Smith: O dönemde en çok etkilendiğim şey Carter’ın tavrı olmuştu. Asla çok havalanmıyordu ya da moralini çok bozmuyordu. Her zaman aynı iş etiği ve enerjiye sahipti. Takımdaki açık ara en çok yönlü atletti. Buna rağmen her zaman çok mütevazıydı. Gary Payton gibi sürekli konuşmuyordu, etrafında sürekli insanlar olmuyordu. Ancak diğer oyuncuların genç yaşına rağmen ona çok saygı duyduğunu biliyordum.

Tim Povtak, gazete yazarı: Fazlasıyla şaşırdığımı hatırlıyorum. İnsanlar sürekli olarak Carter’ın daha azimli olduğunu ve muhteşem bir oyuncu olmak için çabaladığını konuşuyordu. Anne kuzusu olduğuna dair birçok söylenti vardı. Bunların hiçbirinin Carter’ı rahatsız etmediğine her zaman şaşırmıştım. Ancak Carter’ın nasıl bir oyuncu olacağını ilk o gün hissetmiştim.