Jan Vesely: “Fenerbahçe’de Maksimum 2 Yıl Kalırım Diyordum, Ne Oldu Anlamadım”

19/May/20 13:35 Mayıs 19, 2020

admin69

19/May/20 13:35

Eurohoops.net

Fenerbahçe Beko’nun yıldız ismi Jan Vesely, Eurohoops’un canlı yayınına konuk oldu.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague ve ING Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Fenerbahçe Beko’nun yıldızı Jan Vesely, Eurohoops’un Instagram canlı yayınına konuk oldu.

2018-19 sezonunda normal sezon MVP’si olan Vesely‘nin açıklamalarından satırbaşları:

EuroLeague’in dönüşü hakkında: “Basketbol oynamayı çok isterim ama bence sağlık açısından ihtimal dahilinde değil. Sahadayken kafaca rahat hissetmek, işime %100 konsantre olmak isterim ama bu zor gözüküyor…”

Ne zaman basketbola aşık oldu: “Çekya’daki küçük bir bir köyde yaşıyordum. Sadece basket takımı vardı. Annem voleybolcu ama voleybol takımı yoktu, seçme şansım da yoktu. Kardeşim ve ben de basketbola başladık. 11-12 yaşındayken idmana çağırdılar gittim, çok sevdim. Tabii o zamanlar profesyonel olma gibi bir durum yoktu tabii, hobi olarak bakıyordum.”

Ne zaman profesyonel olmaya karar verdi: “16 yaşındayken Ostrava’daki koçum ‘sana sunabileceğim daha fazla bir şey yok’ dediğinde. ‘Senin başka başka yere gitmek gerek, yoksa bu seviyede kalırsın’ demişti. Slovenya ve İspanya ihtimalleri vardı. Annem ve babamın profesyonel sporcular olması işime geldi. Profesyonel olmak için neler yapılması gerektiğini biliyorlardı. Slovenya’ya gittim ben de.”

Slovenya’daki yılları: “Hiç kolay değildi. Ailemin işi vardı Çekya’da. Kardeşim de 10 yaşındaydım. Gittim oraya… İngilizce bilmiyorum, Slovence bilmiyorum. El kol hareketleriyle iletişim kurmaya çalıştım. Herkes de destekleyiciydi tabii. Aileden biri oldum hemen. Yabancı gibi görmediler beni. Bu çok yardımcı oldu. İlk yılımda FIBA kuralları yüzünden oynayamadım. Sadece okul takımı için oynayabildim. A Takımı izliyordum, idmanlara katılıyordum. İngilizce öğrendim, Slovence öğrendim biraz da. Oradaki koçumla hala iletişim halindeyim. Çok yardımcı oldu bana.”

Partizan yılları: “18-21 yaşları arasında orada kaldım. Kariyerimin en iyi yıllarıydı. Sadece basketbol değil, hayat açısından da. İnsanlar beni Slovenya’daki gibi kabullendi. Orada ilk günümü hatırlıyorum. Soyunma odasındaydım. Kaptan Bozic’le İngilizce konuşmaya başladım. Durdurdu beni, burada İngilizce konuşamazsın dedi. İlk 2 ay dalga geçtiler benle. Neyse ki Slovence ve Sırpça arasında çok fark yok, o yüzden 4 ayda öğrenebildim. Şimdi akıcı şekilde konuşuyorum. Oradaki zamanlarım muhteşemdi. Kupalar, zaferler, arkadaşlarım… Yaz döneminde de zaten Çekya – Sırbistan arası yaşıyorum.”

Kızılyıldız derbileri hakkında: “Onlara karşı oynamak müthişti. İlk yılımda anlayamadım bu nefreti. Ekstra motivasyon veriyor bize. Ne kadar önemli olduğunu biliyorsun. Düğünümdeki sağdıçım Kızılyıldız taraftarı. Maçlardan önce pek konuşmuyoruz, küfürleşiyoruz. Maç sonrası tekrar arkadaş olmaya dönüyoruz. O maçları oynamak harikaydı. Rakip iyi olmasa bile farketmiyor, odaklanmanız lazım. 3 yıl boyunca dominanttık, tüm kupaları aldık Balkanlar’da.”

NBA’de draft edilmesi hakkında: “Hayallerin gerçek olmasaydı. Küçükken profesyonel olmayı bile düşünmüyordum. Önce Slovenya sonra Sırbistan ile hayallerimi biraz daha büyüttüm. Draft edildiğim için mutluyum. Harika bir tecrübe değildi ama mutluyum yine de.”

NBA’deki tecrübe: “Her şey çok hızlı gelişti. Lokavt senesi draft edildim. 4 ay falan sürdü sanıyorum, ben de hazır değildim. Şok yaşıyordum sanırım. Wizards da rebounding yapıyordu, takımdaki durumlar iyi değildi. Tüm bu faktörler bir arada olunca… Ne söyleyeceğimi de bilmiyorum aslında. Partizan gibi genç bir takımdan geldim. NBA’de çok farklı bir yapı, çok farklı yapı vardı. Benim için 20-25. sıralardan draft edilmek daha iyi olurdu. Sistemi oturmuş bir takıma gitmek daha iyi olurdu.”

EuroLeague’de Son 10 Yılın Takımı’na seçilmemesi üzerine: “Hiç canımı sıkmadı. Çünkü Son 10 Yılın Takımı’na seçilmeyi hakettiğime inanmıyorum.”