NBA Hakemlerinin Gözünden Fanus: Nasıl Başa Çıkıyorlar?

25/Ağu/20 13:10 Ağustos 25, 2020

admin69

25/Ağu/20 13:10

Eurohoops.net

Orlando Fanusunda oyuncular ve koçların değişen şartlara ayak uydurması gerekiyordu… Peki ya hakemler içinde bulundukları bu yeni ortama nasıl uyum sağlıyor?

by Tim Bonteps, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 22 Ağustos 2020 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Dallas Mavericks’in yıldız oyuncusu Luka Doncic yerde yatıyordu. Milwaukee Bucks karşısında potaya doğru giderken yapılan müdahaleden sonra faul düdüğü çıkmamıştı. Doncic’in koçu Rick Carlisle, tıpkı bütün koçların yaptığı gibi oyuncusunu savunmak için hakemlere bağırmaya başlamıştı.

“Dört kez faul yapıldı!” diye tekrar tekrar hakem David Guthrie’ye bağırıyordu Carlisle ve bu isyanı teknik faul almasıyla sonuçlanmıştı.

Benzer bir reaksiyonu takımının Boston Celtics karşısında oynadığı maçta Portland Trial Blazers koçu Terry Stotts da vermişti. “Bu tam bir saçmalık!”

İki koçun da isyanı boş AdventHealth Arena’nın en üst katından bile duyulabiliyordu. Salonda koçların sesini bastıracak taraftarlar yoktu. Orlando Fanusunda oynanan maçlar esnasında sahadaki oyuncuların ve koçların birçok şikayeti maçı televizyonları başından izleyen seyirciler tarafından duyulabiliyordu. 

Florida’da ESPN Wide Word of Sports Complex’te oynanan maçlarda taraftar seslerinin olmaması oyuncular, koçlar ve hakemler arasında yeni bir dinamiğin oluşmasına sebep oldu. 

Hakem Josh Tiven, bu durumu “10 yıllık kariyerim boyunca benden 25 metre ötedeki bir yardımcı koçun ‘Şu düdüğü çalın artık’ diye bağırmasını hiç duymamıştım. Ancak Orlando’daki maçlarda bu isyanları duyabiliyoruz.” diyerek anlatıyordu. 

Orlando’da oynanan maçlar esnasında hakemlerin de maç yönetimi sırasındaki yaklaşımlarını tekrar gözden geçirmesi gerekti. Tam olarak görmedikleri bir pozisyonda faulün sesini duyabiliyorlardı. Peki böyle bir durumda nasıl bir tutum izlemeleri gerekiyordu? Bir yandan hakemlerin her kararlarından sonra oyunculara ve koçlara yaptıkları açıklamaların seyirciler tarafından duyulduğunu biliyorlardı. Oyuncuların maç esnasında verdikleri tepkiler herkes tarafından duyulabiliyorken bu durumu nasıl idare etmeleri gerekiyordu? 

26 yıllık hakem James Capers, ligin en tecrübeli hakemlerinden birisi. O da bu durum hakkında “Sıra dışı bir deneyim oluyor. Daha önce böyle bir şey yaşayacağımızı hiç düşünmemiştik. Bu sıra dışı şartlara hızlı bir şekilde ayak uydurmaya ve elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullanıyor. 

Hakemler doğal olarak oyuncuların saha içerisindeki şikayetlerini duymaya alışıklar. 

NBA hakem komitesinin başkan yardımcısı olan Monty McCutchen gülerek “Hakemlerimiz maçları yönetirken oyuncuların hemen yanında oluyorlar. Bu şikayetleri duymaya tabii ki alışıklar” diyor. 

Seyircilerle dolu NBA salonlarında sesleri zar zor duyuluyorken oyuncuların ve koçların hakemlere bağırması farklı bir şey. Ancak bu dialoglar boş salonlarda gerçekleşirken ve televizyonları başında maçları takip eden seyirciler tarafından duyuluyorken işler fazlasıyla değişiyor. 

Geçtiğimiz günlerde Utah Jazz ile Denver Nuggets arasında oynanan playoff maçında bu durumun en net örneklerinden birisi yaşandı. 

Üç sayılık atış kullanan Jordan Clarkson, şut esnasında Jamal Murray’nin kendisine faul yaptığını düşünüyordu. Clarkson, savunmaya dönerken bağırarak en yakınındaki hakem Curtis Blair’e bunu söyledi. Pozisyon devam ederken Blair daha fazla bu şikayetlere dayanamadı ve Clarkson’a teknik faul çaldı. 

Bunun üzerine Utah Jazz koçu Quin Snyder, Jamal Murray teknik faul atışını kullanırken sahanın öbür tarafından hakemlere bağırmaya başladı. Snyder bağırırken bir yandan da el jestleriyle şikayetini hakem Blair’e belli etmeye çalışıyordu.

Bu hareketler hakem Scott Foster’ın bakış açısından Quin Snyder’a teknik faul çalmak için yeterliydi.

Foster’ın kararından sonra Snyder, bu sefer Foster’a “Bu da ne böyle?” diye bağırmaya başladı ancak tecrübeli hakem, bu şikayetin üzerine surat ifadesini bile değişmiyordu. Biraz sakinleşmek için birkaç adım uzaklaşan Snyder, hala tamamen sakinleşmemişti ve tekrar bağırmaya başladı. 

“Bu çok kötü bir karar Scott” diyordu Snyder. “Kendi oyuncum hakkında konuşuyordum!”

Bu, herhangi bir playoff maçında rahatlıkla karşılaşabileceğiniz bir durumdu. Ancak bu karşılaşma seslerin rahatlıkla duyulabileceği boş bir salonda oynanıyordu ve sadece salonda bulunan herkes tarafından değil televizyonları başında maçı izleyen basketbolseverler tarafından da duyulmuştu. 

Bu tarz anları, herkes tarafından farkedilebilecek şekilde yaşamak 45 hakem için yeni bir deneyim ve Capers gibi hakemler de bu tarz durumlar yaşanmadan önce bunun üzerine düşünmeye başlıyorlar. 

“Bizim için, içinde bulunduğumuz şartlara adapte olabilmek için yapmamız gereken şey oyuncuları ve koçları olaylar büyümeden mümkün olduğu kadar sakinleştirebilmek.” diyor Capers. “Buradaki sorun oyuncuların ve koçların kabul edilemez şeyler söylemeleri değil, söylediklerinin herkes tarafından duyulabiliyor olması.”

Normal şartlar aslında asla gerçekleşmemesi gereken diolaglar da şu anda bu denklemin bir parçası haline gelmiş durumda. Örnek olarak sahanın öbür tarafında benchin arkasında oturan birisinin ne söylediği normal maçlar esnasında hakemler tarafından duyulmuyordu bile. Ancak şu anda salondaki her ses herkes tarafından duyulabiliyor ve bu da hakemlerin maç esnasındaki düzeni sağlamasını zorlaştırabiliyor. 

“Bu konu hakkında daha önce konuştuk. Herkesin biraz daha sakin olması gerekiyor.” diyor Tiven. “Böyle bir ortamda, görev yaptığımız 25-30 yıllık dönem boyunca hiç duymadığımız şeylere şahit olabiliyoruz… Lig yönetimi de bizimle bu konu hakkında konuştu ve bu tarz anları iyice tartmamız gerektiğini, mecbur kalmadıkça teknik faul çalmamamızı istedi. Ama burada farklı durumların gelişmesine de açık kapı kalıyor.”

Oyuncular, koçlar ve hakemler arasındaki bu etkileşimler şu anda çok daha geniş kitleler tarafından takip edilebiliyor. Televizyon başında maçları takip eden seyirciler, hakemlerin verdikleri herhangi bir kararın ardından hakem masasında pozisyonu açıklarken söylediklerini duyabiliyorlar. Tıpkı NFL hakemlerinin maçlar esnasında yaptıkları açıklamaları seyircilerin duyabildiği gibi. 

“Hakem Tyler Ford, hakem ekiplerinin Ed Hochuli’sinin (Geçtiğimiz yıllarda emekli olan ünlü NFL hakemi) kim olduğuna karar vermeye çalışıyor.” diyor Tiven. “Maçları izliyor ve kararları verirken kimin ortamı iyi kontrol edebildiğine bakıyor.” 

Aradaki fark şu ki NFL hakemleri bir karar verdiklerinde bunu bütün stadyuma anons ediyorlar. Bu oyunun doğal sürecinin içerisindeki bir olay. Ancak NBA’de bu kararların duyulmasının sebebi salonların tamamen boş olması. Hakemler de verdikleri her kararın ve yaptıkları her açıklamanın milyonlarca insan tarafından net şekilde duyulduğuna alışmaya çalışıyorlar. 

“Yönettiğim ilk iki maçta toplam 6 farklı pozisyonu hakem masasına gelerek izlemem gerekti. Bu maçların ardından beni televizyonda gören neredeyse 100’den fazla kişiden mesaj aldım.” diyor hakem Capers gülerek. “İlk hazırlık maçından sonra gayet mutluydum, çünkü bu sürecin nasıl işleyeceğini anlamıştım. Daha sonra maç kasetini izlerken insanların bizim karar verme sürecimizin nasıl ilerlediğini ve pozisyonlarda nelere dikkat ettiğimizi, ne kadar sıkı çalıştığımızı anlayabileceklerini düşündüğüm için mutlu oldum.”