By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net
Bu yazının tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?
Maçlarına devam eden ligler oldu ancak yaşadığınız ülkede spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor.
Ancak hasret sona erdi!
ING Basketbol Süper Ligi, 26 Eylül itibarıyla yeniden hayatlarımıza giriş yapıyor. Yerel liglerin pek de dikkate alınmamaya başladığı bir dönemde pandemi bizleri öyle bir vurdu ki, basketbolun kendisine muhtaç kaldık.
Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya bugün başlıyoruz.
İlk olarak ele alacağımız ekip bu sezondan itibaren farklı bir uluslararası turnuvada -EuroCup’tan FIBA Şampiyonlar Ligi’ne geçtiler- mücadele edecek olan Darüşşafaka Tekfen. Fazla lafı uzatmadan, hazırsanız başlayalım!
Selçuk Ernak’ın Kumandasındaki Yapı
Selçuk Ernak, o zamanki adıyla Banvit’teki başarılarıyla adını Süper Lig’deki üst seviye yerli koçların arasına yazdırmış ve Sakarya Büyükşehir Belediyesi’ni de TBL’den seviye yükselterek herkesin gözünde olumlu bir profil oluşturmuştu.
Aralık 2018’de Türkiye’nin köklü basketbol ekiplerinden Darüşşafaka‘yla yolları kesişen tecrübeli başantrenör, ilk sezonunda elbette takımı yarıda devralmıştı ve çok büyük bir beklenti içine girilmemişti. Ancak o haftaya kadar ligde oynadığı 9 maçta sadece 2 galibiyet alan Daçka’da değişim, kendisini göstermeye başladı.
Ligde sezon sonuna kadar 21 maçta 10 galibiyet alarak bir toparlanma sürecine girdiler. EuroLeague’de işler hiç istedikleri gibi gitmedi ancak ellerinde buna çok da uygun bir ekip yoktu. Hele ki 2016-17 sezonunda uygulamaya koyulan yeni formatın zorluk derecesini ekstra arttırdığı bir ortamda, özellikle de son EuroCup şampiyonu olarak EuroLeague’de yer aldıklarını düşünürsek…
Koç Ernak’ın Yeşil-Siyahlılar’daki ilk tam sezonu ise 2019-20 sezonuydu. Tabii, pandemi sebebiyle ne kadar “tam” bir sezon oldu, orası tartışmaya açık ancak Darüşşafaka adına iyi sinyaller aldığımız bir sezondu kesinlikle.
Bunun altında yatan sebeplerden birisi takımın kesinlikle iyi oluşturulmuş bir mühendislik ürünü olmasıydı. EuroLeague’de mücadele ettikleri kadroya bir bakıp ardından geçen sezonun rotasyonuna bir göz gezdirildiği zaman arada oynanan oyundan daha büyük bir fark olduğunu görmek mümkün.
Yazının başlığına ilham veren “transferde istikrar” kullanımı da tam olarak buradan geliyor. Türkiye’de ve Avrupa’da boy gösteren bir takımın oluşturulmasında, G-League ve Avrupa’nın görece zayıf liglerinin (özellikle İsrail’den gelen oyuncular) piyasasına hakim yöneticilerin ne denli büyük görevi olduğunu artık anlatmaya lüzum bile yok.
Geçen sezon Bonzie Colson, Gary Browne ve Johnny Hamilton gibi isimlerin gösterdikleri performansları hatırlayın. Bunlar tam anlamıyla birer transfer başarısı olmakla birlikte ayrıca koç meziyeti olarak görülmesi gereken bir olgu.
Ancak onlara ilişkin sahada özellikle en çekici olan şey, Kartal Özmızrak – Doğuş Özdemiroğlu ikilisinin yabancı oyuncularla harika bir harmoni içerisinde verimli olarak kullanılmasıydı. Bu elbette öznel bir görüş olsa da birçok okuyucumuzun buna katılım göstereceğine inanıyorum.
Doğuş’un savunmasından geçen sezonun öncesinde de herkes haberdardı, Kartal’ın potansiyeli de pek tabii biliniyordu. Fakat öyle bir an geldi ki, Doğuş bir anda ligin en önemli bench oyuncularından birisi halini alırken Türkiye Kupası’nda Kartal da skorer performanslarıyla takımı finale kadar taşıdı.
O turnuvada da sahiden çok iyi iş çıkarmışlardı.
EuroCup’ta Virtus Bologna’ya pek de hoş olmayan şartlar altında kaybederek elenen Daçka, orada da daha ileri gidebilecek bir takımdı. Tabii, sezon tümüyle iptal olduğu için bunları tartışmanın da pek bir alemi yok artık.
Nitekim yeni transferleri ve takıma ilişkin beklentileri de değerlendireceğiz ancak geçen sezonki Darüşşafaka Tekfen profili, BSL’de EuroLeague’e oyuncu çıkarabilecek diğer yapılanmalarda da olduğu gibi kadroya katılan isimlerle devam ettirilmek zorunda. Bu noktada Selçuk Ernak’ta karar kılan Daçka’da bu konuda ısrarcı olmak en büyük hedeflerden birisi olmalı.