Wendell Alexis: Buz Adam

18/Eyl/20 13:35 Eylül 18, 2020

admin69

18/Eyl/20 13:35

Eurohoops.net

“Avrupa Basketbolunun 101 Büyüğü”, 2018 yılında EuroLeague basketbol tarafından hazırlanan ve 60 yıllık Avrupa basketbolu tarihi boyunca oyunu günümüzdeki noktasına getiren isimleri onurlandıran bir listedir. 1969 yılından beri Avrupa Basketbolunu takip etme şansı yakalayan yazar Vladimir Stankovic, oyuncuların hikayelerini paylaşarak Avrupa Basketbolunun dünya çapındaki oyuncuları nasıl etkilediğini gözler önüne sermek istiyor.

by Vladimir Stankovic, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 1 Haziran tarihinde EuroLeague’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Wendell Alexis ile alakalı hafızamı canlandırmaya çalışırken 1989 yılında oynanan İtalya Ligi final serisinin beşinci maçına rastladım. Enichem Livorno ile Philips Milan’ın karşılaştığı final serisinin ilk maçını Livorno, Alexis’in 39 sayılık performansıyla kazanmayı başarmıştı. Serinin ikinci ve üçüncü maçlarını Milan kazandıktan sonra dördüncü maçı Livorno kazanarak seriye denge getirmişti. Finalin bitmesine 20 saniye kala Milan, 1 sayıyla öndeydi ve top da Milano ekibindeydi. Mike D’Antoni, topu 5 saniye kadar tuttuktan sonra pasını Roberto Premier’e attı ve o da şutunda isabet bulamadı. Devamındaki Livorno hızlı hücumunda Andre Forti basketi buldu ve Livorno mücadeleyi 87-86 kazanarak şampiyonluğa uzandı.

Maçın bitmesinin ardından saha kutlama yapan taraftarla dolmuştu. Hatta Premier’e saldırmaya çalışanlar bile oldu. Final karşılaşmasının kahramanı ise 33 sayı ile oynayan Alexis’ti. Ancak bu şampiyonluk, tarihin en kısa süren şampiyonluklarından birisi olmuştu. Maçın bitiminin ardından soyunma odasında son pozisyonu tekrar izleyen hakemler, basketin süre dolduktan sonra atıldığına karar verdiler ve şampiyonluk Milan’ın eline geçti.

Bu an, Alexis Wendell’in başarılarla dolu uzun kariyerinin sadece bir sayfasıydı. Avrupa’da oynamış tarihin en iyi Amerikalılarından birisi olan Alexis, Avrupa’da oynamış Amerikali oyunculardan 12 kişilik bir kadro yapsaydık forvet pozisyonu için en önemli adaylardan birisi olurdu. 2.04 boyundaki çok yönlü oyuncu, genellikle uzun forvet oynuyordu ancak iyi bir şut yeteneğine sahip olduğu için zaman zaman kısa forvet ve hatta şutör guard pozisyonlarında da görev alıyordu. O, komple bir hücum oyuncusuydu. Gerçek bir skorerdi ancak uzun kolları sayesinde takımına ribaundlarda ve savunmada da katkı verebiliyordu.

İlk Durak: Valladolid

Golden State Warriors, 1986 yılının NBA Draftında Alexis’i 59. sıradan draft etti. Ancak daha sonra Alexis’i kadroya almayarak Avrupa basketboluna büyük bir iyilik yapmış oldular. Üniversite kariyerinde Syracuse ile muhteşem istatistikler yakalayan Alexis, NBA’de bir şansı olmasını bekliyordu ancak bu şans onun karşısına çıkmadı. O da aynı kaderi paylaşan birçok oyuncu gibi şansını okyanus ötesinde denemeye karar verdi. İspanya’nın Valladolid takımıyla sözleşme imzalayan Alexis, kağıt üzerinde mütevazı bir takımla anlaşmıştı. Ancak Valladolid, Alexis’ten üç yıl sonra kadrosuna Arvydas Sabonis’i de katacaktı. Valladolid’in bir yıldız oyuncuya sahip olduğunu anlaması için Alexis’in sadece iki maç oynaması yeterli oldu. Sezonu 18.2 sayı ortalamasıyla bitiren Alexis, Clesa Ferrol karşısında 40 dakika sahada kaldığı mücadelede 44 sayı atarak kariyer rekorunu kırdı. 1987 yazında ise Real Madrid, Alexis’i kadrosuna kattığını açıkladı. Alexis, Madrid’in o yaz döneminde Jose Luis Llorente ve Fernando Martin’in arkasında yaptığı üçüncü transferdi.

Real Madrid‘in efsane oyuncularından ve koçlarından Lolo Sainz, Alexis’in transferi arkasındaki faktörün kendisi olduğunu bana şu şekilde söylemişti:

“Sadece ribaund alabilen değil aynı zamanda şut da atabilen bir uzun forvet arıyorduk. O dönemde oyuncu pazarında bu tarz oyuncular çok sık bulunmuyordu. Bu yüzden Wendell’i hedefimize aldık ve turnayı gözünden vurduk diyebiliriz. O muhteşem bir oyuncuydu. Takımımıza çok iyi uyum sağlamıştı, asla sorumluluktan kaçmıyordu. Sahada birçok şeyi yapabildiğini bildiği için kendisine çok büyük bir güveni vardı. Aynı zamanda fiziksel olarak da çok iyi durumdaydı ve savunma oynayabiliyordu. Uzun kolları sayesinde bütün rakiplerini savunabiliyordu.”

İnternette Alexis’in karakterini muhteşem şekilde özetleyen bir video da mevcut. Cibona ile Real Madrid’in oynadığı Koraç Kupası finalinde serinin ilk maçını Madrid ekibi kendi evinde 102-89 kazanmıştı. Fernando Romay ve Brad Branson, 25’şer sayı ile oynarken Alexis de 21 sayılık katkı yapmıştı. Ancak maçın hareketi, Alexis’in 2.15 boyundaki Hırvat pivot Franjo Arapovic’in üzerinden vurduğu smaçtı. Alexis, aynı karşılaşmada Drazen Petrovic’i savunmak için de gönüllü olmuştu ve Petrovic’in kötü bir şut yüzdesiyle sadece 21 sayıda kalmasını sağlamıştı.

Serinin ikinci maçında Petrovic, 47 sayı ile oynadı ancak Cibona karşılaşmayı 94-93 kazanabildi. Bu yüzden kupanın sahibi ikili averajla Real Madrid oldu. Bu kupa, Wendell Alexis’in Avrupa arenasında kazandığı ilk şampiyonluktu. Alexis, henüz sadece 25 yaşındaydı ve kariyerinin zirve dönemine giriyordu. Sezonu Valladolid’deki gibi 18.0 sayı ortalamasıla bitiren Alexis, playofflarda ise sayı katkısını 18.7’ye kadar çıkarmayı başarmıştı. Ancak Madrid, final serisini Barcelona’ya 3-2 kaybederek şampiyonluktan olmuştu. Bunun üzerine Alexis, iyi bir performans göstermesine rağmen yabancı sınırı nenediyle Real Madrid’den ayrılmak zorunda kalmıştı. Real Madrid, o esnada Drazen Petrovic ve Johnny Rogers ile çoktan sözleşme imzalamıştı bile.

Yarım Saatlik İtalya Şampiyonluğu 

Alexis, bir sonraki takımı olarak İtalya Liginin mütevazı takımlarından Livorno’yu seçmişti. Bu tercihinin sonunda Alexis, sadece yarım saat süren bir İtalya şampiyonluğu yaşadı. Livorno formasıyla skor anlamında iki muhteşem sezon geçiren Alexis, bir yıl 20.3 bir yıl ise 19.4 sayı ortalamalarıyla oynadı. Daha sonra Ticino Siena’ya transfer olan Alexis, 20.3 sayı – 5.9 ribaund ortalamalarıyla oynadıktan sonra Trepani’ye transfer oldu. İtalya’da geçirdiği en iyi iki sezonu burada geçiren skorer oyuncu 1991-92 sezonunda 25.2 sayı – 7.8 ribaund üretirken bir sonraki sezon 25.8 sayı – 8.3 ribaund ortalamaları yakaladı. Alexis’in bir kez daha büyük bir takımla sözleşme imzalamasının vakti gelmişti. O da bunu Maccabi Tel Aviv‘in yolunu tutarak gerçekleştirdi. 1993-94 yılında İsrail şampiyonluğu yaşayan Aleis, MVP ödülünü de kazandıktan sonra bir kez daha İtalya’ya dönme kararı aldı. Reggioe Calabria formasıyla alışılmış performansını segileyen Alexis, 20.9 sayı – 6.9 ribaund ortalamaları yakaladı. Bir sonraki sezon Fransa’nın PAris Levallois takımına transfer olan Alexis burada ise maç başına 22.5 sayı ve 5.5 ribaund ile oynadı.

Onun gibi harika bir oyuncu ile Real Madrid ve Maccabi Tel Aviv dışında hiçbir büyük takımın ilgilenmemiş olması gerçekten aklıma yatmıyor. Ancak bununla birlikte ALBA Berlin, takımın büyüme projesinin en önemli adımı olarak Alexis’i belirlemişti. 1996 yazında 32 yaşındaki Alexis, ALBA’ya transfer oldu ve sonraki altı sezonunu burada geçirdi. Bu süre boyunca 6 Almanya şampiyonluğu ve 3 Almanya Kupası kazanan Alexis, kulüp tarihinin en skorer oyuncusu oldu ve taraftarların sevgilisi haline geldi. Yıllar boyunca ALBA Berlin’in genel menajerliğini yapan Marco Baldi, Alexis’in kulüpteki rolü hakkında ise şunları söyledi:

“Wendell Alexis sadece ALBA Berlin tarihinin en büyük oyuncularından birisi dğeil. O benim uzun süredir arkadaşım olan ve çok büyük saygı duyduğum muhteşem bir karakter. Onunla birlikte inanılmaz başarılar yakaladı. Onun burada oynadığı 6 yıl boyunca üst üste 6 Almanya Şampiyonluğu kazandık ve EuroLeague’te önemli bir takım haline geldi. Wendell, hala ALBA Berlin tarihinin en skorer oyuncusu. Burada geçirdiği zaman içerisinde taraftarlardan ‘Buz Adam’ lakabını aldı ve 2012 yılının Eylül ayında onun 12 numaralı formasını bir törenle emekliye ayırdık. Onun burada oynadığı son maçın üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen 7o00 taraftar o gün salondaydı. O ALBA tarihinin en önemli figürlerinden bir tanesi.”

Baldi’nin de söylediği gibi Alexis’in 12 numaralı formasını emekli etmek doğru olan hamleydi. Çünkü onun 12 numaralı formasını başkasının giydiğini hayal etmek bile çok zordu. ALBA Berlin fomasıyla 341 maça çıkan Alexis, bu karşılaşmalarda 5,922 sayı üretti. 1998 Dünya Şampiyonasında NBA’deki lokavt sebebiyle Amerika’nın gönüllü olan oyuncuları turnuvaya katılmıştı. Alexis, Bronz madalya kazanan takımın en skorer ikinci oyuncusuydu ve maç başına 11.6 sayı – 4 ribaund ortalamalarıyla oynamıştı.

2001-2002 sezonunda modern EuroLeague’de yer alma şansını da yakalayan Alexis, maç başına 16.4 sayı ve 4.4 ribaund ortalamaları yakaladı. Bu sezonu da Alexis, ALBA’nın en skorer oyuncusu olarak tamamlamıştı.