2020-21 EuroLeague: Seyircisiz Yeni Normal Hangi Takımı Nasıl Etkileyecek?

21/Eyl/20 10:48 Eylül 21, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

21/Eyl/20 10:48

Eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de taraftarsız tribünler takımları nasıl etkileyecek?

by Stelios Toromanidis / info@eurohoops.net

Son yıllarda zaman zaman takımlar aldıkları cezalar nedeniyle seyircisiz tribünler önünde oynadılar ancak bütün bir sezonun boş tribünlere oynanması ya da çok düşük bir yüzde ile salonlara seyirci kabul edilmesi (her ülkenin alacağı kararlara bağlı olarak) daha önce görmediğimiz bir şey. Kulüplere verebileceği mali hasarın dışında bazı takımların maçları kaybetmesine ya da sezonu daha düşük veya daha yüksek seviyelerde bitirmelerine bile sebep olabilir.

Eurohoops da bu bağlamda gerekli araştırmayı yaptı ve bu sezon EuroLeague’de oynayacak takımların modern EuroLeague’de iç sahada oynadığı maçlardaki performanslarını inceledi. Hâliyle hangi takımların iç sahada, taraftarlarının önünde oynadığında ne kadar başarılı olduklarına dair bir sonuç da elde etmiş olduk.

Takımlar için taraftarlar bir altıncı oyuncu mu yoksa takımlar dolu tribünlerden etkilenmiyor mu?

Sahada oynayan taraftarlar değil de oyuncular olduğu için oyuncuların tribünlerden etkilenmediğini söyleyenler olabilir. Öte yandan oyuncu ve koçların söylediği “Taraftar, takımımızın altıncı oyuncusu oldu” şeklinde demeçlere de tanıklık ediyoruz.

İki iddianın da altı boş değil zira ikisinin de doğru temelleri var ancak işin gerçeği, ikisinin ortasında bir yerde. Evet, sahada kendisinden ne istendiğini bilen çok iyi bir takım, seyirci faktöründen bağımsız olarak konsantrasyonunu kaybetmiyor ve neticede en zorlu salonlarda bile kazanmasını başarıyor. Ancak diğer yandan bazı takımların da seyircileri ile üst düzey bağlarının performanslarını zirveye çıkardığını, bunun da istatistiklere yansıdığını gördük.

Basketbol, adil bir spor ve genelde ev sahibi avantajından bağımsız olarak hak eden kazanıyor. Ancak aynı zamanda kağıt üzerindeki iyi takımın iyi olmadığı günler veya favori olmayan takımın potansiyelinin üzerine çıktığı günler oluyor. Ayrıca zaman zaman dengeli geçen maçlarda taraftar faktörü ile bir taraf galip gelebiliyor. Hatta bazen takımlar, “tembel” rakipleri karşısında taraftarlarından aldıkları güç ile daha tutkulu ve konsantre bir oyun sergilemeye başlıyorlar.

Bazı takımlar için (özellikle de görece daha zayıf takımlar için) taraftarların olmaması takımın gücüne büyük bir darbe vurabilir.

Tüm bunlar varsayımsal düşünceler elbette zira kimse takımların yeni normalde nasıl reaksiyon göstereceğini bilmiyor. Geçmişte bu konuda bir deneyim yaşamadık dolayısıyla konuya dair sağlıklı çıkarımlar yapamıyoruz. Yapılan tahminler yalnızca geçmişte kısıtlı veriler ile yapılabiliyor ve biz de o verileri size sunuyoruz.

Geçmişteki verilerden elde edildiği üzere bu sezon taraftarların olmaması, en çok daha zayıf takımları etkileyecek zira aşağıdaki tabloda görebileceğiniz üzere bu takımlar, kendi evlerinde deplasmana oranla çok daha fazla galibiyet alabiliyor.

Elbette “ev sahibi” olma kavramı, yalnızca taraftarların varlığı ile ilgili değil çünkü “evde” oynamak birçok açıdan avantajlı. Oyuncuların günlük antrenmanlarını yaptıkları sahalarda oynuyor olmaları, burada psikolojilerinin daha az etkilenmesi, salona uyum sağlamak zorunda olmamaları ve seyahat etmek zorunda kalmamaları gibi faktörler de önemli avantajlar ama taraftarlar, ev sahibi avantajının %90’ını oluşturuyor.

Bayern Münih, kendi evinde büyük destek görürken CSKA Moskova için büyük bir değişim olmuyor:

Elimizdeki verilere göre en büyük sorunu Bayern Münih yaşayabilir zira aldıkları 37 galibiyetin 27’si (%73) evlerinde alındı. Khimki ise galibiyetlerinin %70’inden fazlasını evinde alan bir takım.

Genelde üst düzey taraftarları ile bilinen Kızılyıldız ve Valencia ise %65’in üzerindeki evde alınan galibiyet/toplam galibiyet oranı ile dörtlüyü tamamlıyorlar.

Bu dört takımı %60-65 aralığında iç saha galibiyet oranına sahip dört takım takip ediyor. Bu takımlar arasında %63,7 ve %63,6 ile Olympiakos ve Panathinaikos da yer alıyor, dolayısıyla bu ekiplerin de iç sahada gördükleri desteğin katkısı hiç yadsınabilecek gibi değil.

Öte yandan son beş sırayı Real Madrid, Anadolu Efes, Barcelona, Fenerbahçe ve CSKA Moskova oluşturuyor. Bu takımların iç saha galibiyet oranı %60’ın biraz altında. Bu da iç saha veya dış sahada oynamalarından bağımsız olarak her halükarda galibiyet almayı bildiklerini ya da her iki halükarda da performanslarının çok değişmediğini gösteriyor.