Barcelona Takım Analizi: Saras’a Mecbur, Beklenti Dolu Maraton Koşusu

28/Eyl/20 15:48 Eylül 28, 2020

admin69

28/Eyl/20 15:48

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, EuroLeague takımlarını sezon başlamadan analiz ettiği yazı dizisine Barcelona’yla devam ediyor.

By Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Çok bekledik. Mart ayından beri Türkiye’de ve EuroLeague’de basketbol oynanmadı. Basketboldan daha uzun süre uzak kaldığımız bir dönem olmuş muydu?

Maçlarına devam eden yerel ligler oldu ancak kıtanın en büyük uluslararası spor müsabakaları iptal edildiği zaman kendinizi iyi hissetmeniz ve spora doymanız pek mümkün olmuyor. Hele ki, EuroLeague gibi bir tutkudan uzak kalınca…

Ancak hasret sona erdi! Turkish Airlines EuroLeague, ekim ayı itibarıyla hayatlarımıza yeniden giriş yapıyor.

Bu heyecan ve coşkuyla Eurohoops Fırın olarak bir sezon öncesi klasiğimiz olan takım analizlerini yayınlamaya devam ediyoruz.

Artık analiz dizimizde sonlara doğru geliyoruz. Sezonun başlangıcı öncesi geri sayıma Barcelona’yla devam ediyoruz.

Olimpia Milano Takım Analizi: Süper Güçlere Yaraşır Yapılanma

Zenit St. Petersburg Takım Analizi: İkinci Şanslar Nasıl Değerlendirilmeli?

Valencia Takım Analizi: Yeni Hedefleri Yeni Transferler mi Şekillendirecek?

Olympiacos Takım Analizi: Büyük Dörtlünün 2. Serüveni

LDLC ASVEL Takım Analizi: EuroLeague’e Parker Kardeşler Damgası

Alba Berlin Takım Analizi: Efsanenin Son Demleri

Khimki Moskova Takım Analizi: Yeni Sezonda Yeni Simalar ve Alexey

Maccabi Tel Aviv Takım Analizi: Müdafaada Süreklilik Başarıya Götürür

Zalgiris Kaunas Takım Analizi: Saras Gitti, Bunca Yılın Alışkanlığı Gitti mi?

Baskonia Takım Analizi: 10 Yıl Sonra İspanya’nın Kralı

Anadolu Efes Takım Analizi: O Sene, Bu Sene mi?

Panathinaikos Takım Analizi: Çalkalanan Organizasyonda Sil Baştan

Kızılyıldız Takım Analizi: Mütevazı Ama Vaatkâr

Bayern Münih Takım Analizi: Hiç Işık Yok

Fenerbahçe Beko Takım Analizi: Farklı ve Vaatkâr Bir Oyun

Çıkış Kapısı

Barcelona kulüp olarak herkesin bildiği üzere çok zor bir durumla karşı karşıya. Kulüp olarak demeyelim de, yönetim olarak diyelim. Barcelona futbolu tarihinin, hatta tamamı itibarıyla kulüp tarihinin en büyük efsanesi Lionel Messi ciddi ciddi ayrılmayı düşündü ve bu bağlamda adımlar attı. Kulüp ve La Liga yönetiminin devreye girmesiyle bir nevi sözleşmesi gereği “zorla” kulüpte tutuldu.

Messi’nin ayrılığı La Liga’yı neden bu kadar ilgilendirdi? Cristiano Ronaldo’nun ayrılığının dahi bu denli liglerarası dengeleri değiştirdiği bir ortamda Messi’yi Barcelona formasından farklı bir şeyin içerisinde düşünebiliyor musunuz? Ya da kendinizi Barcelona taraftarının yerine koyun, onu başka bir formayla görecek olmak sizi bunun sebeplerine yönelik daha da öfkelendirmez miydi?

Josep Maria Bartomeu’nun yönetimi de bu noktada çok büyük hasar almış durumda. 2021 seçimlerinde zaten seçilmesi ya da aday olması mümkün değil ancak son hamlelerini iyi anılacak düzeyde yapıp kendi çevresinden birini göreve getirmeyi hedeflediği söylentileri yaygın.

Böyle bir ortamda basketbola son 2 yılda yapılan olağanüstü yatırımlara da açıklama bulmak çok kolay oluyor tabii ki.

Yapının emanet edildiği isimler ise sportif direktör Albert Soler, basketbol direktöri Joan Blade ve Svetislav Pesic gibi figürler olmuştu.

Hedefte ise hep bir kişi vardı. Yıllar boyu flört edilen bir kişi. O kişi Sarunas Jasikevicius’tu.

Saras, Soler ve Blade’yi kastederek “Politikacılar ve doktorlarla değil, basketbolu bilen profesyonellerle çalışmak istiyorum” diyerek Barcelona’nın organizasyonel olarak istediği şekle gelmesini bekleyeceğini ifade etmişti.

Ataşehir’de geçen sezonki Fenerbahçe Beko maçının ardından da Zalgiris Kaunas’taki bu organizasyon olgusundan ne kadar memnun olduğunu anlattı. Oradan ayrılıp organizasyon olarak sıkıntılı bir kulübün kapısından geçmek Saras için prensipleri açısından çok zordu.

Yaz sezonunda Fenerbahçe‘yle de belli aşamalar kaydeden Litvanyalı basketbol efsanesi, belki Sarı-Lacivertliler’in yolunu tutsaydı Zeljko Obradovic‘in ardından göreve gelmek üzere Barcelona’daki gibi bir meydan okumaya hazırlanacaktı ancak yanında Maurizio Gherardini gibi bir basketbol profesyoneliyle bu yola çıkacaktı.

Fakat onun Barça’yı ne kadar çok sevdiğini, hayali olduğunu da hepimiz biliyoruz. Tercihinin Barcelona olması tabii ki de kimseyi şaşırtmadı.

Öncelikle anlaşalım, Saras Barcelona’ya mecbur değildi. Saras her yerde Saras olabilir. Barcelona ise tam tersine köküne kadar Saras’a mecburdu. Barcelona basketbolunun, hatta neredeyse tüm camianın çıkış kapısı o.

Kendisi, geçen sezon Svetislav Pesic’in iletişim sıkıntıları yaşadığı yönetiminde başarısızlıktan başarısızlığa koşan ve EuroLeague sezonu tamamlansaydı yine muhtemelen başka bir başarısızlığa koşacak bir yapıyı devralarak hak ettiği seviyeye çıkarmaya çalışacak. Bunu yaparken daha şimdiden çok zorlandığını ve sinir katsayısının sürekli yükseldiğine daha sezonun yeni başladığı şu dönemde bile fazlasıyla tanıklık ettik zaten.

Geçen sezonki süper takımın üzerine Panathinaikos‘un oyun kurucusu Nick Calathes eklemesiyle yoluna devam eden Katalan ekibinde gelecek sezon neler değişecek? Nasıl adımlar atılıyor? Sahada nasıl bir Barcelona izleyeceğiz? En önemlisi de onlardan nasıl bir beklenti içine girmeliyiz?

Transfer Karnesi (A+ / D-)

Nick Calathes (A+)

EuroLeague’in modern tarihinde takım arkadaşlarını daha iyi besleyen, daha yüksek asist ortalamalarını bu kadar istikrarlı tutturan, oyununda gözle görülür defolar olmasına rağmen bu kadar üst düzey oyuncu olmayı başaran kaç tane isim sayılabilir? Sayılacak isimlerin başında Nick Calathes gelir.

Calathes hakkında onu eleştirmek üzere sayabileceğiniz çok fazla şey vardır ve kimse de bu noktada haksız olduğunuzu iddia edemez. Ancak övülmesi gereken şeylerin de suyunu çıkarmak gerekiyor. Çünkü o öyle bir oyuncu.

Yapamadığı şeyler vardır, iyi yaptığı şeyleri yapan en iyi oyunculardan birisi de odur. Böyle isimler arasından genelde bu kadar büyük yıldızlar çıkmaz. Nick Calathes’in şimdiye kadar geçtiği tedrisatlar ve muazzam oyun aklı sağ olsun, karşımızda bugün Avrupa’nın en değerli oyun kurucularından birisi duruyor.

Ama…

Barcelona’ya adım atmasıyla onun adına her şey alt üst oluyor olabilir. Transferi oyuncu kalitesi bazında ele alacak olursak verilen A+ notu az bile kalabilir, fakat bu işin bir de saha içinde nasıl oturacağına ilişkin değerlendirmeler de yapmak gerekir.

Calathes’i çok kaliteli bir kadronun lideri olarak hayal etmek cidden güzel hissettiriyor. Ancak “Calathes gerçekten de çok kaliteli bir yapılanmanın lideri olabilir mi” ya da “Mirotic, Higgins gibi oyuncuların olduğu ortamda liderlik sırası Calathes’e gelir mi” sorularını sormaktan da çekinmemek lazım.

Sarunas Jasikevicius’un geçtiğimiz sezonların Zalgiris Kaunas kadrolarında elindeki guardlara baktığımız zaman aralarında hep bir profil farklılığı olduğunu ve farklı oyun stillerinde kullanıldıklarına şahit olduk. Şimdiyse elinde Calathes – Heurtel gibi yönetmesi daha zorlu bir guard ikilisi olacak. Şimdiye kadar çok iyi sinyaller verdiklerini söyleyemeyiz ancak tabii ki de bu bir zaman işi.

Kadro Dizilimi

Oyun Kurucu: Nick Calathes – Thomas Heurtel – Brancou Badio
Şutör Guard: 
Cory Higgins – Kyle Kuric – Leandro Bolmaro
Kısa Forvet:
 Adam Hanga – Alex Abrines 
Uzun Forvet: 
Nikola Mirotic – Victor Claver – Rolands Smits
Pivot: 
Brandon Davies – Pierre Oriola – Artem Pustovyi

Hazırlık Maçlarındaki Performansları

Barcelona – UCAM Murcia: 89-84
Barcelona – Joventut Badalona: 75-68
Barcelona – BAXI Manresa: 91-82
Barcelona – MoraBanc Andorra: 84-85

Süper Kupa
Barcelona Baskonia: 72-68
Real Madrid – Barcelona: 72-67

Ligin ilk hafta maçı
Barcelona San Pablo Burgos: 89-86

Ligin ikinci hafta maçı
Unicaja Malaga – Barcelona: 70-79

Ligin üçüncü hafta maçı
Barcelona – Bilbao Basket: 82-64

Barcelona, hazırlık dönemi ve ligin başlangıcı itibarıyla bir galibiyet alışkanlığı edinme aşamasında olsa da oyun olarak henüz en üst seviyelerine ulaştıklarını söylemek mümkün değil. Zaten şu an herhangi bir takım için bu iddiada bulunmak, sezonun gidişatını hesaplamalara katmadan yapılacak değerlendirmeler olur.

Onların zamanla daha iyi hale geleceklerini söylemek açısından güvence ya da olumsuz öngörü sağlayabilecek tek şey kadronun başındaki basketbol aklı olurdu. Svetislav Pesic’in geçen sezonki varlığı Barcelona adına nasıl büyük bir soru işareti olduysa, Sarunas Jasikevicius’un varlığı da o kadar büyük güvence.

Tabii her zaman her güvence, sağladığı güvenin karşılığını vermeyebilir. Bu ihtimalleri göz önünde bulundurmadan da 2020-2021 model Barça’yı mantıklı argümanlar çerçevesinde değerlendirmenin pek bir mümkünatı yok.

Bu Takım Ne Oynar: Saras’ın Elindeki Süper Takım(!)

Barcelona’yla ilgili teknik değerlendirmelerde sezon başı itibarıyla göze çarpan pek çok şey var. Bunları sıralı bir şekilde tespit etmek gerekirse öncelikle rotasyonda profil olarak en kötü ihtimalle Pierre Oriola seviyesinde bir uzuna daha ihtiyaçları duyuyor ki bu ismin elbette iyi bir çember koruyucu olması lazım. Çünkü hücum kurgusunu çembere atak etmek suretiyle oluşturan ve enerjik-atletik skorerlere sahip isimlerden kurulu hemen her rekabetçi ekip onlara sıkıntı çıkarabilir.

Yaz dönemi boyunca Pau Gasol, Jan Vesely gibi oyuncularla adları anılsa da bu transferler mümkün olmadı. Son hedefleri olarak öne sürülen isim ise geçen sezon Maccabi Tel Aviv‘de iyi performans veren Quincy Acy oldu. Bu transfer gerçekleşirse Katalan ekibine dair öngörüleri yeniden şekillendirmekte büyük fayda olacaktır.

En kötü ihtimalle Oriola seviyesinde gibi bir kullanımım oldu ancak takım kaptanı Pierre Oriola’nın şu an itibarıyla Jasikevicius’un elindeki en kritik parçalardan birisi olduğunu anlatmaya gerek yok. Rakip perdelerden sonra kısaların karşısında kalmasından boyalı alandaki mücadeleciliğine kadar pek çok şekilde kendisini kanıtlamış bir oyuncu.

Çembere giden takımların Barcelona’ya karşı başarılı olabileceğini söyledim, peki Barcelona hücumcularına karşı nasıl başarılı olunabilir? Cevabını ligin ilk haftasında Barça’nın kazandığı Burgos maçında aldık. Sıkıştırmaları iyi yapan hareketli yardım savunmasına alışık takımlar Barcelona’ya çok sıkıntı çıkarır.

Bir diğer önemli konu ise takımdaki lider meselesi. Çoğunlukla Nikola Mirotic üzerinden işleyen hücumlarla yön bulan Barcelona’da Saras dönemi bu bakımdan bazı değişiklikler getirerek Mirotic’in kullanımını daha farklı bir noktaya taşıyabilir. Bu Mirotic’in hiç istemediği, NBA’den dönüş sebebi olarak biçimlendirdiği bir şey olsa dahi gerçekleşebilir.

Takımın en iyi oyuncusu olduğuna kimsenin şüphesi yok ancak her şeyi geçen sezonki düzende devam ettirip başarılı olmalarının da hiçbir şekilde mümkünatı yok. Saras, sırtı dönük oynama becerisine de sahip olan şutör forvetleri çok sever. Sonradan daha iyi bir şut opsiyonu haline getirdiği Edgaras Ulanovas’tan da bunu biliyoruz. Yine Mirotic’ten mümkün olan en iyi şekilde verim alacağı noktasında da şüpheye mahal yok.

Rolünün daha azalacağı bir ortamda ise sahneye çıkabilecek tonla oyuncu mevcut. Bunlardan ilki Nick Calathes. Dış şut konusundaki problemlerinin yanında ikili oyun yönetebilecek oyun kurucularla çalışmayı seven Jasikevicius için çok iyi bir koz. Ancak o rotasyonda Thomas Heurtel’in de her ne kadar kaliteli bir oyuncu olursa olsun varlığı soru işareti yaratıyor. “Hem daha önceden çalıştığı, hem de Calathes’ten Heurtel’e göre daha farklı profilde olan Kevin Pangos’un takımda tutulması acaba nasıl olurdu” sorusuna sezonun gidişatına göre cevap arayabiliriz.

Bu ikili oyunları oynatırken sadece ikili oyun olarak oynatmanın bir olayı olmadığını Sarunas Jasikevicius gibi bir isim elbette benden daha iyi biliyordur. Bu yüzden pas istasyonlarını muhafaza edecek düzeyde hareketli bir hücum kurgulamak onun bu yıl mesai harcaması gereken işler arasında en önemlilerinden. ACB’de oynanan 3 maç itibarıyla ortalama 15 top kaybı yaptılar.

Yaşadığı dönüşümle artık topu daha çok elinde isteyen Adam Hanga, ligin hâlâ en önemli kısalarından birisi olan Cory Higgins gibi oyuncuları da bu uzun maratonda işin içine dahil etmek elbette Barça’nın işini kolaylaştıracak etkenlerden birisi. Hanga’nın savunmada topa baskıyı artırması bakımından tam anlamıyla bir joker olarak belki de sezon boyunca en çok öne çıkacak isimlerden birisi olma potansiyelini de taşıdığını hiçbir zaman hafızalardan atmamak lazım.

Zaten bu topa baskı olgusunu iyi oturturlarsa çok korkulacak bir takım olurlar. Pesic geçen sezon çok sinir bozucu şekilde harika savunma yapabilen bir takımın temellerini atmıştı. Hanga’ya yaşattığı dönüşümle beraber yaptığı en iyi işlerden birisiydi.

Bunu devam ettirmek tüm yaraları sarmak şeklinde kayıtlara geçmeyecek olsa dahi yeni yaralar açılmasını engelleyecektir.

İspanya Ligi ve Turkish Airlines EuroLeague ikileminde bir gitgel yapacak olursak Avrupa’nın (belki de dünyanın) mücadele dozajı en yüksek, en kaliteli basketboluna sahip olan liglerinde boy göstereceklerini unutmadan ekim ayına girilirken bu iki kulvarda şampiyonluk hedefleyen bir takım görüntüsünden uzak olduklarını ifade etmek gerekiyor.

Bütün bunların sebebi Burgos‘a, Andorra’ya karşı zorlanmaları değil. Burgos’u nereye koysanız bir rakibini zor durumda bırakabilir. Ligdeki rekabetçi orta seviye takımlar, EuroLeague’in devleri, Valencia ve Baskonia gibi iki dişli rakip ve en önemlisi Pablo Laso’nun kusursuz Real Madrid‘i…

Önlerinde çok büyük bir mücadele var. ACB ve EuroLeague ikileminde, pandeminin tüm zor şartlarının pençesinde upuzun bir maraton koşusu var ve buna ne kadar hazır oldukları konusunda net fikirlere sahip değiliz.

Net olarak bildiğimiz şey ise çok korkutucu bir potansiyele ve Avrupa’nın elit koçlarından birisine sahip olarak önlerindeki engeli aşacak kudrete eninde sonunda erişecekleri ümidiyle kavruldukları…