Udonis Haslem: Miami Heat Kültürünün Vücut Bulmuş Hali

22/Eki/20 12:25 Eylül 2, 2021

admin69

22/Eki/20 12:25

Eurohoops.net

NBA’de uzun yıllar Miami Heat forması giyen Udonis Haslem’ın hikayesi…

by Andrew Sharp, Çeviri: Arma Kaynar / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 29 Eylül 2020 tarihinde TheRinger’da yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Birçok spor efsanesini o kadar başarılı olur ki onların spor tarihindeki yerini anlatmanıza gerek kalmaz. Ancak bir de önemlerini anlatması daha zor olan oyuncular vardır. Bu bahsettiğmiz oyuncular genellikle Hall of Fame seviyesine çıkmaz ancak sporun gerçek hayranları tarafından sonsuza kadar hatırlanırlar. 

Udonis Haslem da kesinlike bu 2. grubun içerisinde. Miami doğumlu olan Haslem, NBA’de tamamı Heat formasıyla 17 sezon geçirdi. Draft edilmeyen ve lige katılana kadar 50 kilo vermek zorunda kalan Haslem, sadece birkaç yıl sonra kendisini şampiyonluk sevinci yaşarken buldu. Bu zaferden birkaç yıl sonra NBA tarihinin en sevilmeyen hanedanlıklarından birisinin kilit isimlerinden birisi olan Haslem, şu anda maçlarda benchten hiç kalkmayan ve 3 şampiyonluğu bulunan bir oyuncu haline geldi. Ancak Heat organizasyonundan kimle konuşursanız konuşun, Haslem hakkında benzer sözleri duyuyorsunuz. Heat Başkanı Pat Riley, Haslem hakkında “O Miami’nin ta kendisi” diyor. 

“O inanılmaz bir profesyonel, inanılmaz bir adam. Miami doğumlu ve kimse ona şans vermiyordu bile. Kimse ona bir şey vermedi. Ancak o takımdaki yerini kazanacak kadar fazla kıç tekmeledi ve şu anda Florida tarihinin en büyük sporcularından birisi haline geldi.” diyor Chris Bosh. 

“Haslem ile alakalı en önemli şey şu: Kulüp için ne gerekiyorsa, şehir için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Şu anda bile soyunma odasında en çok onun sesini duyuyorsunuz. Gerçekten çılgınca. Oynamayan oyuncuların çoğunun takım üzerinde etkisi olmaz. Ancak Haslem, etrafındaki herkeste saygı uyandırıyor. Herkesin üzerinde bir etkisi var. Eğer Haslem’ı sevmiyorsanız, sizde bir sorun var demektir.” diyerek eski takım arkadaşını anlatıyor Dwyane Wade. 

Playofflarda büyük bir sürprize imza atarak önce Milwaukee Bucks’ı daha sonra da Boston Celtics’i eleyen Miami Heat, 2014 yılından beri ilk kez Finallerde boy gösterdi. Jimmy Butler, Bam Adebayo ve Tyler Herro gibi yeni yıldızların takımda yer almasına rağmen Haslem, hala takımda çok önemli bir rol oynuyor. “O oynamıyor. Ama genç oyunculara bilgilerini aktarmak için burada. Kendrick Nunn, Bam Adebayo, Tyler Herro gibi isimler onu dinliyor. Çoktan emekli olabilirdi, birçok şampiyonluk kazandı. Ama hala burada. Takım arkadaşları için burada. Onun yaptıklarını gördükçe ben de ileride onun gibi olmak istiyorum.” diyor Goran Dragic. 

11 Mart tarihinde NBA sezonu askıya alındığında Heat, oyuncuların takımın bulunduğu şehirde tutan ender kulüplerden bir tanesiydi. O süre boyunca Haslem, takımdaki oyuncuların sürekli olarak iletişimde kalmasını sağladı. “Bam her gün benim evimdeydi.” diyor Haslem. “Takım arkadaşlarımla zaman geçirdim. Herro’yu ziyaret ettim, Robinson ve D-Jones bana geldiler. Sosyal mesafe kurallarını biraz ihlal etmiş olabilirim. Ama ben takımın abisiyim ve diğer oyuncularla bağlantıda kalmak istiyordum. Takımdaki birçok oyuncu kariyerine yeni başlıyordu ve ailelerinden uzaktaydı. Kendilerini yalnız hissetmelerini istemedim. Ayrıca Miami’de benim bilgim dışında hiçbir şey olmaz. Dışarıda ne yaparsanız yapın bir şekilde benim kulağıma gelir.” diyor Haslem. 

Orlando Fanusunda Miami Heat, Milwaukee Bucks karşısında 3-0 öne geçtiğinde herkes bu gelişmeyi şaşkınlıkla karşılamıştı. Ancak 3. maçın son çeyreğine girilirken Heat, 12 sayı gerideydi. Maçın o kısmı hakkında Erik Spoelstra, “Molaları Haslem kontrol ediyordu.” diyor. Adebayo ise “Haslem beni ve Butler’ı kenara çekip ‘En iyi oyuncularımıza sahada ihtiyacımız var’ dedi.” diye ekliyor. Bunun benzeri bir sahne, Boston Celtics ile oynadıkları serinin 5. maçında da yaşandı. 

“Bu adamlar bana güveniyor. Geçmişte yaptıklarım yüzünden değil, her gün antrenman salonunda yaptıklarımı gördükleri için. Sadece etrafta gezinip beni dinlemelerini beklemiyorum. Takımdakilerin saygısını kazanmak için antrenmanlarda, video seanslarında, ağırlık antrenmanlarında elimden geleni yapıyorum. Bir koçla benim aramda farklılıklar var. Takımdakiler koçlara güvenmiyorum demiyorum. Ama oyuncularla birlikte antrenman yapıp yorulduğunuz zaman, ortada kalan top için yere atladığınız zaman, onların hissettiklerini hissettiğiniz zaman size güvenmeleri daha kolay oluyor.” diyor Haslem. 

Miami’nin playoff yolculuğu boyunca “Heat Kültürü” hakkında birçok tartışma döndü. Peki bunun ne kadarı gerçek? Heat’i diğer takımlardan farklı kılan ne? Riley, birkaç kez bu kültür hakkındaki görüşlerini şu şekilde açıklamıştı: “Ligin en çok çalışan, kondisyonu en yüksek, en profesyonel, en az bencil, en sert, en pis ve en sevilmeyen takımı biziz.” 

Ancak bunlar sadece söz ve lafla peynir gemisi yürümez. Eğer gerçekten Heat Kültürünün ne olduğunu anlamak istiyorsanız, Haslem’ın hikayesi iyi bir başlangıç olabilir. 

“Heat kültürünün vücut bulmuş hali Haslem” diyor Spoelstra. “Bundan yıllar sonra birisi Miami Heat Kültürü ne diye sorduğunda Pat Riley’nin söylediklerini anlatabiliriz. Ya da bunu yapmak yerine sadece Udonis Haslem’ın resmini göstermek yeterli olur.” 

Indiana Pacers v Miami Heat - Game Five

Spoelstra 2003 yılında Miami Heat’te asistan koçluk yapıyordu. Haslem’ı ilk kez Yaz Liginden önce düzenlenen ve draft edilmeyen oyuncuların katıldığı mini kampta görmüştü. Drafttan birkaç ay sonra Heat gözlemcisi Chet Kammerer, Haslem’ın farkına varmıştı. Antrenmanlar esnasında Heat gözlemcileri, Haslem’dan çok etkilenmişlerdi. “Hırsı ve çaresizliği, normal diyebileceğimiz seviyenin çok üstündeydi. Neredeyse tehlikeliydi. Birbirimize ‘Bu adam tam bir Miami Heat oyuncusu’ diyorduk. Ancak bir sonraki gün aramızda geçen konuşmalar ‘Bu adamı durdurmamız lazım, yoksa birilerini sakatlayacak’ şeklinde değişmişti.” diyor Spoelstra. Koçun bu hikayeyi yarı gurur, yarı şaşkınlıkla anlattığını söylemek gerekiyor. “Onun için bir kafes dövüşü gibiydi. Antrenmanların bazılarında onu dinlendirmemiz gerekiyordu, birilerini sakatlamak üzereydi.”

Haslem, bir önceki sezonun büyük kısmını Fransa’nın Elan Chalon takımında geçirmişti. Maç başına 16.1 sayı – 9.4 ribaund ortalamaları tutturan Haslem, fena bir performans geçirmemişti ama mutlu da değil. “Kendime üzülmek için sadece 1 gece verdim. Yanıma 1 şişe Hennessy aldım ve arka verandada oturdum. ‘Neden buradayım? Her şeyi doğru yaptım.’ diye düşünüyorum. Yaz Ligi maçlarında üstünlük kurduğum bazı oyuncular draft edilmişti. Neden seçilmediğimi anlamamıştım, o yüzden gece boyunca kendime acıdım.” diye o günleri hatırlıyor Haslem. 

Ancak o gece esnasında bile Haslem’ın olaylara bakış açısı değişmeye başlamış. “Bir noktadan sonra ‘Neleri daha farklı yapabilirim?’ diye düşünmeye başladım. NBA takımlarını, koçlarını suçlamak kolaya kaçmaktı. Ama günün sonunda bu bana bir şey kazandırmayacaktı. O yüzden şişenin yarısını içerken neleri değiştirebilirim diye düşündüm.” 

İlerleyen dönemde Haslem, Dwyane Wade ile aynı anda Miami Heat’e gelmişti. Heat’e geldikleri dönemde iki oyuncu da benzer kaderlere sahiplerdi. İkisi de yeni baba olmuştu ve çocuklarında annelerinin bağımlılık sorunları vardı. İkisi de birçok arkadaşlarının çıkamadığı zorlu mahallelerden çıkmışlardı. Birbirleriyle çok kısa sürede bağ kurabilmişlerdi. “Çok uzak yerlerden geliyorduk ama aslında aynı yolu yürümüştük.” diyor Haslem. 

2003 yazı boyunca her şeyi beraber yaptılar. Sabahları beraber koşuya çıkıyorlardı, Heat’in tesislerine antrenmanlar için beraber gidiyorlardı. Daha sonra beraber yemek yedikten sonra akşamları tekrar beraber idman yapıyorlardı. Bu döngü, yaz boyunca devam etti. Haslem, doğma büyüme Miami’li olduğu için Wade’e sürekli Miami’yi gezdiriyordu.