Atanas Golomeev: Yurtdışında Oynayan ve Türkiye’ye Gelen İlk Bulgar!

11/Kas/20 16:31 Kasım 11, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

11/Kas/20 16:31

Eurohoops.net

Vladimir Stankovic’in kaleminden Atanas Golomeev profili…

by Vladimir Stankovic / Çeviri: M. Bahadır Akgün / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 1 Temmuz 2020 tarihinde EuroLeague.net‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Avrupa Basketbolu’nun 101 Büyük Oyuncusu. 2018 yılında EuroLeague Basketball tarafından sınırlı sayıda yayımlanan bir koleksiyon, Eski Kıta’da basketbolun bugünkü seviyeye gelmesinde rol oynayan isimleri onurlandırıyor. Bu büyük isimlerin birçoğunu 1969 yılından itibaren yazmaya başlayan yazar Vladimir Stankovic, efsanelerin kişisel hikayelerini anlatıyor ve Avrupa basketbolunun köklerinin, başka hiçbir yerde olmayan bir takım dinamiği yaratarak burada dünyanın her yerinden sporcu ile beslendiğini ve çok uzun olduğunu gösteiyor. O, kitabı kaleme aldığı dönemde emekli olmuş ve kendilerinden sonra gelen birçoklarını etkilemiş oyuncuları konu alıyor. Dileriz keyif alırsınız!

Bulgar Efsane

U18 Avrupa Şampiyonası’nın ikincisinde, 1966’da İtalya’da birçok yıldız kendisini gösterdi: İtalya’dan Dino Meneghin, Marino Zanatta ve Giulio Iellini; 1970 dünya şampiyonu Yugoslavya’dan Kresimir Cosic, Damir Solman, Ljubodrag Simonovic ve Aljosa Zorga; Çekoslovakya’dan Zdenek Dousa ve Rusya’dan Aleksandar Boloshev. Fakat turnuvanın en skorer oyuncusu Bulgaristan’dan çıktı. İsmi, Atanas Golomeev olan bu genç, 5 Temmuz 1947 günü Sofya’da doğmuştu. 17,6 sayı ortalaması ile oynarken Fransa’ya 34, İspanya’ya 32 sayı attı. İki gün sonra, henüz 19 yaşındayken Napoli’deki A Milli EuroBasket’te 5,5 sayı ortalaması ile oynadı ancak bu ortalama, geleceğe dair bir emare sunmadı. Fakat 1971 EuroBasket’te, Almanya’da Golomeev 18,6 sayı ortalamasına çıkmıştı bile. Barcelona’daki 1973 EuroBasket’te ise maç başına 22,3 sayı ortalaması ile Wayne Brabender, Sergei Belov, Tal Brody, Jiri Zidek, Kresimir Cosic ve Modestas Paulauskas gibi isimleri geride bırakarak sayı kralı oldu.

Golomeev ayrıca İspanya’dan Nino Buscato ve Brabender, SSCB’den Belov ve Yugosvlaya’dan Cosic ile birlikte turnuvanın en iyi beşine seçildi. Alışkanlık hâline getiren Golomeev, 1975 EuroBasket’te, Belgrad’da da sayı kralı oldu. 23,1 sayı ortalamasıyla birçok süperyıldızın önüne geçti. 1977’de, Belçika’daki EuroBasket’te Golomeev bir kez daha 20,1 sayı gibi yüksek bir ortalama ile oynadı ve bu da son büyük turnuvası oldu.

Belgrad ve Belçika’da onu canlı izleyebildiğim için şanslıydım ve kendi döneminin en iyi pivotlarından biri olduğuna dair hiçbir şüphem yok. Ayrıca dikkatinizi çekerim, Cosic, Meneghin, Zidek, Clifford Luyk, Vladimir Andreev, Vinko Jelovac, Vladimir Tkachenko, Alexander Belostenny gibi isimlere karşı oynuyordu. Golomeev’in 2,02’lik boyuyla daha kısa olması, bir pivottan ziyade uzun forvet gibi olması komik. Fakat fiziği ve özellikle de takımlarının ihtiyaçları sayesinde normalde pivot pozisyonunda oynuyordu. İyi ribaund yetenekleri ve topun nereye düşeceğine dair iyi bir altıncı hissi vardı. Böylece boy açığını kapatıyordu.

Bu, tarihin en iyi Bulgar oyuncularından birinin EuroBasket’teki katılımlarının kısa bir tarihiydi. Fakat hem kişisel hem de profesyonel hikayesinin tamamı, onu geçmişin en iyi oyuncularından biri yapıyor.

O hikaye, 1961’de Sofya’da oynanan Universiada World University Yaz Oyunları ile başlıyor. Atanas Golomeev, ya da arkadaşlarının deyimiyle “Nasko”nun şansı yaver gidiyor ve bir basketbol turnuvası izlemek için bedava bilet buluyor. Kendisinin ifadesine göre etkileyici Brezilyalı oyuncuları ve Ljubomir Panov ve Viktor Radev gibi daha iyi Bulgar oyuncuları izlerken basketbola aşık oluyor. 1964’te Todro Minkov okulunda Golomeev’in yeteneğini keşfeden kişi, Ventsi Yanev’di. Nasko’nun birçok spora doğuştan yeteneği vardı. Okulun futbol takımında kaleciydi, atletizm takımında yüksek atlama ve disk atma yapıyordu. Ayrıca iyi de bir yüzücüydü fakat Yanev, Golomeev’in basketbol için yaratıldığını görüyordu. Golomeev’i Spartak okuluna götürdü ve sonra 18 yaşında askerdeyken CSKA Sofia ile sözleşme imzalattı.

Kanada’daki Patlama

20 yaşındayken Golomeev çoktan kendisini göstermişti fakat babası, Bulgaristan Ticaret Odası’nın temsilcisi olarak Montreal, Kanada’ya gönderilmesi kim bilir kariyeri nasıl ilerlerdi? Golomeev, prestijli McGill kolejinde okudu ve basketbol takımının en iyi oyuncusu olarak bilinmeye başlandı.

“Geçen yıl beni çağırdılar” diyordu Golomeev, kışlarını golf oynayarak geçirdiği Torremolinos, İspanya’da birkaç yıl önce yaptığı açıklamada. “12 Nisan’da bir şeyleri kutlamak istediler çünkü 35 yıldır rekorlarım hâlâ duruyor! 37,5 sayı ortalamama yaklaşabilen hâlâ yok. Keza deplasmanda oynadığımız bir maçta 57 sayı atmıştım, onun için de aynısı geçerli. Gidememiş olmam çok üzücü ama beni hâlâ hatırlıyor olmalarından ötürü mutluyum.”

McGill’de oynadığı maçlar, NBA takımlarının ilgisini çekti. Özellikle de New York, Bulgar oyuncuyu alma konusunda gerçekten ilgiliydi fakat profesyonel basketbolcu olma fikri, Golomeev’in aklından asla geçmemişti. İlginç bir şekilde bir başka Bulgar, Georgi Glouchkov, 1986’da NBA’in ilk Avrupalı oyuncusu oldu fakat bu başka bir hikaye. Golomeev’in babasının işinin doğası ve dönemin kuralları nedeniyle onun için bu durum imkansızdı. Bulgaristan federasyonu, ona NBA’de oynama iznini asla vermezdi çünkü bu, Golomeev’in artık milli takımda oynayamayacağı anlamına gelirdi.

O da memleketine dönmeye karar verdi fakat bu kez Akademik ile sözleşme imzaladı. 1969-70 EuroLeague sezonunda İspanyol devi Real Madrid, onun potansiyelini çeyrek finaldeki eşleşmede gördü. Madrid, evinde 97-83 kazanırken Golomeev 19 sayı attı. Fakat Luyk ile düellosunu kaybetmiş oldu. Bir hafta kadar sonra Akademik’in 101-86 kazandığı maçta intikamını aldı ve 38 sayı attı.

“O maça dair tek hatırladığım şey, oyuncularımın Golomeev’i durdurma konusundaki çaresizliği” diye anımsıyordu efsanevi Real Madrid koçu Pedro Ferrandiz. “İstediği zaman, istediği şekilde sayı attı. Bizi tek başına yendi. Aynı zamanda sahte bir beş numaraydı. Boyu kısaydı fakat harika bir tekniği ve şut tehdidi vardı. Evet, harika bir oyuncuydu.”

Akademik formasıyla 1970’ten 1976’ya kadar geçirdiği altı yılın ardından Golomeev, Levski-Spartak ile anlaştı ve 1981’e kadar da burada oynadı. Slavia Sofia ile oynanan bir maçta attığı 63 sayı, hâlâ Bulgaristan rekoru olarak ayakta duruyor. Kazanmak için herkese karşı savaşmaya istekli bir savaşçıydı. Sahada sürekli hakemlerle konuştuğu için kötü bir itibarı oturmuştu ve çok sayıda teknik faul alıyordu fakat sahanın dışında Golomeev, nazik ve kibar bir insandı. 34 yaşındayken yurt dışında oynamak için yasal izne sahip ilk oyuncu olarak Bulgaristan tarihine geçti. Türkiye’de ikinci ligi kazanan Adana ile anlaştı. Elbette ligin en iyi skoreri oldu ve Efes Pilsen, Fenerbahçe ve Beşiktaş gibi takımlar o sezon Adana’da kaybetti. Ortalamaları ile ilgili güvenilir veriler yok fakat Golomeev, 30 sayıdan az attığı maçın pek olmadığını söylüyor. Golomeev gibi büyük bir oyuncunun büyük bir Avrupa kulübünde hiç oynayamamış olması üzücü ama hayat da her zaman adil davranmıyor.

Barcelona’daki 1973 EuroBasket’teki harika performansından sonra dedikodulara göre İspanya’da oynamak için teklif almıştı. Rebote dergisinde turnuvanın ardından Barcelona’da yayımlanan bir röportajda Golomeev, iki İspanyol takımının kendisini almaya çalıştığını söylemişti. Takımların isimlerini veremeyeceğini ancak bir takımın “Katalonyadan” olduğunu dile getirmişti. Uzun yıllar sonra yüzünde bir gülümseme ile her şeyi itiraf etti:

“Evet, Barcelona’nın yeni bir yönetimi vardı ve beni almaya çalıştılar ama mümkün değildi. 26 yaşındaydım ve 34 yaşına kadar yurt dışında oynama iznim yoktu.”