Fenerbahçe Beko Takım Analizi: Yeni, Farklı ve İddialı

01/Eki/21 12:25 Ekim 1, 2021

admin69

01/Eki/21 12:25

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, EuroLeague takımlarını sezon başlamadan analiz ettiği yazı dizisine Fenerbahçe Beko ile son veriyor.

by Semih Altınbaş / info@eurohoops.net

Uzun bekleyişlerimiz bugün son buldu ve Turkish Airlines EuroLeague heyecanı, hayatlarımıza geri döndü: Hem de bu kez yer yer dolu tribünleri bile görebileceğiz!

2020 Mart ayından bu yana hayatımızın orta yerine büyük bir ağırlık şeklinde çöken COVID-19 pandemisine yönelik yerel yönetimlerin izin verdiği ölçüde takımlar tribünlere taraftar alabilecekler ve bu da en azından şimdilik yeni sezonu, geride kalan bir buçuk sezondan daha heyecan verici kılmaya yetiyor.

Bu doğrultuda Eurohoops da sezon hazırlıklarını Fenerbahçe Beko ile analizi ile tamamlıyor.

Bu süreçte takımların yaz döneminde geçirdikleri yapılanmayı değerlendirip, transfer karnelerine göz attık. Hazırlık maçları performanslarını da göz önünde bulunarak yeni sezona dair beklentilerimizi sizlerle paylaşmaya çalıştık.

Geçen sezon çalkantılı bir performans sergileyen ve playofflarda şanssızlığının kurbanı olan Fenerbahçe‘yle kapanışı yapıyoruz.

Djordjevic Kaygıları Boşa Çıkaracak mı?

Meseleye direkt olarak en yoğun konuyla giriş yapıyoruz. Fenerbahçe’de Igor Kokoskov’un ayrılığı yaz aylarını çok büyük sarstı. Kokoskov’un ayrılığına yönelik tartışılabilecek noktalar var. Ayrılma talebini henüz sezon içerisinde yönetime bildirdiği ve aslında bu hazırlığı uzunca bir süre sürdürdüğü söyleniyor. Ancak bu söylentileri bir kenara bırakmak gerekirse geç bir ayrılık oldu ve Fenerbahçe’nin koç piyasasına tekrar girmek için çok kısıtlı bir zamanı vardı.

Bir tercih yapılacaktı ve o tercih Sasha Djordjevic’ten yana kullanıldı. Çok daha oturmuş, bildik bir opsiyonu es geçip yapılan Djordjevic seçimi ona duyulan güveni anlatmaya herhalde yeterli olur. Öyle veya böyle Fenerbahçe organizasyonu artık Djordjevic’e emanet.

Sale’nin oyunculuk kariyerinden bahsetmek safi zaman kaybı. Olağanüstü bir oyun kurucuydu ve onu genellikle 1992’de İstanbul’daki finalde Badalona potasına gönderdiği son saniye üçlüğüyle hatırlarız. Danilovic’in ekürisi, Avrupa’da bir dönemin en gözde oyun kurucusuydu.

90’ların başı Partizan’daki performansları, El Clasico’nun her 2 tarafında da 3’er yıl boy göstermesinin yarattığı sansasyon…

Gerçekten çok büyük bir Avrupa basketbolu figürü.

Koçluğu ise sallantılı. 2006 yılında başladığı kariyerinde en başarılı olduğu dönemler olarak Sırbistan Milli Takımı yıllarını ve Virtus Bologna’daki 2 buçuk sezonunu gösterebiliriz.

Özellikle geçen sezon -her ne kadar tanıdığımız Ettore Messina’dan artık çok uzak olsa da- Ettore Messina’nın o özene bezene kurulmuş Milano‘sunu finalde domine etmeleri büyük bir işti. Yalnızca Milano‘nun Final Four çıkışındaki psikolojisi veya yorgunluğuyla açıklanabilecek bir şey kesinlikle olamaz.

Djordjevic aman aman başarılı veya sürekli teknik anlamda övgülere mazhar olmuş bir antrenör değil. Oyunu elbette biliyor ve hepimizden iyi okuyor ancak yaz sezonunun neredeyse sonuna doğru tam anlamıyla kurulmuş bir kadronun patronunu seçerken kariyeri böylesine muallak bir çizgide ilerleyen bir antrenörle anlaşmak çok da sorgulanmayacak bir tutum değil. Seçimi yaptıktan sonra ise 3 yıllık sözleşmeye imza atmak koçun sergileyeceği performansı da göz önünde bulundurarak akıllarda bir soru işareti olarak kalacaktır.

Djordjevic’in şimdiye kadar görece başarılı olduğu takımların hep saf oyun kurucuları vardı. Milos Teodosic’inden Nick Calathes’ine, Stefan Markovic’ine kadar sayılır da sayılır.

2021-2022 Fenerbahçe Beko’sunda böyle bir profilin varlığı söz konusu değil. Bunu söylerken amaç Fenerbahçe’nin bir oyun kurucu ihtiyacı olduğunu vurgulamak değil. Bu ihtiyacı koçun yaratacağını vurgulamak.

Şu an Pablo Laso eğer Nigel Williams-Goss’la anlaşmamış olsa muhtemelen Pierria Henry gibi bir guard için can atabilirdi. Ancak Sale Djordjevic’in oyuna baktığı pencere için Henry’nin ne kadar uygun bir oyuncu olduğu sorusunu sormak gerekir.

Bu iş tekrardan Nando De Colo’nun sırtına binecekse genel itibarıyla bu kadar iyi kurgulanmış bir takımın yaz sezonunda ilerleme kaydetmediği düşünülür.

Fakat Sale’nin planı biraz daha farklı gibi. Elbette Şehmus’tan bir 30 dakikalık EuroLeague oyuncusu çıkarmak için henüz uygun zaman değil fakat onu oyun kurucu olarak deneyeceğini ifade etti ki bunu denemesi de aslında güncel şartlarda gayet makul bir motivasyon.

Takımın genel durumuyla ilgili olarak değerlendirmeleri de biraz yeni transferlere göre şekillendirmek gerekir. Çünkü Fenerbahçe geçtiğimiz yaz gerçekten hareketliydi ve çok transfer yaptı.

Transfer Karnesi (A+ / D-)

Metecan Birsen (B+): Metecan’ın son 2 sezonda Pınar Karşıyaka formasıyla gösterdiği performanslardan hepimiz haberdarız. Artık bu seviyeye çıkıp Fenerbahçe‘nin yerli rotasyonunu geliştirmesinde hiçbir sakınca yoktu ve Fenerbahçe, Metecan’ı bünyesine dahil ederek güzel bir işe imza attı.
Şehmus Hazer (A+):
Şehmus Hazer son yıllarda Türkiye basketbolunda öne çıkan genç oyuncular arasında ismini ilk 3’e yazabileceğimiz, çok ilgi çeken oyunculardan birisiydi ve sorgulanamayacak kadar büyük bir imza oldu. Şehmus’un Fenerbahçe’ye, Fenerbahçe’nin Şehmus’a katacağı çok şey olabilir. 
Marial Shayok (A-):
Marial Shayok geçen sezon Bursaspor formasıyla dahil olduğu BSL’de çok kısa sürede fırtınalar estirerek kabuğuna sığmayacağını, bir EuroLeague oyuncusu olduğunu herkese kanıtladı. Hazırlık sürecindeki performansları da gösteriyor ki; Fenerbahçe’nin kanat rotasyonunda çok büyük rolü olacak.
Devin Booker (B-):
Devin Booker zaten uzunca bir zamandır EuroLeague’de izlediğimiz bir oyuncuydu. Fenerbahçe’nin uzun rotasyonunda ihtiyaç duyduğu isim biraz daha fiziksel mücadeleyi ön plana alan, çemberi iyi koruyan bir profildi ancak Booker transfer edildi ve beklentiler büyük.
Achille Polonara (A+):
Achille Polonara direkt olarak yaz sezonunun en büyük transferlerinden birisi. Daha detaylı değineceğiz ancak Fenerbahçe’nin kötü geçen bir sezonun ardından Polonara transferini bitirmesi prestij bakımından da çok iyi hareket oldu.
Pierria Henry (A-):
Pierria Henry, Baskonia‘da Polonara’yla birlikte yükselişe geçen oyunculardan birisi olmasının yanında TOFAŞ’tan hatırladığımız değerli bir guard. Savunmada göstereceği eforun yanı sıra temposu ve pasörlüğüyle Fenerbahçe için önemli parçalardan birisi olacaktır.
İsmet Akpınar (B):
Fenerbahçe’nin geride bıraktığımız yaz aylarında yaptığı en iyi hamleler arasına İsmet’in adı da net biçimde yazılır. Hazırlık sürecinde de bunu kanıtlar performanslara imza attığı çok oldu. Yerli rotasyonunda oynayacak olması da avantaj.


En İyi Transfer: Achille Polonara

Achille Polonara, 2019-2020 sezonunun son maçında Barcelona karşısında sergilediği son çeyrek performansının ardından hiç durmadan ilerledi. Luca Vildoza’ya son topta attığı pası hatırlıyor musunuz? Nasıl bir vizyon, nasıl bir refleks unsuruydu o pas!

Geçen sezon ise Toko Shengelia’nın ayrılığının ardından Dusko Ivanovic o bölgeyi ikâme edecek bir oyuncu arayışına girdi. Belki de hiç girmedi, zaten aklından Polonara’nın oradaki sorumluluğunu yükseltmek geçiyordu.

Neticede Polonara’nın rolü çok büyük bir artış gösterdi ve takımın kilit isimlerinden birisi olarak olağanüstü bir sezon geçirdi.

Hemen herkesin 2020-2021 normal sezonu bittiğinde EuroLeague’deki en çok gelişme gösteren oyuncu adayı Achille Polonara’ydı.

Baskonia‘nın başarılı bir sezon geçirmesinde (playoff yapamamış olsalar da Baskonia‘nınki oyun olarak başarılı bir sezondu) en büyük pay sahibi de kesinlikle o idi.

Hazırlık sürecinde çok patlayıcı performanslara imza atamadı. Zaten şimdi böylesine derin ve bol opsiyonlu bir kadroda nasıl bir rol üstleneceği de tartışmaya açılabilecek konulardan. Baskonia’daki performanslarının kopyası üzerinden bir beklentiye girmek çok da doğru olmayabilir.

Achille genel itibarıyla alanı genişleten bir strech 4 olarak da oynayabilen, devamında içerideki gelişmeleri de takip edip orada da etkin olabilen bir oyuncu. Dış şutu var, topsuz oyunu iyi oynar. Topsuz koşuları iyi yapar ve aynı zamanda topsuz savunmada da algılarının açık olduğundan daha önce bahsetmiştik.

Öncelikle Jan Vesely ile yan yana oynayacak olmak onu ne kadar yukarı taşıyabilir? Posttan dışarı top çıkarabilme ve oyunu oradan ilerletebilme konusunda Vesely ile arasını iyi tutabileceğini ifade etmek lazım. Uzundan uzuna paslara dayalı bir sırtı dönük oynanacaksa Vesely ile bu noktada iyi anlaşabilirler. Aynı şekilde alan açtığı dönemlerde Polonara’nın topsuz koşuları da Vesely tarafından iyi değerlendirilebilir.

Mesela 5 numaraya ne sıklıkla çekilecek? Çekildiği zamanlarda savunmadaki yumuşaklığı ne denli dezavantajlar yaratacak? Bunun gibi pek çok soruyu Polonara’nın yeni sezonu öncesinde sorabiliriz.

Sezonun en iyi transferlerinden birisi olarak Fenerbahçe‘de yarattığı ön etkinin hakkını vermesini bekleyeceğiz.