NBA: Ligin Dibindeki Takımların Hangisinin Geleceği Daha Parlak?

07/Oca/22 13:49 Ocak 7, 2022

Bilal Baran Yardımcı

07/Oca/22 13:49

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, geleceğe umutla bakmak isteyen takımları tek tek değerlendiriyor.

by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

NBA’de “tanking” adı verilen draft’ta yüksek sıradan seçmek için sezonu alt sıralarda bitirme olayı, özellikle son yıllarda çok büyük artış gösterdi.

Organizasyon bunu engellemek için birçok adım atmaya çalışıyor. Misal, Play-In turnuvasının getirilmesi tanking yapan hedefsiz takım sayısını geçtiğimiz senelere göre azalttı, alt sıralardaki takımlar daha rekabetçi olmaya çalışıyor.

Ancak her şeye rağmen bu sezona dair hedefi olmayan, tamamen geleceğe yönelik plan kurmuş takımlar da hala mevcut. Bu yazıda aralarından en az potansiyelli bulduğumdan geleceği en parlak olana doğru bu takımları sıralayacak, kadrolarını ve geleceklerini değerlendireceğim.

New Orleans Pelicans, 14-25

2019 draft’ının son yıllardaki diğer draft’lardan farklı bir özelliği vardı. LeBron James’ten sonra belki de lige giren en büyük yetenek olarak konuşulan Zion Williamson, bu draft’a katılıyordu. Draft öncesi 1. sıradan gideceği kesin olan oyuncu için takımlar birbirinden sabırsızdı.

Piyango Pelicans‘a vurdu ve ilk sırayı alan ekip düşünmeden Zion Williamson’ı seçti. İlk senesinin büyük çoğunluğunu sakatlıklardan ötürü kaçıran Zion, sezon sonuna doğru dönüp performansıyla tüm organizasyonu heyecanlandırmıştı.

2. senesinde büyük bir patlama yaparak 27 sayı – 7.2 ribaund – 3.7 asist ortalamaları tutturan genç yetenek, yine de takımıyla Play-In potasına bile giremedi.

Zion pota altında bitiricilik, açık alanda yarattığı tehdit, delicilik ve güç konularında herkesi etkilemişti. Geçen sene sezon ortasından itibaren hücumları da yönlendirmeye başlayan oyuncu, bu işi de kotardı ve kendisine “Point Zion” denmeye başlandı.

Ancak oyununda bazı temel eksikler hala bulunuyordu. NBA’e girerken savunma potansiyeliyle de övülen Zion, ligde bu konuda korkunç bir performans sergiledi. Fazla kiloları sebebiyle çabuk yorulan oyuncu, işin hücum kısmında ekstra efor sarf ettiği için savunmada hayalet gibi dolaşıyordu.

Ayrıca menzilini de yayın gerisine çıkaramayan oyuncu, savunma zaafları sebebiyle 5 numara oynayamadığı için yanına kesinlikle şutör, iyi savunmacı bir pivot istiyordu. Steven Adams da asla bu oyuncu değildi.

Neyse ki yazın yapılan takas sonrası Jonas Valanciunas takıma dahil oldu ve Steven Adams ayrıldı. Ancak bu sefer de Zion sakatlandı ve sezon başından beri forma giyemiyor.

Çok kilo fazlası olduğu gözlenen oyuncu için hala net bir dönüş tarihi yok.

Bir sonraki sene 13. sıradan seçilen Kira Lewis Jr da henüz istenen seviyeye yakınlaşabilmiş değil. Bu durumda camianın geleceği de belirsizliğini koruyor.

Her şeyin iyiye gittiğini ve Zion Williamson’ın tamamen sağlıklı şekilde sahaya çıkacağını düşününce bile takımın en büyük 2. yıldızı Brandon Ingram ile pek uyumlu oldukları söylenemez. İkisi de topu elinde çok isteyen oyuncular ve Ingram 3 numaradan çok 4 numarada oynadığında daha verimli oluyor. Bu iki oyuncunun yanında bir de uzunun oynaması ikisinin oyunu için de çok önemli olan penetre kanallarını çok kısıtlıyor.

Lige girerken potansiyelinin yüksek olduğu söylenen Nickeil Alexander-Walker da beklenen sıçramayı yapabilmiş değil. Saha içinden %36, üçlükten %31 ile oynayan oyuncu skor üretse de bunu verimli şekilde yapmıyor.

Hücum verimliliğinde 25, savunma verimliliğinde 24. sırada bulunan ekip Batı Konferansı’nda 13. sıraya oturmuş durumda.

Tüm bu durumlar düşünüldüğünde New Orleans Pelicans’ın birbiriyle uyum sağlayabilen, efektif bir kadro kurması yakın gelecekte majör bir hamle gelmeden imkansız gözüküyor.

Orlando Magic, 7-32

Uzun yıllar orta sıralarda hedefsiz bir takım olarak zaman geçiren Orlando, playoff maceralarında da uzun süredir ilk turun ilerisini göremedi.

Evan Fournier, Nikola Vucevic gibi oyuncuları bozdurup genç ve dinamik bir kadro kurma yoluna giden takım, şu ana kadar fena bir iş çıkarmıyor. Dereceleri çok kötü olsa da geleceğe dair biraz daha umutla bakabiliyorlar.

2020 draft’ının 15. sırasından seçtikleri Cole Anthony, 2. senesinde büyük bir adım attı. Sayı ortalamasını 12.9’dan 20.2’ye, asist ortalamasın da 4.1’den 5.9’a çıkardı. Hala çok yüzdeli oynamasa da oyuncunun NBA’e gittikçe daha çok uyum sağladığı apaçık.

2021 draft’ında büyük beklentilerle 5. sıradan seçtikleri Jalen Suggs ise henüz tam olarak o beklentilere çıkabilmiş durumda değil. İyi bir pasör ve oyun yönlendirici olsa da çok verimsiz şut atan ve istikrarlı skor üretmede sıkıntı yaşayan Suggs, her şeye rağmen ileride kendisine katacağı şeylerle önemli bir oyuncu olacağının sinyallerini veriyor.

Takım için en büyük piyango ise 8. sıradan seçilen Franz Wagner oldu. Şu anda yılın çaylağı için konuşulan birkaç isimden biri olan kanat-uzun oyuncu modern bir NBA 3-4 numarasından bekleyebileceğiniz her şeyi hücumda sahaya yansıtıyor. Verimli şut atan ve basketbol zekasının gelişmişliği sebebiyle iyi pasör olan oyuncu, gelecekte bir yıldız olabileceğinin sinyallerini verdi.

Kadroda bulunan diğer 2 önemli genç oyuncu ise 22 yaşındaki Wendell Carter Jr. ve Mo Bamba. Chicago Bulls‘ta istenilen seviyeye bir türlü ulaşamayan Wendell, Orlando’da kendini daha rahat hissettiği bir ortam yakalamış gibi gözüküyor.

Mo Bamba da draft edilirkenki vaat ettiklerini sahaya yansıtmaya başladığından beri Magic’in uzun yıllar pivot konusunda sıkıntı çekmeyeceğini söyleyebiliriz.

Birbiriyle de uyumlu olan bu genç çekirdek, yanlarına eklenecek doğru veteranlarla, başlarında doğru bir koçla ve devam eden iyi draft seçimleriyle geleceklerine daha umutlu bakmama sebep oluyor.