Tyrese Haliburton Kaleme Aldı: Yarım Saatte Değişen 10 Yıllık Plan

02/Mar/22 09:12 Mart 2, 2022

Bilal Baran Yardımcı

02/Mar/22 09:12

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, bağlı olduğu ve draft edildiği camiadan sürpriz bir şekilde takaslanan Tyrese Haliburton’ın yaşadıklarını dilimize aktarıyor…

by Tyrese Haliburton / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 14 Şubat 2022 tarihinde The Players Tribune‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Yarım saat. Her şey yarım saatte gerçekleşti. Geçen hafta, yarım saatlik süreçte Sacramento’da gelecek 10 yılı geçireceğimi düşünürken hayatımın en büyük sürprizini yaşadım.

Hepsi, takasın son gününden iki gün önceki salı günü saat 10 civarlarında başladı.

Menajerim beni aradığında kahvaltımı yeni bitiriyordum. İlk başta takımımızın takasla kadroya katmak istediği oyuncular hakkında bana haber veriyor diye düşünmüştüm.

Öyle değildi.

“Merhaba dostum. Sadece bir konuşmak istedim çünkü takaslanmış olabilirsin.”

Gerçekten şaka yaptığını düşünmüştüm. “Hadi oradan” diye düşünmelik bir durumdu. Beni takaslamıyorlardı. Çeneni kapa. Ancak 2 saniye sonra, olayın gerçek olduğunu anladığımda… Olayı dramatikleştiriyormuş gibi görünebilirim ancak ailenizden ya da yakın arkadaşlarınızdan birinin başına kötü bir şey geldiğinin haberini aldığınızda birkaç saniyeliğine kalbinizin durduğunu hissedersiniz ya… Sanki vücudunuz boşalmıştır. İşte o an hissettiklerim tam olarak böyleydi.

Telefonu kapattıktan sonra tuvalete yürüdüm ve sessice lavabonun karşısındaki boşluğa oturdum. Birkaç dakika sonra kız arkadaşım geldi ve ne olduğunu sordu. Ona takaslanma ihtimalim olduğunu söylediğimde başta bana inanmadı. Ciddi olduğumu anladığında ise endişelenmeye başladı. “Sadece bekleyelim ve önümüzdeki günlerde ne olacağına bakalım. Büyütmeye gerek yok. İyiyiz.” dedim.

5 dakika bile geçmeden telefonum tekrar çaldı: Menajerim tekrar beni arıyordu.

“Indiana” dedi. “Indiana gibi gözüküyor.”

“Ne?????”

“Sana haber vermeye devam edeceğim.”

Bundan bir-bir buçuk dakika sonra telefonumun ışığı yandı. Ekrana baktım ve Monte yazıyordu. O, bizim genel menajerimiz Monte McNair’di. Ve yalan söylemeyeceğim, o ismin telefonumda çıktığını gördüğümde kalbim acıdı. İşte o zaman bittiğini anladım.

Kısa bir konuşmaydı. Sonuç odaklıydı.

“Merhaba dostum. Sadece bir takas yaptığımızı, seni Indiana’ya gönderdiğimizi haber vermek istedim. Senin için en iyisini diliyorum.”

Bu cümleden sonra birkaç kelime olmuştur ya da olmamıştır. İkimiz de birbirimize teşekkür ettik.

Sonrasında telefonumu bıraktım ve gözlerim çıkana kadar ağlamaya başladım.