NBA’in En Önemli Potansiyellerinden Bitik Bir Kariyere: Korleone Young’a Ne Oldu?

25/Ağu/22 12:23 Ağustos 25, 2022

Bilal Baran Yardımcı

25/Ağu/22 12:23

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, genç yaşlarında harika bir potansiyel olan Korleone Young’ın NBA’e uzanan yolculuğu ve trajik hayat hikayesiyle sizlerle.

by Jonathan Abrams / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 19 Eylül 2013 tarihinde Grantland‘de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Korleone Young, papazın küçük ofisinde sessizce oturuyordu. Geniş omuzlarını papaz Herman Hicks’e doğru dikti. Daha önce bu konumda bulunmuşlardı, bu sorunları adeta boksörler gibi çözmüşlerdi. Hicks’in Young’ın geçmişi hakkında açık açık konuşup konuşmayacağına dair şüpheleri vardı. Mississippi’den emekli bir Birleşik Devletler Hava Kuvvetleri albayı olan Hicks, insanların iç dünyasına girebilen açık sözlü ve ciddi bir adamdı. Ofisinde, Colin Powell’ın imzalı bir resmi duvarda asılı. Başka bir fotoğrafta George H.W. Bush ile el sıkışıyor. Young ise ona yaklaşmaya çalışan herkesi reddetme konusunda usta bir insandı. Sürekli yuvarlak konuşurdu ve asla hiçbir şeyi açığa çıkarmazdı. Fakat bugün her şey farklı olacaktı.

Basketbol dünyasında Young, bir oyuncudan çok bir efsane. Adı, Lenny Cooke, Leon Smith ve DeAngelo Collins gibi bir şeyleri çok hızlı başarıp aynı hızda düşüş yaşayan oyuncuların yanında yer alıyor. Kötü yönetilen kariyerler ve alınan kötü kararların kurbanı bu isimler. Liseden yıldız olmayı başaran jenerasyonun zıttı onlar. NBA’de bıraktıkları mirastan geriye kalan tek şey 2005’te gelen drafta girecek olan oyuncuların liseden mezun olalı en az bir sene geçmiş olmasını gerektiren kural. Birçoklarına göre ise Korleone Young, yasal bir savaştaki dipnottan çok daha fazlası…

Young, kolej basketbolunu sarsan bir AAU skandalına karıştığı ortaya çıktıktan kısa bir süre sonra, 1998 yılında Virginia’daki askeri okuldan NBA’e başvurdu. Detroit Pistons, Young’ı 40. sıradan seçti fakat Young’ın hayali sadece 15 dakika sürdü. Üç dakika Washington’a karşı, beş dakika Atlanta’ya karşı, yedi dakika Orlando’ya karşı… Detroit için NBA’deki ilk ve son sezonunda ter döktüğü dakika sayısı işte bu kadardı.

“Korleone mükemmel bir oyuncu olmalıydı, Rashard Lewis’leri, Shane Battier’leri ve o tarz çocukların hepsini domine ediyordu.” diyor AAU skandalının merkez figürlerinden, aynı zamanda Young’ın ikinci kuzeni Myron Piggie Sr. “O dönem domine etmediği bir çocuk kalmamıştı.”

Ancak Young’ın hayatı, çok erken ödüllendirilen ve yetişkin yaşamı için kötü hazırlanmış genç erkeklerin tipik bir modeline düştü. Mali tavsiyeleri görmezden geldi. Esrar kullandı ve içti. Yasal fiyaskolara bulaştı. Bir gün kendini bir soyguncunun silahının namlusuna bakarken buldu. Young, NBA’den ve güzel bir hayattan uzaklaştı ve şimdi memleketi Wichita, Kansas’ta bir papazın ofisinin belirsizliğinde buldu kendini.

Young’ın hayatı o 15 dakikada zirve yaptı. Aradan geçen yılları gönülsüz bir geri dönüş çabasıyla, dünyayı dolaşarak ve oynayarak geçirdi, ancak hiçbir yer onun için çok uzun sürmedi. Şimdi 34 yaşında, hayatın başka neler sunabileceğini arıyor. Ama nasıl ve nereden başlayacağından emin değil – 1998’den beri okula gitmedi. İnsanların ihtiyacı olan çok az becerisi var. Lise öğrencilerini eğitmek için biraz para kazanıyor, ancak yerel ebeveynlerin onu işe almasının sebebinin paraya ihtiyacı olduğunu biliyor. Kendi çek defterini bile dengeleyemiyor. Üç kızı Houston’da anneleriyle birlikte yaşıyor. Young, onlara daha yakın yaşamayı göze alamayacağını söylüyor.

Wichita’ya geldiğimde Young gerginleşti. Sabah inmiş olmama rağmen, aramalarıma cevap vermek için 11 saat bekledi. Yıllarca duymayı önlediği soruları soracağımı biliyordu. Neredeyse on yıl boyunca onlara cevap vermek istemedi. Şimdi nasıl cevap vereceğini bile bilmiyor. Yıllar boyunca aile üyelerinden ve arkadaşlarından özür diledi, ancak neden özür dilemeye bu kadar mecbur hissettiğinden asla emin değildi. Kendini dünyadan izole etti. Rusya ve Çin gibi yerlerde oynarken hissettiği yalnızlık ve yabancılaşmaya zamanla alıştı. Rahat hissetti hatta. Eve döndüğünde yalnızlığı kucakladı.

Birkaç yıldır bir röportaj vermedi – vermemek her zaman daha kolaydı. Muhabirler kendilerini ilgilendirmeyen sorular sordular, diye düşündü, hâlâ taze olan yaraları dürterek. Ama zamanın geldiğine kendini inandırmıştı. Sonunda söyleyecek bir şeyi vardı.

Young, röportajımıza ne giyeceğini sordu. Tanıdık bir üniformanın (Nike tişört, şort ve spor ayakkabı) yeterli olacağını düşündü. Birinin onu Hicks’le buluşmaya götürüp götürmeyeceğini sormak için birkaç tanıdık aradı. Geçen yıl, 1972 model Chevrolet Monte Carlo otomobilini 6.000 dolara sattı. Bu onun son varlığıydı. Ama onu gezdirecek birini zar zor da olsa buldu. Sonunda Young, kız arkadaşını onu otelime bırakmaya ikna etti. Rahip Hicks’in son on yıldır hizmet verdiği Mesih’teki Büyük Pentekostal Tanrı Kilisesi’ne gittik. Young’ı kilise dünyasıyla yaklaşık altı yıl önce eski bir kız arkadaşı tanıştırmıştı. Bu ilişki bitti ama kiliseyle olan ilişkisi bitmedi.

Hicks, Young’ı sıcak bir şekilde karşıladı. Onu sadece Young’ın duygusal, manevi veya finansal bir destek ihtiyacı olduğunda değil, Young karşılık vermek veya teşekkür etmek istediğinde görmek istediğini de söyledi. Hicks, Young’a iç dünyasını açması için yalvardı.

Hicks, Young’a “Vaiz olarak öğrendiğim şeylerden biri, insanlara karşı dürüst olmamız gerektiğidir.” dedi. “Tamam, işte hayatımda olan harika şeyler’ diyemeyiz. NBA için draft edildim. ‘Ama yaşanan olumsuzluklar neler? ‘Kariyerimi etkileyen bu kararlar nelerdir?’ Şehirdeki genç erkeklerle bunu yaptığınızda, bazı insanların hayatında bir fark yaratacağınızı göreceksiniz.”

“Benim yanımda olacak mısın?” diye sordu Young.

“Tabii ki olacağım.” diye yanıtladı Hicks.

“Artık senden çekinmiyorum.” dedi Young.

Hicks sandalyesine yaslandı. “İşte bu Korleone Young’ın hikayesi. Hikaye, çukurun dibine kadar olan kariyerin zirvesidir” dedi. “Ve şimdi kendini o çukurdan çıkarmaya çalışıyorsun. O çukurdan çıkmak biraz zaman alıyor. Hazır olduğunu düşündüğün zaman bile.”