Nick Lambros: Nick Galis’i Keşfeden Adam; 1900’lü Yıllarda ABD’de Bir Yunan Göçmen

2022-11-28T10:10:48+00:00 2022-11-28T10:10:48+00:00.

Bilal Baran Yardımcı

28/Kas/22 10:10

Eurohoops.net

Avrupalılar’ın NBA’de iyice yer ediniyor fakat bu hikayenin farklı bir yüzü de var. Avrupa’daki göçmenler, bu sporun öncülerinden oldular ve ülkelerine yardımcıc oldular. Nick Lambros’un hikayesi de böyle.

By Aris Barkas/ barkas@eurohoops.net

“Nick Galis’in benim kolejime gelmesi gerekiyordu, biliyor muydunuz?” cümlesini konuşma esnasında duyduğunuzda arkasında bir hikaye olduğunu anlıyorsunuz.

Hall of Fame olmadan önce bile Nick Galis, Avrupa’da efsaneydi. Ondan da önce ise New York’taki basketbol sahnesinin lise efsanelerindendi. Fakat o, ABD göçmenlerinden hayatını basketbol sayesinde kuran tek isim değil.

1959’da mezun olduktan sonra günümüzde bile aktif olarak gönüllü asistan koçluk yapan Nick Lambros, New York’taki Hartwick Koleji’nin efsanelerinden biri. Hartwick’in Hall of Fame üyelerinden biri olmasının yanında ismi de 60 yıldır basketbol takımıyla birlikte anılıyor. Kendilerini ABD’de bulan birçok Avrupalıya da ülkesinin sporunun yükselişi için kendine has şekillerde yardımcı oldu.

“Yunanistan’a 1983’te geldim. Ted Rodopoulos, beni Selanik’teki bir basketbol kampına davet etmişti. 1985’te döndüm ve son derece keyif aldım. O zamanlar çok etkilenmiştim. Ted’in harika bir basketbol kampı vardı ve bu trendi başlatanlardan biri olsa da onun tek olmadığını biliyordum. Organizasyon ince elenip sık dokunuyordu ve o insanlarla çalıştığım için çok şanslıydım. Onlardan biri (Yunan efsane pivot) Panagiotis Fassoulas’tı, ayrıca Lakis Tsavas ve Dean Georgiadis de vardı.” diyerek açıkladı Lambros.

“Babam ve annem Spartalı’ydı. Ben de kendimi Spartalı sayıyorum.” dedi Koç Lambros Eurohoops’a. “Sparta’nın dışındaki küçük bir köyden geliyorlardı. Babam Amerika’ya 1911 yılında geldi, bir süre sonra annem de gitti. İlk jenerasyon biziz. Yunanistan’a da pek çok kez gittim.”

1950’lilerin Amerika’sında büyüyen Lambros, beyzbol ve farklı sporlar da yapmıştı: “Beyzbol oynamak normaldi. Ayrıca çocuklar basketbol parkesine çıktığında onu da seviyordu ve her gün oynuyorlardı. Ben, iki sporda da iyiydim. Babam bir restoranda çalışıyordu, annem ise ev hanımıydı. Ben de bu şekilde spora ve eninde sonunda koçluğa giriştim. Kolej seviyesine geldiğimde hayatımda bu işi yapmak istediğime karar verdim ve bu şekilde koçluk yapmaya başladım.”

Hartwick, o zamanlar NCAA’in ikinci division’ındaydı ve günümüzden çok daha prestijli olduğu dönemlerde gayet iyi bir repütasyonu vardı. Galis de kendini resme Yunan kökeninden dolayı Lambros ile iletişime geçerek kattı: “Union New Jersey’de lise okurken onu keşfettik. Kolejimizi çok sevdi ve oynamak için kayıt bile oldu. O zamanlar asistan koçtum. 1975’in eylül ayında kayıt olmuştu ve yurt yatakhanesinde gözüm onu arıyordu. Fakat onu bulamadım. Eninde sonunda onu aradık ve ‘Koç, özür dilerim, Seaton Hall’a gitmeye karar verdim’ dedi. 2. Division’daydık ve o bunu sevmişti. Jersey’de iyi bir arkadaşı vardı ve onunla aynı odada kalacaktı.”

Lambros, Galis ile çok farklı bir durumda bir kez daha karşılaştı: “Çok komikti çünkü Yunanistan’a döndüğümde ve milli takımın kaldığı otele gittiğimde ‘Nikos nerede?’ diye sormuştum. Kahvaltı ediyordu ve onun yanına gidip ‘Burada ne yapıyorsun? Hartwick Koleji’ne gelmen gerekiyordu’ dedim. Bana şaşkın halde baktı, sonrasında kim olduğumu anladı. ‘Aman Tanrım, koç, nasılsın?’. Ah, onu alabilseydik şampiyon olabilirdik.”

Lambros içinde herhangi bir kin tutmuyor. Hatta Halis’i ve Yunan basketbolunu çok seviyor fakat favori koçu 1990’larda tanıştığı Giannis Sfairopoulos: “En iyisi o! Basketbol kampımızı ziyaret etmişti ve benden çok fazla bilgi almıştı. Öğrenebileceği her şeyi öğrenmek istiyordu.”

Aynı zamanda Lambros, Syracuse efsanesi Jim Boeheim ile de iyi arkadaş. Esprili şekilde “Ben daha iyi golf oynuyorum.” diyor ve kolejde kendisinin adı verilen bir golf turnuvası hayır etkinliği olduğu düşünülürse muhtemelen haklı: “Ben basketbolla yaşıyorum. Oyunu seviyorum, maçları izliyorum ve yarın da Syracuse antrenmanına gideceğim. Bu Amerikalıların oynayış tarzını pek sevmiyorum. Çok fazla üçlük atılıyor, iki-üç pastan sonra direkt şut atılıyor. Oyunun bu şekilde evrimleştiğini biliyorum ve yine de seviyorum. EuroLeague’te harika oyuncular yetişiyor ve gerçekten de harika şutörler! Şu anda Avrupa’dan NBA’e gelen oyunculara bakın, birçoğu harika! Yunanistan’ın da tekrardan geliştiğini görmek istiyorum. Son zamanlarda çok iyi değiller ve Yunanistan basketboluna ne olduğunu bilmiyorum fakat 10 yıl önce olduğu seviyede gözükmüyor. 1990’lar ve 2000’lerde ben oradayken seviye inanılmazdı. Neden bu seviye biraz olsun düştü?”

Koç Sfairopoulos’un savunma genlerini nereden aldığını merak ediyorsanız Koç Lambros’un verdiği cevap size bir ipucu sunabilir: “Üç sayılık atışları seviyorum fakat aynı zamanda setlerin de geliştiğini söyleyebilirim. Eğer şu an oynanan basketbola bakarsanız köşelerde iki oyuncu oluyor, yüksek perdeler yapılıyor ve tepede takımlar üçe üç kalıyor. Penetre edip şut atıyorsunuz. Ben savunmaya çok önem verirdim. Savunmaları değiştirmek hoşuma giderdi ve bunu yapmaya devam edeceğim. Şu anda takımım savunmayı değiştiriyor, oyunu kontrol ediyor olabilir fakat bu benle alakalı! Üzgünüm.”

Avrupa’da şu anda en çok tartışılan konulardan biri devşirme oyuncular. Lambros da daha fazla Yunan-Amerikalı oyuncunun milli takımda oynamasını istiyor: “Anlamadığım şey şu: Neden sadece bir Yunan-Amerikalı oyuncunun milli takımda forma giymesine izin veriliyor?”

Diğer taraftan ise Koç Lambros, FIBA kurallarını eleştirmek için yeterince söz hakkı olmadığını düşünüyor ve bunun doğru ya da yanlış olup olmadığından çok kendi isteği olduğunu söylüyor: “Bu, onların kuralları. Ülkeden ülkeye değişir bu yüzden bu soruyu cevaplayamam. Eğer daha fazla kullanılırsa kesinlikle bunu yapardım fakat diğer insanlar ne yapardı bilemem. İspanya, Sırbistan ne yapardı bilemem.”

Günün sonunda basketbol globalleştikçe en yüksek seviyelerde daha fazla Avrupalı görüyoruz ve Lambros’un da dediği gibi, NBA’de oynamak onların sürecini anlamak için size her şeyi sunuyor: “Avrupalı oyuncuların artık basketbol fundemental’ı olarak daha iyi olduğuna katılıyorum fakat Amerikalıların sahip olduğu fizik gücü bambaşka. Burada bütün temellere sahip olabilirsiniz, oraya gittiğinizde dayak yiyebiliyorsunuz. Buna uyum sağlamayı öğrenmeliler. Fakat NBA’de oynayan her oyuncu harikadır. Eğer NBA’de oynayan bir Avrupalıysanız, harika bir oyuncusunuzdur.”

Fotoğraf: Hartwick College

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!