Allen Iverson: Güncel Hayatı, Türkiye Kararı, All-Star Anıları, Mental Sorunlar, Günümüz NBA’i ve Daha Fazlası

2023-02-21T09:20:06+00:00 2023-02-21T09:20:06+00:00.

Bilal Baran Yardımcı

21/Şub/23 09:20

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, 47 yaşındaki Allen Iverson’ın kariyerine, şu anki hayatına, mental sorunlara ve birçok özel konuya değindiği kapsamlı röportajı dilimize taşıyor.

by Marc J. Spears / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 19 Şubat 2023 tarihinde Andscape‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Tarihin en iyisi Michael Jordan mı, Lebron James mi? Eski NBA yıldızı Allen Iverson, ikisine karşı da oynama fırsatı bulmuştu.

“The Answer”, çocukluk kahramanı Jordan’a karşı duygusal bir bağı olsa da bu soruya cevap vermeyi sevmiyor.

“Bu sorudan nefret ediyorum çünkü ikisini de seviyorum ve ikisi de basketbol için çok fazla şey yaptı.” diyor Iverson, Andscape’e verdiği röportajda. “LeBron bence genele baktığımızda görüp görebileceğimiz en iyi basketbol oyuncusu. Eğer sözlüğe girip en iyi basketbol oyuncusuna baksanız LeBron’un resmi olur. Fakat benim için olay bundan çok farklı çünkü Mike benim için her şeydi. Bana vizyon verdi. Basketbol oynama isteği doğurdu. O benim her şeyim. Gerçekten de onun gibi olmak istedim. Reklamdaki gibi, ‘Mike gibi ol’. Onun gibi olmayı çok istedim. Hala onu ne zaman görsem donakalıyorum. Her seferinde geriliyorum. Çünkü o benim için ‘Mike’. O benim adamım. Bu yüzden benim listemin tepesinde Mike’tan başka isim olmayacak. Fakat LeBron, bir basketbol oyuncusunda istediğiniz her şeyi barındırıyor. Toplu bir paket resmen. O, basketbol dünyasına tanrının gönderdiği bir hediye.”

Iverson, NBA All-Star Hafta Sonu sırasında Oyuncular Birliği’nin salonunda Andscape’e röportaj verdi. Hall of Fame’in üyesi, kendi döneminin süper yıldızıydı: 11 kez All-Star oldu, dört kez sayı krallığını elde etti ve 2001 yılında MVP seçildi. Aynı zamanda hip-hop tarzı ve saçlarıyla trend belirleyici bir oyuncuydu.

47 yaşındaki oyuncuyu, Andscape’e dünya üzerindeki en çok bilinen sporculardan biri olarak yaşadığı hayattan, All-Star anılarından, Georgetown’un eski efsane koçu John Thompson’ın vefatından, mental sağlığından ve çok daha fazlasından bahsetti.

Soru: Şu anda nasılsın? Arada bir gözüküyor, sonra kayboluyorsun. Şu anda hayatın nasıl gidiyor?

Cevap: Mutluyum. Tam olarak senin dediklerini yapabildiğim için mutluyum. Ne zaman istersem ortaya çıkıp ne zaman istersem kaybolabildiğim için… Emekliliğimin büyük bir sebebi buydu. Yorgundum. Her şeyden çok yorulmuştum ve hazırdım. İnsanlar bu işi bırakmanın ne kadar zor olduğundan bahsediyor. Ben şanslıyım ki Tanrı’nın beni gözettiği bir konumdaydım, tıpkı tüm hayatım boyunca olduğu gibi.

S: GQ’dan bir moda ödülü kazandın fakat başladığın yere -saçların, hip-hop tarzın- baktığında rapçilerden daha çok “hip-hop’tın”. Sadece kendin oluyordun fakat modaya olan bu etkin hakkında ne düşünüyorsun?

C: Bayılıyorum, bayılıyorum, bayılıyorum. Bu aslında biraz hem iyi hem kötü. Daha önce milyon kez söyledim çünkü zamanında bu konuda çok hırpalandım. Şimdi 2023 yılından baktığımızda oyuncular kendilerini yansıtabiliyorlar, istedikleri gibi giyinebiliyorlar, giyinişleriyle gerçekten de kişiliklerini gösteriyorlar. Benim bu konuda başıma çok şey geldi ve normal geliyor. Bütün NBA’de kıyafet devrimi yaptığımda kötü bir şeymiş gibi düşünüyorsunuz fakat sonra GQ sizi ödüllendiriyor. Sonrasında doğru ve gerçek bir şey yaptığımın farkına vardım.

 

S: Bulunduğun All-Star Hafta Sonlarına baktığında en çok aklında kalan anı hangisi?

C: Sürekli savaş halinde bulunduğun oyuncularla bir arada olmak, onları tanıma fırsatı olmak, beraber oynamak ve aynı mantaliteye sahip olmak… Her şey adamım. Hayatın her alanından gelen sevgiyi hissetmek… Buraya gelip oyunumuzu sevmek ve saygı göstermek, sporcular olarak bize saygı göstermek… Gerçekten harika bir atmosfer.

S: Emekli olduğunda isteseydin Çin’de çok fazla para kazanabilirdin. Eğer isteseydin başka bir takımın sana şans vereceğine eminim. O noktada neden ‘Tamam’ dedin? ‘Bu noktaya seni ne getirdi? Ya da NBA takımlarıyla şansının kalmadığını mı düşündün? Çünkü bir süreliğine yurtdışına, Türkiye’ye gitmiştin.

C: Evet, o noktada sadece oynamak istiyordum. Sonra da bütün bu ‘diva’ olaylarının bitmesini istediğim bir noktaya geldim. Tamam, dünyanın en iyi liginde oynamak istiyorsun fakat önüne fırsat gelmiyor. Fakat hala oynamak istiyorsun. Oyuna olan sevgin hala mevcut. Öylesine mevcut ki sadece sahnede yer almak ve o hisleri yaşamak istiyorsun. Ben de hayatımın o noktasında bu durumdaydım. Şansımı denedim fakat asla Muhammad Ali tarzı bir şey değildi. Aynı hissi yaşamanın yanına bile yaklaşamadım.

S: Yanlışsam düzelt: Basketbol sezonu bitiyor, bir ara veriyorsun. Antrenman kampı zamanı geliyor, topu yeniden eline alıyorsun. Yazı boş geçirmişsin. Hiç “Spor salonuna gitseydim” diye düşünüyor musun, bunun kariyerini uzatabileceğine inanıyor musun?

C: Hepinizin düşünceleri var. Bu harika bir soru. Kim olduğuma, bu ligde yaptıklarıma ve lige bıraktığım etkiye bakıyorum. Ben hiçbir zaman “doğru” şekilde başaran adam veya olması gerekenleri yapan adam olmadım. Hall of Fame olmadan çalışmanız gerekiyor diye düşünen biri olmadım. Herkesin Allen Iverson olduğu senaryoda neler yapması gerektiğine dair kendi düşünceleri var. Fakat Allen Iverson değilsiniz. Ben değilsiniz. Tanrı size bana verdiği yeteneği vermedi. Bu yüzden istediğiniz şekilde düşünebilir, istediğiniz şekilde hikayesini yazabilirsiniz, ‘bu şekilde olabilirdi’ diyebilirsiniz. Daha güçlü ve kaslı bir oyuncu olabilirdim ve buna rağmen başardığım hiçbir şeyi başaramayabilirdim.

Bu yüzden buna takılı kalmıyorum ve herhangi bir pişmanlığım yok. Basketbol açısından yaşadığım tek pişmanlık Koç Larry Brown’ın bana başlarda yaptığı yapıcı eleştirileri kabullenmemek. Bu kadar. Bunun dışında Hall of Fame bir oyuncu olduğum için tatmin duyuyorum. İşleri daha zekice veya daha iyi yapabilir miydim? Hayatta her şey böyle. Gidebileceğiniz birçok farklı yol var, ben kendimi bu şekilde cezalandırmıyorum.

Benim hedefim draft edilmekti. Benim için en akılda kalıcı an o an. Benim için en keyifli an, yaşadığım onca şeyden sonra geldiğim yerden draft edilmek. Sonrasında Hall of Fame oldum. Neden Tanrı’ya “neden?” sorusunu sorayım ki? Neden ‘bu şekilde veya o şekilde niye olmadı?’ diye sorayım? Şanslıyım. Her şey bu şekilde olduğu için şükran duyuyorum. “Daha güçlü olmak konusunda daha kendimi adamış olabilir miydim?” diye düşünüyor muyum? Evet, düşüncesi aklıma geliyor fakat bu beni rahatsız eden bir şey değil.

S: Şu anda NBA’de mental sağlık en büyük sorunlardan biri. Her takımın oyuncularla birlikte çalışan görevlileri oluyor. Bu, senin için kariyerinin herhangi bir bölümünde ne ifade ederdi? Bir de PTSD (Travma Sonrası Stres Bozukluğu) ile şu an nasıl başa çıkıyorsun? 

C: Sadece hayatımda olan olumlu şeylere yaslanıyorum ve 47 yaşında olmama rağmen hala burada olduğum ve devam ettiğim için şükran duyduğumu biliyorum. Çocuklarım olması, beni hala seven, benim de sevdiğim bir ailemin olması… Olumsuz hiçbir şeye takılmıyorum. Şanslı olduğum gerçeğini düşünüyor ve sadece ertesi gün uyanabilecek olduğumu düşünüyorum. Benim için en havalı şey bu: Şanslı olduğumu ve etrafımda beni seven insanlar olduğunu bilmek.

Birçok insanın mental sağlık sorunlarıyla uğraştığını biliyorum fakat bu konuda benim yeteneğim yok. Konuşabilecek eğitimi almadım. Bilmediğim bir şey hakkında konuşamam. Bu yüzden yoldan çekiliyor ve bu konuyu işin uzmanlarına bırakıyorum.

S: Eğer senin oynadığın zamanlarda bu olsaydı sana yardımcı olabileceğini düşünüyor musun?

C: Vardı zaten.

S: Var mıydı?

C: Vardı. Belli bir unvanları filan olmayabilir fakat bana ihtiyacım olan her konuda yardımcı olan ailem, arkadaşlarım ve organizasyondan insanlar vardı. Bu ligde yardıma ihtiyacımız olan kaynaklara ulaşmak konusunda kimsenin bahanesi olduğunu düşünmüyorum. Hepsi mevcut ve NBA, bunlara sahip olduğumuzdan emin olma konusunda harika iş çıkartıyor.

S: LeBron James yakın zaman önce sadece Starbucks’a gidip kahve alıp üzerine isim yazdırabilmek istediğini söylemişti.

C: Ben de öyleyim. Bunun için önüme engel çıkmasına asla izin vermem. Bunun nereden geldiğini anlıyorum çünkü ben de her gün, her an bununla yaşıyorum.

S: Çünkü sen de en az onun kadar büyük bir figürdün?

C: Olay şu an yaşadıklarım. Her gün evden çıkmak benim için bir mesele. Fakat Publix’e, Walmart’a gitmeye bayılıyorum. Harika bir hissiyat. Kimsenin de benden bunu almasına izin vermeyeceğim. Allen Iverson olmayı seviyorum. Eğer bugün ölseydim geri gelip tekrar aynı kişiliğimin olmasını isterdim. Çünkü insanların beni kabul etme şeklini, bana davranma şekillerini ve benim kendim olmamam izin vermelerini çok seviyorum. Çoğu zaman restoranda olduğumda biri ‘burada ne yapıyorsun?’ der. Ben de ‘tıpkı senin gibi yemek yemek için buradayım’ derim.

Kimsenin bunu benden almasına izin vermeyeceğim. Tanrının beni koruduğunu biliyorum, ona güveniyorum, inanıyorum ve sorgulamıyorum. Ne yaşanırsa yaşanır ve ben hayatımı yaşamaya devam ediyorum. Belli bir insanla birlikte takılmam filan gerekiyor. Kızlarımla bir şeyler yapmayı, bir yerlere gitmeyi, toplumun içinde bulunup hayranlarımdan gelen sevgiyi kabul etmeyi seviyorum. Ünümün benim olduğum insan olma ve istediğim hayatı yaşama özgürlüğümü elimden almasına izin vermeyeceğim.

S: Fakat aynı zamanda gördüğün sevgiyi de seviyorsun?

C: Evet, seviyorum.

S: Nereye gidersen git, her gün gördüğün için mi?

C: İnsanların beni sevmesini seviyorum çünkü bu, benim ben olmamı sağlayan insanlar için bir onur ve hediye. Çünkü sen Allen Iverson olamazsın, yardım almadan benim başardığım şeyleri başaramazsın. Benim şu an olduğum kişi olmamda birçok insanın yardımı oldu. Çoğu zaman takım arkadaşları, koçlar, taraftarlar vs. konuşulur fakat kimse sağlık ekibinden, antrenörlerden, pazarlamacılardan, olduğun insana dönüşmeni sağlayan tüm herkesten bahsetmez. Bu yüzden Hall of Fame konuşmam çok uzundu.

S: Kimse de bitirmeni istemedi.

C: Daha da uzun olmalıydı çünkü çok fazla insanı unuttum. Sonrasında Hall of Fame olmama yardımı dokunan çok fazla insanı unuttuğum için üzüldüm. Bu, bizim oyunumuzun büyük bir parçası. Hall of Fame olduğunuzda bir şeyin en iyisi oluyorsunuz fakat size yardım eden Hall of Fame insanlar olmadan Hall of Fame olamazsınız. Bu sadece olumlu insanlar için geçerli değil. Birçok negatif insan da bana yardımcı oldu. Yolumun üstündeki insanlardan kurtulabilmek, Hall of Fame olmama yardımcı oldu.

S: Eski Georgetown Koçu John Thomspon birkaç yıl önce vefat etti. Anma töreninde sen de vardın. Hayatında bazı kayıplar yaşadın fakat Jason Thompson‘ın kaybı seni nasıl etkiledi?

C: Bu, hayatta yüzleşmeniz gereken bir diğer engel. Sanırım hepsi Tanrıya inanmaya, ona olan sevgime dönüyor. Olması gerekenin yaşandığını biliyorum. Bu şekilde olmalıydı. Ben de bunu anlamalı, sorgulamamalı, Thompson’ın onunla birlikte olduğuna inanmalıyım. O, şu anda daha iyi bir yerde ve her şey daha iyi olacak. Beni hala yukarıdan izleyecek.

S: Thompson’ın şu anda yaşadığın hayatta sana kattığı en iyi şeyler neydi?

C: Sanırım kendisi. Basitçe benim olduğum kişiden tatmin olduğunu belirtiyordu. Dünya üzerindeki diğer insanlar ne düşünürse düşünsün, sizi seven insanların düşüncelerine odaklanıyorsunuz. Eğer dışarıda sizi kimse yargılamasaydı, eleştirmeseydi şu anda olduğunuz kişi olmazdınız. Kimsenin önemsemediği insanlar hakkında kimse uzun uzun konuşmaz. Bana kendi bedenimde, kendi benliğimde olmanın güzel bir şey olduğunu hissettirdi. Koçla olan ilişkim… Hala zaman zaman onunla konuştuğum, onun bana cevap vermediği anlar aklıma geliyor. Çünkü artık kötü cümleleri duymuyorum. Hala beni izlediğini hissediyorum. Küçük ş*refsizine göz kulak olmadan bu hayatta devam edebileceği bir yer olmadığını biliyorum.

S: NBA’in günümüzde geldiği halde en iyi dönemindeki Allen Iverson buraya gelseydi, neler yapabilirdin?

C: Bilmiyorum ve bu konuya bu şekilde bakmıyorum. Şu anki oyunculara saygı duyuyorum. Oyunculara ve oyuna duyduğum saygıdan bu soruya net bir cevabım yok. Neler yapabilirdim bilmiyorum açıkçası.

S: Günümüzdeki maçları izlediğinde bunu düşünmüyor musun?

C: Hayır çünkü sadece basketbol izliyorum. Biliyorum ki nasıl oynanırsa oynansın, kazanmak ve başarılı olmak için ne yapılması gerekiyorsa yapılsın bunu uyum sağlayabilirdim. Oyun bilgim ve nasıl oynayacağımı bilmem, şu ana da uyum sağlayacağımı bilmemi sağlıyor.

S: Fakat daha az tempolu bir dönemde 30 sayı ortalama tutturdun…

C: Ben de bunu diyorum. Fakat görüyorsunuz, birçok insan birçok oyuncu hakkında konuşuyor. Bence bu konudaki en kötü geri dönüşlerden biri bir analiste oyunu hiç oynamamış muamelesi yapılması. Oynamadıysa ne olmuş?

Eğer izliyorsan… Mike Tyson’ı izleyebilir ve Mike Tyson’ın insanları nakavt ettiğini bilebilirsiniz. Onun olayı bu. Sadece izleyerek göz testiniz bunu anlatıyor. Mike Tyson’ın bunu yaptığını bilmek için boksör veya uzman olmanıza gerek yok. Basketbol analistlerinin de oyunu oynamadıkları için eleştirilmesini sevmiyorum. Bu, oyunu bilmedikleri anlamına gelmez. Şu anda oynanan oyuna bakıp bazı insanlar için, Kevin Durant gibi, oyunu çok kolay gösterdiğini söyleyebilirim. Steph Curry de çok kolay gösteriyor. Kolaymış gibi gösteriyorlar fakat öyle değil.

Benim için de “tamam, kariyerim boyunca şu kadar ortalamayla oynadım, eğer bu dönemde oynasaydım şöyle olurdu” demek… Mütevazı olma konusunda zorluklar yaşıyorum fakat direkt olarak “tamam, bu dönemde 40 sayıyla oynardım” da diyemem. Sadece uyum sağlayabileceğimi, her dönemde oynayabileceğimi düşünüyorum. Bu oyunu konuşan diğer insanlar şöyle ya da böyle olacağıma karar versin çünkü asla bilemeyiz. Şu an hala Mike ve Kobe’yi kıyaslıyoruz.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!