Ish Wainright: Almanya 2. Ligi, 2 Farklı Spor, Geçinme Kaygısı ve NBA’e Varan Yolculuk

22/Şub/23 06:50 Şubat 22, 2023

Bilal Baran Yardımcı

22/Şub/23 06:50

Eurohoops.net

Eurohoops Çeviri, erken yaşta kendi ailesini kuran ve geçinme kaygısıyla amerikan futbolunun da, basketbolun da zor yollarından geçerek NBA’de yer edinmeyi başaran Ish Wainright’ın hikayesiyle sizlerle…

by Alex Schiffer / Çeviri: Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve tamamının veya bir kısmının izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı 1 Şubat 2023 tarihinde The Athletic‘te yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

Ish Wainright’ın hayatı değişmek üzereydi. O zamanlarki kız arkadaşı hamileydi ve Wainright’ın ailesini ayakta tutmanın bir yolunu bulması gerekiyordu. Sorun ne miydi? 21 yaşındaydı ve henüz üniversiteyi bitirmesine iki yıl vardı. 2016 yılıydı ve kolej sporcularının isimlerinden, imajlarından ve gördükleri sevgiden para kazanmasından önceydi. Wainright, Baylor’da bir rol oyuncusuydu ve NBA draftı ihtimali pek bulunmuyordu.

Wainright, G League’e gidebilir ve 40.000 dolara varan bir maaş kazanabilirdi. Yurtdışında da şansını deneyebilirdi fakat bu, onu o haziran ayında doğacak Isabella’dan ayıracaktı.

Burada işin içine Wainright’ın Twitter mesajlarından Matt Rhule giriyor. Baylor’ın yeni amerikan futbolu koçu, Wainright’a bir sonraki yıl basketboldaki seçilme hakkı bittikten sonra tight end pozisyonunda oynama rolü teklif etti.

Rhule’un mesajında “Sana ve şu ana kadar Baylor’da yaptıklarına çok saygı duyuyorum. Hiçbir şeyi bozmak istemiyorum, sadece gel ve dene.”

Kolejde daha fazla kalmak mantıksız gözükebilirdi fakat Wainright, NFL’in antrenman kadrolarındaki oyuncuların da 207.000 dolara varabilen paralar kazandığını öğrendi. Rhule’un teklifi de oynaması yönündeydi. Wainright, bu teklifi kabul etmeyi tercih etti.

Bu pozisyonda oynayarak ve öğrenerek bir sene geçirdi, toplamda dört top yakalayıp 34 yarda kazandı ve iki kez touchdown yaptı. Bu da onun draft edilmeden Buffalo Bills ile kısa bir dönem geçirmesine sebep oldu. Ardından Wainright tekrar basketbola döndü ve Phoenix Suns rotasyonunda kendine yer buldu.

Tek bir alanda uzmanlaşma gerektiren sporlarda Wainright, iki kez başarıyla spor değiştirdi. Bu yolculuk onu Atlantik Okyanusu’nun ötesine taşıdı ve geri getirdi. Hepsini ailesini destekleme umuduyla yapıyordu. Bills’in quarterback’i Josh Allen’ın yanında oynamaktan gelecekte Hall of Fame seçilecek Chris Paul’un yanına geldi. İki isim de kendi sporlarının en iyi pasörlerindendi. Basketbola dönüşü, yetenek setine daha iyi uyacak şekilde değişmesiyle aynı zamana denk geldi.

“Bu kariyer eğrisine sahip başka birini görebilir misiniz bilmiyorum.” diyor Wainright’ın Baylor’da oynadığı zamanlarda asistan olan Kansas State Koçu Jerome Tang. “İstenilen noktaya ulaşmak için birçok yol olduğunu gösteriyor fakat ortak payda sabır ve sıkı çalışma.”

Bears’ı iki kez Sweet 16’e taşısa ve organizasyon sıralamasında ilk sıraya yerleştirse de Wainright’ın gerçek pozisyonu belli değildi. Etkileyici istatistikleri yoktu. O zamanlar 1.95 boyunda ve 113 kiloda olan Wainright, şutör guard fiziğinde bir uzun forvet gibiydi. O, takımda her şeyi yapan oyunculardan biriydi.

“Onun oynamayı bıraktığı zamanlarda oyun şu anki kadar pozisyonsuz değildi.” diyor Baylor’ın Koçu Scott Drew. “Kimse ona NBA’de birden beşe her pozisyonda oynayabilir gözüyle bakmadı.”

Wainright’ta bulunan şey ise ise karizma ve kazanmak için gereken her şeyi yapma arzusuydu. Yıldız bir oyuncu olmamasına rağmen soyunma odasında liderlik yapıyordu.

“Baylor’ın başkanı gibiydi adam.” diyor Rhule.

Rhule, 2017 yılında Baylor’ın amerikan futbolu koçu olduktan kısa bir süre sonra bir basketbol maçında Wainright’ı izlerken buldu kendini. Wainright’ın iri fiziğini gördü ve işler o yolda giderse NFL’de bir tight end olabileceğini düşündü.

“Bir insan için basketbol takımının yüzüyken ‘aynı okulda bambaşka bir sporda sıfırdan başlayacağım’ demek kolay değil.” diyor Rhule.

Wainright’ın yeni planı para kazanmaktı fakat maaşının gelmesi an meselesi değildi. Isabelle’in doğduğu ilk zamanlarda ailesini desteklemek için yaratıcı bir yola başvurdu. Bütün spor ayakkabı koleksiyonunu satmaya karar verdi. Wainright, her ayakkabı sattığında ağladığını söylüyor.

Wainright’ın amerikan futboluna uyum sağlama süreci duygusal açıdan daha kolaydı. Basketbol oyuncuları amerikan futbolunda en çok tight end pozisyonuna uygun olsa da bu işi öğrenmesi her türlü zordu. O an sahada kurulan şemaya bağlı olarak bir tight en gerekirse hücumdaki line oyuncularıyla dizilebiliyor ya da bir receiver olarak pozisyon alabiliyor. Wainright, 2017’nin bahar aylarında takıma girdiğinde takımın hücum koordinatörlerinden Glenn Thomas, oyuncuyla oturmuş ve pozisyon hakkında sorular sormuştu. Aynı zamanda amerikan futbolu antrenmanlarının basketbol antrenmanlarından çok farklı olacağını hatırlattı. Salon içinde olmak yerine üç saat boyunca güneşin altında kalacaklardı. Wainright her ne kadar sert darbe almaya alışık olsa da yeni görevinde bu rutin haline gelecekti.

Wainright’ın amerikan futbolu kariyerinin başında Rhule ve koç ekibinin ona bir mesajı vardı: Eğer profesyonel basketbol oynama fırsatı gelirse hiçbir açıdan takımı bırakma konusunda kendini suçlu hissetmemesini istiyorlardı – sezon öncesi de olsa, sezon ortası da.

“Ben kimim ki onun önünde duracağım?” diyor Rhule.

Thomas da “Bu durumda fedakarlık yapan oydu.” diyor.

Wainright’ın fiziği, top yakalama kabiliyeti ve atletizmi onu ilgi çekici bir tight end yaptı. Koç ekibi onun potansiyelini tam olarak kullanabilmek için setler çizdi. Sezonun ilk iki maçında yavaş yavaş oyuna alıştırdıktan sonra Rhule, Wainright’ın sorumluluklarını ve hücumdaki rolünü üçüncü haftada oynanan Duke maçında arttırmayı planladı. O maçtan önce yapılan antrenmanlar boyunca Wainright, Rhule’un takımın quarterback’i Charlie Brewer’dan kendisine pas atmasını talep ettiğini hatırlıyor.

“Her şey: Slant oyunları, fade oyunları, aklınıza ne gelirse.” diyor Wainright.

Fakat maça sadece birkaç gün kala Wainright bir gün uyandı ve yataktan çıkamadı. Enfeksiyon kapmıştı. Birkaç maç kaçırdı ve kilo kaybetti, bu da onun sezonuna zarar verdi. Sadece üç maçta forma giydi, o iki touchdown pasını yakaladı. İki oyun da onun atletizmini ve top yakalama kabiliyetini kanıtlıyordu.

“Evet kilo kaybetti fakat daha da önemlisi tecrübeden ve antrenman yapmaktan mahrum kaldı.” diyor Rhule. “Sezon ilerledikçe çok fazla çeşitlilik gösterdi. Bir sene daha kalsaydı veya birkaç hafta daha oynayabilseydi önünde daha fazla fırsat olacağına inanıyorum.”