2022-23 Boston Celtics: 18. Filama İçin Her Şey Hazır mı?

27/Şub/23 12:38 Şubat 27, 2023

Bilal Baran Yardımcı

27/Şub/23 12:38

Eurohoops.net
BOSTON, MA - DECEMBER 29: Jayson Tatum #0 celebrates with Jaylen Brown #7 of the Boston Celtics after defeating the LA Clippers on December 29, 2022 at the TD Garden in Boston, Massachusetts. NOTE TO USER: User expressly acknowledges and agrees that, by downloading and or using this photograph, User is consenting to the terms and conditions of the Getty Images License Agreement. Mandatory Copyright Notice: Copyright 2022 NBAE (Photo by Brian Babineau/NBAE via Getty Images)

Eurohoops Fırın, finallerdeki mağlubiyete ve yaz döneminde koç değişikliği yaşamasına rağmen 2022-23 sezonunda da üst seviyede kalmayı başaran Boston Celtics’in yolculuğunu işliyor.

by Bilal Baran Yardımcı / info@eurohoops.net

Takvimler 11 Haziran 2o22’yi gösteriyordu. TD Garden’da Boston Celtics‘in Golden State Warriors‘ı ağırladığı final serisi maçının bitimine beş dakika kalmıştı. Playofflar boyunca özellikle Milwaukee Bucks ve Miami Heat serilerinde kendi ayağına sıkarak iki seriyi de 7. maçta bitirmek zorunda kalan Celtics, çok daha tecrübeli Warriors kadrosuna karşı 4. maçta 94-90 öndeydi.

Celtics, geçtiğimiz yıl NBA’deki ilk baş antrenörlük deneyimini yaşayan Ime Udoka ile beraber sezon ortasından itibaren muhteşem bir dönüşüm yaşamış, 12 yıl sonra ilk kez NBA Finalleri sahnesine çıkmayı başarmıştı. Koç için olduğu gibi kadrodaki her oyuncu için de yeni bir tecrübeydi bu sahne. Takımın liderleri Jaylen Brown ve Jayson Tatum; genç yaşlarına rağmen oynadıkları her sene playoff yapmış, birlikte üç kez Doğu Konferansı Finalleri’nde boy göstermişti fakat ayrı bir havanın solunduğu NBA Finalleri onlar için de alışılmadık bir deneyim oluyordu.

Her şeye rağmen Celtics, ilk üç maçın ardından son sekiz senede altıncı kez final oynayan Stephen Curry ve arkadaşlarına karşı 2-1 öne geçmeyi başarmıştı. Önde girdikleri bu beş dakikayı da galibiyetle kapattıkları senaryoda 3-1 öne geçeceklerdi. Stephen Curry’nin kendi deyimiyle o saatten sonra iş bitecekti. NBA tarihinin en büyük organizasyonlarından biri, 14 senedir hasret kaldığı şampiyonluğa ulaşmaya hiç olmadığı kadar yakındı. Sonra ne mi oldu?

Stephen Curry oldu.

2010’lu yıllar denilince LeBron James ile birlikte akla ilk gelen isim olan Curry, yetenekli fakat tecrübesiz Celtics kadrosuna adeta “bölüm sonu canavarı” muamelesi uyguladı. Seri 2-2 oldu ve tekrar San Francisco’ya döndü, Warriors sonraki iki maçta da hata yapmadı ve sadece saha içi denklemlere bakıldığında favori gözükmediği seriyi mental dayanıklılık ve Curry’nin büyüsüyle kazanmayı başardı. Dünya tarihinin en büyük şutörü kariyerindeki tek “eksik” parçayı, Finaller MVP’si ödülünü koleksiyonuna ekliyor, dördüncü yüzüğünü takıyor ve bırakacağı mirasın son sayfalarını görkemli şekilde dolduruyordu.

Diğer tarafta ise bambaşka bir mirasın ilk adımları atılıyordu belki de. Tatum henüz 24, Brown ise henüz 25 yaşındaydı. İki oyuncu da LeBron James ve Michael Jordan gibi efsanelerin ilk şampiyonluklarını kazandıkları yaştan çok uzaktaydı hala. O ana kadar topladıkları tecrübelerden kendi miraslarını inşa etmek için önlerinde büyük bir zaman dilimi bulunuyordu. İki oyuncu da ilk kez final oynayan her süper yıldızın başına geldiği gibi sert bir yumruk yemişti, şimdi sıra ayağa kalkıp o yumruğa karşılık vermekteydi. Celtics için başı öne eğmeyi gerektirecek bir durum yoktu ortada, gelecek hala bütün parlaklığıyla ellerindeydi.

Tabii ki bu yazdıklarımın bir anlam kazanması için iki oyuncunun bu sezon playofflarda bazı şeyleri kanıtlaması gerekecek. Artık ikisi de “genç yetenek” kategorisinde değil. Baskı üzerlerinde ve onlardan her turda rakiplerini saf dışı bırakmaları beklenecek – rakip kim olursa olsun…

Şimdi hikayeyi sezon başlamadan öncesine sarıp final mağlubiyetinin ardından Celtics’in geçirdiği yaz dönemine bakmamız gerekiyor çünkü 2022-23 Boston Celtics’in hikayesi tam olarak o dönemde şekillendi ve farklı bir rota çizmeye başladı.

Brogdon Eklemesi, Ime Udoka Skandalı ve Düşen Beklentiler 

Yazın hemen başında, final serisinin üzerinden çok geçmemişken Boston Celtics, rotasyonunda önemli dakikalar alan hiçbir oyuncuyu vermeden Indiana Pacers‘tan Malcolm Brogdon’ı kadrosuna katarak mükemmel bir takasa imza attı. NBA çevresinde büyük beğeni toplayan bu hamlenin ardından çoğu otorite de 2022-23 sezonunun erken tahminlerinde Celtics‘i favori göstermeye başlamıştı. Bunun da mantığa oturan sebepleri tabii ki vardı.

Milwaukee Bucks günlerinden beri kaliteli ve kazanmaya katkı veren bir oyuncu olduğunu kanıtlayan Brogdon, Pacers‘ta da iyi bir performans gösterse de gözlerden ırak kalmıştı. Bunun sebeplerinden biri Pacers’ın NBA’in küçük pazarlarından biri olmasının yanında Brogdon’ın da kariyeri boyunca sağlık sorunları sebebiyle istikrarlı şekilde sahada kalamamasıydı.

Fakat her şeyin olumlu gittiği ve Brogdon’ın gereken anlarda sahada olduğu senaryoda Boston’a katacağı çok fazla şey vardı. Celtics’in final serisini kaybetmesinin en büyük sebepleri rotasyon darlığı sebebiyle oluşan yorgunluk ve zaman zaman saha içinde top yönlendirecek oyuncu eksikliğinden dolayı oluşan top kaybı problemiydi. Bir de kadroda Jaylen Brown harici düzenli olarak çembere gidip potaya baskı oluşturabilecek bir oyuncu yoktu, bu da Celtics’in belli bölümlerde çok fazla zorlama şuta kalmasına sebep olmuştu.

Brogdon, oyuncu kartında yazan yeteneklerle bu eksiklerin hepsine tik atıyordu. Gerçekten de mükemmel bir fit gibi gözüküyordu ve neredeyse hiçbir şey vermeden böyle değerli bir oyuncuyu kadroya katabilmek büyük bir GM’lik başarısıydı. Burada da Brad Stevens’a gereken krediyi vermek gerekiyor. Stevens, 2021-22 sezonunun ortasında da draft hakkını gözden çıkararak Derrick White’ı kadroya katmıştı ve bu hamlenin özellikle playofflarda ne denli meyve verdiğini hep beraber izledik. Bir önceki GM Danny Ainge’in aksine Stevens, o an kazanmak için gereken hamleleri yapmak için gelecek draft haklarından vazgeçebiliyordu. Bu “korkusuzluk” ilk seferinde işe yaramıştı, Brogdon hamlesiyle zirve yapmaması için de hiçbir sebep yoktu.

Rotasyon tamamlanmış gözüküyordu, kadroda hiçbir NBA takımında olmadığı kadar fazla yetenek ve playoffta güvenilebilecek oyuncu vardı. Bir önceki sezon şampiyonluğa bu kadar yaklaşmış bir takım için Celtics, fazla iyi bir yazı geride bırakmak üzereydi.

Fakat eylül ayında rüzgar tamamen tersine döndü. Takımın tarihin en iyi savunmalarından biri olmasında büyük payı olan çaylak koç Ime Udoka, detayları hala bilinmeyen ve bu yazıda da bahsetmeyeceğimiz bir skandal sebebiyle görevinden bir yıl boyunca uzaklaştırıldı. Yerine ise boşta tecrübeli NBA koçları bulunmasına rağmen Brad Stevens’ın tercihiyle Udoka’nın koç ekibinden Joe Mazzulla getirilmişti. O dönemler 34 yaşındaki Mazzulla’nın ismini bilen pek fazla insan olmadığı için haliyle bu hamleye şüpheyle yaklaşıldı ve Celtics için olan büyük beklentiler de zarar gördü.

Ayrıca savunmanın en kritik oyuncularından Robert Williams’ın da sakat sakat oynadığı playoffların ardından iyileşme sürecinin uzun süreceği ve sezon başında büyük bir bölümde forma giyemeyeceği öğrenilmişti. Kimsenin bilmediği bir koç, yeni final kaybetmiş bir kadro ve ne kadar sahalardan uzak kalacağı belli olmayan bir Robert Williams… Dürüst olmak gerekirse ben ortada büyük bir problem görmüyordum ve herkes kadar endişeli değildim. Fakat genel algı bunun tersi yönündeydi.

Nitekim The Athletic’in sezon öncesi yayınladığı güç sıralamasında son finalist Boston Celtics kendisine 8. sırada yer bulabilmişti.

Genç koç ve sakatlıklardan etkilenmiş “yaralı” kadronun ise farklı düşünceleri vardı ve bunları sezonun başlangıcıyla birlikte herkese kanıtlayacaklardı.