NBA G-League’e Yapılan Yatırım, Avrupa Basketboluna Nasıl Yansıyor?

2023-07-03T12:44:43+00:00 2023-07-03T12:47:27+00:00.

Berkay Terzi

03/Tem/23 12:44

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, G-League’e yapılan yatırımların Avrupa’ya yansımalarını konu aldı.

by Berkay Terzi / info@eurohoops.net

13 Haziran 2000’de eski NBA Başkanı David Stern, Ulusal Basketbol Gelişim Ligi adı altında bir alt organizasyon kurulacağını duyurdu. 2005’te D-League adını alan Gelişim Ligi, uzun bir süre boyunca ölü bir yatırım olarak göründü ve başarıya ulaşamadı. Gelişim Ligi’nin ciddi bir organizasyon haline gelmesi gerçekten de yıllar aldı. 2017’de Gatorade ile yapılan sponsorluk anlaşmasının ardından NBA G-League ismiyle anılmaya başlayan Gelişim Ligi, uzun süredir kenara itilmiş bir haldeyken tehditkar bir değişim sürecine girdi.

Peki kim için tehdit oluşturuyordu? Elbette Avrupa basketbolu için…

Bu değişim sürecinin arkasındaki isim, 1996 NBA Draftı’nda 3. sıradan seçilen eski basketbolcu Shareef Abdur-Rahim’di. 2018’de göreve gelen Abdur-Rahim, bu radikal değişim sürecinde G-League’e önderlik etti. NBA’in son dönemdeki yatırımlarında da büyük bir pay sahibiydi.

Kulüplerin imkanlarındaki gelişmeler, maaş iyileştirmeleri (standart kontrat ilk kez 40 bin doların üstüne çıktı), yeni takımların eklenmesiyle oyuncu havuzunun genişlemesi her zaman tek bir amaca hizmet ediyordu: Oyuncuların ABD topraklarına kalıcı olması. Bununla birlikte Pascal Siakam, Fred VanVleet, Alex Caruso ve NBA’e tutunan onlarca oyuncu, ligin kapılarının G-League’e her zaman açık olduğunu kanıtladı. Öyle ki, 2022-23 açılış gecesinde resmi kadrolarda yer alan oyuncuların %47’sinin yolu G-League’den geçmişti.

Lakin yeniliklerin en büyüğü 2017-18 sezonunda getirildi: İki yönlü kontratlar… Bu yenilik, her NBA takımının kadrosuna iki ekleme yapıyordu. 16 ve 17. oyuncular, bir yandan G-League takımıyla bağlantısını korurken öte yandan iki yönlü kontrat imzaladığı NBA takımıyla antrenmanlara ve maçlara çıkma (en fazla 50 normal sezon maçı) imkanı buluyor. İki yönlü oyuncular altı ay içerisinde (Ekim’den Mart’a) 500 bin dolar kazanıyor ve bir NBA takımından garantili kontrat elde etmek için ciddi bir fırsat elde ediyor.

Kolejden çıkıp draftta seçilemeyen ama memleketinden ayrılıp okyanus ötesine geçmeye de sıcak bakmayan çok sayıda Amerikan genci var. Bu yüzden iki yönlü kontrat için mücadele edip NBA’e kapak atmaya çalışmak, 22-23 yaşlarındaki bazı gençler için çok daha cazip geliyor.

Bundan en büyük zararı ise pek tabii Avrupa basketbolu görüyor. Normal şartlarda profesyonel kariyerine Avrupa’da başlayacak ve belki de kısa sürede EuroLeague’de, EuroCup’ta, Basketbol Şampiyonlar Ligi’nde sahne alacak çoğu oyuncu, G-League’in gelişimi ve iki yönlü kontratlar sebebiyle Amerika’da kalmayı tercih ediyor.

Kötü haber ise şu: İki yönlü kontratların sayısı 2023-24 sezonuyla birlikte 2’den 3’e yükselecek. İyi bir oyuncunun iki yönlü kontrat imzalama olasılığı gün geçtikçe artıyor. Bu da yine Avrupa basketbolunun daralan oyuncu havuzu için ayrıca bir tehdit. Bunun yanında, Portland Trail Blazers‘ın G-League’e gelişiyle birlikte takım sayısı 31’e çıkıyor.

Avrupa’ya gelse en kötü ihtimalle bir ACB veya BSL takımına etki edeceğini düşündüğüm ama geçen yıl iki yönlü kontratlar sayesinde lige tutunan bazı oyuncular var. Ty Jerome, Louis King, Micah Potter, Luka Garza bunların önde gelenleri. Hatta Jerome iki yönlü kontrat fırsatını o kadar iyi kullandı ki, Golden State ile çıktığı 45 maçın ardından bu yaz Cavaliers‘tan 2 yıl – 5 milyon dolarlık sözleşme kaptı. Açık konuşalım, iki yönlü kontrat olmasaydı, üç sezon boyunca bir şey kanıtlayamamış Jerome’u hangi takım 45 maç deneyecek ve 2 yıllık garanti kontrat verecekti? Cevap, hiçbiri. Jerome ise 40 bin dolara bir G-League takımında oynamak yerine Avrupa kapılarını çalacaktı.

Keza şutu ve fiziğiyle hem kolejde hem G-League’de göze çarpan Micah Potter, Jazz ile iki yönlü kontrat imzalamak yerine Avrupa’ya gelseydi Daulton Hommes gibi bir etki yapamayacak mıydı? Veya Louis King gibi iki yönlü bir kanat, G-League’de Delaware Blue Coats’un şampiyonluğuna katkıda bulunmak yerine bir BCL veya EuroCup takımının başarısına yardımcı olamaz mıydı?

Jerome, Potter ve benzeri isimler gerçekten de Avrupa basketbolundaki oyuncu havuzunu genişletebilir ve daha kaliteli basketbol, daha bol alternatifli transfer dönemleri takip etmemizi sağlayabilirdi. Yetenek seviyesinin yükselişi tavandan tabana doğru yayılabilirdi.

Üstelik G-League’e biraz göz gezdirdiğimizde bu örnekleri ciddi anlamda çoğaltabiliriz. En uç örnek ise sanıyorum ki Theo Maledon. 2017-2020 yılları arasında ASVEL’de forma giyen Fransız oyun kurucu, üç sezonda 160 NBA maçında şans buldu. Aslında iki yönlü kontrat olmasaydı Maledon’un NBA macerası 2022 yazında son bulabilirdi. 2022-23 öncesinde Thunder‘dan Rockets‘a takaslanan Maledon, iki yapılanma takımında bile tutunamadı ve Rockets tarafından serbest bırakıldı. Normal şartlarda memleketinden telefonlar alması lazımdı ama 22 yaşındaki guard, Hornets ile iki yönlü kontrat imzalayarak NBA’deki ömrünü uzattı.

Şu ana kadar olaya genç oyuncular üzerinden baktık ama G-League’in varlığı, kariyerinde başarı yakalayamamış 26-27 yaşlarındaki yeteneklerin Avrupa’ya uçmasını engelliyor. NBA’de dört sezon maça çıkmış oyuncular, iki yönlü kontrat alma hakkını kaybediyor. Fakat bu noktada 10 günlük kontratlar devreye giriyor. Örneğin 2016 NBA Draftı 5. sıra seçimi Kris Dunn, 2014 NBA Draftı 5. sıra seçimi Dante Exum’un yolunu izleyebilirdi. Savunmasıyla fark yaratabilecek olan Dunn, 26-27 yaşında Avrupa’ya uçmak yerine G-League’de kaldı. 10 günlük kontratlarla Utah Jazz‘in ilgisini kazandı ve 28 yaşında iki yıllık sözleşme imzaladı.

Görebileceğiniz üzere, iki yönlü kontratlar ve G-League’in genişlemesi Amerika Kıtası’ndan Avrupa’ya geçişi seyrekleştiriyor ama Avrupa’daki bazı oyuncuları G-League’e çekmeye başladığını yakın zamanda gördük. Bu sezon Fenerbahçe Beko’da forma giyen Tyler Dorsey, sarı-lacivertlilere gelmeden önce iki yönlü kontratla Dallas’a gitmeye karar verdi. G-League’de 20’den fazla maça çıktı, 22 sayı ortalaması yakaladı ama Dallas Mavericks onu sadece üç maçta kullandı. Bu başarısız birlikteliğin ardından bildiğiniz üzere İstanbul’un yolunu tuttu.

2021-22 sezonunda BAXI Manresa ile Basketbol Şampiyonlar Ligi’nin MVP’si seçilen Chima Moneke de benzer bir yoldan geçti. Sacramento Kings‘te şansını deneyen Moneke, NBA kapılarını aralasa bile kalıcı olmayı başaramadı ve sonuç Tyler Dorsey’e benzer oldu. 27 yaşındaki Nijeryalı, EuroLeague’de Monaco’ya transfer oldu.

EuroLeague’den veya diğer Avrupa liglerinden G-League’e geçerek NBA hedefine ulaşmayı başaran pek isim yok. Fakat dediğimiz gibi G-League’in varlığı, asıl olarak Amerika’dan Avrupa’ya gelecek oyuncular için bir engel. Evet, G-League’de kalmak yerine kendini Avrupa’nın zorlu liglerinde denemeyi tercih eden bazı isimler mevcut. Markus Howard, Daulton Hommes, Jared Harper gibi çok yakın tarihli örnekler var ama giderek daha az oyuncu bu meslektaşlarının yolunu izliyor.

Bu noktada uç örneklere bakmak bizi biraz yanıltabilir çünkü her oyuncu Avrupa kariyerine EuroLeague’de başlama fırsatı elde edemiyor. Markus Howard gibi çaylak yılında EuroLeague’de etki yapan oyuncular azınlıkta. Çünkü Avrupa basketbolu farklı bir tarz, farklı bir dünya ve adaptasyon süreci hiç kolay değil. Bazıları EuroLeague seviyesine ulaşmak için ortalama kulüplerde en az bir yıl gelişime ihtiyaç duyuyor. Hala NBA’e kapak atma hayali kuran 23-24 yaşındaki bir Amerikan, o bir yılı “kayıp yıl” olarak görebiliyor.

Bunun yanında ortalama bir Avrupa takımının imkanları, bir G-League takımının sundukları ve sunabilecekleriyle maalesef boy ölçüşemiyor. Oyuncuların NBA’e yakın olma hedefi bir yana, tesisler ve diğer saha dışı faktörler bakımından da ortalama Avrupa kulübüyle G-League takımı arasında fark var.

G-League’in varlığı, Avrupa’yı zenginleştirebilecek Amerikalı yeteneklerin yaşamlarına memleketlerinde devam etmesine olanak sağlıyor. Basketbol kalitesi Avrupa’dan geride olsa dahi, yatırımların genişlemesi ve iki yönlü kontrat sayısının 3’e çıkarılması Avrupa basketbolunun geleceğine ciddi şekilde meydan okuyor. Avrupa bir yandan bunlarla mücadele ederken öte yandan Vezenkov, Micic gibi değerli yıldızlarını NBA’e kaptırıyor.

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

NBA gündemindeki son gelişmeler için tıklayın!

2023-24 EuroLeague kadrolarına ve transferlerine ulaşmak için tıklayın!