EuroLeague Not Defteri #10: Clutch Time’a Anadolu Efes Damgası!

28/Kas/23 09:35 Kasım 28, 2023

Utkan Sahin

28/Kas/23 09:35

Eurohoops.net

Eurohoops Fırın, geride kalan 10. haftanın ardından yeni notlarıyla birlikte karşınıza çıkıyor:

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net 

Turkish Airlines EuroLeague’de yavaş yavaş sezonun ilk bölümünü geride bırakıyoruz.

10. haftanın da geride kalmasıyla birlikte bu hafta EuroLeague Not Defteri’nde “clutch time” istatistiğine bakacağız ve bu konuda en başarılı takım olan Anadolu Efes‘i inceleyeceğiz. Sonrasında Olympiakos’un yeni transferi Filip Petrusev üzerine konuşacağız.

Yazının bitiminde ise Facu Campazzo’nun bu haftaki muazzam performansına değineceğiz.

Hazırsanız, karşınızda EuroLeague Not Defteri:

EuroLeague Not Defteri #1: Fenerbahçe’nin Planı, Efes’in Zizic Problemi ve Keenan!

EuroLeague Not Defteri #2: İlk Hangi Koç Kovulur?

EuroLeague Not Defteri #3&4: Barcelona, Ergin Ataman ve Calathes!

EuroLeague Not Defteri #5: Faul Kaçırma Yarışı ve Anadolu Efes!

EuroLeague Not Defteri #6: “Clutch” Papagiannis; İyi, Kötü ve Renkli Koçlar

EuroLeague Not Defteri #8-9: Real Madrid EuroLeague’de İlk Ne Zaman Kaybeder?

Clutch Time’ın En İyi Takımı: Anadolu Efes

shane-larkin-anadolu-efes

Son dönemde sakatlıklarla boğuşan Anadolu Efes, bu hafta kendi evinde Partizan karşısında çok kritik bir galibiyet aldı. Lacivert beyazlılar, Sırp temsilcisi karşısında son çeyreğe 10 sayıda geride girse de harika bir geri dönüşle maçı kazandı.

Efes adına galibiyetin anahtarı yine belliydi. Sezon başından beri Will Clyburn – Darius Thompson ve Shane Larkin üçlüsü ne zaman verimli olsa Efes adına işler kolaylaşıyor. Partizan karşısında son çeyrekte böyle oldu. Momentum rakip takımın arkasındayken önce Clyburn ve Thompson bu rüzgarı kesti, Larkin de tamamen terse çevirdi.

Galibiyet Efes adına önemliydi ama biraz istatistikleri kurcalayınca daha da dikkat çekici bir şeyle karşılaştım. Lacivert-beyazlılar, bu sene clutch time’da en başarılı takım. Öyle ki, bu sene clutch time oynadığı hiçbir maçı kaybetmedi.

 

Galibiyet

Yenilgi

1- Anadolu Efes 5 0
3 0
3- Barcelona 4 1
4- AS Monaco 4 2
5- Olympiakos 4 3
4 3
4 3
4 3
4 3
10- Virtus Bologna 3 2
3 2
3 3
13- FC Bayern Münih 3 5
14- Partizan 2 4
15- LDLC ASVEL 2 6
16- ALBA Berlin 1 3
17- Kızılyıldız 1 6
0 5

Clutch Time: Maçların son 5 dakikasında iki takım arasındaki farkın 5 veya daha az olduğu anlar. 

Anadolu Efes; LDLC ASVEL, Valencia, Zalgiris Kaunas, AS Monaco ve Partizan karşısında maçın son anlarına başa baş girilmesine rağmen ayakta kalıp kazanmayı başardı. Tabii bu maçların bazıları Türk basınında eleştiri konusu oldu. Lacivert Beyazlıların bu maçların bazılarını hiç maç sonuna kalmadan bitirmesi beklendi. Tabii beklentiler doğal ama ne olursa olsun, clutch time’da kırılmadan böylesine bir performans sergilemek çok kritik.

Efes dışında benzeri bir performansı sadece Real Madrid gösterebildi. Tabii onlar çoğu maçını riske sokmadan kazandığı için pek fazla clutch time oynamadı. Olimpia Milano ise clutch time’a kalan maçların hiçbirini kazanamayarak dikkat çekti.

Tabii bu istatistik belirli açılardan biraz yanıltıcı. Sonuçta son 5 dakikaya önde giren taraf, maçı kazanmak adına her zaman daha avantajlı. Bu yüzden olaya galibiyet yenilgi üzerinden bakmak doğru değil. Bir bütün üzerinden bakmamız lazım ve orada da Anadolu Efes’in başarısı dikkat çekiyor.

Clutch Time Averajı

1- Anadolu Efes 35
2- Barcelona 22
3- Olympiakos 20
4- Valencia Basket 15
5- Maccabi Playtika 8
Zalgiris 8
AS Monaco 8
8- Real Madrid 6
9- Virtus Bologna 5
10- Bayern Münih 3
11- Panathinaikos 0
12- Baskonia -2
13- Fenerbahçe Beko -3
14- ALBA Berlin -13
15- EA7 Milano -20
16- LDLC ASVEL -21
17- Partizan -28
18- Kızılyıldız -40

Clutch Time: Maçların son 5 dakikasında iki takım arasındaki farkın 5 veya daha az olduğu anlar. 

Anadolu Efes, oynadığı clutch time oynadığı beş maçta, rakiplerine toplamda 35 sayılık bir üstünlük kurdu ve bu istatistikte de açık ara liderliğe çıktı. Öyle ki, 2. sırada yer alan Barcelona ve 3. sırada yer alan Olympiakos ile arasındaki marj hemen kapanacak bir fark da değil.

Bu noktada Efes’le devam etmeden önce küçük bir parantez; winner olmasıyla bilinen Sırpların her iki takımının da bu istatistikte son iki sırada olması gerçekten trajik. Kızılyıldız ile Partizan bu sene clutch time’da kaderlerini kötü anlamda değiştirecek kadar felaket maçlar oynadı.

Tabii bu istatistikler önemli ama bunun sebebi de bulmak lazım. Sebebi büyük oranda Shane Larkin!

Vasilije Micic’in gidişiyle birlikte iyice liderlik koltuğuna yayılan Larkin, özellikle birkaç haftadır çok özel performanslar sergiliyor. Anadolu Efes’in kazandığı maçların hepsine imzasını attı. Özellikle de Zalgiris ve Partizan maçının son bölümünde çok büyük oynadı. Onun liderliği de Efes’i bu anlarda bambaşka bir hale getirdi.

Lacivert Beyazlılar, clutch time’da bu sene %60 isabet oranıyla oynuyor ve bu anlarda tamamıyla karar verici de skorer de Larkin. Efes için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Gerekirse bomboş durumdayken üç sayı çizgisinin arkasında Rodrigue Beaubois’i buluyor, gerekirse şutu gönderiyor ve gerekiyorsa da penetre edip faul alıyor.

Üstelik bütün bunları oldukça verimli bir şekilde yapıyor. Yıldız oyuncu, bu sene clutch time’da şu ana kadar 5.2 sayı ve 1.0 asist ortalaması tutturdu. Üstelik %57.1 saha içi yüzdesiyle!

Clutch Time Sayı Maç Ortalama
1- Shane Larkin 26 5 5.2 sayı
2- Scottie Wilbekin 24 7 3.4 sayı
3- Brandon Davies 23 6 3.8 sayı
4- Leandro Bolmaro 23 8 2.9 sayı
5- Keenan Evans 22 6 3.6 sayı

 

 Clutch Time Asist Maç Ortalama
1- Shane Larkin 5 5 1.0 asist
2- Scottie Wilbekin 5 7 0.7 asist
3- Nicolas Laprovittola 4 4 1.0 asist
4- Daniel Hackett 4 5 0.8 asist
5- Nick Weiler Babb 4 6 0.6 asist
– Tamir Blatt 4 6 0.6 asist
Keenan Evans 4 6 0.6 asist
8- Leandro Bolmaro 4 8 0.5 asist

Clutch Time: Maçların son 5 dakikasında iki takım arasındaki farkın 5 veya daha az olduğu anlar. 

EuroLeague’de ilk on haftanın ardından clutch time’da ne sayı istatistiğinde ne de asist istatistiğinde Shane Larkin’den daha iyisi yok. Yıldız oyuncu resmen domine etmiş durumda!

Olympiakos’a Petrusev Transferi Gerekli Mi?

Sezon içerisinden NBA’den düşen Avrupalı oyuncular her zaman değerlidir. EuroLeague takımlarının bir gözü her zaman ordadır. Filip Petrusev de bu senenin o isimlerinden biri.

Açıkçası onun pek NBA’de şansı olmadığı belliydi. Geçen sezonun MVP’si Sasha Vezenkov’un bile kendisini kanıtlamak için uğraştığı bir ortamda Avrupa için bile fiziği yeterince kuvvetli olmayan Petrusev’in NBA’de tutunması şaşırtıcı olurdu. Hele hele James Harden takası sonrası Sırp uzunun NBA şansı hiç kalmadı.

EuroLeague’de skorer ve şutör bir uzuna ihtiyacı olan bir takımın onu kapmasını bekliyordum ama açıkçası bu takımın Olympiakos olması beni şaşırttı. Hatta şaşırtmanın da ötesinde “Neden?” sorusunu sordurttu.

Şöyle ki; Pire ekibi bu transferi yazın yapsaydı belirli bir mantığa oturtabilirdim. Sasha Vezenkov’un ayrılışı sonrasında 4-5 numaradaki skor ve şut sıkıntısını Peters ve Petrusev’le çözmeye çalışacaklarını düşünürdüm. Hatta aynı Vezenkov’da yaptıkları gibi Petrusev’e de seviye atlatabilirlerse uzun vadede Olympiakos’un bu transferden karlı çıkabileceğini bile söylerdim. Lakin yazdan beri Pire’de çok şey değişti.

Bir kere Alec Peters seviye atladı.

Amerikalı uzun forvet, Avrupa’ya ilk günden beri kendisinin hayal ettirdiği performansı veriyor. Evet, Vezenkov gibi hücumun merkezinde her şeyi yapan bir 4 numara değil. Topu yere vurmuyor ya da top dağıtımında Vezenkov gibi bir rol oynamıyor ama bitiriyor, hem de çok iyi bir şekilde bitiriyor.

EuroLeague kariyer ortalaması 7.3 sayı olan Peters, bu sene %53.5 üçlük ve %64.3 ikilik yüzdesiyle 16.3 sayı ortalaması tutturdu. Bunlar mükemmel istatistikler! Amerikalı uzun, takımının en skorer ismi ve attığı 163 sayının 134’ü (%82.3) asist üzerinden gelmiş durumda. Tam EuroLeague takımlarının 4 numaralarından arzu edeceği performans.

Olympiakos, takım halinde Peters için pozisyon hazırlıyor ve o da bunu bitiriyor. Petrusev yetenekli bir oyuncu ama bundan daha iyisini yapabilir mi emin değilim. Dahası zaten Olympiakos’un 4 numara rotasyonu da dolu. Yaz döneminde Luke Sikma’yı buraya getirdiler. Tamam, Sikma henüz çok verim vermedi ama sonuçta bir yatırım ve ona zaman vermeleri gerekiyor. Üstelik bir sakatlık durumunda Kostas Papanikolaou da 4 numara rotasyonunu rahatlıkla tamamlayabilir.

Olympiakos, Petrusev’i aynı zamanda 5 numara rotasyonu yedeklemek için transfer ettiyse de bu doğru bir transfer değil. Evet, yazın milli takımda gördük ki; Sırp oyuncu bu pozisyonda oynayabiliyor. İkili oyun savunması sonrasında da kısa karşısında kalabiliyor ama Petrusev, sert bir oyuncu değil. Pire ekibinin sahadaki en büyük avantajı ise belki de savunmada büyük etki yaratan uzunları. Oyunun tamamen ters gittiği anlar dışında koç Georgios Bartzokas’ın elinde Moustapha Fall ve Nikola Milutinov varken Petrusev’e 5 numaradan süre vermesi çok şaşırtıcı olur.

Açıkçası bu transfer ne Olympiakos ne de Petrusev için mantıklı değil. Olympiakos’un yaz döneminden beri kadrosundaki problem kısa rotasyonunda. Bu takımın kritik anlarda skorunu üretebilecek bir kısaya ihtiyacı var. Petrusev’in de bolca süre alabileceği, sorumluluğun daha üst seviyede olacağa bir role ihtiyacı var.

Bana sorarsanız; bu anlaşma, sezonun en gereksiz ve yanlış transferi için bir numaralı aday.