by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Bu yazı 13 Haziran 2025 tarihinde Bleacher Report’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
Her NBA takımı, yaz döneminde daha iyiye doğru değişmeyi umarak yola çıkar. Ancak bazı ekipler için geleceği iyileştirme ihtiyacı diğerlerinden çok daha acildir.
Lütfen burada “ihtiyaç duymalı” ifadesinin altının çizildiğini unutmayın. Bazı takımların rotasını değiştirmesi gerektiği çok açık, ama bunu yapmayacaklar. Bu yüzden, kendilerini hatalı vizyonlara teslim etmiş olmaları onları bu analizden muaf tutmayacak.
Sıralamalar yalnızca esnek olmayan finansal yapılar ya da yetersiz varlık havuzlarına göre belirlenmiyor. Daha çok, yerinde sayanlara – yani sıkışıp kalmış ya da herhangi bir çıkış yolu görünmeden belirsizliğe doğru sürüklenen ve bu bataktan çıkmak için ciddi değişimi kucaklaması gereken takımlara – odaklanıyoruz.

5. Utah Jazz
Yeniden yapılanmalarının üçüncü sezonuna giren Utah Jazz, hâlâ geleceğin temeli olabileceğinden emin oldukları bir oyuncuyu draft edemedi ya da takasla alamadı. Lauri Markkanen bu profile en çok yaklaşan isim, ama o da 28 yaşında ve yıldız seviyesinin sınırlarında bir oyuncu. Onun ardından gelen en umut verici figür… başantrenör Will Hardy.
Bu durum Jazz’ı kısa vadeli düşünmeye zorlamamalı. Önlerindeki sezonlarda bolca varlıkları ve esneklikleri var. Geleceğin yanlış yapı taşı için harcanması, yıllar sürecek bir geri adım olabilir.
Yine de, artık bir yol gösterici bulmaları yönünde baskı artıyor. Yeniden yapılanma sürecinin başından bu yana ellerine geçen en büyük fırsat olan 5. sıra seçimiyle, aradıkları oyuncuyu bulma şansları en yüksek noktada.
Eğer bu tür bir oyuncunun orada olmadığına inanıyorlarsa, bazı varlıkları elden çıkarıp yukarı sıralara çıkma zamanı gelmiş olabilir. Bu da olmazsa, gelecekteki draft şanslarını artırmak adına daha agresif hareket etmeleri gerekebilir.
Ve eğer buna da hazır değillerse, o zaman doğru takas fırsatını belirlemenin zamanı gelmiştir.

4. Sacramento Kings
2023’te sona eren 16 yıllık playoff hasreti, Sacramento Kings’in genelde durağan geçen varoluşu için yalnızca geçici bir mola oldu.
Zayıf kurumsal uyum muhtemelen De’Aaron Fox’un bağlılığını kaybetmelerine neden oldu. Ancak onun gidişi en azından bir yeniden başlama fırsatı sunuyordu. Sacramento ise tam tersini yaptı ve DeMar DeRozan ile Zach LaVine döneminin Chicago Bulls’una benzer bir yapı kurmayı tercih etti.
Bu şu an için ilham vermeyen pozisyondan çıkış haritasını çizmek zor. Kings’in çok fazla gardı var gibi görünüyor ama gerçek anlamda oyunu yönlendirecek bir oyun kurucu yok. Ellerinde takas edilebilecek birinci tur seçimleri—Fox takasından gelen bazı cazip haklar dahil—ve 14,1 milyon dolarlık vergi dışı orta seviye istisnaya erişim ihtimalleri var. Ancak bu takım, Batı Konferansı’nın zirvesini zorlayacak seviyeye gelmek için yalnızca bir ya da iki küçük eklemeye değil, çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyor.
Yine de, Sacramento önündeki takımlara kıyasla daha fazla seçeneğe sahip. Bir takasla Domantas Sabonis’ten daha iyi bir ismi alma riskini alabilirler. Ya da aynı rotaya tekrar tekrar düşmeden bu yapıyı dağıtıp baştan kurabilirler.
Her iki yol da, kulüp yönetiminden yarım yamalak adımlar yerine cesur kararlar gerektiriyor. Görevden alınan Monte McNair hiçbir zaman takım sahibi Vivek Ranadivé’nin “orta yol” vizyonundan sapmadı. Taraftarlar, yerine gelen Scott Perry’nin hem yeterli yetkiye hem de bu zorluğu göğüsleyecek cesarete sahip olmasını umuyor.

3. New Orleans Pelicans
New Orleans Pelicans’ı daha üst sıralara yerleştirmek için geçerli bir sebep var—tabii eğer onları ciddi bir organizasyon olarak görüyorsanız.
Ama görmemelisiniz.
İyi yönetilen kulüpler, David Griffin’in yerine baş basketbol yöneticisi olarak Joe Dumars’ı getirip, muhtemelen onu başantrenör Willie Green ve takımın yapı taşı Zion Williamson’ın geleceği hakkında karar alma yetkisinden mahrum bırakmaz. Bu, en başta takım sahibi Gayle Benson’dan başlayarak, doğrudan bir liderlik başarısızlığıdır.
New Orleans’ın buradan sonrası için görünürdeki planı ne somut ne de ilham verici. Dumars, Zion etrafında kadro kurma fikrini iki katına çıkarmış durumda. Basketbol açısından bu savunulabilir bir strateji—ama yalnızca bu doğrultuda gerçekten harekete geçerlerse.
Artık kararsız kalmaya yer yok. Zion’un etrafı daha fazla üçlük tehditi olan oyuncularla ve farklı tarzda uzunlarla çevrilmeli. Lüks vergisi, doğru yetenekleri takıma katmak anlamına geliyorsa bir engel olarak görülmemeli. Ve Dejounte Murray sağ aşil tendon yırtığından iyileşene kadar, içeriden oyun kuruculuk katkısı sağlamak ya da dışarıdan bunu alabilecek bir oyuncu bulmak zorundalar.
Bu vizyonun ciddiyetle benimsenmediği her senaryo, tam da Pelicans’ı bu duruma düşüren türden dağınık mantık ve uygulamanın bir devamıdır.

2. Chicago Bulls
Chicago Bulls organizasyonu dışındaki neredeyse herkes son on yıldır bu takımın köklü bir yeniden yapılanmaya gitmesi gerektiğini savunuyor. Ancak kulüp, ortalama 38 galibiyet civarındaki “vasatın vasatı” performansını bilinçli olarak devam ettiriyor gibi görünüyor (kısaltılmış sezonlar hesaba katıldığında).
Chicago’nun lehine olan şeylerden biri, DeMar DeRozan ve Zach LaVine döneminin artık sona ermiş olması. Ama hâlâ “Bu takımın planı ne?” sorusu çok sık gündeme geliyor.
Kadrodaki hiçbir oyuncu, sağlam bir yapı taşı olacak seviyede değil—Chicago, Josh Giddey’yi öyleymiş gibi ödeyecek olsa bile. Matas Buzelis belki bu takımın gelecekteki yıldızı olabilir ama bu iyimser bir tahmin ve şu an için gerçek değil.
Bulls, bu yazı geleceğe hazırlanmak için değerlendirmeli. Bu yönelim, Coby White, Ayo Dosunmu ve Nikola Vučević’in süresi dolmak üzere olan sözleşmelerinden ve Buzelis dışındaki herkesten elde edilebilecek en iyi değeri almalarını içermeli. Giddey’i sınırlı serbest oyuncu olarak kaybetmek kötü bir izlenim yaratır, ama ona yılda yaklaşık 30 milyon dolar ödemek daha kötü olabilir.
Tarihe bakarsak, Chicago’nun yine “vasatın dibinde” yüzmeye devam etmek için elinden geleni yapması muhtemel. Ancak taraftarları çok daha iyisini hak ediyor ve muhtemelen buna da can atıyor.

1. Phoenix Suns
Phoenix Suns için, Mat Ishbia’nın kulübün ve Phoenix Mercury’nin çoğunluk hisselerini satın almasından bu yana çok az şey yolunda gitti.
Kevin Durant ve Bradley Beal takasları, tam anlamıyla felaketle sonuçlandı. Jordan Ott, Ishbia’nın Ocak 2023’te kulübü devralmasından bu yana takımın dördüncü başantrenörü oldu. Suns, 2032 yılına kadar kendi birinci tur seçim hakkına sahip değil. Kadroda elit genç yetenek bulunmuyor. Ve bu sezon sadece 36 galibiyet alıp playoff’lara kalamamak için ikinci vergi sınırını da aştılar.
Büyük değişiklikler yolda. Durant her an takas edilebilir. Ama bu ne kadar fark yaratır, orası belirsiz. Suns, onun için verdiklerine yakın bir geri dönüş umuyor olsa da, hiçbir takım 37 yaşına basmak üzere olan ve sözleşmesinin son yılına girmiş bir oyuncu için dört korumasız birinci tur hakkı, bir takas hakkı, Mikal Bridges ve Cam Johnson gibi bir paketi sunmayacaktır.
Bu arada Phoenix, Beal’ın kalan iki yıllık 110,8 milyon dolarlık kontratından da kurtulamıyor; çünkü hem onu isteyen hem de onun takas engelini kaldırmayı kabul edeceği bir takım bulmak zor. Devin Booker’ın Ott’un işe alınmasındaki rolü, takımda kalacağına dair iyi bir işaret olabilir, ancak etrafında kimlerin olacağı hâlâ muamma.
Phoenix bu yazdan bir mucize çıkaramazsa, bu hikâyenin çok kötü bir sona ulaşması kaçınılmaz görünüyor. En azından, Durant’ın yeni adresini netleştirmek, bu kulübün ihtiyaç duyduğu sıfırlama için küçük ama gerekli bir adım olabilir.