Zeljko Obradovic ile İkinci Perde

2016-11-19T10:42:08+00:00 2016-11-19T10:42:08+00:00.

Semih Tuna

19/Kas/16 10:42

Eurohoops.net

Tarihler 2 Temmuz 2013’ü gönderdiğinde Fenerbahçe, üst düzey takım sporları içerisinde belki de dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı ve dominant teknik adamını bünyesine kattı.

By Semih Tuna / info@eurohoops.net

Tarihler 2 Temmuz 2013’ü gönderdiğinde Fenerbahçe, üst düzey takım sporları içerisinde belki de dünyanın gelmiş geçmiş en başarılı ve dominant teknik adamını bünyesine kattı.

5 ayrı takımla alınan 8 Euroleague Şampiyonluğu ve toplamda 42 (Kırk iki) kupa. Avrupa Basketbol Tarihi’nin muhtemelen en karizmatik figürü.

’91 yılından itibaren yarattığı bu dominasyon ve gelen onlarca başarının ardından bir iştah kapanması, insanoğlunun başına gelebilecek en normal şeylerden birisi. Fakat onu Avrupa’nın bir numarası yapan, bununla yüzleşip her macerasında korkunç bir doyumsuzluğa sahip olması.

Cuma öğle saatlerinde Ozan Balaban tarafından yapılan açıklama, menajerinin onaylaması ve kendisinin ağzından çıkan sözlerle birlikte Zeljko Obradovic, Fenerbahçe serüveninde ikinci perdeye başlayacak.

Peki ilk perdede neler oldu? Göz gezdirelim.

KÜLTÜR

Birer yıllık kontratlar, ertesi yıl takımın hangi kulvarda mücadele edeceğinin saha içindeki performansıyla belirlenememesi ve Genel Menajerlerlerin vasıf probleminden ötürü Avrupa Basketbolu’nda belli bir kulüp olgunluğuna ulaşmış takım sayısı, iki elin parmaklarını geçmiyor. Zeljko Obradovic hamlesi, bir çağın başlangıcıydı. Buna Maurizio Gherardini gibi Avrupa&Amerika’da üst yönetimde söz sahibi olmuş, tecrübesi ve farklı konulardaki uzmanlığıyla fark yaratmış bir ismi getirdiğinizde, zaten kültür yaratma dediğimiz olgunun yüzde %50’sine ulaşmış oluyorsunuz.

Takım içerisindeki arkadaşlık, taktiksel detaylar ve kulübün gidişatından bağımsız olarak Fenerbahçe, Avrupa’nın en klas ilk 3 ekibinden birisi. Taraftarında artık basketbola bakış açısı ortada.

Futbol takımının kötü gitmesi, bu takıma olan ilginin daha da artmasında elbette belli bir yüzdeye sahiptir. Buna karşılık güven, oluşması zor bir süreçtir. Yapacağınız 3-4 transferle herkesin dikkatini takım üzerine çekmeyi sağlayabilirsiniz. Fakat alacağınız 3 yenilgi, ortalama bir seyirciyi salondan uzaklaştırabilir. Fenerbahçe’nin başına bunun gelmemesi, herkese verdiği güvenle açıklanabilir. Temel 3 sene önce atıldı. Artık binanın bitmesi bekleniyor. Ne kadar sürecekse sürsün, herkes o binanın bir şekilde biteceğini biliyor.

KİMLİK

Sonuç her zaman önemlidir. Koltukta kimin kalıp kalmayacağına istatistik kağıdı karar verir. Fakat zamanla insanlar, bu takımın kaybediş tarzını bile sevdiler.

Koç koltuğunda Neven Spahija’nın olduğu belli bir dönem haricinde Fenerbahçe, Avrupa’da herhangi bir zaman aralığında hakimiyet yakalayamamış bir takımdı. 2006 yılında Euroleague’e girdikten sonra 2013 yılına kadar Sarı Lacivertli kulüp genelde en ufak bir baskının altından kalkamayan, ikili oyun savunmasında ligin en kötü takımlarından olan bir takımdı. Bu, 3 sene boyunca kademe kademe değişti.

Takım sporlarında izleyicinin teknik detaylara hakim olması gerekmez. Basketbol seyircisinin ahkam kesme oranı da futbolun aksine daha düşük seviyededir. Fakat taraftarın istediği her şey her zaman belli, öyle değil mi? Onlar sahada kendilerini görmek istiyor. Ateş istiyor. Obradovic’in Fenerbahçe’de yarattığı şey de tam olarak bu. Onlara bu ateşi büyük bir yangınla verdi. Bu takımı herkesin benimsemesinin nedeni tam olarak bahsettiğim şey. Pes etmeme, futbol tabiriyle ‘ısırma’.

zeljko-obradovic-fenerbahce-istanbul-eb15

DEĞER KATMA

Bu kavram, iki alt başlık halinde incelenebilir. İlk olarak kulüp kısmından başlayalım.

Obradovic gibi bir ‘marka’nın imzasıyla birlikte Fenerbahçe, bir cazibesi merkezi haline geldi. 2013 yazını hatırlayalım…

Barcelona ile sözleşme konusunda mutabakata varan, Baskonia döneminde gerçek potansiyeline ulaşma emareleri veren Nemanja Bjelica, Zeljko Obradovic’in takıma katılımıyla birlikte Fenerbahçe’ye imza attı.

Unicaja Malaga’daki son sezonunda fenomen bir pivot performansı sergileyen ve Avrupa’nın devlerinden teklifler alan Luka Zoric, Fenerbahçe’ye imza attı.

Fenerbahçe’deki sezonundan önce Avrupa’da yalnızca 1 sezon forma giyen, onda da Olympiakos’u Euroleague Finali’ne taşıyan Linas Kleiza, Sarı Lacivertli kulübe imza attı.

Bunlar yalnızca 2 aylık zaman diliminde gerçekleşen şeylerdi. Sonraki transferlerin hepsini zaten biliyoruz…

Şimdi de oyuncu kısmına geçelim…

Nemanja Bjelica, basketbola başladığı andan itibaren hep özel bir oyuncuydu. 18 yaşında Sarı Lacivertliler ile deneme idmanlarına çıktığı, ancak ‘Elimizde Emir ve Vidmar var, yeni bir gence gerek yok’ dendiği zamanda bile… Zeljko Obradovic’le birlikte ise ‘Profesör’e dönüştü. Avrupa’nın en değerli oyuncusu oldu.

Jan Vesely, 3 numara olarak başladığı kariyerinde Zeljko Obradovic’in yönetiminde Avrupa’nın en sansasyonel pivotlarından biri haline geldi.

Gelecek vaad eden sıfatını taşıyan ve iki kez Euroleague’in Yükselen Yıldızı ödülünü kazanan Bogdan Bogdanovic, Avrupa’nın en komple kısa forvetlerinden birisi oldu.

Bobby Dixon daha iyi bir oyuncu oldu mu, bunun kararını veremeyiz. Fakat daha değişik bir oyuncu oldu. 33 yaşında oyununu bambaşka bir şeye evirdi. En basitinden şöyle açıklamak gerekirse yıldız oyuncu, Obradovic’le birlikte kariyerinde işin savunma kısmında en çok efor sarf ettiği döneme de girdi.

İlk geldiği dönemde ‘Burası neresi’ sorularını sorduğunu tahmin ettiğim Ekpe Udoh, Avrupa’nın belki de en değerli pivotu haline geldi ve kendisinin de birçok kez dile getirdiği üzere kariyeri yeniden doğdu..

BAŞARI

2014-15 sezonunda 13 yıl aradan sonra ilk kez bir Türk takımı Final Four’a ulaştı. Hemen bir sonraki yıl ise sarı lacivertli ekip bu kez EuroLeague’de final oynama başarısı gösterdi. Fenerbahçe, 2016-17 sezonuna doğal olarak, Avrupa’nın favorileri arasında başlasa da benim hatırladığım kadarıyla ilk kez bir Türk takımı, Avrupa’nın en büyük basketbol organizasyonuna bu denli favori olarak giriyor. 1 savunma ribaunduyla kaçan şampiyonluğun götürüleri olduğu kadar getirdikleri de var.

Eski Kıta’nın en iyi 2 liginden birisi olarak gösterilen Türkiye’de iki Süper Lig Şampiyonluğu, iki Cumhurbaşkanlığı Kupası ve bir Türkiye Kupası’nın yanında iki kez üst üste Euroleague Final Four’u. Hiç de fena gözükmüyor.