Errick McCollum ve Galatasaray: Kaçan Trene (Son) Koşuş

2017-03-09T13:31:46+00:00 2017-03-09T15:42:13+00:00.

Bugra Uzar

09/Mar/17 13:31

Eurohoops.net

Galatasaray Odeabank ve Ergin Ataman bu sezon kaçırdığı fırsatların peşinden son bir kez koşmaya hazırlanıyor. Fakat bu kez ellerinde sezon boyunca bulunmayan bir kozla…

by Mustafa Kocatürk

Modern zamanın ünlü filmlerinden Mr. Nobody kendisi kadar ünlü bir sahne ile başlar: Bir çocuk ya istasyonda kalacaktır ya da koşup hareket eden treni yakalamaya çalışacaktır.

Galatasaray basketbolu adına geçtiğimiz on günün hikayesinin bundan çok da ayrıldığını söyleyemeyiz. Kızılyıldız deplasmanındaki “kabullenilmiş” mağlubiyetin üstüne gelen İpekçi’deki Gaziantep yenilgisi… Üstüne saha dışında yaşananlar Galatasaray adına sezonun takım tarafından da bırakılması anlamına gelebilirdi.

Ancak Galatasaray, artık bir kulüp geleneği haline gelmiş bir biçimde, yine bir reaksiyon verdi. Bu sezondan birden çok kez kaçan trene son bir kez koşmak için harekete geçti.

İpekçi’de kazanılan Real Madrid maçı, maçın sonucundan ziyade salonda yaşanılanlar sebebiyle önemliydi. Galatasaray ve Ergin Ataman o 40 dakika içinde birlikte savaşılacak yeni bir yel değirmeni daha buldu kendisine. Ataman da bu savaşta kararlı olmalı ki Kızılyıldız deplasmanı sonrası transfer yapılmayacağını açıklayan koç, bugün Errick McCollum’la yeniden çalışmaya hazırlanıyor.

İşin mental tarafı böyleyken, kuşkusuz McCollum transferi Galatasaray adına işin teknik kısmında da çok şey ifade ediyor. McCollum’un oyuncu özelliklerini uzun uzun irdelemek siz okuyucular için kelime kalabalığından başka anlam ifade etmeyecektir. Onun yerine Galatasaray’ın basketbolunda geliştirebileceği yerlere bakmak daha doğru olacaktır.

McCollum’un Galatasaray’da değiştirebileceği ilk ve en önemli nokta, takımın bir türlü kapanmayan gediği olan perimetre savunması: McCollum, Galatasaray’da geçirdiği ilk sezonda takımın en iyi dış savunmacısı olmayı başarmıştı. Uzun kollarıyla topa ve pas kanallarına baskı konusunda ortalamanın üstünde bir isim ve kendisini şu anki Galatasaray ön alanının ortalamasıyla karşılaştırdığımız zaman bu konuda daha da sivriliyor.

Amerikalı oyuncunun adı telaffuz edilince belki de herkesin aklına gelen ilk şey ise Ataman’ın elini hücumda kolaylaştıracak: Avrupa seviyesi için emsalsiz biçimde kolay skor üretme meziyeti, McCollum’u bir anlamda Galatasaray’ın acil durum çekici yapacak.

Üç veteran oyuncusunun yani Sinan, Micov ve Schilb’in gününde olmadığı zaman skorda tıkandığı günler yaşayabilen (ve bir EuroLeague takımına yakışmayacak sıklıkta da tıkanan) Galatasaray bu sıkıntıyı özellikle sezonun kritik virajlarında yaşadı. Kazan ve Bandırma deplasmanları ilk akla gelen örnekler.

McCollum orta mesafeden bulduğu imza şutuyla ya da sürekli bir şekilde aldığı faullerle Galatasaray’ın bu sorununa çare olabilecek kalitede bir oyuncu. Sezon boyunca da taraftar tarafından anılmasının birincil sebebi de muhtemelen buydu.

Skorer ismin Galatasaray’a katacağı şeylerden bir başkası da hem savunmayla hem de hücumla ilgili: pozisyonuna göre oldukça iyi seviyede olan ribaunt meziyeti. Bu hususta Galatasaray’a katacaklarını sayılarla açıklayalım: McCollum, geçtiğimiz sezon Eurocup’ta maç başına 4.3 ribaunt çekiyordu. Bu sezonki Galatasaray’da ise pivotlar hariç bu rakama ulaşabilen herhangi bir isim yok.

Galatasaray’ın kupa yürüyüşündeki önemli virajlardan biri olan Karşıyaka deplasmanında attığı 21 sayısının aldığı çok 13 ribauntun hem sayısı hem de maça yaptığı etki maçı izleyenlerin hafızalarında halen taze.

Tabii takımın bu konulardaki McCollum tedavisine vereceği yanıtı bekleyip göreceğiz. Unutmamalı ki Galatasaray-McCollum anlaşması sadece Süper Lig’de kalan 10 maç ve üzerine oynanacak play-off’lar kapsayan bir anlaşma. Onun için transferi değerlendirirken takımın da durumuna ve McCollum’un bu duruma kısa vadede ne tür getiriler sağlayacağına da bakmak gerek:

20. haftası geride kalan Süper Lig’de Galatasaray 12 galibiyet – 8 mağlubiyetle 6. sırada. Çeyrek finalde ev sahibi avantajı için Galatasaray’ın an itibariyle rakibi Banvit’in ise 15 galibiyeti bulunuyor. Geride yalnızca 10 hafta kaldığını, bu iki takımın birbiriyle karşılaşacak maçı kalmadığını ve hatta ikili averajın da Banvit’de olduğunu düşündüğümüz zaman Galatasaray’ın ligi ilk dörtte bitirme ihtimalinin düşük olduğu açık.

Galatasaray’ın underdog olarak gireceği play-off’larda, ilk turdan ev sahibi avantajını yakalaması da bu kadar zor gözükürken McCollum gibi kalitesine ve performansına güvenebileceği bir ismi yeniden hücumun başına getirmesi takıma ve koça kalan kritik maçlarda, sezonun önceki kısmında bulunmayan, bir konfor alanı yaratacaktır.

En temelde, artık Ataman’ın oyun kurucu eşleşmesindeki güçlü kartına güvenerek bir rakip seçme lüksü bulunacak. Kısacası dişli rakiplere karşı tansiyonu yüksek maçların ve eşleşmelerin yaşanacağı bir dönemde böyle bir “takviyenin” önemini yalnızca zihinsel veya teknik faktörlerle açıklamak zor ve yetersiz olacaktır. McCollum, Ataman’ın stratejik zekasıyla Galatasaray’ın elindeki yeni bir seçenek ve oyuncunun da ötesinde yeni bir plana dönüşebilir.

Sarı-kırmızılılar bu sezon McCollum’un transferiyle son bir kez yakalamaya çalıştığı treni birden çok defa kaçırdı bile. Peki, Amerikalı oyuncunun gelişi yapboza dönen bu takım için mutlu (ya da en azından gurur veren) sonu getirebilir mi? İki ay sonra göreceğiz.