Chris Bosh Anlatıyor: Neydim, Ne Oldum?

15/Mar/18 09:36 Mayıs 16, 2020

Mehmet Bahadır Akgün

15/Mar/18 09:36

Eurohoops.net

Chris Bosh artık parıltılı NBA günlerinin uzağında ancak onu bekleyen başka bir parıltı var! Eurohoops Çeviri, Chris Bosh’ın ağzından yaşadıklarını anlatıyor…

By Jackie MacMullan / Çeviri: Anıl Can Sedef

Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.

Bu yazı ilk olarak 8 Mart 2018 tarihinde ESPN’de yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.

İzlemeye dayanamıyor. Chris Bosh iki yıldır ne zaman eski hayatından bir parça görüntü, maç kazandıran bir üçlük, eski takım arkadaşlarının katıldığı kırmızı halılı bir gala görse kafasını çeviriyor, eski bir yaranın açılmasından korkarcasına kaçıyor.

“Çok zor. Çok acı verici.”

Bosh, Hall of Fame’e aday bir kariyerin ortasında Şubat 2015’te doktorların akciğerinde kan pıhtıları bulmasıyla önce sezonu kapattı. Ve teşhis daha önce konmasa hayatı dahi son bulabilirdi.

Sonraki Ekim ayında kariyerine devam etmek için sahalara döndü ama Şubat 2016’da yeniden kenara çekildi. Ardından yapılan testler bir başka kan pıhtısının bulunmasıyla sonuçlandı, bu seferki baldırındaydı. Miami Heat beş kez All-Star olmuş oyuncusunu sahalardan çekti, uzun bir test ve tedavi sürecinden sonra Eylül 2016’da girdiği sağlık kontrolünden yine geçemedi.

Miami Heat oyuncusunun geleceğini bir insan, koca ve baba olarak riske atmak istemediği için kendisini sahalardan kalıcı olarak çekti.

Ve böylece her şey bitmişti. Artık kovalanacak şampiyonluk kupaları da yoktu, girilecek All-Star takımları da, altın madalyalar da, sponsorluk anlaşmaları da, ahbaplarla özel jetlerde buluşmalar da.

Bosh evine, eşi Adrienne ve dört küçük çocuğunun yanına çekildi. Deri kanepesinde otururken kafasında tek bir soru vardı: “Neler oldu böyle?”

“Suda akarcasına giderken ya da Porsche’unla saatte 200 kilometre hız yaparken bir anda bir çukura düşmek gibi.”

Bosh hala o çukurdan çıkmanın bir yolunu arıyor. NBA ve NBA Oyuncuları Birliği, Bosh’taki kan pıhtılaşması sorununun kariyer sonlandıracak cinsten olduğunu tespit edeli bir yıl oldu. Basketbol oynadığı son tarihin üzerinden bir yıl geçti.

Ancak gelecek sezon parkelere dönme planları yapmaya devam ediyor. Tabii ki kendisine bir takım bulabilirse. Bosh “birkaç kişinin” kendisine ulaşıp oynamasıyla ilgili bir şeyler sorduğunu söylüyor ama isim vermiyor. Şüpheci ekipleri formalarını giyerse sağlık sorunu yaşamayacağına nasıl ikna edeceği sorulduğunda da şöyle yanıtlıyor:

“O, onların meselesi.”

Bosh’un Heat’le olan tıbbi kayıtları gizli, pek çok NBA ekibinin ulaşmaya izni olmasa da birçoğu bu konuda sonuca varmış durumda.

ESPN, Bosh’a ilgi olup olmadığı konusunda dört genel menajerle bağlantıya geçti. Dördü de Bosh’un sağlık durumunun sorunsuz olması halinde imzasını kapmakla ilgileneceklerini belirtti. Ama birinin açıklaması durumu biraz daha netleştirdi:

“Sağlık olsaydı zaten şu an Miami Heat’te oynuyor olurdu. Bunun bir seçenek olmadığı konusunda bu kadar kesin olmaları bu işi denemeyeceğimizi bana otomatikman söyletiyor.”

Bir başkası daha açık konuştu:

“Risk çok büyük. Burada hayati tehlikeden söz ediyoruz. Kim böyle bir şeyle uğraşmak ister ki?”

Cevap, muhtemelen, hiç kimse.

Chris Bosh düşünceli, zeki bir adam ve durumun kendi lehine olmadığının farkında. Ayrıca dışarıdan bakanların neden rüyalarının peşini bırakamayacağını anlamadığını da biliyor. Bu hayatını riske atacak olsa bile hayal etmeye devam ediyor:

“Anlamıyorlar. Bu small ball trend’ini izliyorum ve şöyle düşünüyorum. “Bütün kariyerim boyunca böyle bir ortamda oynamak için çalıştım. Bunlar benim becerilerim. Benim hareketlerim.”

“Ama kullanamıyorum. Bu yüzden bir süredir basketbol konuşmayı ve izlemeyi de bıraktım.”

Birçok NBA oyuncusu basketbol sonrası hayata hazır değil. Teknoloji dostu bir evde büyüyen Bosh bu genelleme için gerçek bir istisna. Siyahi Mühendisler derneğine katılan ve Code.org’la okullarda kodlama yapılmasını sağlamaya çalışan bir derneğe destek veren Bosh 2007’de kendi şirketini kurup 800 NBA oyuncusunun site isimlerini bir siber dolandırıcıdan kurtardı.

Ayrıca sayılarla arası çok iyi ama basketbol sevgisi hepsinden büyük ve dikkatini tamamen emip götürüyor.
Basketbol kaybetmek başka, basketbolu çevreleyen ortamı kaybetmek bambaşka bir şey. Neredeyse bir yılın 10 ayında her sabah beraber uyandığı oyuncular şu an hayatından yok olmuş durumda.

“Silinip gidiyor. Arkadaşlar temasta kalmaya çalıştılar ama kalıcı olmadı. Sezon ortası geliyor, ben de sezonun parçası değilim. Kimsenin umurunda değilmişim gibi hissederek oturuyorum.”

“Dopdolu bir takvim, 41 deplasman maçı, herkes seni görmek istiyor, seviyor, bir şeyler istiyor durumdayken şu anki duruma geldim.”

“Bütün günü evimde bir ofiste geçiriyorum. Yapılacak şeylere beceri seviyesi olarak hazır değilim. Şükürler olsun ki yaparak öğrenebiliyorum ve bir işe yarıyorum. Ama zor oluyor.”

“İnsanlar bana eskiden “Daha ne istersin?” diye sorardı. O zaman şöyle derdim. “Hiç.” Ben basketbolu seviyorum. Tek istediğim şey bu.”

Oyuncular Birliğinin oyuncuları basketbol sonraları hayata hazırlayan bir yardım programı bulunuyor. Birlik her yıl daha da artan şekilde basketboldaki kariyer yolunun sonlu olduğunu ve yaş, sakatlık ya da başka talihsizlikler sonucu bitebileceğini hatırlatıyor. Bosh o eğitimlerin hepsini hatırlıyor ama pek dikkatini vermemiş. Hele de o günlerde maç başına 20 atabilecek, kariyerinin zirvesindeki bir oyuncuyken.

“Şöyle diyorlar: “Geleceğe hazırlan.” Ama imkansızdı. Benim aklım daha NBA şampiyonluklarındaydı. Geleceği düşünecek durumda değilim.”

Ligin kendisinin sakatlığını “kariyer bitiren” cinsten olduğunu açıklaması onu derin bir hüzne sevk etmiş. Tek başına hayal kırıklığı içinde durmak onu mahvetmiş.

“Tüm zamanını arkadaşlarıyla geçiren, soyunma odasında, antrenmanda sürekli beraber olduğun insanlardan, zihninde askeri bir takvim olan bir adamdan tek başına bir adama dönüştüm. Amaç duygumu, kişilik algımı kaybettim. Özgüvenimi kaybettim. Kendimi “Bir şeyde en iyiydim, şimdi değilim” derken buldum. Bir şeyde çok iyi olmamakla başa çıkmam gerekti. İnsanların artık bana yönelmediğini anlamam gerekti.”

“Unutulmuş hissettim. Eskisi kadar aranmıyordum. İnsanların akıllarında değilim. Doğal bir şey bu, hata böyle, olanı anlamak, hazmetmek gerek. Ama neden emekli oyuncularda boşanma oranı yüksek, neden batıyorlar anlayabiliyorum.”

“Çünkü herkes o duyguyu yeniden hissetmek için para harcayıp duruyorlar. Artık her akşam en iyi restoranlarda yemek yiyemezsiniz. O eski hissi bulmak için hiç bitmeyecek, sonu gelmeyecek bir arayış bu ve bedeli ağır oluyor.”