by Zach Buckley / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 29 Ağustos 2018 tarihinde BR’da yayınlanmış
Kusursuz bir dünyadaki NBA’de tüm oyuncuların rolleri üstlerine dar kotlar gibi oturuyor ve hepsi kendi yeteneklerini gösterecek ideal araçları kullanıyorlar.
Gerçek ligde ise kadro yapısı ve takım dinamikleri genelde oyuncuları ya yeteneklerinin bir kısmını göstermelerini engelleyen ya da onlardan çok şey isteyen rollere itiyor.
Biz bugün kendilerinden çok fazla şey istenen oyunculara bakacağız.
Birazdan sıralayacağımız beş oyuncu, ligin en başarılı oyuncuları arasında yer alıyor. Bu oyuncuların toplam 21 kez All-Star seçilmişliği var ve hepsi de bu onura en az iki kez mazhar oldu.
Bu isimler kendi evlerinde marka olmuş isimler ama birincil seçenekler değiller. Ya da onların yeteneklerine en uygun iş tarzı da bu değil. Mevcut kulüplerinde de böyle, başka yerlerde de böyle olacak.
İster verimsizlik sorunu çekiyor olsunlar, ister istikrarsızlık yaşıyor olsunlar, ister elit olmayan tavanlara çarpıyor olsunlar… Hepsinin gerçek yıldız olmak yerine yan parça olarak daha iyi oynayabilmeleri için farklı sebepleri var.
DeMar DeRozan

LaMarcus Aldridge, geçen sezon San Antonio Spurs hücumunu taşırken önceki iki sezonda maç başına ortalama 14.3 şut attı. San Antonio hücumları o dönemde Kawhi Leonard üzerinden dönüyordu. Leonard ise DeMar DeRozan karşılığında Raptors‘a takas oldu.
DeRozan’ın Aldridge’den daha genç, skor potansiyeli daha yüksek bir isim ve Leonard takasının merkez parçalarından biri olduğu düşünülürse normal şartlarda San Antonio hücumunun mantıklı tercihi olması bekleniyor.
Sports Illustrated’dan Rob Mahoney’e göre de DeRozan, hücum tarzıyla Kawhi’dan çok uzak bir isim değil. Her iki oyuncu da Kobe Bryant tarzı isimler. Sürekli potaya gidiyorlar ve genelde zorlukları aşarak yapıyorlar bunu.
Her ne kadar yaptıkları top paylaşımıyla bilinseler de Spurs, topun bir oyuncuda kalmasıyla daha rahat oynuyor artık. Geçen sezon onlar kadar post-up oynayan bir takım olmadı. İki yıl önce Leonard, hücum pozisyonlarının %12,6’sında bire bir oynadı. Tüm bunlar DeRozan’ı rahat hissettirmeye yetecek zira o da geçen sezon aldığı topların %13.3’ünde bire bir oynamış ve %7.0’sinde de post-up ile hücum etmişti.
Ancak modern NBA’deki elit hücumlar böyle işlemiyor.
Geçen sezon Spurs, ligi verimlilikte 17. sırada tamamladı. 1996-1997 sezonundan bu yana en kötü verimlilik ortalamasını yakaladı. Toronto ise daha iyi top paylaşımı ve spacing ile üçüncü sıraya tırmandı. Bununla birlikte DeRozan, son üç yıldaki performansları arasında en düşük verimlilik ortalamasını geçen sezon yakaladı.
Elit savunmaların kendisine karşı oyun planı kurmasında üç sayı çizgisinin içinde oynuyor olması rakibin işini çok kolaylaştırıyor. Normal sezondaki başarısı playofflara yansımıyor. Playofflarda yalnızca %41.0 ile şut atıyor. Son playoff deneyiminde de -7.0 verimlilik yakaladı.
Blake Griffin

Blake Griffin, Motor City’ye geçen sezon ortasında takaslandıktan sonraki ilk maçında Detroit Pistons‘ın en çok skor üreten ve en çok asist yapan oyuncusuydu. Pistons formasıyla çıktığı 25 maçta en yakın rakibine 125 sayı fark atarak takımın en skorer ismi oldu ve bunu yaparken de takım arkadaşlarından 114 şut daha fazla kullanıp 46 asist daha fazla yaptı.
Yeni Pistons başantrenörü Dwane Casey’in yönetiminde Griffin, hücumun kontrolünü çok daha fazla alabilir.
Casey, ESPN’e yaptığı açıklamada Toronto’da DeRozan örneğinde olduğu gibi Griffin’i güçlendireceklerini ve oyun tarzını genişleteceklerini söyledi. Oyununu üç sayı çizgisinin gerisine çıkartacaklarını söyleyen Casey, forvetten oyun kuracak sorumluluğu da Griffin’e vereceklerini belirtti.
Griffin, hücumda çok yönlü bir isim olarak oynayabiliyor. Hünerli bir pasör olan Griffin, Pistons formasıyla maç başına 6.2 asist ortalaması yakaladı ve bu ortalama, 2,08’in üzerindeki oyuncular arasında tarihte dördüncü sırayı aldı. Ayrıca geçen sezon serbest atış ve üçlük yüzdelerinde de kariyer rekorlarını kırdı.
Ancak tüm yapının yükünü üstlenmektense boşlukları doldurduğu zaman çok daha iyi oluyor.
Los Angeles Clippers‘ın verimlilik ortalamaları Chris Paul varken Griffin’in olduğu anlara oranla çok daha yüksekti. Griffin, lig genelinde skor ortalamasında asla ilk beşte yer almadı ve 2014-15’ten bu yana ilk 10’a da giremedi. Kariyeri boyunca maç başına 4.3 asist ortalamasıyla oynadı ancak tüm hücumu taşıyabileceğini pek de göstermiyor bu durum.
Griffin, Detroit’te bu role sahip ancak bunun sebebi büyük oranda diğer gerçekçi seçeneklerin azlığı. L.A.’de topu yönlendiren isim nadiren o oluyordu çünkü Paul vardı. Griffin, 2013-14’te Paul’un 18 maçlık yokluğunda Clippers‘ı iyi yönetmiş olsa da o dönemin üzerinden dört sezon ve sakatlıklar geçti.
Griffin, Mart ayında 30 yaşını bitirecek. Kariyerinin en verimsiz sezonunu geçirdi. Beş yıldır 22+ sayı ortalaması yakalayamadı. Ondan hücumun birinci seçeneği olmasını beklemek, kanıtlar aksi yöndeyken seviye atlamasını istemek olacaktır.