by Zach Buckley / Çeviri: M. Bahadır Akgün
Bu çevirinin tüm hakları Eurohoops Ltd. Şti.’ye aittir ve izinsiz kullanılması kesinlikle yasaktır.
Bu yazı ilk olarak 20 Mayıs 2019 tarihinde Bleacher Report’ta yayınlanmış ve uyarlanarak çevrilmiştir.
NBA tarihi, şampiyonluk getiren ikililer ile dolu.
Tüm dönemlerde dinamik ikililerin hegemonyasını gördük. Stephen Curry ve Kevin Durant veya LeBron James ve Dwyane Wade’den önce Kobe Bryant ve Shaquille O’Neal ya da Michael Jordan ve Scottie Pippen vardı. Onlardan da önce Kareem Abdul-Jabber ve Magic Johnson ya da Larry Bird ve Kevin McHale vardı. Daha da önce Abdul-Jabbar ve Oscar Robertson ya da Bill Russell ve Bob Cousy vardı.
Başarılı bir süper yıldız ikilisi takımı şampiyonluğa taşımakla kalmayıp her yıl zirve adaylarından biri haline getirebilir.
Ancak tıpkı hayatta olduğu gibi basketboldaki tüm birliktelikler de uzun sürmesi gereken birliktelikler olmuyor. Aslına bakılacak olursa sıralayacağımız beş ikili vadesini çoktan doldurdu ve artık ayrılık zamanı geldi.
Boston Celtics: Kyrie Irving ve Jayson Tatum

2018-2019’da Boston Celtics‘ten azami verimi almanın formülü kolay gözüküyordu. Geçen yıl playofflarda patlama yapan yıldızlar ile sağlıklı birer Kyrie Irving ve Gordon Hayward’ı bir araya getirin, Celtics zirve yapsın…
Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı. Playofflarda o işleri yapan oyuncuların işleri değişti, rolleri azaldı ve daha az şut kullandılar. Jayson Tatum, tüm o oyuncular arasında kendi rolünü korumaya en yakın isimdi ancak üç başlı hücum düzeninin kilit parçasıyken Irving’in yancısına dönüştü.
Tatum aynı oyuncu olamazdı ancak Irving olmadan oynadığı 15 maçta benzer bir seviyeye geldi yine. Başta düşüşü gerekli bir fedakarlık gibi gözüküyordu ancak Irving playofflarda ortadan kaybolunca Celtics’i kurtarma konusunda o da güçsüz gözüktü.
27 yaşındaki Irving ile 21 yaşındaki Tatum’ın aynı düzlemde olmadıkları açık. Dahası Irving ve Tatum ikilisinden her biri Boston’ın oynadığı tüm bire bir hücumların dörtte birinden fazlasını kullandığı için yetenekleri fazlasıyla birbiriyle çakışıyor ve tarzları başarılı biçimde bir arada yer alamıyor.
Neyse ki Irving’in serbest kalacağı yaz yaklaşıyor ve bu yaz açık bir ayrılık fırsatı var.
Celtics onu takımda tutarsa Anthony Davis ile yapılacak bir takasla hemen kazanabilecekleri bir fırsat kovalamalılar. Bu takasta Tatum’ın yer alması neredeyse kesin. Boston cephesinde bazı tereddütler olabilir ancak Şubat ayında da çıkan iddialara göre Tatum’ın Haziran ayı geldiğinde görüşmelerin odak noktasında olması bekleniyor.
Ancak Davis takası gerçekleşmezse Irving’in ayrılığına göz yummak ve organizasyonu Tatum ve Jaylen Brown (ve belki Terry Rozier) etrafında kurmak gelecek için en iyisi olabilir.
New Orleans Pelicans: Anthony Davis ve Jrue Holiday

David Griffin’in geçiş törenini mahvetmek istemiyoruz ancak yıldız ışıkları ve hoparlörler olmadan Anthony Davis’in ortam değişikliği talebini nasıl daha açıkça dile getirebileceğini de bilmiyoruz.
Davis’in menajeri Rich Paul, Ocak ayında takas taleplerini kamuoyu ile paylaştı. Daha sonra Davis de günler sonra ayrıntıları paylaştı.
Daha sonra ustalıkla son bir mesaj daha vermek için New Orleans Pelicans‘ın son iç saha maçında “Hepsi bu kadar millet!” tişörtü giydi.
Davis. Gitmek. İstiyor.
Ve hayır… New Orleans’ın draft lotaryasındaki kazancı da bu fikri değiştirebilmiş değil.
Bir açıdan bakınca can sıkıcı bir durum söz konusu ve yalnızca Pelicans taraftarı için de geçerli değil bu durum. Sakatlıklar ve yetenek toplamı düşük takım, Davis – Holiday ikilisinin potansiyellerini yakalamasının önüne geçti ancak bu ikili de birlikte ortalığı kasıp kavurdu. Zion Williamson gibi fazla atletik bir İsviçre çakısını bu ikiliye eklemek tavanlarını birlikte çok yukarıya çekebilirdi.
Öte yandan New Orleans’ın elinde yıllardır bulduğu en değerli takas parçalarından biri var ve Williamson’a ideal takım arkadaşlarını vermek için bu fırsatı kullanabilir. Griffin bu çekirdeği her ne kadar Davis ile görmek istese de en mantıklısı takas değeri yüksekken kullanmak ve sakatlık ya da Williamson’ın organizasyonun kaderini değiştirebilecek kariyerine rahatsız bir başlangıç riskini ortadan kaldırmak en mantıklısı.
Oklahoma City Thunder: Paul George ve Russell Westbrook

Russell Westbrook – Paul George ikilisini yargılamak için iki yıl çok mu kısa bir süre? Eğer siz de bizim gibi organizasyonun zirve yarışı için fazla kusurlu olduğunu ve o kusurları düzeltmek için gerekli kaynaklarının olmadığını düşünüyorsanız değil.
Westbrook – George düzeninin ilk iki sezonunda Thunder, sırasıyla 48 ve 49 galibiyet aldı ve daha sonra da iki adet ilk tur eşleşmesindeki 11 maçın yalnızca üçünü kazanabildi. Belki bu doğrudan bir panik sebebi gibi gelmiyor olabilir ancak ayrıntılara bakınca alarm çanları çalıyor.
Genç bir çekirdek ritm bulmaya çalışmıyor. George, 29. yaş gününü kutladı. Westbrook, Kasım ayında 31 yaşında olacak. George, en iyi dönemlerini geçiriyor. Westbrook en iyi dönemlerini geride bırakmış gibi gözüküyor. Triple-double’ları bir kenara bırakacak olursak Westbrook, 2009-10’dan bu yana en kötü verimlilik, doğru şut yüzdesi ve 48 dakika başına galibiyet katkısı istatistiklerini ortaya koydu.)
Ayrıca bu takım kadrosunu da güçlendirmiyor. En azından sırf maaşlar gelecek sezon 150 milyon dolara mâl olacakken Thunder’ın böyle bir umudu olmamalı.
Genel menajer Sam Presti’nin işi zor. George açık bir şekilde takımın en iyi oyuncusu. Onu takaslamak mantıklı değil. Westbrook, düşen verimliliği ve artan maaşı ile takaslanması imkansız olabilecek bir isim. Steven Adams’ın gönderilmesi de pota altında büyük bir boşluk doğurur. Başka bir oyuncuyu göndermek de takım için bir fark yaratmaz.
Thunder’ın ne doğrultuda gidebileceğini veya gitmesi gerekip gerekmediğini bilmiyoruz ancak Westbrook – George ikilisi için şampiyonluk kapısı kapanmış gözüküyor ve bu konuda neredeyse pozitif davranıyoruz.
Philadelphia 76ers: Joel Embiid ve Ben Simmons

Philadelphia 76ers, tahminen kıskanılacak bir pozisyonda.
Takımlar üst üste iki sezonda 50 galibiyet alınca şampiyonluk flaması asmasa bile bu sezonların 25 yaşında ve 22 yaşındaki iki oyuncunun liderliğinde gelmiş olması şampiyonluk flamasının da beklenenden daha erken geleceğinin işaretçisi.
Ancak Philly’nin tamamı, parçaların ritmine uyabilmiş değil henüz. Embiid ve Simmons’ın sahadaki çok farklı ihtiyaçları düşünülürse o uyumun sağlanıp sağlanmayacağını sorgulamak yanlış olmaz.
Embiid’in dış savunma ve dış şut atma isteği gibi modern basketbol özellikleri var ve dahası alçak postta da rakiplerine karşı büyük bir üstünlük kurabiliyor. Bu sezon sadece post-up oyunlarında 10,2 sayı ortalama yakaladı ve bu tip hücumlardaki bitiricilik istatistiklerinde %78’lik dilimde yer aldı. Bu sebeple de ideal takım arkadaşlarının üçlük atabilen keskin şutörler ve yarı saha setlerinde rahat oynayabilen oyunculardan oluşması gerekiyor.
Öte yandan Simmons ise oyun görüşü, fiziksel gücü ve LeBron James karşılaştırmalarına sebebiyet verecek patlayıcılığı ile aşırı dolu ve yüksek fizikli bir oyun kurucu. Simmons’ın açık sahada koşacak ceylanlara ve hiç dış şut atmıyor olması gerçeğini kapatabilecek ölçüde yeterli dış şutöre ihtiyacı var.
Birbirlerinden ayrı bir şekilde modern bir Hakeem Olajuwon olan Embiid ve belki de Magic Johnson’ın yeni hâli olan Simmons hücumda rakipler için hile gibi kalıyorlar. Birlikteyken hücumda ancak Minnesota Timberwolves kadar etkili olabiliyorlar.
Philly’nin kadronun kalanında yaptığı büyük hamlelere bakınca artık bu ikiliden birini (öhö, Simmons’ı) takaslamak ve diğer oyuncunun şampiyonluk şansını azami düzeye çekmek için mükemmel zaman gelmiş gibi gözüküyor.