Olimpia Milano: 3 Madde ile Gelecek Sezon Haritası

19/Haz/19 10:27 Haziran 19, 2019

Utkan Sahin

19/Haz/19 10:27

Eurohoops.net

Yaz dönemi yavaş yavaş yaklaşıyor. Eurohoops Fırın da gelecek sezon EuroLeague’de mücadele edecek 18 takım için yol haritası çiziyor…

by Utkan Şahin /  info@eurohoops.net

Avrupa basketbolunda resmi olarak henüz 2018/2019 sezonunu tamamlamadık.

Avrupa’nın bazı yerel liglerinde final serileri devam ediyor, heyecanla bu liglerin şampiyonu kim olacak sorusunun cevabını bekliyoruz.

Söz konusu Avrupa’nın büyük ligleri olunca da final serilerinde mücadele eden bazı EuroLeague takımlarını görüyoruz. Aynı zamanda daha önceki aşamalarda yerel lige veda ettiği için sezona nokta koyan EuroLeague takımları da var.

Eurohoops Fırın, sizlerin karşınıza yeni bir yazı dizisi getirmeye karar verdi. Çünkü bizleri ilginç bir yaz bekliyor. Başlangıcımız da sezonu bitirmiş olan EuroLeague ekipleri olacak.

Gelecek sezon EuroLeague’de farklı bir heyecan olacak. 18 takımlı normal sezonun yanı sıra transfer piyasasında da ortalık karışık. Hem Avrupa’nın birçok yıldız ismi serbest kalıyor hem de Çin Ligi’nde değişen yeni kural sebebiyle bazı yıldızların dönmesi bekleniyor. Gelecek sezon için rekabet körüklenecek.

Bu sebeple, her EuroLeague takımı için 3 madde eşliğinde gelecek sezonun yol haritası çıkarmaya karar verdik.

Baskonia ve Khimki’nin yol haritalarını sunduk. Şimdi sıra Olimpia Milano‘da.

Baskonia: 3 Madde ile Gelecek Sezon Haritası

Khimki Moskova: 3 Madde ile Gelecek Sezon Haritası

Olimpia Milano Yaza Nasıl Giriyor?

Hayal kırıklığı, hayal kırıklığı ve hayal kırıklığı.

En son 1991/92’de Mike D’Antoni yönetiminde Final Four’a kalmayı başaran Olimpia Milano, modern EuroLeague’in en kötü takımı olma unvanını korumayı başardı. İtalyan ekibi, bu sezon daha “yetenekli” bir kadro kurmayı başardığı için en azından Avrupa’da sezonu Ocak ayında kapatmadı. Hatta Mike James son haftalarda düşüş yaşamasa ellerine geçen playoff fırsatını kullanabilirlerdi. Başaramadılar ve 12. olarak sezonu playoff yapamadan tamamladılar.

12.’lik, yeni sistemde Milano‘nun en iyi derecesi. Ancak modern EuroLeague’deki 13 sezonlarının 12’sinde playoff bile göremediklerini düşünürsek bu onlar için bir anlam ifade etmiyor.

Milano, ligde bundan daha da kötü.

Playoff’un son bölümünde gözükmeye başlayan takım içi problemler İtalya Ligi’ne sıçradı. Avellino’yu zar zor geçen İtalyan ekibi, yarı finalde bütçesinin kat be kat aşağısında olan Dinamo Sassari’ye karşı süpürüldü ve felaket bir şekilde sezonu bitirdi.

Bu felaket, büyük bir değişimin sebebi oldu.

2008’den beri Milano’da basketbolu yöneten Livio Proli ayrılma kararı aldı. Proli ayrılırken koç Pianigiani’nin kalacağını söylese de 1 hafta içinde yeni bomba gekdi ve tarihin en büyük efsanelerinden Ettore Messina takımın başına geçti.

Bu da Milano’da yaza ve sezona dair tüm beklentilerin değişmesine sebep oldu.

Sözleşmesi bitenler: Vladimir Micov, Mindaugas Kuzminskas, Curtis Jerrells, Alen Omic, Andrea Cinciarini
Gelenler: Ettore Messina

Kadro Dizilimi

PG: Mike James
SG: Nemanja Nedovic – Amedeo Della Valle
SF: James Nunnally – Simone Fontecchio
PF: Jeff Brooks – Christian Burns
C : Kaleb Tarczewski – Arturas Gudaitis

1- Ettore Messina Kurtarıcı Mı?

Başta Milano taraftarları olmak üzere tüm EuroLeague bu sorunun cevabını merak ediyor. Çünkü bu sorunun cevabı sadece bir kulübün geleceğini değil, bir ülke basketbolunun geleceğini değiştirebilir.

En temelden ele almamız gerekirse… Ettore Messina tartışmasız bir şekilde Avrupa basketbol tarihinin en büyük efsanelerinden biri! Kıta tarihinde birçok büyük koç var ama en baştaki o ikiliyi seçeceksek… Bu isimler Messina ile Zeljko Obradovic. Koç, İtalya ya da Rusya’da oynattığı basketbolla işin hücum temposu ve inceliği açısından bize özel performanslar izletti.

EuroLeague’de son yıllarda sadece oyuncu kalitesi değil, koç kalitesi de düştü. Ortam bu şekildeyken böyle bir efsanenin geri dönüp tekrar EuroLeague’de çalışması büyük bir şans. Üstelik yanında getirdiği hikayeler – Zeljko Obradovic ile rekabeti – ve sezon içerisinde yapacağı açıklamalar da cabası…

Madalyonun bu tarafı çok parlak olsa da diğer tarafı biraz soru işareti.

Onun büyük bir isim olduğu kabul etmekle birlikte -en yumuşak tabirle- kariyerinin bir süredir inişte olduğunu da söylememiz lazım.

EuroLeague’deki son 2 macerası olan Real Madrid ve CSKA Moskova’da istediğini hiç bulamadı. Üstelik o iki macerada da bir kurtarıcı, kulübü tekrardan zirveye çıkartacak kişi olarak getirilmişti. Milli takımdaki 2. dönemi de aynı şekilde.

Avrupalı ilk baş antrenör olma unvanını almak için gittiği NBA’de istediğini alamadı. Gregg Popovich’in arkasında kendisine çok saygın bir pozisyon buldu ama birçok NBA ekibiyle baş antrenörlük için görüşmesine rağmen o işi alamadı.  Bütün bunları düşünürsek… Rüzgar pek de Messina’nın arkasından esmiyor.

Tek problem Messina’nın son dönemi de değil.

İtalyan koç, NBA’de bundan 4-5 yıl önce moda olan fakat pek fazla tutmayan bir rolde Milano‘nun başına geçti. Bu elbette başkan olarak Proli’nin kalmasından daha iyi bir tercih. Ancak tutmamış bir sistemin Avrupa’da ne kadar başarılı olacağı da soru işareti. Bir koçun istediği basketbola uygun kadroyu kurmak için transferde söz sahibi olması önemli tabii ama yöneticilik farklı, koçluk bambaşka bir şey.

Üstelik Messina gibi çok esnek olmayan bir karaktere sahip koçtan bahsediyoruz. En iyi dönemlerinde bile Messina çalışılması kolay bir koç değildi. Hatta Socrates’ten Uğur Ozan Sulak’ın Theodoros Papaloukas ile yaptığı röportajda Yunan efsanenin bu durumu çok iyi açıklayan bir bölüm var: “Onun talimatlarına takım için iyi olacağını düşündüğüm bazı eklemeler yapıyordum. O ise söylediklerinin ne fazlasını ne de eksiğini istiyordu.”

Elinde zor bir takım var. Takımda birçok oyuncunun kapalı kontratı var. Milano EuroLeague’in zengin takımlarından biri olsa da hem bu isimlerden çıkıp, hem de başka yıldızları getirmek çok kolay değil. Messina elbette birkaç ismi getirmeye çalışacaktır ama tüm kadroyu ilk sezondan istediği şekle sokması zor gözüküyor.

Bu sebeple onun Milano’daki ilk dönemini biraz Zeljko Obradovic’in Fenerbahçe‘deki ilk yılı olabilir gibi geliyor. Her ne kadar Anadolu Efes ile Ergin Ataman bu sezon aksini gösterse de EuroLeague’de hemen kazanan kadro kurmak çok kolay değil. Hele de elde böyle kontratlar varken…

Yine de bu hikayeye çok daha uzun bir süreç olarak bakmamız gerekiyor.

Kulüp basketbolu olarak bir dönem Avrupa’nın zirvesinde olan İtalyanlar, uzun zamandır karanlık bir dönemin içindeler. Ekonomik olarak yaşadıkları çöküntü hem yerel liglerini etkiledi hem de EuroLeague’de aşağıya düşmelerine sebep oldu. En son bir İtalyan takımını Final Four’da izlememizin üstünden tam 8 sezon geçti. EuroLeague finalinde ise 15 yıldır bir İtalyan takımı yok.

Fakat orada da gün yavaş yavaş doğuyor.

Elbette bütçe olarak o eski günlerindeki gibi değiller. Ancak eskinin güzel hikayeleri onları besliyor. Bologna’nın iki eski takımı da geri döndü. Roma ve Treviso bu sene birinci lige çıktı. Belki EuroLeague ve EuroCup’ta başarıları hala yok ama FIBA Şampiyonlar Ligi (Virtus Bologna) ve FIBA Europe Cup’ta (Dinamo Sassari) bu sezon İtalyanlar şampiyon oldu.

Üstelik seyirci de geri dönüyor. İtalya Ligi, bu sezon salona gelen taraftar sayısında %6.0’lık bir artış yaşadılar ve 1997/98 sezonundan beri en yüksek seyirci ortalamasını yakalandı. 

Bu sadece bir başlangıç ama bir şeylerin değiştiği belli. Ettore Messina, Milano’da yakalayacağı başarıyla bu rüzgarı daha da büyütebilir. Çünkü bu tarz etkiler her zaman rekabeti de getirir.

Bu sebeple Messina’nın Milano’daki performansı sadece takımı için değil, ülke basketbolu için de önemli olacak. Bahsettiğimiz kişinin İtalyanları son kez EuroLeague’de şampiyon yapan koç olduğunu düşünürsek, bu rolü ondan daha fazla hak eden başka bir isim olamazdı.