EuroLeague 17. Haftada Kaçırmamanız Gereken 3 Önemli Maç

30/Ara/19 07:54 Aralık 30, 2019

Utkan Sahin

30/Ara/19 07:54

Eurohoops.net

Turkish Airlines EuroLeague’de yeni hafta yaklaşıyor. Peki EuroLeague’de yeni haftada kaçırmamız gereken en önemli 3 maç hangileri?

By Utkan Şahin / info@eurohoops.net

Basketbolseverler için Perşembe ve Cuma gecelerinin vazgeçilmezi Turkish Airlines EuroLeague!

En yakın arkadaşınızın doğum günü de olsa, yarın mutlaka yetiştirmeniz gereken bir işiniz bile olsa bu gecelerde gözünüzü EuroLeague’den ayırmak hiç kolay değil. Mesele geçen hafta… Hangi gerilim filmi bir basketbolseveri, Fenerbahçe Beko – Velancia maçındaki kadar gerebilir ki? Yahut hangi doğum günü, Mike James gibi süper yıldızı izlemek kadar keyifli olabilir?

Bu sebeple biz basketbolseverler için o geceler Ekim’in başlangıcından sezonun bitimine kadar rezerve edilmiş durumda…

Fakat birtakım sorunlar var.

Gönlümüz elbette her maçı izlemek ister ama yeni sistemle birlikte EuroLeague’de her maça yetişmek kolay değil. Bazı geceler aynı anda beş veya daha fazla maç oynanıyor ve bu karmaşada insan, önemli detayları kaçırabiliyor.

Bu sebeple Eurohoops Fırın sizler için yeni bir yazı dizisi başlatmaya karar verdi. Bu yazıda ve gelecek haftalardaki yazılarımızda EuroLeague’de her hafta gözlerinizi ayırmamanız gereken 3 önemli maçı seçeceğiz. Bu hafta ise fikstür gereği size artı bir maç daha sunacağız.

Bu maçları da sezonun geneline etkisi ve takımların vermesi gereken sınavlara göre seçmeye çalışacağız.

Hazırsanız, işte EuroLeague’in 17. haftasında sizler için seçtiğimiz 3 maç…

1. Olympiakos – Fenerbahçe Beko

Maçın saati: 21:00 / 02 Ocak Perşembe
İki takımın dereceleri: 6-10 / 5-11
İki takımın sıralamaları: 12. sıra / 15. sıra

Pire’de oynanacak olan bu maç tam olarak bir kırılma maçı!

EuroLeague’in iki güçlü takımı da playoff yarışını kaçırmak üzere ve bu maç matematiksel olarak olmasa da psikolojik açıdan playoff yarışında kalma ya da devam etme maçı…

Ev sahibi Olympiakos, Milano karşısında aldığı etkileyici galibiyetten sonra zorlu fikstürde tamamen dağıldı. Mucizevi bir şekilde aldıkları Khimki maçı dışında diğer 4 maçlarını kaybettiler. Onlar playoff hattına sadece 2 maç uzaklıkta ama oyun kalitesi olarak bundan daha da uzaktalar. Aldıkları her darbe de onları psikolojik açıdan daha kötü bir hale getiriyor.

Fenerbahçe ise daha kötü durumda.

Üst üste alınan 3 galibiyetten sonra son 4 maçlarını kaybettiler ve bu kötü serinin 3 maçında aslında kazanabilecek kadar yakındalar. Fakat bu bir teselli değil çünkü özellikle Valencia ve Zenit maçlarını kazanmaları gerekiyordu.

Son yapılan Malcolm Thomas transfer belki bir etki yaratabilir denirken Valencia karşısında acemice hatalarla kaybedilen maç, zaten az olan bütün özgüveni parçaladı.

Dolayısıyla bu maç iki takım için de ya dibe tamamıyla vurmak ya da derinlikten biraz olsun yükselip, bir nefes alma maçı! Kaybeden için evet, kesin olarak sezon bitmeyecek. Sonuçta hala 17 maç var ama arka arkaya bu kadar darbe almak bir takımın kolay kolay kaldırabileceği bir durum değil.

Maçın Kritik İstatistiği: Potaya Yaklaşabilmek!

Bu maçta bir aksilik olmazsa Fenerbahçe‘de yeni transfer Malcolm Thomas sahada olacak. Dolayısıyla Zeljko Obradovic‘in elinde birazcık daha normal bir uzun rotasyonu olacak fakat bu bile yeterli değil.

Özellikle son maçta Fenerbahçe, Lauvergne’i de gözden çıkartarak çok keskin bir savunma stratejisi sahaya sürdü ve Valencia bunu acımasızca cezalandırdı. Sarı-lacivertlilerin savunma stratejisi bu kadar riskliyken bu maç adına gözler biraz daha hücuma kayıyor.

Fenerbahçe’nin hücumdaki en büyük problemi ise potaya yaklaşamamak. Belki de sırf bu yüzden Zeljko Obradovic, savunmada yarattığı birçok probleme rağmen Joffrey Lauvergne’i kullanmaya çalıştı. Fakat son maçta Lauvergne dışarıda kalınca Fenerbahçe farklı bir stratejiye gitti ve bu sezon hiç olmadığı kadar kısalarıyla agresif bir şekilde çembere gitti.

Aslında bunun karşılığını da ilk 3 çeyrekte aldı. Çünkü dış şut katkısı olarak sarı-lacivertliler, çok istikrarlı olmasa da belirli bir katkı alabiliyor ama potaya yaklaşamamak bir yerden sonra hücumun bütün düzenini ve devamlılığını bozuyor.

Bunu Fenerbahçe’nin kazandığı ve kaybettiği maçlarda da görüyoruz. Kaybettiği maçlarda 17.4 ikilik isabet (ligde 14. sırada) bulan sarı-lacivertliler, kazandığı maçlarda ise bu sayıyı 22.4’e (ligde 4. sırada) çekmeyi başardı. Aynı oranlama Olympiakos’un rakip savunmalara karşı performansında da var.

Dolayısıyla sarı-lacivertlilerin bu maçtan galibiyetle ayrılması için potaya sürekli yaklaşmaya ihtiyacı var. Belki de biraz da maç sonlarında acemice hatalar yapmamaya…