“YÖNETİCİ OLMAK DAHA STRESLİ, ÇÜNKÜ KONTROL SENDE DEĞİL”| Nemanja Bjelica, Eurohoops’a Konuştu

2025-03-28T15:43:57+00:00 2025-03-28T15:43:57+00:00.

Berkay Terzi

28/Mar/25 15:43

Eurohoops.net

Bahçeşehir Koleji’nin sportif direktörü Nemanja Bjelica, Eurohoops’un sorularını yanıtladı.

by Semih Tuna / info@eurohoops.net 

Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın! 

BKT EuroCup’ta yarı final oynayan Bahçeşehir Koleji’nin sportif direktörü Nemanja Bjelica, Eurohoops Türkiye’nin sorularını yanıtladı.

Bu akşam 23.00’te Gran Canaria serisinin ikinci maçına çıkacak olan temsilcimiz, bu maçtan galibiyetle ayrılması halinde adını finale yazdırıp Valencia – Hapoel Tel Aviv eşleşmesinin galibiyle oynayacak.

Bu kritik karşılaşma öncesinde Eurohoops’a konuşan Bjelica, adım adım ilerlemekte yarar görüyor.

Bu senin yöneticilikteki ilk yılın. Takım EuroCup’ta normal sezonu lider bitirdi. Şimdi de yarı finaldesiniz. Yöneticilik kariyerinde böylesine iyi bir başlangıcı hayal edebilir miydin?

“Yarı final serisinde 1-0 önde olacağımızı ve finalden bir maç uzakta olacağımızı düşündüm dersem sana yalan söylemiş olurum. Sezon başında bu konu hakkında bazı fikir alışverişlerimiz oldu. Hedefimiz çeyrek final oynamaktı. Hedefimize ulaştık. Komik olan şu, Türkiye’de beklentiler her zaman değişir. Fakat bu noktada olmayı hak ediyoruz. Elbette biraz şanslıydık ama bu sene çok kaliteli bir takımımız var. Sezon başında da söylediğim gibi, Bahçeşehir Koleji tarihindeki en iyi kadroya sahibiz. Şu anda herkes heyecan içerisinde, bunu biliyorum ama dikkatimizin dağılmasına izin vermemeliyiz. Çünkü yarın büyük bir deneyime sahip olan çok iyi bir takımla oynayacağız. Yani birkaç yıl önce EuroCup’ı kazandılar. Bu tip maçları nasıl oynayacaklarını biliyorlar. Harika bir koçları var. Gerçekten kaliteli bir takımlar, özellikle iç sahada daha farklı oynuyorlar. İyi bir iç saha takımı ve buraya gelen herkes zorluk yaşıyor. Fakat dediğim gibi, Gran Canaria’ya karşı iki şansımız olacak. Elimize harika bir fırsat geçti. Final oynamayı dört gözle bekliyorum.”

Sezon ortasında Kenan Sipahi ve Furkan Korkmaz boşta kaldı ve Bahçeşehir’de oynamayı seçtiler. Başka takımlardan da yoğun ilgi vardı. Sizce neden Bahçeşehir Koleji’ni seçtiler?

“Bence burada yapmaya çalıştığımız şeyin farkına vardılar. Bahçeşehir’in ne olduğunu ve gelecekte ne olabileceğini anladılar. Türkiye’de çalışıyorum ve her zaman Türk oyuncuları almak isteyeceğim. Onlara iyilik olsun diye değil. Elbette zaman alacak ama Bahçeşehir’in Türkiye’deki en iyi takımlardan biri olabileceğine inanıyorum. Fakat takımımızda çok iyi Türk oyuncular olmak zorunda. Tabi bunun yanında yabancılarımız da olmalı. Bence herkes için ortak bir şey var: Buradaki herkes kazanmak istiyor. Kendi açımdan baktığımda, benim için her şey daha çok yeni. Dürüst olmam gerekirse, basketbolu hiç bırakmamış gibi hissediyorum. Kendimi çok iyi hissediyorum. Fakat en önemli şey oyuncular ve onlar da bize yardımcı olmak istedikleri için mutluyum. Onlara karşı hep dürüst davrandım ve sanırım doğrusu bu.”

Aslında her iki oyuncu da Bahçeşehir Koleji’ne gelme sebeplerinin sen olduğunu söyledi. Ve bence haberi görmüşsündür. Haberi gördüğünde şöyle bir şey dedin mi: “Tamam, sanırım iyi bir iş çıkarıyorum” ya da buna benzer bir şey.

“Hayır ama bir oyuncudan böyle bir şey duymak tabii ki harika bir his. Ama bence sadece benim yüzümden seçtiklerini düşünmüyorum. Organizasyonumuzda harika insanlar var, herkes mükemmel bir iş çıkarıyor. Medya ekibimiz de dahil olmak üzere herkes gerçekten iyi çalışıyor. Aslında saha dışında takımın neler yaşadığı göremiyorsunuz, ama herkes yüksek bir seviyede ve son derece profesyonel bir şekilde işini yapıyor.

Spor dünyasında genellikle her şey oyuncular ve koçlarla ilgili oluyor. Bu yüzden biz biraz dışarıda kalıyoruz ama en azından organizasyondaki herkesin kendini biraz da olsa önemli hissetmesi gerekiyor. Bu, bir organizasyon için en önemli şeydir.”

Kariyer boyunca final maçları oynadın, Final Four’larda bulundun. Bu seferkinde saha kenarında olmak sana nasıl hissettiriyor? Kendini hiç “keşke sahaya çıkıp oynayabilsem” derken buluyor musun?

“Böylesi daha iyi çünkü bir maç bile benim için çok uzun. Bence en iyi şey sahada olmak ama ben artık işin o kısmını hallettim. Avrupa’da bir kez Final Four oynadım ve benim için kötü bir deneyimdi. Bu yüzden onlara iyi bir tavsiye verebilir miyim bilmiyorum (gülerek) ama bu tür maçların sadece ne kadar yetenekli bir oyuncu olmakla ilgili olmadığını biliyorum. Bundan daha fazlasını gerektiriyor. Daha çok taktik içeriyor, seri boyunca hazır ve konsantre olman gerekiyor. Üç maçlık bir seride harika bir fırsata sahibiz ve bunun için heyecanlıyım.”

Sana şunu da sormalıyım. Yöneticilik tarafında olmak mı senin için daha stresli, yoksa sahaya çıkıp oynamak mı?

“Şu anda bu pozisyonda olmak daha stresli çünkü olacakları kontrol edemiyorsun. Sahaya çok yakınım ama hiçbir şey yapamıyorum, elimden bir şey gelmiyor. Ama bu benim için bir öğrenme süreci. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum ve basketbolun içinde kalıp sevdiğim şeyi yapıyorum. Bu insanlarla tanışıp onları anlamak ve basketbolu diğer yönlerinden ele almak için de çok iyi bir fırsat oldu. Bu çok hoş.”

Ben şu ana kadar bir ilerleme görüyorum…

“Yani, maç kazanıyoruz ve bu en önemli şey. Her şey yolunda gidiyor. Kötü bir durumda olmak ne demek hala bunu bilmiyoruz ve bu takımımız için önemli olan bir şey. Bir keresinde üst üste beş mağlubiyet olduk ve bizim için tetikleyici nokta oldu. Sonrasında Yalova’yı bir farkla yenip bir çıkış yolu bulduk. Bazen bu tip maçları bir sayı farkla kazanmak daha iyi oluyor çünkü oyuncular karakter gösteriyor. Bu adamlar muhteşem bir iş yapıyor. Avrupa’da mantalitenin daha farklı olduğunu biliyorum. Burada en önemli şey koçtur ki gerçekten öyle. Fakat Avrupa’daki her takım için konuşuyorum, oyuncular olmadan bunların hiçbiri gerçekleşmezdi. Bundan ötürü bazen oyuncuların tarafını tutmam gerekiyor ama şimdiye dek grup olarak harika bir çıkarttık. Şimdi bir sonraki maça hazır olmamız gerek, sonrasında neler olacağını göreceğiz.”

Avrupa basketbolu koçların ligi dedin ama bence bu değişmeye başladı. Artık oyuncuların da ligi olmaya doğru ilerlediğine inanıyorum. 

“Bence Avrupa basketbolu her zaman oyuncularındı. Sadece farklı bir tarza ve farklı bir kültüre sahip. Ben EuroLeague’de oynarken maç sayısı daha azdı ve her maç çok önemliydi. Şimdi yeni kurallarla ve takım sayısının artmasıyla birlikte belki gelecekte maç sayısı da yükselecek ve rekabet etmek zorlaşacak. Her şey değişir ama bence Avrupa basketbolu hep oyuncularla ilgiliydi, bu her takım için geçerli.”

Aslında bu benim bir sonraki sorumdu. EuroLeague’in takım sayısını artırmayı düşündüğü artık bir gerçek. Bahçeşehir Koleji’nin, EuroCup’ı kazanmasa bile, kısa veya orta vadede EuroLeague’e katılma şansı var mı?

“Ben her zaman sahada kazanarak bunu göstermeyi tercih ederim, sonrasında EuroLeague’e gidebiliriz. Ama aynı zamanda bizim işimiz, bir gün EuroLeague’de oynamak istiyorsak, Avrupa’nın en iyi organizasyonu olmak için ne gerekiyorsa yapmaktır. Ve doğru yoldayız. Şu anda oyuncuların nasıl düşündüğünü bilmiyorum ama Bahçeşehir’de şu ana kadar gördüklerim ve kulüp içindeki insanların yaptığı işler bana şunu gösteriyor: Biz, Avrupa’daki en iyi organizasyonlardan biriyiz. Bakın burada takım değil, organizasyon diyorum. Yanlış anlaşılmasın. Biz, Avrupa’daki en iyi organizasyonlardan biriyiz. Tabii ki umarım bu yıl kazanırız, ama bu uzun bir yol ve adım adım ilerlememiz gerekiyor. Bazen kaybetsen bile, bundan ders çıkarmak zorundasın.”

Bahçeşehir Koleji, EuroLeague’de mücadele etmeye ne kadar hazır?

“Bu harika bir soru ama bilmiyorum. Çünkü burada her şey mümkün. Adım adım ilerlemeliyiz dememin sebebi bu aslında. Bunu ekstra zaman kazanmak için söylemiyorum. Takım olarak kim olduğumuzun farkındayım. Türkiye Ligi’nde ilk altıdayız. Beklentimiz çeyrek final yapmaktı, şimdi yarı finaldeyiz. Şu anki hedefimiz finale çıkmak. Finale çıktıktan sonraki hedefimiz kupayı kazanmak. Böylesini seviyorum. Bu yüzden bu takım EuroLeague’de oynarsa ne olacağını bilemiyorum. EuroLeague tamamen farklı bir seviye. Ben oyuncuyken NBA’de oynadım ve kariyerimi EuroLeague’de birkaç maç oynayarak tamamladım. EuroLeague’de oynamak, NBA’de oynamaktan çok daha zor. Bu tamamen farklı bir rekabet anlayışı, farklı bir maç hazırlığı, farklı bir yetenek seviyesi gerektiriyor. Aynı spor, aynı rekabet ama çok farklı bir oyun. Bu yüzden her zaman mütevazı kalmalıyız, bu anın keyfini çıkarmalı ve yarınki maça en iyi şekilde hazırlanmalıyız. Ondan sonra ne olacağını hep birlikte göreceğiz.”

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!

EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!