Ergin Ataman: “3 Yıllık Kredim Olmasa Giderdim”

2022-05-29T11:23:11+00:00 2022-05-29T11:38:21+00:00.

Berkay Terzi

29/May/22 11:23

Eurohoops.net

Anadolu Efes’in başarılı çalıştırıcısı Ergin Ataman, kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

by Eurohoops Team / info@eurohoops.net

Bu sezon Anadolu Efes ile üst üste ikinci EuroLeague şampiyonluğunu kazanan ve bunun yanı sıra A Milli Takımın başına getirilen deneyimli koç Ergin Ataman, Milliyet’e konuştu.

Kazandığı son başarıyla birlikte kupa sayısını 22’ye yükselten başarılı çalıştırıcı, EuroLeague şampiyonluğundan Fenerbahçe‘nin tepkisini çeken oylamaya kadar birçok konuya değindi.

Ataman’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

– Sezon başından bu yana çok konuştuk, uzun rotasyonu yetersiz, Petrusev katkı veremiyor, Larkin formsuz, Dunston formsuz… Ama sonuç şampiyonluk; nasıl oldu bu?

“Sezon başında bizi en çok etkileyen Sertaç’ın gitmesi oldu. Sertaç geçen yılki şampiyonlukta büyük pay sahibiydi ve takım ona alışmıştı. O gittikten sonra biz aslında Landale ile anlaşmıştık ama NBA çıkışı vardı ve olimpiyatlarda çok iyi oynayınca bu hakkını kullandı. Biz de Petrusev ile bir risk aldık. Genç oyuncu Adriyatik Ligi’nde MVP seçilmişti. İlk kez böyle üst düzey bir takıma gelmiş olması, fiziksel olarak o güce çıkamaması bizi biraz yanılttı. Sezon başında biz 3 pivotu da kullanmaya çalıştık. O dönemde Dunston da çok formsuzdu, herkes artık bu adam oynayamaz diyordu. Psikolojik olarak da geçen yılki Euroleague şampiyonluğunun verdiği doygunluk, özgüven, belki de benden başlayarak tüm takımı etkilen şımarıklık, rakiplerin bize karşı daha motive sahaya çıkışları, bunlar bizi paniğe soktu ve istediklerimiz olmayınca gerildik. 3 yıl boyunca makine gibi işleyen takım bu kez teklemeye başladı ve sezona 8’de 7 mağlubiyetle başladık.Benim 3 yıllık kredim olmasa, geçen yılın şampiyonu olmasam, 8’de 7 mağlubiyette Efes’in hocası giderdi ya da hoca takımın yarısını değiştirirdi. Hem bizim hem de bizim gözümüzde oyuncuların o kredisinin olması, dışarıya gidip     arayışa gireceğimize takım içinde motivasyonu sağlamaya çalıştık ve sonunda bunu başardık.”

– Siz takımı, oyuncuları çok iyi motive eden bir isimsiniz. Evet basın toplantılarındaki iddialı açıklamalar bizim de hoşumuza gidiyor ama sizin için risk değil mi? Kaybederseniz herkes size hücum edecek…

“Korkarak yaşayamazsın. Benim tarzım bu. Önce kendimi motive ediyorum, kendim inanıyorum, oyuncularımı bu şekilde motive ediyorum, bunu da dışarıya vuruyorum. Bunu yaparken de biraz da rakiplere gözdağı vermek, onları strese sokmak istiyorum. Hele ki kafalarda soru işareti olduğunda, ‘Bu sene yapamayacaklar’ dendiğinde daha da çok yapıyorum. Böyle olunca hiçbir takım bizim karşımıza rahat çıkamıyor, kafalarında hep soru işareti oluyor. Bazıları gereksiz motivasyon yaratıyor Yunan basını gibi. Hani derler ya akıl oyunları, bu da benim sistemim. Rakiplerime karşı saygımı da ifade ediyorum ama düşündüğümü de söylüyorum. Kaybettiğimizde varsın desinler ‘hoca salladı ama olmadı’… Ne yapalım, bundan korkmuyorum.”

Fenerbahçe’nin tepkisini çeken oylamayı siz mi yönettiniz, Fenerbahçe’nin Final Four oynamasını siz mi engellediniz?

“Oylamada kararı 13 tane A lisansı olan kulüp verdi. Bize de kulüp yönetimimiz, her iki oy arasındaki teknik farkı bize danıştı. Ben bile değil, asistanlarım da tüm seçenekleri yazdı. Hatta Alper Yılmaz da kendi ekibine hazırlattı bir hata yapmayalım diye ve kulüp yönetimine teslim ettik ve fikrimizi söyledik. Bu oylama normal sezon bitiminde puanlar belliyken yapılsa tamam ama maçlar oynanırken yapıldı ve bizim de yerimiz belli değildi. Biz o sırada yedinci, sekizinci sıralardaydık. Bizim dışarıda kalma riskimiz de vardı, ilk dört içine girip saha avantajını alma ihtimalimiz de… Maalesef bu oylama zaten çok yanlıştı. Ben bunu duyduğumda güldüm. Sen bunu kulüplere bırakırsan tabii ki herkes kendi tarafından bakar. Sonuçta ortada bir rekabet var. Barcelona ile Real Madrid’in istediği de aynı olmayabilir. Kaldı ki bu işten en büyük zararı gören Monaco oldu. Ama Monaco da kalan maçlarda inanılmaz oynayarak, çeyrek finale yükseldi. O nedenle ben bunları anlamakta zorluk çekiyorum ve bir algı yaratılmaya çalışılması da tuhaf geldi ama herkesin görüşüne de saygı duyuyorum. Ben alışığım bunlara ama Türk sporu, Türk basketbolu için çok büyük emek veren, iyi bir Beşiktaşlı olsa da herkese eşit mesafede duran Başkanımız Tuncay Bey gerçekten üzüldü.”

– Basketbolu daha basit oynamaya çalışıyorsunuz, yaptığınız iyi şeylerin en iyisini istiyorsunuz. Herkes aslında ne yapacağınızı biliyor ama önlem almak çok zor. Bunu nasıl başardınız?

“Bu aslında kadronun yapısıyla da alakalı. Takımdaki isimlerin hiçbiri geldiğinde bu seviyelerde değildi. Dunston dışında şampiyonluk yaşayan isim yoktu. İlk sene böyle değildi, farklı bir sistemde oynuyorduk. Ama oyuncuların kapasitelerini gördüğümüzde, bizim kurduğumuz sistemde onlara bu rahatlığı tanıdığımızda daha verimli olduklarını görüp bir revizyona gittik. Bizim şu an hücumda 50’ye yakın setimiz var ve biz bunları zaman zaman da kullanıyoruz ama bizim en büyük silahımız hızlı hücumda çabuk karar verebilmek. Hızlı hücumda oyuncuyu dizginlersek verim alamayız. Savunmada da öyle karmaşık sistemleri sevmiyorum. Adam değişme savunmasını sevmiyorum. Larkin gibi 30-35 dakika oynayan kısam varken niye adam değişme yapayım. Alan savunmasını da çok sevmiyorum çünkü onun için çok yoğun antrenman yapmak lazım ve bu maç temposunda bunu yapamıyoruz. Maçtan 1 gün önce bir saat çalışıp çıkıp sahada alan savunması yaparak, rakibi şaşırtarak bu seviyelerde maç kazanılacağını düşünmüyorum ve oyuncunun kafasını da bunlarla bulandırmak istemiyorum. Oyuncu yapacağı şeyi en iyi şekilde yapmaya odaklanmalı.” 

Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!