Şampiyonlar Ligi’nden Bir Üst Seviyeye Çıkması Beklenen Oyuncular

2017-04-13T12:16:59+00:00 2017-04-13T12:49:27+00:00.

admin69

13/Nis/17 12:16

Eurohoops.net

Basketbol Şampiyonlar Ligi’nden daha üst seviyelere transfer yapma potansiyeli olan oyuncuları sizler için derledik!

by Mustafa Kocatürk / info@eurohoops.net

Basketbol Şampiyonlar Ligi kuruluşunun ilk yılında Avrupa basketbolunun daha alt seviyelerinde oynayan fakat gelişime açık, kısa süre içerisinde belki EuroLeague seviyesinde izleyebileceğimiz oyunculara ev sahipliği yaptı. Özellikle buradan Eurocup seviyesinin iddialı takımlarının ve EuroLeague’in baş altı takımlarının ilgisini çekebilecek isimleri sizler için derledik, ufak bir scouting incelemesi yaptık. Keyifli okumalar!

Not: Daha önce Eurocup seviyesinden EuroLeague’e geçiş yapabilecek oyuncuları incelediğimiz yazımıza da buradan ulaşabilirsiniz.


Jordan Theodore (1989)

Takımı: Banvit

İstatistikleri: 17.6 Sayı – 7.3 Asist – 3.4 Re-bound – 1.2 Top Çalma

Bu senesi:

Bandırma’nın hızlı çocuğu, Avrupa basketbolunun yükselen ismi Jordan Theodore, bu sezon şüphesiz Avrupa’da en çok ismi anılan oyuncularından biri. Şampiyonlar Ligi’nde forma giymesine karşın ünü turnuvayı aşan isim, bu şöhretin altını doldurmayı başaran istatistiklere sahip. Basketbol Süper Ligi’nde 17.6 sayı ile sayı krallığında ve 7.3 asist ile asist krallığında ikinci olan oyun kurucu, durdurulması zor bire bir hücumlarıyla savunmacılarına zor dakikalar yaratabilen bir isim.

Beklentiler:

Jordan Theodore çok yönlü ve dominant hücumuyla Avrupa’da artık iyice daralan yetenek havuzunda her geçen gün daha değerli bir oyuncu haline geliyor. Geçtiğimiz sezon Frankfurt’ta bir alt kupa olan Europe Cup’ı ve bu senenin ortasında Türkiye Kupası’nı kazanan isim, bu sezonun devamında yarı finaline kaldığı Şampiyonlar Ligi’ni de kariyerine eklerse CV’sini de güzelce doldurmuş olacak. Eğer Çin’den gelecek bol sıfırlı bir teklif onun aklını çelmezse Avrupa piyasasında daha yüksek seviye bir takımdan kontrat almaması önümüzdeki yazın en büyük sürprizlerinden biri olur.


David Vojvoda (1990)

Takımı: Szolnoki Olaj

İstatistikler: 17.3 Sayı – 3.7 Asist – 3.5 Re-bound – 1.15 Top Çalma

Bu senesi:

Gözden uzakta bir ligde, çok da ilgi çekmeyen bir takımda oynasa da David Vojvoda’nın ismini bilenlerin sayısı Avrupa piyasasında her geçen gün artıyor. Geçtiğimiz sezon Eurocup’ta ilk gruptan çıkmayı başaran takımının saha içindeki lideri olan isim, bu sene Şampiyonlar Ligi’nde istediğini bulamasa da oyununu ve istatistiklerini geliştirmeye devam etti. Sayı, şut isabet yüzdesi ve re-bound gibi alanlardan kendini geliştirmeyi başaran Macar guard, artık daha da dengeli bir oyuncu.

Beklentiler:

David Vojvoda, Macar Ligi’nde kendi halinde bir takımda oynayan, Macar bir forvet. Ancak yetenekleri artık bu kalıba kesinlikle sığmıyor. İstikrarlı skor katkısı verebilmesinin yanında topa yön verme konusunda da başarılı olan oyuncu, üst seviyede bir teste tabi tutulmamış olabilir. Ancak önümüzdeki sezonu 27 yaşında belki de kariyerinin en üst seviyesinde geçirecek bir David Vojvoda, önümüzdeki yaz Olaj’dan 2-3 seviye üstteki takımlar için iyi bir fiyat/performans yatırımı olabilir.


Mateusz Ponitka (1993)

Takımı: Pınar Karşıyaka

İstatistikler: 11.7 Sayı – 4.7 Re-bound – 2 Asist – 1.5 Top Çalma

Bu senesi:

Polonya basketbolunun Waczynski’yle en büyük yükselen değeri Mateusz Ponitka, geçtiğimiz yaz aylarında Pınar Karşıyaka’yla imzaladığı zaman bir çok basketbolsever bu haberi şaşkınlıkla karşılamıştı. Bir önceki sezon “Eurocup – Yükselen Yıldız” ödülünü kazanan oyuncunun Euroleague seviyesine çıkmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu ancak o 23. yaşını daha çok oynayacağı bir takımda geçirmeyi tercih etti. Takımıyla beraber Şampiyonlar Ligi’nde Final Four’u kıl payıyla kaçıran oyuncu, ülkemizin liginde hala hedef kovalayan bir takımın parçası ve Pınar Karşıyaka’nın ulaşacağı herhangi bir başarı onun için ispatlanmış bir rüşt olacak.

Beklentiler:

Mateusz Ponitka, sahip olduğu savunma bilgisi ve bunu besleyen atletizmiyle beraber bugünden bile Euroleague seviyesinde tutkal görevi almaya hazır. Ancak onun sahip olduğu ball-handling ve cut işleme becerileri onu daha komplike bir oyuncu yapabilir. Şu an Mateusz Ponitka’yla “iyi bir Euroleague oyuncusu” etiketi arasındaki tek fark istikrarlı dış şut ve hücum katkısı. Oyununa her geçen gün bir şeyler ekleyebilen oyuncunun yaşını da düşündüğümüz zaman bu gelişmeyi hiç de sürpriz olmayacaktır. Polonyalı kısanın geleceği çok açık ve onun Euroleague seviyesindeki başarılarını izlemek öncelikle Karşıyaka taraftarı olmak üzere onu takip eden herkes için bir zevk olacak.


Aaron Doornekamp (1985)

Takımı: Iberostar Tenerife

İstatistikler: 11.2 Sayı – 4.2 Re-bound – 1.7 Asist – %42 Üç sayı isabeti

Bu senesi:

Bir önceki sezon Frankfurt’ta iyi sezon geçirdikten sonra seviye atlayan oyunculardan ikisi oldukça gözümüzün önünde. Banvitli Theodore ve Baskonialı Voigtmann. Ancak Kanadalı sniper Aaron Doornekamp bu sezon onlardan aşağı kalır bir performans göstermiyor. Tenerife’nin rüya gibi geçen sezonunda en önemli rollerden birine sahip olan oyuncu 31 yaşında kariyerinin en iyi oyununu sahaya yansıtmayı başardı. Takımıyla İspanya Ligi ve Şampiyonlar Ligi’nde şampiyonluk mücadelesi veren isim durdurulması neredeyse imkansız şutlarıyla takımının en büyük hücum iki silahından biri.

Beklentiler:

Doornekamp, sahip olduğu şut yeteneğinin yanı sıra, alan görüşü ve oyun bilgisiyle dikkat çekiyor. Topla münasebeti asgari düzeyde olsa da topla verdiği kararlarda oldukça verimli olan isim, önümüzdeki sezon ucuz set şutörü arayan takımlar için ilk çalınacak kapılardan biri olacak. Her ne kadar yaşı ve fiziği soru işareti olsa da iki senedir sahada takımına kattıklarıyla bu handikaplarını kapatan Kanadalı oyuncuyu önümüzdeki sene Euroleague’in üst seviye takımlarında göremesek de Euroleague’in altı – Eurocup’ın üstü sayılabilecek yerlerde göreceğimiz kesin. Belki de Doornekamp ölümcül atışlarıyla takımını Euroleague’e taşımayı başarabilir ve takımıyla beraber seviye atlar. Hayat, neden olmasın?


Gediminas Orelik (1990)

Takımı: Banvit

İstatistikler: 14.8 Sayı – 4.8 Re-bound – 1.5 Asist – %42.4 Üç Sayı İsabeti

Bu senesi:

Banvit’in bu sezon ki yükselişi hepinizin malumu. Bu yükselişte aslan payını takımın “kötü çocuğu” Jordan Theodore alsa da bir arka planda olan “bebek yüzlü katil” Gediminas Orelik de bu yıl yıldızını iyice parlatan bir başka isim. Yıllarca memleketi Litvanya’da oynayan, ismini sadece çok ilgili Avrupa basketbolu takipçilerinin bildiği Orelik’in bu performansı, onu bilen basketbolseverler için bile şaşırtıcı seviyede iyi. Rytas’tan Banvit’e seviye atlarken şut yüzdesinden dakikasına, sayısından re-bound’una kadar her alanda istatistiklerini de geliştirmeyi başaran isim, Türkiye Kupası’nın kazanan ve Şampiyonlar Ligi’nde yarı finale kalan takımın en önemli iki parçalarından biri olarak çoktan adını duyurmayı başardı bile.

Beklentiler:

Avrupa basketbolunda set şutörlerinin her zaman ayrı bir yeri olsa da artık günden güne set şutörünün rolleri de değişime uğruyor. İyi şut atmanın yanı sıra oyunun için de en azından bir noktaya daha güçlü katkı yapması beklenen modern şutörler, artık statik şutörlerden çok daha değerliler. Gediminas Orelik de oyun içindeki enerjisi ve pozisyonuna göre verdiği re-bound desteği ile oyunun farklı yönlerinde takımına katkı vermeyi başarabilen bir oyuncu. Bugünlerde 26 yaşında olan isim, basketbolunun en verimli çağında ve önümüzdeki yaz hem kontrat hem de takım olarak seviye atlamaması için hiçbir neden yok.


Howard Sant-Roos (1991)

Takımı: CEZ Nymburk

İstatistikleri: 13.5 Sayı – 6.5 Re-bound – 3.4 Asist – 2.3 Top Çalma

Bu senesi:

Çek Cumhuriyeti’nde Kübalı bir basketbolcu. Kulağa pek olağan gelmese de o Kübalının ismini önümüzdeki günlerde daha sık duyacaksınız. CEZ Nymburk’un atlet kanat oyuncusu Howard Sant-Roos birçok Euroleague socut’ının dikkatini çekmeyi başardı. Takımıyla Şampiyonlar Ligi’nde başarıdan başarıya koşmasa da bireysel olarak gelişimini ivmelendirerek sürdüren isim, Şampiyonlar Ligi’nde bireysel olarak en çok heyecanlandıran oyuncuların başında geliyordu.

Beklentiler:

Howard Sant-Roos, sahip olduğu tanrı vergisi atletizmiyle bile özel sayılabilecek bir basketbolcu. Ancak bunu olgun bir savunmayla birleştirmiş olması onu elit seviyeye taşıyacak ilk etmenlerden biri. Maç başına 2’nin üstünde top çalma yeteneğine sahip olup maç başına 2’den az faul alması bunu kanıtlar nitelikte. Atletizmini sadece savunmada değil, hücumda da kullanan oyuncu, potaya gitmelerde başarılı bir isim. Hücumda bunun yanında yay dışında %37 ile isabet bulan ve 1’in üzerinde asist/top kaybı oranı yakalayan ismin savunmasının yanında hücumu da cömert övgüleri hak ediyor. Tüm bunları heybesinde taşıyan bir basketbolcunun, mevcut dar oyuncu havuzunda seviye atlamaması bu yaz döneminin en büyük sürprizlerinden biri olacaktır.


Mike Dixon (1990)

Takımı: AEK Atina

İstatistikler: 13.14 Sayı – 2.4 Asist – 1.1 Top Çalma – %37.5 Üç Sayı İsabeti

Bu sezonu:

Gürcistan’ın geçtiğimiz yazdaki devşirmesi Mike Dixon, Tyrese Rice ya da Pooh Jeter gibi örneklerini verebileceğimiz “milli takımda yıldızını parlatan oyuncular”ın son örneği. Ilias Zouros’un Gürcistan’ıyla oldukça iyi bir EuroBasket ön elemesi dönemi geçiren Mike Dixon, yeteneklerini Nymburk’tan AEK’ya taşımayı başarmıştı. Sezon içinde gösterdiği performansla beraber daha yüksek seviyeden takımların ilgisini daha sezon bitmeden cezbeden isim, istikrarlı bir sezon geçirmeyen AEK’nın izlemeye değer az parçasından biri.

Beklentiler:

Mike Dixon, patlayıcı skorerliği ve geçiş oyununa yatkın yapısıyla dikkat çeken bir isim. Top kullanmayı sevse de Gürcistan Milli Takımı’nda olduğu gibi bitirici pozisyonlarda oynadığı zaman verimi artan bir oyuncu. Bu yüzden doğal olarak top dağıtımı konusunda elit seviyede değil ancak hücumda da bir karadelik olduğunu söyleyemeyiz. Ancak onun kariyeri üzerindeki en büyük kara bulut top dağıtımındaki handikaplar değil. Geçtiğimiz aylarda ölümlü bir trafik kazasına bulaşan Dixon’ın bu davadaki durumu ve bu davanın adına getirdiği leke onu almak isteyen takımlar için soru işareti olacaktır. Bu sorun çözüldüğü takdirde böyle patlayıcı bir yeteneğin AEK seviyesinden yukarısına çıkacağına dair hiç kimsenin bir şüphesi bulunmuyor.


Levi Randolph (1992)

Takımı: Sidigas Avellino

İstatistikler: 11.8 Sayı – 3.2 Re-bound – 1 Asist – %41.3 Üç Sayı İsabeti

Bu sezonu:

Lega Basket, barındırdığı iyi “Avrupa çaylakları” ile ün yapmış bir ligtir. Özellikle atlet 5’ler, skorer kanatlar ve patlayıcı kısalar hünerlerini yaşlı kıtamıza İtalya üzerinden taşırlar. Son yıllarda bu konuda kalite biraz düşmüş olsa da hala İtalya Ligi’ne bu gözle bakmakta fayda var. Bu sene bu oyuncular arasında en parlayanlardan biri de Levi Randolph. Takımıyla Şampiyonlar Ligi’nde çok yürüyemese de İtalya Ligi’nde ciddi bir final şansı olan takımının Joe Ragland’la beraber önemli parçalarından olan isim, İtalya’dan çıkıp kıtamızda bolca sükse yapan basketbolculardan biri olmaya aday.

Beklentiler:

Levi Randolph’un en göze batan özelliği, fiziği. 198’lik boyu ve 100 kiloya yaklaşan fiziğiyle sahada büyük duran oyuncu, bunu istediği yere taşımasına imkan veren ayakları ve istediği gibi kullanmasına izin veren atletizmiyle beraber swingman rolü için uygun bir parça. Bir çok pozisyonu oynayabilen ismin, saha içindeki en büyük yeteneği de neredeyse doğuştan gelen skorer meziyetleri. 24 dakika ortalamayla, 12 sayıya yakın sayı ortalaması tutturmayı başaran oyuncunun hücumdaki ilk silahının şutu olduğunu söylebiliriz ancak atletizmi ve büyük ilk adımıyla potaya yaklaşmak konusunda da bir problemi yok gibi gözüküyor. Oyununun en büyük kusuru, hücumda zaman zaman karadeliğe dönüşmesi ancak bu da İtalya’da oynayan bir euro-rookie için çok sürpriz bir durum değil. Eğer kıtamıza uyum sağlarsa Levi Randolph’un olduğu yerden daha iyi yerlere geleceğine dair size garanti verebiliriz.


Earl Clark (1988)

Takımı: Beşiktaş Sompo Japan

İstatistikler: 14.5 Sayı – 6.4 Re-bound – 1 Asist – %37.1 Üç Sayı İsabeti

Bu sezonu:

Phoenix, Orlando, Los Angeles Lakers, Cleveland, New York ve Brooklyn. Earl Clark bu yaz bavullarını toplayıp İstanbul uçağına bindiği sırada arkasında oldukça ciddi bir NBA kariyeri bırakmıştı. 2009 Draft’ının 14 numarası, buraya bu kariyerinin bir sonucu olarak büyük beklentilerle geldi ve şimdiye kadar kendisine güvenenlerin yüzünü kara çıkarmadığını söylememiz lazım. Şampiyonlar Ligi’nde beklediğinden çok önce elenen takımının o kulvardaki performansı hayal kırıklığı olsa da şu an ligimizde üçüncü sırada bulunan takımının hedefi play-off’larda daha da yukarısı. Beşiktaş, Ufuk Sarıca’yla beraber daha yukarısına ulaşabilirse Earl Clark için de bu büyük bir zıplama tahtası olabilir.

Beklentiler:

Earl Clark’ın oyunu hepinizin malumu ancak yine de bir üstünden geçmekte fayda var. Earl Clark 2.08 boyu, yeterli atletizmi ve şut becerisiyle hücum temelli takımlar için oldukça ideal bir 4 numara. Sahip olduğu boy ve atletizmiyle beraber 5 numarada da forma giyen ismin en büyük silahı da dış atışları. Bire bir hücumunu da bir uzundan beklemediğiniz kadar iyi oynayabilen oyuncunun en büyük sıkıntısı da bu hücumlarda verdiği yanlış kararlar ancak kendisinin yetenek ortalaması bu defolara rağmen yine Avrupa standartlarının üstünde. Earl Clark, CV’sinde yazan dolgun NBA kariyerini, bu sezon Avrupa seviyesinde alınmış bir başarıyla da süsleyebilirse Eurocup’ın kalbürüstü takımlarından kolaylıkla bol sıfırlı kontratlar alabilir.


Nick Minnerath (1988)

Takımı: Avtodor Saratov

İstatistikler: 21.1 Sayı – 6.9 Re-bound – 1.1 Asist

Bu sezonu:

Avtodor Saratov, Travis Peterson ve Jeff Brooks’tan sonra bir 4 numarayı daha üst seviyeye çıkartmaya hazırlanıyor. Görünüşüyle “Birdman” Andersen’i anımsatan ancak oyun stiliyle komple bir skorer olan Nick Minnerath içinde bulunduğumuz sezonda yıldızını parlatmayı başardı. 20’yi aşan sayı ortalamasıyla Alexey Shved’in arkasında VTB Ligi’nin sayı krallığında ikinci olan oyuncu ve takımının hala VTB’de play-off yarışında olan takımının açık ara en önemli oyuncusu. Eğer kalan son 3 maçta play-off oynamaya hak kazanırsa Nick Minnerath, doyurucu bireysel istatistiklerinin yanına takımıyla beraber bir başarı da eklemiş olacak.

Beklentiler:

Nick Minnerath, 27 yaşında ve artık kariyerinin tepe yıllarını yaşıyor. Skor meziyetini iyice keskinleştiren oyuncu, potaya uzakta veya yakında etkili olabiliyor. Sahada olduğu zaman oluşan re-bound’ların %18’ini toplayan oyuncunun fena bir re-bounder olmadığını da belirtmek lazım. Minnerath’ın savunması ve sertliği hala elit seviyede teste tabi tutulmamış olsa da Avrupa’daki kalburüstü 4 numaralarının sayısının azaldığı bu dönemde, bu performansın ardından eğer D-League’e dönüp NBA’den kontrat kovalamayı denemek yerine kıtamızda kalırsa yaz pazarının gözde parçalarından biri olacağı şimdiden kesin gibi.


BONUS – Europe Cup Gözdemiz: Mathias Lessort (1995)

Takımı: JSF Nanterre

İstatistikler:  10.0 Sayı – 7.0 Re-bound – 1.1 Blok – %61.8 Saha İçi İsabeti

Bu sezonu:

Fransa basketbolu uzun yıllardır oyuncu üretme konusunda başarılı bir ekol. NBA’e oldukça fazla sayıda oyuncu gönderen Fransa, hem NBA’de hem de Euroleague’de fark yaratan isimleri yaratmayı başardı. Geçtiğimiz sezon Euroleague’de MVP ödülünü alan Nando De Colo ve bu seen NBA’de Yılın Savunmacısı ödülünün en güçlü adaylarından Rudy Gobert verebileceğimiz en popüler örnekler. Ancak “Fransa Basketbol Fabrikası”nın durmadığını söylemek lazım. 20 yaşındaki genç Mathias Lessort, haziran ayında NBA Draft’ında şansını deneyecek. Seçilse de seçilmese de önündeki gelecek çok parlak.

Beklentiler:

Lessort’un geleceğini parlak kılan özelliği ise, öncelikle kalınlığına rağmen anormal atletizmi. Bunun yanında oldukça çabuk ayaklara sahip olan genç pivot, özellikle geçiş hücumunda eşine zor rastlanır bir kulvar koşucusu. Bu ayaklarını pick&roll oyunlarında kullanan oyuncunun, hem hücumda hem savunmada iyi bir pick&roll oyuncusu olduğunun altını çizmek gerekiyor. Çabuk ayakları ve kalıbıyla rakip kısaların karşısında da kalabilen uzun, Avrupa seviyesi için şimdiden bile iyi savunmacı sınıfına girebilecek bir isim. Oyununun en büyük sıkıntısı ise hücumda az silaha sahip olması. Bu sorunu çözüp çözemeyeceği ikilemi onun kariyerinin NBA’de mi Avrupa’da mı şekillendireceğini belirleyecek. Eğer kıtamızda kalırsa en üst seviye bir pivotlardan biri olacağına dair en ufak bir şüphemiz bile yok.