by Buğra Uzar / info@eurohoops.net
A Milli Erkek Basketbol Takımımız, 31 Ağustos – 15 Eylül 2019 tarihleri arasında Çin’de düzenlenecek 2019 FIBA Dünya Kupası’nda boy göstermeye hazırlanıyor.
İlk iki hazırlık maçında eksiklerine rağmen Fransa ve Tunus karşısında oldukça başarılı sonuçlar alan 12 Dev Adam, bu dev turnuva öncesi basın mensupları ile bir araya geldi.
Takımın genç yıldızı Furkan Korkmaz da medya gününde Eurohoops’un sorularını yanıtladı. Furkan Korkmaz’ın Eurohoops’a özel röportajını huzurlarınıza sunuyoruz…
– Philadelphia 76ers‘ta kalmayı tercih ettin. Neler hissediyorsun? Yeni sezondan beklentilerin neler?
– Tabii benim kadar insanların da beklentileri var, bunun farkındayım. Artık benim gerçek anlamda oynama zamanım. Zaten Philadelphia’da Butler’ın gidişi ile takımda doğan boşluk beni biraz daha kalmaya ikna etti. Yoksa transfer döneminde konuştuğumuz birkaç takım daha vardı ama Philadelphia biraz daha öne çıktı diyebilirim. Kalmamın sebebi de bu.
– Sana iki yıllık bir kontrat verdiler, bu da sana olan güvenlerini gösteriyor. Bu konuda neler hissediyorsun? Uzun vadeli bir kontrat sonuçta…
– Baktığınız zaman Philadelphia zaten beni tanıyan bir ekipti. Sezon bittikten sonra beni arayıp takımda görmek istediklerini söyledilerse bunu dedirtebilmişim demek ki, demek ki güzel izler bırakmışım. O yüzden benim adıma takımda beni görmek istemeleri önemliydi. Zaten her sene yarı final oynuyoruz neredeyse. Ben de iki senedir oradayım ve her iki yıl da yarı final oynadık kendi konferansımızda. Burada önemli olan o başarıyı koruyup biraz daha ileriye de taşımak.
– Doğu Konferansı’nda Kawhi Leonard’ın gidişi ile bir kapı da açıldı aslında. Geçen sene sizi son topta elemişlerdi. Sixers‘ı bu sene NBA finalinde görme ihtimalimiz sence nedir?
– İhtimal vermekten ziyade ben aslında her sene oynayabileceğimizi düşünüyorum. Son üç sezonda gelen giden olsa da çekirdek bir ekip var. Bu sene belki JJ Redick’in gitmesi belki orada dengeleri değiştirebilir ama ben çok umutsuz değilim. Final oynayabileceğimizi düşünüyorum. Geçen sene de tek bir topla kaybettik. Bu da basketbolun bir parçası.
– Milli takımla ülkeni belki de olabilecek en yüksek noktalardan birinde temsil edeceksin. Bu konuda neler düşünüyorsun ve milli takım formasını giymek sana neler hissettiriyor? Genç yaştan itibaren her zaman milli takıma ne zaman çağrılsan yer aldın.
– Her yaz buraya daha farklı heyecanlarla geliyoruz. İnanın, her gelişimizde kampın ne zaman başlayacağını, ne zaman toplanacağımızı konuşuyoruz. Özellikle de ABD’de olunca Türkiye özlemi daha da fazla oluyor. Çünkü gidince 7-8 ay gelemiyor, buradaki insanları özlüyorsunuz. Aynı şekilde milli duyguları da özlüyorsunuz. Çünkü kulüp takımında oynamak farklı. Ben de burada kulüpte oynadım. Milli takımda oynamak ise bambaşka bir duygu.
– Genç olduğu kadar tecrübeli, birlikte oynamaya alışkın bir ekiple gidiyoruz Çin’e. Sence bizim oradaki en büyük avantajımız bu mu olacak? Başka avantajlarımız da var mı?
– Tabii ki bu bir avantaj ama iyi kullanabilirsek bir avantaj. Altyapılardan beri birlikte oynayan bir ekip var. Bu ekibin yaş ortalaması 21-22-23’tür belki… O altyapıda birlikte oynamak bize başarı sağlayacaktır illa ki. Belki bu yaz, belki iki sene sonra ama illa faydası olacaktır.
– ABD ile aynı gruptayız ve onlar da kendi seviyelerinin altında bir kadro ile geliyorlar. Çok sayıda eksikleri var. Sen o maç hakkında neler düşünüyorsun? Dünyanın gözü o maçın üzerinde olacak.
– Nereden bakarsanız bakın sonuçta ABD, ABD olarak geliyor. Üç veya beş All-Star gelmemiş veya gelmiş çok fark etmiyor. Sonuçta gelenler de onlardan çok aşağı isimler değil. Tabii kıyaslayınca fark var ancak ben orada rakiplerden daha çok bizim ne yapacağımızın önemli olduğunu söylüyorum. ABD özelinde değil, tüm takımlar için aynısını söylüyorum.
– Son olarak orada Türkiye için gerçekçi hedef nedir? Tabii maç maç gideceksiniz ancak madalya hedefi veya oraya yakın bir performans bekleyebilir miyiz?
– Bence hedef koymak bizim için yanlış olur. Tabii ki kafamızda şu maçı yenersek, şuna ulaşırız dediğimiz bazı ufak noktalar var ancak klasik olsa da maç maç gitmek bence bizim için en sağlıklısı. Çünkü bizim özellikle Dünya Kupası’nda kötü oynasak da maç kazanma lüksümüz yok. Her gün çıkıp çok iyi top oynamamız gerekiyor. Hem iyi basketbol oynamamız hem de en büyük mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Tabii ki bunu ilk grupla sınırlandırmamak gerekiyor. İlk turu geçersek -ki ben geçeceğimize canı gönülden inanıyorum- ikinci grup kısmında hedef koymak daha mantıklı olur gibi gözüküyor.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!