by Eurohoops Team / info@eurohoops.net
Eurohoops Türkiye’yi YouTube’da takip etmek için tıklayın!
Eurohoops Türkiye’nin Instagram hesabını takip etmek için tıklayın!
2025-26 NBA sezonu henüz ilk aylarını geride bırakmışken, ligdeki genç oyuncu havuzunun ne kadar derin ve dinamik olduğunu yeniden hatırlıyoruz. Bu sezon birçok basketbolcu kendi potansiyelinin ötesine geçerek yalnızca takımlarının değil, tüm NBA’in gündemine oturdu. Kimisi ilk kez All-Star seçilme eşiğine geldi, kimisi takımının beklenmeyen çıkışının temel parçası oldu, kimisi de kariyerinin kırılma anını yaşıyor. Ortak noktaları ise aynı: Hepsi beklentileri aştı.
Aşağıda bu sezonun en dikkat çekici çıkışlarını yapan ve gelişimleriyle NBA’de dengeleri etkileyen altı ismi bulabilirsiniz.
Jalen Duren – Detroit Pistons
Jalen Duren, 2022 NBA Draftı’nda pek çok uzmana göre potansiyelinin altında bir sırada seçilmişti. O günlerde “çalışması gerekiyor” denilen genç pivot, bugün Detroit Pistons’ın hücum motorlarından biri durumunda. Henüz 22 yaşında olmasına rağmen fiziksel dominasyonu ve gelişmiş bitiriciliğiyle rakip uzunlara zor anlar yaşatıyor. Bu sezon topu yere vurma hakimiyetini ileri seviyeye taşımış olması, onu yalnızca pota altında bitiren bir uzun olmaktan çıkarıp kendi pozisyonunu yaratabilen modern bir pivot hâline getirdi.
Duren’ın devrilen uzun + alleyoop tehdidi Pistons’ın yarı saha hücumunu ciddi anlamda rahatlatıyor. Cade Cunningham ile yaptığı ikili oyunlar, şu anda NBA’in en verimli aksiyonlarından. Detroit’in uzun yıllar boyunca aradığı “yıldız potansiyelli pivot” profilini Duren’de bulduğu artık açık. Cunningham başta olmak üzere genç çekirdek ile kurduğu uyum, Pistons’ı Doğu Konferansı’nda sürpriz bir şekilde yukarı taşıdı. Geçen sezonun playoff hamlesi sonrası bu yıl atılan daha büyük adımın arkasında Duren’in patlayıcı gelişimi yatıyor.
Josh Giddey – Chicago Bulls
Chicago Bulls, geçtiğimiz yıl Zach LaVine’i takas ederek rotayı yeniden yapılanmaya çevirmişti. Bu karardan en çok faydalanan isim ise kesinlikle Josh Giddey oldu. 6’8 boyundaki dev oyun kurucu, fiziksel avantajını artık çok daha etkili kullanıyor: Temasa girerek bitiriyor, küçük guard’lara karşı ciddi bir mismatch yaratıyor ve en önemlisi sürekli serbest atış çizgisine gidiyor.
Giddey her zaman iyi bir pasördü; ancak bu sezon set temposunu belirleyen, oyunu hem yarı sahada hem de geçişte yöneten bir lider hâline geldi. Asist ve ribaund istatistiklerinde kariyerinin zirvesinde. En büyük soru işareti olan üçlük yüzdesi ise sezonun ilk bölümünde umut veren seviyelere ulaştı. Hâlâ yüksek volümlü bir şutör değil ancak savunmaların boyayı kapatmasını engelleyecek kadar tehdit yaratıyor.
Bulls her ne kadar dalgalı bir grafik çizse de Giddey’nin oyununda istikrarlı bir yükseliş mevcut. Coby White’ın da rotasyona dönmesiyle birlikte Chicago’nun daha dengeli bir yapı kurması bekleniyor. Giddey bu seviyeyi koruduğu sürece hem takımın hem de kendisinin ileriye doğru atacağı adımlar daha belirgin hâle gelecek.
Austin Reaves – Los Angeles Lakers
Austin Reaves’in hikâyesi NBA’de ender görülen bir yükseliş öyküsü hâline geldi. Undrafted bir isim olarak “Rol oyuncusu” etiketiyle lige adım atan Reaves, bugün Lakers’ın en istikrarlı skorerlerinden biri. İlginç olan ise tüm bu gelişimi gözümüzün önünde yıldan yıla yaşamış olması.
Beş sezonda Austin Reaves’in sayı ortalaması 7.3’ten 28.1’e; asist ortalaması 1.8’den 6.6’ya; şut yüzdesi ise %45.9’dan %54.1’e kadar geldi.
Reaves’in sıçramasındaki en önemli iki faktör Luka Doncic’in varlığı ve serbest atış çizgisine ulaşma konusundaki ustalığı. Dribling üstü yarattığı boşluklar ve vücut kontrolü, onu ligin en faul alan guardlarından biri yapıyor. Top yönlendirme kapasitesi de aynı anda yükseldi; asist oranındaki sıçrama bunun en net kanıtı. Bu sezon Luka Doncic ile yan yana oynarken rolü değişmesine rağmen verimliliğinden hiçbir şey kaybetmedi. Lakers’ın playoff iddiasını ayakta tutan en büyük desteklerden biri şüphesiz Reaves’in All-Star seviyesine yaklaşan performansı.
Deni Avdija – Portland Trail Blazers
Deni Avdija, NBA’e adım attığı günden bu yana birtakım beklentiler olan bir oyuncuydu ancak skorer kimliğinin ne kadar gelişeceği hep merak konusuydu. Ve bu gelişimi yaşamadığı sürece tavanının kısıtlı olduğuna inanılıyordu.
Portland’a takası ise kariyerinin dönüm noktası oldu. Geçen sezon hücumda bir anda ana seçeneklerden biri hâline gelen Avdija, bu sezon attığı adımla artık “takımın en iyi oyuncusu” etiketiyle anılmaya başladı.
Sahaya her çıktığında fiziksel üstünlüğü, potaya gidiş kararlılığı ve çembere temelde zorlayıcı şiddette bir oyun sergiliyor. Top yönlendirme becerisi ise forvet pozisyonu için üst seviye. Üç sayı yüzdesinin 37 seviyelerine çıkması, ondan beklenen sıçramanın en net göstergesi. Savunmada yükü arttığı için zaman zaman düşüş yaşasa da Portland’ın hızlı tempolu oyununda mutlak değer taşımaya devam ediyor. En önemli detaylardan biri ise sözleşme durumu: Yıllık 12 milyon dolar civarı rakamıyla ligin en büyük “fiyat/performans” yıldızlarından biri.
Maç başına 25.8 sayı – 7.1 ribaund – 5.8 asist – %47.6 şut isabetiyle oynuyor.
Ryan Rollins – Milwaukee Bucks
Ryan Rollins, bu sezonun en beklenmedik yükselişlerinden birine imza atan isim. Milwaukee Bucks’ın derin rotasyonunda kendine yer bulması bile büyük gelişmeydi; ancak Kevin Porter Jr.’ın yokluğunda bir anda takımın ana oyun kurucusu rolünü üstlenmesi ve bu rolü başarıyla taşıması gerçek anlamda sürpriz oldu.
Rollins’in savunmadaki enerjisi zaten biliniyordu. Rakip guardları maç boyunca rahatsız eden, topa baskı özelliğinin yanında pas kanallarını ustalıkla kapatan bir savunmacı. Ancak onu bu listeye sokan şey hücumdaki gelişimi. Bucks’ın Giannis Antetokounmpo’nun sahada olmadığı dakikalarda en güvenilir skor opsiyonu hâline gelmesi, bu sezonki en büyük kırılma noktasıydı. Asist oranındaki artış, top kayıplarındaki azalma ve şut seçimindeki olgunlaşma, onu Milwaukee için kritik bir parça yaptı. Rollins, sezonun ilk ayı sonucunda dribling üstü üçlüklerde en fazla isabet bulan oyunculardan biri. Bu da Giannis’in etrafında ihtiyaç duyulan bireysel yaratıcılığı masaya getirdi.
Doc Rivers’ın “artık ne zaman agresif olması gerektiğini biliyor” sözleri, Rollins’in sahadaki olgunluğunu özetliyor. Şu anda En Çok Gelişen Oyuncu ödülünün en büyük adaylarından birisi. Geçen sezon 6.2 olan sayı ortalamasını bu sene 17.7’ye çekti ve bunu yüzdelerini düşürmeden gerçekleştirdi. 5.8 asist ve 1.6 top çalma ise pastanın kreması.
Keyonte George – Utah Jazz
Utah Jazz’ın genç guardı Keyonte George, ilk iki sezonunda istikrarsız bir görüntü çizmişti. Bir skorer mi yoksa gerçek bir oyun kurucu mu olacağı belirsizdi. Ancak 2025-26 sezonu itibarıyla George, oyun kuruculuğu sahiplendiğini ve bu rolün hakkını verdiğini herkese gösterdi.
Topu yönlendirirken aldığı kararlar, pas zamanlaması ve set kurulumundaki sakinliği geçen senelerin çok daha ilerisinde görünüyor. Bu beklenmedik gelişim, onu Utah’ın hücum düzeninin merkezine yerleştirdi ve Lauri Markkanen ile birlikte tehlikeli bir hücum ikilisi haline getirdi. 22.8 sayı ve 6.9 asist ortalamasının yanında maç başına 2.2 üçlük isabeti buluyor. Şut yüzdesini ise %39.1’den %44.6’ya çekmesi son derece önemliydi.
Jazz’ın beklenenden çok daha rekabetçi görünmesinin temel nedenlerinden biri, George’un oyun zekasını bir üst seviyeye taşıması. Artık Utah’ın kısa vadeli planlarında önemli bir yeri olabilir. Bunun ne kadar sürdürülebilir olduğunu ise zaman içerisinde göreceğiz. Zira Keyonte’ye hala inanmayan ve onun kariyer eğrisini D’Angelo Russell’ınkine benzeten çok fazla kişi var. Yine de bu sezonki gelişimi beklentilerin çok üstündeydi.
Basketbol gündemindeki en son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
EuroLeague gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!
NBA gündemindeki son gelişmeleri kaçırmamak için tıklayın!